Nebevi Aile – Halime Yılmaz / 2024 Mart / 136. Sayı
Hamd, İslam’ı tüm dinler üzerinde üstün kılıp son din olarak gönderen Allah’ a mahsustur. Salat ve selam, İslam dininin önderi Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’ e, onun güzide ailesi ve ashabına olsun. Allah’ ın selamı, rahmeti, bereketi ve hidayeti tüm Müslüman kardeşlerimin üzerine olsun.
TDK’ ya göre masonluğun tarifiyle başlayalım:
“Birtakım kardeşlik! ilkelerini benimseyen, birbirlerini parola ve işaretlerle tanıyan, loca denilen bölümlere ayrılan kimselerden kurulu dernek” olarak tarif edilmektedir.
Mason kelimesi Fransızca “duvar ustası” anlamındaki “maçon”dan gelir; masonlara farmason veya franmason da (franc maçon: serbest duvarcı) denir. Masonluğun son iki yüzyıllık geçmişi genel olarak bilinmekle beraber daha öncesine ait tarihi sırlar, efsaneler ve mitlerle kaplıdır. Son zamanlardaki araştırmalar modern masonluğun temelini; Orta çağ İngiltere’sinde duvarcı ve katedral inşaatçısı meslek birliklerinin (Fr. loge, İng. lodge: loca) gelişmesine dayandırmaktadır. Masonluk önceleri sadece Hristiyanlara ait bir yapılanma iken XIX. yüzyıldan itibaren Yahudiler, Müslümanlar ve diğer din mensupları da bu örgütlenmeye kabul edildi. Bununla birlikte masonluğun Hristiyan-Yahudi geleneğinin eklektik bir formu mahiyetinde modern ve müstakil bir din olduğu yönünde yaygın bir kanaat de vardır. [1]
Aşağıda bahsedeceğim kitaptan ara ara alıntılar yapacağım. Ancak bu, kitabı tavsiye ettiğim anlamına gelmemektedir. Sadece dünya üzerinde kurulmak istenen oyunların ortaya çıkması için bir aracı olarak düşünün. “Masonluk” kitabının yazarı Caro Y. Rogriguez, bu gizli cemiyette olanları anlattığı kitabında şunları söylemiştir:[2]
Masonluğun gizli olması onun en temel esaslarından biridir. Zira gizlilik terk edildiği an, masonluk da yok olmaya mahkumdur. Çünkü bunlar, içinde doğdukları toplum ile ahenk içinde hareket etmek için teşkilatlanmamışlardır. Masonluğun hedefi gizliliktir. Bu gizlilik sadece dışardakiler için geçerli olmayıp bizzat üyeler için de söz konusudur. Gizlilik, içinde yaşanılan cemiyete ihanet için daha müsaittir. Bu durumu masonlar çoğunlukla inkâr ederler. “Büyük üstatla başmabeyinci haricinde, derecesi ne olursa olsun, bütün localar ve onların mensupları, masonlukla ilgili vesika, belge, mektup veya özel yazışmaları, sebep ve şartlar ne olursa olsun, üstattan yazılı emir almadıkça, dış dünyaya duyurması yasaktır!..”[3]
Üyelerini mesuliyetten kurtarmayı düşünen masonluk, her zaman takma isimler kullanmıştır. Masonluk, kendine özel sırları üyelerine devamlı olarak hatırlatılan en ağır yeminlerle mühürlenmiştir.
Masonluk, devrimci bir kuruluştur. Mason, “inşaatçı” demektir. Loca içi konuşmalarda “Mabet, inşa ve tamir” sözcüklerine sık rastlanır. İçinde “hürriyet, eşitlik ve kardeşliğin!” hâkim olduğunun iddia edildiği bir “tabiat mabedi” kurma amacı olmalıdır. Bir diğer husus farmasonluğun beşeriyet için yepyeni, evrensel bir din kurmayı teklif etmesidir. Masonlara göre “Tabiat Devleti” insanlığın ideal nizamıdır. İnsanoğlu böyle bir nizamla onlara göre mükemmelliğe ulaşır! Onların hürriyet dediği şey, şartsız serbestidir. Hiçbir otoriteyi tanımaz; tam bir anarşisttir. Eşitlikten kasıtları, kendilerinin yönettiği “tek dünya devleti” dir. Kardeşlikten kasıtları ise kendilerine üye olanlar arasındaki karşılıklı yardımlaşmalardır. Özetle tabiat mabedini yapabilmek için her türlü otoriteyi, aile hayatını ve bütün dinleri yıkmak gerekir.[4]
Değerli kardeşlerim!
“Hürriyet, eşitlik, kardeşlik, tek dünya devleti, tabiat” gibi kavramlar sizlere de çok tanıdık gelmedi mi? TV ya da internet reklamlarında, özellikle toplumumuzda yıkılamayan gelenekler yüzünden hor görülen kadınların hemcinsleri aracılığıyla sık sık duyduğumuz, toplumun çoğu tarafından izlenen film ve dizilerin içeriklerine yerleştirilen bu sözcükler, bakın kimlerin piyasaya sürdüğü ve kullandığı kelimelermiş. Adalet ve kardeşlik arayan, İslam’ ın özünde zaten bulur. Ama bu kavramların içini öyle boşalttılar ki bunları duyanların zihninde, tek dünya düzeni isteyen birilerinin kodlamak istediği sözcükler canlanıyor. İslam’ ın adaleti herkesedir. Ama onların eşitlik anlayışı, herkesi kendilerine köle yaptıkları bir sistemin yöneticisi olmaları ve kendilerine inananları bunun eşitlik olduğuna ikna etmeleridir. Kardeşlik, İslam’ dan başka hiçbir sistemin bugüne kadar kuramadığı bir düzendir. Sadece kendi üyelerine yardım anlamına gelen kardeşlik anlayışlarına inananlar için söylenecek bir söz yoktur. Hürriyet ise sapkınlığın, şehvetin, azgınlığın, başkasının malına el koymanın, her türlü sınır tanımamanın adıysa işte bu, onlarda sonuna kadar mevcuttur. Onların hürriyet anlayışına bakın! Yeminlerinde “Mason yasalarına kayıtsız şartsız itaat edeceğim” derler.[5]İslam’ ın hürriyet anlayışında ise başkasının sınırı ve haklarına tecavüz yoktur. Sadece mutlak itaat Allah’a yapılır. Sapkınlık, azgınlık ve sınırsızlık asla yoktur. Gerçek özgürlük de budur. Ama şeytan insana böyle göstermez tabi. Bununla birlikte şeytana hizmet edenler de çoğalınca temiz kalanların sayısı da iyice azalmaktadır.
Tabiat mabedini kurmak ve tek dünya düzeni hedefleri için yıkmaları gereken şeyler şunlardır:
1. Her türlü otorite
2. Dinler
3. Aile kavramı
İşte asıl üzerinde durulması gerekenler bunlardır. Otorite yok edilmeli ki, onların sözü geçsin. Dinler yok edilmeli ki dindarlar barınamasın ve zihinler onların istediği kıvama gelsinler. Aile yok edilmeli, boşanmalar çoğalmalı ki kolu kanadı kırık insanlar ve çocukları devşirsinler; kimseyle bağı olmayan nesillerin zihinlerini daha rahat ele geçirsinler. Oyun çok büyük kardeşlerim. İslam’ da eşlerin bir arada duramayacakları kesinleştiğinde “Allah’ın sevmediği helal” olarak nitelendirilen boşanma, günümüzde aile istemeyen birileri tarafından normalleştirildi ve güzelleştirildi. Artık uzun süre evli kalanlar, çocuğuna annelik yapıp çalışmayanlar neden kötüleniyor sanıyorsunuz. Hepsi dünya üzerinde oynanan bu oyunun bir parçasıdır. İslam’ ın yok edilme çabasını sadece ateizm üzerinden düşünmeyelim. Bugün imam hatiplerden mezun olan çocukların, deist, agnostik, materyalist ya da seküler bir zihniyetle hayata adım atmaları sıradan bir durum mudur? Ne oynanıyor sizce? Otorite deyince aklınıza sadece devlet gelmesin. İnsanlar içinde sözü geçen din adamları, davetçiler ya yollarından saptırılacak bir arkadaşla ikna ediliyor ya da ikna edilemezse itibarını zedeleyecek iftiralar atılarak toplumdan dışlanıyor. Bu da işe yaramazsa faili meçhul cinayetlere kurban edilerek meselenin üstü kapatılıyor. Bütün bu yaşananlarla masonların hedefleri arasında sadece bir tesadüf ilişkisi mi var?
Masonluğun itici gücü, siyasettir. Masonluk başta üniversiteler, liseler, kara harp okulları, hava harp okulları olmak üzere, öğrenciler arasından üye toplamak için yoğun propaganda yaptığı gözlenmektedir. “Kutsal gayemizin başarıya ulaşması için fevkalade önemli olan husus şudur: Tanınmış din adamlarını, hükümet ve orduda kumanda mevkiinde bulunan kimseleri, gençlik kuruluş başkanlarını, prenslerini ve bilhassa bunların erkek çocuklarını, kısacası bize muhalif olan herkesi, teşkilatımıza kazandırmak olmalıdır.” Tavsiye edilen meslek grupları arasında öğretmenler, profesörler, dini okulların idarecisi ve öğretmenleri başta geliyordu. Devlet memurlarını ele geçirmek suretiyle bakanlıklara hâkim olabileceklerini ve locaların bu konuda seferber olmasını istiyordu.[6]
Şu bilinmelidir ki masonluk dinsizlik dinidir. Dereceleri olan bir dindir. Sembollerle dolu merasimleri vardır. Çırak olacak kişi yeni bir kıyafet içine sokulur. Üzerindeki para, mücevherat alınır. Gözleri bağlı, düşünme odasına götürülür. Orada gözleri bağlı mezar denilebilecek bir yere gömülür. Aday birkaç dakika orada bekletilir. Gözleri açılır. Duvardaki yazılara dikilir: “Şayet aldatma niyetinde isen titre. Çünkü biz, kalbinin her zerresini araştıracağız. Ruhun korku içindeyse rahat ol. Şan ve şöhret peşindeysen başka kapıyı çal. Zira burada böyle şeyler bilinmemektedir. Senden, çok büyük fedakarlıkların yanı sıra hayatını bile isteyebiliriz, hazır mısın?” İmtihan sonunda aday, itiraflar yaptığı ve yazan soruları cevapladığı kâğıdı “müthiş birader” denilen imtihan görevlisine verir. O da imtihan evrakını loca üstadına teslim eder.[7]
İslam’ da ise zerrelerdekini bir tek Allah bilir ve tevbe ve günahın itirafı bir tek Allah’ a yapılır.
Efsaneye göre Hiram, Mescid-i Aksa’ nın mimarı ve dünya masonlarının atasıdır. Masonların inandığı tanrı “Kâinatın ulu mimarı” dedikleri tanrıdır. Ama bunun tabiat mı, putlaştırılmış insan mı, güneş mi, şeytan mı olduğu konuşulmaktadır. Aslında hepsi onların tanrısıdır. Ama üyelerin çoğu bu gerçeği bilmezler.[8]
Masonluğun en büyük düşmanı, dindir. Dikkat edin! Onlar, dinsizlik virüsünü herkese aşılamaya çalışırlar.
1903 yılında Milletvekili Masse şöyle dedi:
“1898 meclis oturumunda söylediğimiz gibi, farmasonluğun siyasi ve dini mücadelelere ağırlığını daha çok koyması, onun en büyük vazifesidir. Gericiliğe karşı kazanılmış olan zaferin şeref payı masonluğa aittir. Şimdi yapmamız gereken husus, dinle devletin ayrılması ve milli eğitimle ilgili kanun değişikliğidir…”[9]
Bu cümleler bir yerlerden size de tanıdık gelmiyor mu? Gericilik, dinle devlet işlerinin ayrılması, milli eğitimde devamlı yapılan değişiklikler ve bunların 100 yıl öncesinden konuşuluyor olması…
Masonluk, dini bir tarikatın özelliklerine sahip kendine mahsus bir dindir. Masonluğun temelini atan şahıslardan biri John Ziska’ ya göre şeytan, ezilen kütlelerin dostuydu. “Allah’ a emanet olun” yerine “Zulme uğramış olan şeytana emanet olunuz” diyordu. Onların ayinleri büyücülüklerle ve ahlaksızlıklarla doludur. Onlar, Allah’ a savaş açmışlardı. Allah için haşa “Rezil şeyi ezmeliyiz” derlerdi.[10]
Masonluğun el sürmediği alan kalmamış gibidir. Eğitim- öğretimi tekellerine alma çabasındalar. Yönetim biçiminin laik olmasına öncülük ederek toplumun yozlaşmasını hızlandırma çabasındadırlar. Siyaset hakeza oyuncakları haline gelmiştir.
Masonluğa göre “Neticeye ulaştıran her yol meşrudur.”[11]
John With der ki:
“Planlarının eksiksiz tatbik edilebilmesi için yapamayacakları şey yoktur… Adam öldürme, zehirleme, sahte şahitle mahkûm etme gibi metotlara her zaman başvururlar.”[12]
Yalan söylemeyi teşvik ederler. Özellikle de ulaşmak istedikleri gayeler için. Düşüncelerini açıkça ifade etmezler. Onlara göre masonlar, nefsani arzularına karşı mücadele etmemelidirler. Onlara göre namussuz kimseler, hayvanlardan ahlaken daha üstündürler. Localarda kullanılan her sembolün, mason uzmanlarına göre insan vücudunu yücelten bir anlamı vardır. Mesela gönye ve pergel, orta yerdeki ağaç, insanın cinsel organını temsil eder. İngilizlerin God (Allah) dedikleri kelimenin ilk harfi G masonlukta tenasül uzvunu temsil eder.[13]
Toplumda ve özellikle yeni nesil arasında yaymaya çalıştıkları ve maalesef başarılı oldukları cinselliğin ön plana çıkarılması olgusu, bakın kimlerden kaynaklıymış? Zinaya teşvik edip evlilik kurumunu kötüleyen ağızların beslendikleri memba, bakın kimlermiş? Sizin öğrettiğiniz gerçeklerle, onların ahtapot gibi her yanlarına zerk etmeye çalıştıkları zehirli fikirler arasında bocalayan çocuklarınız ve yeni nesil var önümüzde. Bizim de iki zıt arasında kalan yeni neslin de işi gerçekten zor. Sadece anne babaların vereceği bir mücadelenin çok ötesinde bir mücahede gerekiyor ümmete. İslam davasına eskisinden daha fazla yapışmak ve dört bir yandan ona destek olmak zorundayız ki bu büyük savaşta en çok birliğe ihtiyacımız var. Yoksa ferdi kalan her Müslümanın çocuğu, bu kötü emellilere kurban olabilir. Oyun çok büyük kardeşlerim. Çocukların, anne babaların ellerinden alınması ve onlara teslim edilmesi planları bile var:
1864 yılında Belçika Büyük Şark Locası, kendisine bağlı olan bölgesel localara zorunlu eğitim hakkında ne düşündüklerini sordu. Cevapların değerlendirilmesinden sonra eğitimin zorunlu ve laik olmasına karar verildi. Bu yasanın 5. Maddesi şöyle diyordu:” Çocuklar, anne ve babaların elinden kurtarılmalıdır”[14]
Avrupa’ da ve birçok ülkede özellikle Müslüman ailelerin, çocuklarının gerekçeli-gerekçesiz ellerinden alınma hikayelerini duymuşsunuzdur. Bunun kaynağını da görebiliyor musunuz?
Yalan, sahtekarlık, dinsizlik, ahlaksızlık, şeytana itaat, masonluğun can damarıdır. Feminizm ve eğlence sektörü, onun en önemli direkleridir. Dikkat edin! Kadını boşuna soyup sokağa bırakmadılar. Boşuna anneliği kötüleyip, kocaya isyanı meşrulaştırmadılar. Hepsinin gayesi, dini yok etmek, aileyi parçalamak, şeytani planlarını kolaylaştırmak ve tek dünya düzeniyle insanoğlunun tamamına hükmetmektir. Masonluk, şeytanın yeryüzündeki temsilciliğidir. Milliyetçilik, masonluğu ayakta tutan önemli bir azıktır.
Kısacası özellikle İslam alemi üzerinde masonların yapmak istedikleri şeyler şunlardır:
1. Dinsizliği yaymak
2. Aileyi parçalamak
3. Dini otoriteleri yok etmek
4. Milliyetçilikle ümmet kavramını ortadan kaldırarak Müslümanların birliğini dağıtmak
5. Özgürlük naralarıyla Müslüman nesli bozmak ve kendilerine köle haline getirmek
6. Eğlence sektörünü Müslümanlar arasında normalleştirmek ve başında örtüsüyle ve sakalıyla konserlere katılan Müslüman gençlere İslam dışı bir hayatı özendirmek
7. Yeryüzünü kan ve gözyaşına boğmak
Ve daha niceleri… Şöyle bir göz gezdirince hangisi yok ki diyorsunuz değil mi? O zaman paçaları sıvayıp İslam sancağını tekrar şahlandırmanın tam zamanı demeliyiz. Bu kirli girdaptan, İslam’ ın tertemiz kulpuna topluca yapışarak çıkmaktan başka çaremiz yoktur.
Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah’ a mahsustur. c
[1]. İslam Ansiklopedisi, Masonluk
[2]. Kitabı, Şili Kardinalliği görevinde olan bir başpapaz yazdığından dolayı tavsiye etmiyorum. Buraya alma sebebim, gerçeklerin ortaya çıkması ve oynanan oyunların, asıl gayelerin meydana serilmesi içindir.
[3]. İtalyan Masonluk Yasası, madde 135
[4]. A.g.e. sayfa:42, Etkin Yayınları, alıntılar sayfa aralarından kesit kesit verilmiştir
[5]. A.g.e. sayfa:137
[6]. A.g.e. sayfa:46-49
[7]. A.g.e. sayfa:54
[8]. A.g.e. sayfa:43
[9]. A.g.e. sayfa:86
[10]. A.g.e. sayfa:96-101
[11]. A.g.e. sayfa:150
[12]. A.g.e. sayfa:152
[13]. A.g.e. sayfa: 175-176
[14]. A.g.e. sayfa: 193