Nebevi Aile – Halime Yılmaz / 2017 Aralık / 61. Sayı
Allah’ın rahmetinden kovularak cennetten çıkartılmış olan şeytana güvenmek, insanoğlunun en büyük hatasıdır. “Bir insan nasıl olur da şeytana güvenir?” demeyin. Hayatını, onun dürtüleri ve nefsinin istekleri üzere sürdürüp, neslini de onların ellerine teslim eden kişi sayısı az mıdır? Kur’an’da insanları çoğunun sapıklık yolunu seçtikleri beyan edilmiştir. Kur’an’ın ‘apaçık düşman’ diye tanımladığı şeytan, her an faaliyettedir ve ruhları henüz tertemiz olan çocuklarımız, onun için körpe kurbanlardır. Onun çocuğa yaklaşma serüveni, anne baba ilişkiye girmeden önce başlar, ölene kadar kaydırmak için gayreti devam eder. Buhari’de geçen bir hadiste peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır:
(Cinsel ilişkiden önce) “Allah’ın adıyla. Allah’ım bizi şeytandan ve şeytanı da bize ihsan edeceğin şeylerden ( çocuklardan) uzaklaştır” der de bir çocukları olursa, şeytan ona ebediyen zarar vermez.”
Şeytan asla boş durmaktan hoşlanmaz. Ama bizim boş durmamızdan acayip keyif alır. Ve bunu sağlamanın yollarını arar. Hiç pes ettiği görülmemiştir. Soldan, sağdan, önden, arkadan, yani zayıf bulduğu her yönden yaklaşır durur. Onun görevi saptırmak, dünyaya daldırıp gaflete sokmaktır.
Günümüzde “iki ayaklı şeytanlar” diyebileceğimiz, şeytana pabucunu ters giydirecek dereceye ulaşmış insanların, müslümanların nesillerini ifsat edip, beyinlerimizi yıkamak için kullandıkları en önemli materyaller, televizyon ve internettir. Çağımızın gerekliliklerinden biri olduğundan, bu ikisinden tamamen soyutlanmamız mümkün değildir. Bilgi çağı olarak tanımlanan devrimizde, her iş artık hızlı işlemekte ve bu noktada televizyon ve internet ihtiyaç haline gelmiş durumdadır. Hangimiz tamamen kaçabiliyoruz, söyler misiniz? Televizyon ve interneti evine sokmadığı ve o ikisine karşı olduğu iddiasında bulunanlar bile telefonlarında internet kullanmak durumunda kalmaktadırlar. Bunu nasıl izah edeceksiniz? Bu, bu dönemin ihtiyacı olan interneti, Allah’ın sınırlarına riayet ederek kullanabileceğimiz anlamına gelmektedir. Bu iki materyali biz ve çocuklarımız kullanırken dikkat edilmesi gerekenler:
1- ) Kesinlikle haram görüntülere bakmamak ve böyle durumlarla aniden karşılaşıldığı zamanlarda, onlara örnek olup gözlerimizi haramdan sakınmayı öğretmek.
2- ) Bize ve çocuklarımıza dünya ve ahirette fayda vermeyecek veya harama sevk edecek dizi, film, reklam v.s. şeyler seyretmemek.
3- ) Onları, boş zamanı değerlendirme aracı kesinlikle görmemek
4- ) Televizyondaki kanalları olabildiğince aza indirmek ve çocuklarımız internet kullanırken gözetimimiz altında tutmak
5- ) Günde maksimum iki saatten fazla kullanılmasına evde müsaade etmemek
6- ) Çocuklarımızın arzulayıp seyretmek istediği, bizim de onaylamadığımız programları neden onaylamadığımızı yaşlarına uygun izah edip onları ikna etmek. Çünkü bu konuda onları yeterince ikna edemezsek bizim yokluğumuzda, bu durumu fırsat bilerek gizliden izlemek isteyebilir. Bu manada küçük yaştan itibaren çocuklarımıza vereceğimiz Allah sevgisi ve korkusu çok önem arz etmektedir. Eğer bir çocuk, anne babasından, Allah’ın her yerde onu görüp işittiğini iyi bellemişse, kimsenin olmadığı yerlerde de günahtan kaçınacaktır. Yoksa siz çocuklarınıza televizyon ve interneti tamamen yasaklayıp evden kaldırsanız da bu duyguyu verememişseniz, o çocuk, harama girecek başka vesileleri gizlice yapabilir.
7- ) Çocuklarımıza dinimizi sevdiren veya en azından İslam’a ters olmadığından emin olduğumuz çizgi filmleri izlemelerine, en fazla iki saati geçmemek şartıyla, bizim gözetimimizde izin vermek.
Bu sözlerimizden kimse televizyon ve interneti tamamen onaylamanın doğru olduğu anlamını çıkarmamalı. Televizyon ve internet, çocuklarımızı rahatlıkla onların eline teslim edebileceğimiz masumlukta kesinlikle değiller. Ama zaten kaçamadığımız ve hayatımızın belli noktalarında başvurmak zorunda kaldığımız bu aletleri, Allah’ın emir ve yasaklarını çiğnemeden ve vakti zayi etmeden sadece işimizi gördüğümüz birer alet olarak değerlendirmeliyiz. Çocuklarımızı da bu şeklide yönlendirmeliyiz. Ayrıca bu konuda aşırıya kaçtıklarına şahit olduğumuzda gereken izahat ve uyarıları da ihmal etmemeliyiz. İşin takva boyutu, bunlardan tamamen uzak durmak, hiç yaklaşmamaktır. Yapabilene ne mutlu!
Bu konuda, maddelere eklemediğimiz, ama Allah’ın emirlerine ters olan her şeyden uzak tutmalıyız geleceğimiz olan çocuklarımızı. Çocuklarımıza şeytanın yolunu ve heva ve hevesin peşinden gitmeyi emreden programlardan onları kesinlikle uzak tutmalı ve onların eline teslim edip “aman sussunlar da” diyerek, çocuklarımızı büyük şeytanın eline tamamen teslim etmemeliyiz. Bunda vebal olduğunu ve bu konuda hesaba çekileceğimizi unutmayalım. Çünkü çocuklarını televizyonun başına emanet edip, onların tertemiz ruhlarını kirleten bu aletlere izin veren anne babalar, ileride bunlar yüzünden, onların işleyecekleri günahlara ortak olurlar.
Biraz da televizyonun ve internetin çocuklara zararlarından bahsedelim:
– Çocukların tertemiz kafaları saatler boyu izledikleri yanlış görüntüler sebebi ile kirlenir.
– Çocuklar hayal dünyasında yaşarlar. İzledikleri her sahneye kendilerini de dâhil ederler. Kendilerine kahramanlar seçerler. Bunlar onların örnek aldığı kahramanları olur artık. Ama bizim açtığımız ve onayladığımız bir peygamber, Salih bir kulun hikâyesini oynatan bir film izlerlerse bu, onlarda elbette olumlu etkiler bırakacaktır. O yüzden bu materyalleri nasıl kullanacağımıza bağlıdır. İyi de kötü de kullanmak biz anne babaların elindedir.
– Batı kaynaklı çizgi filmler veya filmler, çocuklara İslam dışı inanışları aşılar. Şirk içeren sözlerle doludur büyük bir kısmı. Bu tarz çizgi filmler, çocuklarımızın fıtratını bozup, büyüdüklerinde Allah’ın emirlerine zıt davranışları şimdiden kafalarına yerleştirmek amacı taşır. Çok dikkat edilmelidir. Ve tabi ki de bu türleri seyrettirmemelidir anne babalar.
– Çocuklarımızın düşünme yeteneğini köreltir. İnsanı hayvandan ayıran özelliktir düşünme. Bunlarla çok meşgul olanlar, düşünme, üretme yeteneğini zamanla kaybederler. İslam düşmanlarının Müslüman çocukların geleceği için görmek istediği sahne de budur. Aman dikkatli olalım.
– Çizgi filmlerde her şey hızlı ilerlemektedir. Ama hayat ondan daha yavaştır. Bunlarla aşırı meşgul olan çocuklarda dikkat dağınıklığı daha çok görülür. Ayrıca bu durum çocuklara her istediklerinin hemen olması arzusu uyandırır. Bu da İslam’a ters olan bir durumdur. Zira İslam her daim sabrı, akıllı olmayı, düşünmenin önemini savunur. Heva ve hevese tabi olmak da, kişiyi şeytanın oyuncağı haline getirir.
– Bunlar, kitap okuma alışkanlığının baş düşmanıdırlar.
– Bunlarla meşguliyet arttıkça, çocukta sosyal ilişki zayıflar.
– Özellikle şiddet içerikli görüntüler sebebiyle çocuklarda şiddete meyil artar.
– Hayâ ve iffet gibi İslam’ın imandan kaynaklandığını ifade ettiği duyguları ortadan kaldırmaya yönelik bunlarda oldukça fazla unsur vardır. İmanımıza dikmişler gözlerini maazallah.
– Televizyon, çocuğu sınırsız tüketime sevk eder.
– Televizyonun veya internetin başındayken çocuğun beyni yorulur ve işlevsiz hale gelir.
Bütün bu ve benzeri zararlarından dolayı önce biz anne babaların gereksiz ve haram olan tüm programlardan uzak durması gerekir.
Ey şeytanın ve nefsinin kuşattığı insan! Bunlara karşı her bakımdan uyanık ol ve çocuklarını da bu şer odaklarından olabildiğince muhafaza et!