Nebevi Aile – Halime Yılmaz / 2025 Ocak / 146. Sayı
Hamd, eşleri birbirine elbise kılan Allah’ a mahsustur. Salat ve selam aile içi örneklikte büyük rehber olan Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’ e, onun güzide ailesine, ashabına olsun. Allah’ ın selamı, rahmeti, bereketi ve hidayeti, evinde Nebevi sünnet üzere yaşamaya çalışan güzel ailelerin üzerine olsun.
Önceki yazımıza kaldığımız yerden devam ediyoruz:
7. Eşine Her Yönden Elbise Ol:
“…Onlar sizin için elbisedir, siz de onlar için elbisesiniz…”[1]
Kadın erkeğin, erkek de kadının elbisesidir. Hem de her yönden. Peki pratikte bunu nasıl anlamalıyız?
Eşlerden biri biyolojik ya da psikolojik olarak rahatsızlandığında diğer eş onu terk etmenin, bu rahatsızlığı kullanmanın, eşini başkalarına kötülemek için bir koz olarak bu rahatsızlığını bahane etmenin bir yolunu bulduğunu düşünmez. Bilakis eşinin kusurlarını örter. Onu iyileştirmenin helal olan bütün yollarını arar ve bulmaya çalışır. Dışarıdan eşine bu hastalık sebebiyle gelebilecek zararlara karşı eşini korur. Eşini, başına kalmış bir bela olarak görmez. İyileşene kadar başucunda sabırla ve şefkatle bekler. Çevresindeki akrabalarını idare eder. İyi olduğunda en çok sevinenler listesinin başını çeker.
Eşlerden birinin bir kusuru olduğunda onu herkese ifşa etmenin, dışarıdaki insanlara “bakın ben işte böyle bir eşe sabrediyorum” diyerek kendini temize çıkarmanın, eşinin kusurlu olduğu bu konuda başarılı olan başka eşleri onunla kıyaslamanın derdine düşmez. Bilakis öncelikle eşinin kusurunu örter. Sonra eşine zarar veren ve onu küçük düşüren bir kusursa eşinden bu kusuru gidermenin yollarına başvurur. Mesela ona güzel ve hikmetli yollarla nasihat eder. Onun yanında ve gıyabında bu kusurunu gidermesi için Allah’ a dua eder. Bu kusur ailenin temelini sarsacak düzeye geldiyse aklı selim, takvalı ve sır tutabilen kişilerle irtibata geçerek ortak çözüm bulmaya çalışır. Ama burada derdi kendisini haklı çıkarmak değil, eşinin kusurunu ortadan kaldırmak için gereken ne varsa yapmaktır. Tüm sebeplere sarılmasına rağmen kusur düzelmiyorsa sabrederek ve dua etmeye devam edip sebeplere sarılmayı elden bırakmaz. Ama eşinin bu kusurunu takıntı haline getirmez. Zira takıntı yapılan kusurlar, düzelmez. Aksine artarak ilerlemeye meyillidir. Bu konuda çoğu eş, diğer eşe karşı örtü olmak yerine onun kusurunu ortaya dökmeye çalışmakta ve kendisini temize çıkararak eşini dışlamanın yollarını aramaktadır. Ama bu durum karşıdaki eşi o kişiye karşı soğutabilir.
Birbirine karşı örtü ve elbise olması gereken eşler, örtülerini yani ellerini eşlerinin üzerinden çektiklerinde önce kendileri üşüyeceklerini bilmelidirler. Yani eşine elbise olmaktan sıkılan, bundan vazgeçen kişi, önce kendisini eksik bırakmaktadır. Bunun acısını en çok kendisi yaşayacaktır. Eşlerin birbirine elbise olduğunu bildirdiği veciz ve kitaplar dolusu anlam yüklü bu ayet, adeta evlilik hayatını tamamını mutlu mesut geçirmenin en kısa yolunun tarifi niteliğindedir. Bir karı-koca evlilikle ilgili sorunlarını çözmek için sadece bu ayeti gereği gibi kavrasa ve evlilik hayatında kâmil anlamda yaşasa, sorunu ortadan kalkar. Zira eşi ne yaparsa yapsın ona elbise olmaya çalışan, onun kusurlarını örten, koruyup kollayan diğer eşe karşı ne kadar bigâne kalınabilir ki? İnsan, kendisine yapılan iyiliğin, özellikle de karşılıksız yapılanın altında minnet hisseder ve mutlaka karşılığını vermek ister. Dolayısıyla bir zamanlar tek taraflı yapılan eşe elbise olma rolü, diğer tarafa da sirayet edecek ve birbirini dışarıdan gelebilecek her türlü tehlikeye karşı koruyan çift taraflı ve güçlü bir birliktelik meydana gelecektir. İslam’ ın istediği de evliliğin sağlam olması değil midir? Sağlam bir zemine oturmuş bir evliliği şeytanın kabul etmesi mümkün olmadığından dolayı İblis o evliliğe sürekli çomak sokmanın yollarını arayacaktır. Ama arada hiçbir gedik bırakmadan birbirine sıkı sıkıya kenetlenerek örtülenmiş eşler karşısında çaresiz kalacak ve onları kandırmanın başka yollarına başvuracaktır. Ama birbirine elbise olmaya kararlı ve azimli eşler karşısında şeytanın zafer kazanması Allah’ ın izniyle mümkün gözükmemektedir. Bunun iki sebebi vardır. Birincisi, onları birbirine elbise kılan Allah’ tır. Allah’ ın gücü ve koruması karşısında kimse duramaz. İkincisi eşler kendilerine Allah tarafından biçilen bu rolün farkında olarak birbirine sağlam iplerle tutunmaktadır. Allah izin vermediği sürece bu sağlam bağı kim koparabilir?
Eşler birbirine namuslarını koruma bakımından da elbisedir. İkisi de birbirinin gözleri harama kaymasın diye gereken ve meşru olan bütün yollara başvurur. Kadın eşinin gözünü doyuracak ve onun meşru isteklerini yerine getirirken bıkkınlık göstermeyecektir. Bunu yaparken de Allah’ ın emri olduğunu düşünerek, karşılığını O’ndan bekleyerek yapmalıdır. Erkek de eşinin gözünün dışarı kaymaması için gereken ne varsa yapacak ve karşılığını Allah’ tan bekleyecektir. Bu konuda eşlerin birbirine karşı örtü olmaması beraberinde birçok sorunu doğurmaktadır. Birçok evlilikte sorunların temelinde eşlerin birbirini yeterince doyuramaması yatmaktadır. Bu sorunu göremeyen eşler, çözümü başka yerlerde aramakta ve evlilikleri günbegün kötüye gitmektedir. Halbuki esas sorun başka şey değil eşlerin bu konuda birbirini tatmin edememesindedir. Bu konu dinimizde oldukça önemsenmiş ve birçok tavsiyede bulunulmuştur. Eşler birbirini arzuladıklarında birbirine karşı açık olmalı, isteklerini güzel bir şekilde dile getirmekten çekinmemelidir ki harama düşmesinler.
Ebu Hureyre radıyallahu anh’ den rivayet edildiğine göre Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Bir erkek hanımını yatağına çağırır, o da gelmez ve kocası kendisine kızgın vaziyette gecelerse, melekler o kadına sabaha kadar lânet eder.”[2]
Bu hadis bu konudaki hadislerden sadece bir tanesidir. Bu tehdit edici hadislerin sırrı, eşler arasındaki en büyük sorunlara yol açma sebebi olmasından dolayı bu işe gösterilen ehemmiyette saklıdır. Birçok haram, birçok sapkınlık, birçok yanlış bu konuda eşlerin birbirini doyuramamasından kaynaklanmaktadır. Ama burada kadın ya da erkeğin dinen geçerli sebepleri varken eşinden güzel bir dille izin istemesi gerekir. Kadının hayız, lohusa olması durumunda ya da aşırı yorgunluk ve hastalık gibi sebepler olduğunda eşine durumu izah ederek onun gönlünü almalıdır. Erkek de bu konuda eşini tatmin ettiğinden emin olmalıdır. Zira kadınlar erkeklere göre bu konuda daha çekingendir. İsteklerini dile getiremeyebilirler. Erkek bu konuda eşine yardımcı olmalıdır.
Diğer yandan eşler birbirini cehennemden koruyan bir perde olmak bakımından da birer elbisedirler.
“Kişi evlendiği zaman dininin yarısını korumuş olur. Geriye kalan yarısı için de Allah’a karşı gelmekten sakınsın.’’ [3]
Bir eş, önce kendisini seviyorsa eşini cehennemden korumaya çalışmalıdır. Bir insanın en yakın arkadaşı eşi olduğuna göre onu cehenneme düşeceği amellerden koruması demek, kendisini koruması demektir.
“Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin.” [4]
Eş, insanı cehennemden koruyan en güzel perdedir. O perdeyi korumak, temiz tutmak, yıpratmamak, güzel muhafaza etmek gerekir. Çünkü insan, korunaksız kaldığında ilk bu perdeye ihtiyaç duyacaktır. Eğer bu perdeyi daha öncesinde yıprattıysa, yırttıysa, çöp haline getirdiyse, yok ettiyse önce kendisi yarım ve yarı yolda kalır. O yüzden insan eşine elbise olmakla en büyük iyiliği kendisine yapmaktadır. Eşine elbise olmak, kendine sığınak olmaktır. Eşine örtü olmak, kendini korumaya almaktır. Eşine perde olmak, kendine iyilik yapmaktır.
Hamd, alemlerin Rabbi Allah’ a mahsustur.
[1]. Bakara, 187
[2]. Buhârî, Bed’ü’l-halk 7, Nikâh 85; Müslim, Nikâh 122. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Nikâh 40
[3]. Heysemî, Mecme’u’z Zevaid, No: 7310; Aclûnî, Keşfu’l-Hafa, 2/239
[4]. Ebu Davud, Edeb, 19, Tirmizi, Zühd, 45