İnsanı Tanrıya Dönüştürme Çabası: Transhümanizm

Kapak Dosya – Ümit Şit / 2025 Ağustos / 153. Sayı

Transhümanizm, Allah’ın eksiklik ve noksan sıfatlardan münezzeh olduğu gibi insanı fiziksel ve zihinsel kapasitesini bilim ve teknolojiyi kullanarak kusursuza dönüştürmeyi savunan bir ideolojidir. Bu ideolojiye göre insanlar, biyoteknoloji, yapay zekâ, nanoteknoloji, genetik mühendisliği gibi alanlar sayesinde aciz olan insanı daha üstün varlıklara dönüştürebilir inancını savunmaktadır.

Bu ütopik zihniyet; insan zekâsı, yaşam süresi ve beden kapasitesi gibi Allah’ın insana koyduğu sınırlandırılmanın teknolojiyle aşılacağına inanır. Bu nedenlerle yaşlanmanın durdurulması ya da zihnin dijital ortama aktarılması gibi kulağa absürt gelen yollarla ölümsüzlüğün elde edileceğini hedeflerler. Bu hedeflerine başlangıç olarak yapay organlar, robotik uzuvlar, beyin ile bilgisayar ara yüzleri gibi teknolojilerle insanın eksikliklerinin teknoloji ile tamamlamaya çalışmaktadırlar. Nörolink projesinin mimarı Elon Musk, metaversenin kurucusu Zukerberg, Microsoft’un sahibi Bill Gates ve diğerleri bunun için çalıştıklarını çekinmeden dillendirmekte ya da göstermektedirler.

Transhümanizm, insanı insan yapan kusurları, eksikliklerini, sınırlarını teknoloji ile aşarak yarı insan yarı tanrı gibi bir varlık elde etme düşüncesini gütmekte ve sonunda ise tanrı olarak ölümsüz olmayı hedeflemektedir.

Transhümanizmi savunan ve öncü olan kişiler ise şunlardır:

Ray Kurzweil, Google’da mühendislik direktörü ve yapay zekâ uzmanı olarak görev yapmaktadır. İnsan zekâsının makinelerle birleşeceğini ve 2045 civarında “tekillik” denilen dönemin geleceğini savunur. Bu dönemde yapay zekâ, insan zekâsını aşacağına inanır, savunur ve bunun için çalışır.

Nick Bostrom, Oxford Üniversitesi’nde felsefe profesörü olup Transhümanist hareketin kuramsal öncülerindendir. Teknolojinin hem büyük fırsatlar hem de büyük tehlikeler sunduğunu söyler. Özellikle süper zekâ konusunda etik uyarılarda bulunsa da bu ideolojiye inanır ve bunun için çalışır.

Max More, Transhümanist felsefeci, cryonics (buzda saklanarak ölüm sonrası canlanma) savunucusudur. İnsan doğasının geliştirilebilir olduğunu ve teknolojinin bunu yapabileceğine inanır.

Transhümanizm, filmlerde, dizilerde ve oyunlarda sıkça karşımıza çıkmakta ve zihinlerimiz bu felsefi ideoloji için yatkın hale getirilmek istenmektedir. İnsanı ölümsüzleştirmek istediğini iddia eden bu hastalıklı zihniyetin fikir babasının bizzat iblis olduğu aşikardır. İslam’da insanın yaratılmışların en şereflisi olduğu vurgulanmış, eksik ve sınırlı olduğu için insan olduğu açıklanmıştır. Bu zihniyet teknolojide Allah’ın izin verdiği kadar ileri gitmiş. Bu ileri gitmelerinden o kadar kibirlenmişler ki hadlerini aşma cüreti ile insanı insan yapan özelliklerini değiştirmek suretiyle tanrısallaştırma projesi için çabalamaktadırlar. Filmlerdeki Süpermen, X men ve diğer mutant insanların varlığının işlenmesi bunun içindir.

“Allah o şeytana lanet etti. Ve o da: ‘Elbette senin kullarından belirli bir pay alacağım, onları mutlaka saptıracağım, onları boş kuruntulara sokacağım ve onlara emredeceğim de hayvanların kulaklarını yaracaklar, onlara emredeceğim de Allah’ın yaratışını değiştirecekler’ dedi. Kim Allah’ı bırakıp da şeytanı dost edinirse, şüphesiz o, apaçık bir ziyana uğramış olur.” (Nisa, 118-119) ayeti ile Rabbimiz şeytanın tuzağını bize hatırlatmaktadır.

Transhümanizm aslında insanın balıklardan insana ya da maymundan insana dönüştüğünü savunan Darvin ideolojisinden yola çıkmıştır. İnsan rastgele tek hücreli canlılardan milyonlarca yıl geçerek balığa, maymuna sonra maymunsu insana, sonra günümüzdeki insana en sonda transhümsnizmdeki eksiklikten ve noksan sıfatlardan arınmış cyborg insanına dönüşeceğine iman etmişlerdir. Bugün büyük şirketlerin çoğu bunun için çaba sarf etmektedir.

Ölümsüzlüğü bulmak için çalışan birçok insan birçok devirde bunun için uğraşmış ve uğraşmaktadırlar. Bunun için cesetlerinin çürümemesi için mumyalatmak, dondurmak veya ilaçlar ile korunmak suretiyle anıtlar altında toprağa temas ettirmeden bekletmek bu zihnin doğurduklarıdır. Evrim ideolojisinde güçlü olanın hayatta kaldığı, güçsüz olanın ise neslinin tükendiğine inanılır. Bu yüzdendir ki Alman zalimi Hitler, madem durum böyle ben güçlüyüm, o zaman Yahudileri, (bu konu hala tartışmalı şüpheler içeriyor) çingeneleri, hasta ve yaşlıları öldürelim. En güçlü olanlarımız hayatta kalsın. Böylelikle güçlü bir Alman nesli ortaya çıksın gibi hastalıklı bir zihne sahip olmuştur. Bugünün İsrail işgalcisi de aynı kafa yapısına sahiptir. Biz seçilmiş ırkız ve güçlüyüz. O zaman diğer insanlar insansı hayvandır. Ölmesi bir sineğin ölmesi gibidir gibi sapkın bir inanca sahiptirler.

Peki Transhümanizm insanlığı mı düşünüyor? Tabiki hayır. Zengin elitler, oligarkler ve aristokratlar için çabalamaktadırlar. Bu kafir topluluklar, Allah ile savaşa girmişlerdir. Kafir nemrut gibi, firavun gibi Allah’a savaş açmışlardır. Şöyle derler; madem insanı bir yaratıcı yarattı. O zaman neden insan kusurlu? Biz daha iyisini yapma kudretine sahibiz. Bakın görün insanı robotik teknoloji ile nasıl kusurlarından arındırıp mükemmel şekline çevireceğiz derler. Onlar insanın sürekli Evrim geçirdiğini en son evriminin de dijital implantlar, çipler, beyin-insan ara yüzleri gibi nöroteknolojik araçlar ile olacağına inanmaktadırlar. En sonda ise çökmeyen bağışıklık sistemine sahip robot bir bedende, çökmüş bir bedenden alınan zihnin hafıza belleğine aktarımı ile insanın ölümsüzlüğüdür.

Halbuki böyle bir şeyin olması imkansızdır. Çünkü insan bir ruha sahiptir. Ruh bir bellek ile aktarılmaz. İnsan gerçekten çok cahildir. Bunlar ruha inanmadıkları için beyindeki verileri bir robota aktarınca tamam insan ölümsüz oldu işte diyecek kadar aptallaşmaktadırlar. İnsan beyninin nasıl çalıştığını bile bu teknoloji ile çözemeyen bilim adamlarının uğraştıkları şeye bir bakın. Beynin bu kadar karmaşık çalışma sisteminin kendi kendine oluştuğuna inandıklarını zannetmeyin. Bunlar Allah’a kafa tutmaktadırlar demiştik. Gelişen teknoloji, yapılan savaşlar, çekilen büyük bütçeli filmler hep bu Transhümanizm felsefesinin sürdürülmesi içindir. İnsanın sürekli ilerlediğine inandıkları için kendileri gibi düşünmeyenleri gerici olarak yaftalamaktadırlar. Bu gericiler yüzünden insan kendi evrimini gerçekleştiremiyor diyerek Müslümanları suçlamaktadırlar. Marksın diyalektiği de bunu içerir. İlerlemeci bir süreçte insan bu gericiler yüzünden evrimini geç tamamlayacak diye Müslümanlara saldırırlar.

Sonuç olarak; kâfirler iblisin kontrolünde çabalarını sürdürmektedirler. Bu kadar çalıştıkları için de Allah mühlet vermektedir. Bunların dağları yerinden oynatacak teknolojileri olsa dahi bu Allah’ın izin verdiği kadarıyla olduğuna iman etmekteyiz. Peki biz Müslümanlar, kafirlerin dünyada ölümsüzlüğü istediği kadar ahirette ölümsüzlüğü istiyor ve bunun için çabalıyor muyuz?