Haber Analiz – Emrah Seven / 2017 Temmuz / 56. Sayı
Katar krizi bu yılın en önemli siyasi, ekonomik, sosyal ve diplomatik olayı. Körfez ülkelerinin diplomatik ilişkilerini Katar ile kesmeleri, dünya gündemini bir anda Katar’a yöneltti. Doğalgaz üretimi saayesinde kişi başına düşen 130 bin dolarlık gelirle dünyanın en zengin ülkesi olan Katar, bir anda İsrail’in abluka uyguladığı Gazze gibi kendini tecrit altında buldu. Bu tecrit Ortadoğu’da dengelerin yeniden değişmesini ve oyun kurucuların kimler olduğunu ortaya çıkaracak gibi gözüküyor.
Katar Krizi Nasıl Ortaya Çıktı?
Uzun zamandır gergin temeller üzerine oturan Katar-Körfez ülkeleri ilişkilerinde Pandora kutusu sonunda açıldı. Süreci hızlandıran olay, ABD Başkanı Donald Trump’ın 20 Mayıs 2017 tarihinde Suudi Arabistan’ı ziyaret edip uzun vadede 110 Milyar Dolar değerinde silah anlaşması imzalaması ile başladı. Toplantı sadece Amerika için değil, bölgede gücünü etkin olarak göstermek isteyen Suudi Arabistan için de büyük önem taşıyordu. Zira Suudi Arabistan bu imza karşılığında Amerika’nın sınırsız manevra desteğini kazanıyor ve aynı zamanda Mısır’daki pozisyonunu da güçlendiriyordu. Sisi’nin Amerika gezisinin dışında, Suudi Arabistan’daki Selman-Trump görüşmesine de davet edilmesi bunun göstergelerinden bir tanesi idi.
Mısır’da Müslüman Kardeşler Hükümeti’ne darbe yaparak iş başına gelen Sisi, Suudi Arabistan ile Katar arasında uzun zamandır rahatsız edici bir ayrıntı olarak kendisini gösteriyordu. Zira Mısır’a göre, Müslüman Kardeşler yönetiminin dünya üzerindeki siyasi ve ekonomik en büyük destekçileri Katar ve Türkiye idi. Geçmişten gelen husumetler Mısır ile de sınırlı değildi. Katar ve bölge ülkeleri, Libya’daki vekâlet savaşında da ters düşüyor ve bu durum silahlı çatışmaya kadar uzanıyordu. Rusya, Amerika, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan ile diyalog halinde bulunan Libya Geçiş Hükümeti’nin silahlı kanadı olan Libya Ulusal Ordusu, Katar hakkında terörizmi destekleyen ülke suçlamalarında bulunuyordu. Türkiye ve Katar’ın desteklediği silahlı gruplar, Libya Ulusal Ordusu ile şiddetli çatışmalara başlamıştı.
Bu durum hızlı şekilde Suriye sahasına da sirayet etti. Şam’da bulunan Doğu Guta bölgesinde, Suudi destekli İslam Ordusu bileşenleri ile Katar destekli Feylak Şam ve Nusra ittifakı iç çatışma yaşamaya başladılar. İki haftadan uzun süren çatışmalarda karşılıklı olarak yüzü aşkın muhalif hayatını kaybetti. İdlib kentinde ise karşılıklı suikastlar ve bombalı saldırılar ile iç çatışmalar başka bir boyut kazandı.
Tüm bu vekâlet savaşı gerginliklerinin ışığında, 24 Mayıs 2017 tarihinde Katar Haber Ajansı QNA resmi internet sitesinde Katar Emiri Şeyh Tamim Bin Hamad Al Sani’nin gündeme bomba gibi düşen açıklamalarına yer verildi. Katar emirine dayandırılan sözlerde, Suudi Arabistan yönetimine çeşitli serzenişler bulunuyordu. Emir Al Sani; haberde İran’ın bölge için önemli bir İslami güç olduğu ve körfez ülkelerinin İran ile iyi geçinmesinin bölge istikrarı için hayati öneme sahip olduğu vurguluyordu.
Söz konusu haber; Katar Haber Ajansı, QNA resmi twitter hesabında da yayınlandı. Geçen iki saatin ardından ”internet sitesi ve twitter hesabından hacklendik, haberler ile alakamız yok” açıklamaları geldi ve haberler her iki platformdan da kaldırıldı. Aynı gün hacker saldırısı açıklamasından tatmin olmayan Suudi Arabistan, Katar, Mısır ve Bahreyn başta Katar Resmi Haber Ajansı ve Doha merkezli El Cezire internet sitelerine erişim yasağı getirdi. Bunun üzerine, 25 Mayıs 2017 tarihinde Birleşik Arap Emirlikleri ve özellikle Suudi basınında Katar Emiri hakkında birçok dedikodu, eleştiri ve imalı haberler yer almaya başladı. Öyle ki, Suudi gazeteleri aynı manşet ile çıkarak Katar Emiri El Tani hakkında ortaya bomba gibi bir iddia attılar.
Haberlerde, Şeyh El Tani’nin Bağdat’ta İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ile gizlice bir görüşme gerçekleştirdiği sayfa sayfa açıklanıyordu. Söz konusu görüşmede Katar’ın İran’a; Yemen ve özellikle Bahreyn konusunda arka çıktığı, bunun da Körfez halklarına ihanet olduğunu belirten görüşlere yer veriliyordu. Tam bu esnada bir başka hacker saldırısı Birleşik Arap Emirlikleri Washington Büyükelçisi Yusuf el Uteybe’yi vurdu. Rus destekli olduğu düşünülen hacker saldırısında, BAE Washington Büyükelçisi’nin Katar ve Türkiye hakkında gerçekleştirdiği pek çok yazışma, şikayet ve karşı lobi e-mail dokümanına ulaşıldı. Bu taraflar için bardağı taşıran son damlaydı.
Türkiye saatine göre 06:30 sularında ise beklenilen açıklama geldi. Bahreyn, Katar yönetiminin ülkedeki Şii muhalefete destek verdiği suçlaması ile ilişkileri dondurma kararı aldıklarını açıkladı. Suudi Arabistan’ın da resmi açıklaması dakikalar sonra geldi. Katar’ın; El Kaide, IŞİD ve İran destekli milisleri desteklediği ve dolayısıyla ilişkilerin kesildiği bildirildi. Bu açıklamaları sırasıyla Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır, Libya, Maldivler de izledi. Bahreyn, Katar diplomatlarına 48 saat içerisinde ülkeyi terk etme çağrısında bulundu. Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri 2 hafta içerisinde tüm Katar vatandaşlarının ülkeyi terk etmeleri gerektiğini bildirdi. Suudi Arabistan, Katar’a hava ve kara yolunun yarından itibaren tamamen kapanacağı açıklamasında bulundu. Suudi Arabistan futbol takımları, Katar Havayolları ile olan sponsorluk anlaşmalarını tek taraflı olarak feshetti. Mısır, Katar’ı Müslüman Kardeşler ve Hamas’a destek verip Mısır’da iç karışıklık yaratmak ile suçladı. Maldivler, Katar Havayollarının aktarma olarak ülkelerini bir daha kullanamayacaklarını belirtti. Katar Hava Yolları, Körfez ülkelerinin hava sahalarını kapatması ile uçuşlarını sadece İran üzerinden sürdürebilecek. Bununla ilgili görüşmelerin İran ve Katar ilişkilerini daha da yakınlaştırması bekleniyor. Ayrıca tek kara sınırı olarak Suudi Arabistan’ın bulunduğu, gıda temininin %90’ını bu ülkeden sağlayan Katar alternatif ithalat yolu olarak da İran ve Türkiye ile yakınlaşabilir. (1)
Katar Krizinde Türkiye
Türkiye’nin Katar krizine hızlı bir şekilde tepki vermesi Türkiye’nin bölgesel güç olduğunun bir göstergesi. Ortadoğu halklarının Türkiye sevgisi geçmişten gelen kazanım. Türkiye’nin Katar’dan yana taraf olması Müslüman kardeşler, Hamas ve Suriyeli Muhalif grupları desteklemesi Osmanlının torunlarına karşı sevgiyi yine arttırdı.
Türkiye aynı şekilde Suriye’de Amerika’ya güvenemeyeceğini anladı ve bir ders çıkardı. Katar krizinde stratejik ortağı Amerika’ya bağlı kalmadan kendi politikasını uyguladı ve bağımsızlık yolunda bir adım attı. Türkiye belki bu siyaseti ile kısa vadede Ortadoğu’daki yönetimler tarafından eleştirilecek, yalnızlaştırılacak ama uzun vadede Ortadoğu’yu ve Ortadoğu halklarını kazanacak.
Ancak Türkiye tam da birilerinin hesapladığı gibi “Türkiye-Katar ekseni” gibi sanal bir çerçevenin içine hapsedilmemeye dikkat etmeli, krizin diğer aktörleriyle ilişkilerini sürdürmeye özen göstermeli ve Ortadoğu’da çıkacak yeni bir savaşın önüne geçmeli. Ortadoğu’da yeni bir savaş çıkarsa kaybedeni her iki durumda da Müslümanlar olacaktır.
————————-
1. https://www.almasdarnews.com/article/ozel-katar-ile-korfez-ulkeleri-arasindaki-krizin-arka-plani/