Nebevi Aile – Halime Yılmaz / 2015 Nisan / 29. Sayı
Hamd Âlemlerin Rabbi Olan Allah’a mahsustur. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e salat ve selam olsun. Allah’ın selamı siz değerli kardeşlerimizin üzerine olsun.
Toplumda çok hareketli bir çocuk gördüğümüzde ona hemen “hiperaktif” damgasını vururken çocuğumuzda hiperaktivite belirtileri görsek bile görmezden gelmeye çalışıp “bizde çocukken böyleydik” diyerek geçiştiririz. Hâlbuki çocuklarda böyle bir belirti varsa en azından onları anlayıp ona nasıl muamele edeceğimizi bilmemiz çok elzemdir. Ayrıca dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan bir çocukta sosyal çevreye uyum sağlamada zorluk ve buna bağlı olarak toplumdan dışlanma, elinde olmayan sebeplerden ötürü dikkatini derslere verememe ve büyüdüğünde yine istem dışı, sonucu düşünülmeden yapılan fevri davranışlar görülebilir. Böyle bir çocuk, eğitim ve sosyal hayatında elinde olmayan bu davranışlar yüzünden dışlanırsa oluşabilecek diğer bir problem de kendine güvenin kırılmasıdır. Dolayısıyla toplum tarafından istenmeyen bir birey haline gelebilir. Bu konuda ona en fazla yardımcı olması gereken ailesidir. İlk yapılacak şey dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocuğun bu davranışının nedenini araştırmak ve öğrenmektir. Bu yazımda inşallah bu konu üzerinde durmaya çalışacağız. Uzmanlara göre dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu gelişimsel bir sorundur. Zaman içerisinde hastalığın tarifinde farklılıklar olsada şu 3 belirti üzerinde önemle durulmuştur:
1- Çocuğun gelişim düzeyine uygun olmayacak biçimde aşırı hareketli olması.
2- Dikkat eksikliği
3- Sonunu düşünmeden eyleme geçme, dürtüsellik, fevrilik, ataklık.
Bu belirtiler çocuklarda farklı oranlarda görülebilir. Gelişim dönemlerine göre bu belirtilerin nitelik ve niceliği değişebilir. Ayrıca çocuğun aile çevresi de belirtilerin ortaya çıkış şeklini etkileyen önemli bir faktördür. Örneğin, okul öncesi dönem hiperaktif çocuklarda huzursuzluk ve hareketlilik ön planda iken okul dönemi çocuklarında dikkat ve konsantrasyon bozukluğu ve fevrilik ön plana geçebilir. Daha ileri yaşlarda ise toplum kurallarına aykırı davranışlar ve uyum sorunları dikkat çekmeye başlar. Hiperaktivitenin başlangıcı “7” yaşından öncedir. Huzursuz, zor beslenen, uykuları düzensiz, yürümeye başlayınca devamlı hareket halinde “Dur” anlamayan çocuklardır. Yaş ilerledikçe belirtiler biçim değiştirerek devam eder. Okul öncesi dönemde ev içinde koşturur, dolap tepelerinde gezer, bir motor tarafından sürülüyormuşçasına hareket ederler. Burada şunu söylemekte fayda vardır. Her hareketli çocuğa hiperaktif denemez. Bu çocukların yemekte sofraya oturmaları sorun olur. Genellikle yemeklerini ayakta dolaşarak yerler. Grup oyunlarında sırasını beklemekte güçlük çekerler. Çok konuşurlar. İki kişi konuşurken sık sık lafa karışırlar. Siz konuşurken aklı başka bir şey ile meşgul izlenimi verirler. Soru sorulunca soru bitmeden cevabı yapıştırırlar. Maymun iştahları belirgindir. Bir işi bitirmeden diğerine geçerler. Tehlikeli işlere karşı ilgileri vardır. Fazla merakları ve korkusuzlukları nedeni ile başlarına iş açabilirler. Ateşle oynamak ya da balkon demirinden korkusuzca sarkmak gibi sonunu düşünmedikleri eylemlere kalkışırlar. Genellikle derslerine karşı ilgisizdirler.
Hiperaktivite Belirtileri:
Aşırı hareketlilik, yerinde duramama, kıpır kıpır devamlı hareket halinde olma şeklinde tarif edilebilir. Buradan çocuğun sürekli dolaşması, hiç yerinde oturamaması anlaşılmamalıdır. Bu çocuklar bir süre için yerlerinde oturabilirler, ancak oturdukları yerde bile kıpır kıpırdırlar. Bazı aileler “Çocuk dediğin hareketli olur” düşüncesiyle bu belirtileri görmezden gelebilirler. Çocuk elbette koşar, gürültü yapar. Bunlar doğaldır ama hiperaktif çocuğun hareketliliği aşırıdır.
Dikkat Eksikliği Belirtileri:
Aşırı hareketlilik yanında çocuğun öğrenme performansını olumsuz olarak etkileyen, ancak sıklıkla gözden kaçan diğer bir belirti ise dikkat eksikliğidir. Hiperaktif çocukların büyük bir kısmı dikkatlerini yoğunlaştırmakta güçlük çekerler. Çabuk sıkılır ve bir etkinlikten hemen başka bir etkinliğe geçerler. Kendileri ile konuşulduğunda sanki dinlemiyormuş görüntüsü verirler. Bu komutu bir kaç defa söyledikten sonra yerine getirirler. Sınıfta dersi takip etmedikleri görülür. Dışarıdan gelen uyarılara hemen dikkatleri dağılır. Ders dışı işlerle fazlaca ilgilenir, elindeki kalem defter gibi malzemelerle uğraşır, dersi takip edemezler. Okuma yazma kaliteleri yaşıtlarından kötü, defter düzeni ve yazıları bozuk olabilir.
Fevrilik (İmpulsivite) Belirtileri:
İmpulsivite dilimize dürtüsellik ya da fevrilik olarak çevrilebilir. Sonunu düşünmeden eyleme geçme olarak tarif edilir. Sabırsızlık, sırasını beklemekte güçlük çekme ve yönergelere uymama olarak kendini gösterir. Yaşıtları ile birlikte olduklarında olaylara aşırı tepki vermeleri ve eylem ve sözleri ile arkadaşlarını rahatsız etmeleri nedeni ile toplum içinde istenmeyen adam ilan edilirler. Hiperaktif çocuklarda fevrilik (impulsivite) aile ve toplumu rahatsız eden en önemli belirtidir.
Hiperaktivite, dikkat eksikliği ve fevrilik 3’ü bazen bir arada görülebileceği gibi bu belirtiler her çocukta aynı şiddetle olmayabilir. Veya içlerinden sadece biri görülebilir.
Öğretmenin Hiperaktif Çocuğa Karşı Tutumu Nasıl Olmalıdır?
Hiperaktif çocuklar anne baba kadar öğretmeni de çaresiz bırakabilirler. Tedavide öğretmenin katkısı olmadan mesafe almak mümkün değildir. Bu sebeple öğretmenin öncelikle hiperaktivite konusunda bilgi sahibi olmaları gerekir. Çocuğa yaklaşırken bu durumun bir tıbbi sorun olduğu düşüncesi akıldan çıkarılmamalıdır. Bu çocuklar 1. sınıfta okuma-yazmada büyük güçlük yaşarlar. Öğretmenin bu zorluğu aşmada yardımcı olması gerekir. Öğretmen çocuğa kısada olsa bireysel ilgi göstermeli diğer çocuklarla kıyaslamak yerine çocuğun sorununu ön planda tutmalı ondan ancak yapabileceğini istemelidir. Çocuğun size en yakın yerde olmasını sağlayabilirsiniz. Tüm sınıfın görebilmesi için tüm sınıfı dolaşmalıdır. Dikkatlerin dağıldığını hissettiğinde ilginç, rahatlatıcı bir şeyler anlatabilirsiniz. Konuşurken göz kontağı kurmak çok önemlidir. Ses tonunu sık sık değiştirip “dikkat, hazır” gibi sözler kullanılabilir.
Hastalığın Sebepleri
Eskiden anne babanın yanlış tutumunun hiperaktiviteye sebep olduğu düşünülürdü. Günümüzde ise yapılan araştırmalar hiperaktivitenin biyolojik temeli olan bozukluk olduğu fikrini güçlendirmiştir. Hastalığın öncelikli nedeni beyin zedelenmesidir. Bunun bazı sebepleri:
Çocuğun anne karnında alkol vb. maddeye maruz kalması
Doğum sonrası çocuğun zarar verici bir maddeye maruz kalması
Zor ve güç doğumda beyin zedelenmesi
Beyni etkileyen herhangi bir hastalık
Demekki bu hastalık anne babanın yanlış tutumu yüzünden ortaya çıkmıyor. Yanlış tutumlar hiperaktivite belirtilerini arttırıp sorunu çözümsüz hale getirebiliyor.
Anne babalar çocuklarıyla uğraşırken sıklıkla öfke duygusu yaşarlar. Ders başarısızlıklarını hazmedemezler. Böylece sürekli şikâyette bulunup kızgınlıklarını gizleyemezler. Ailenin tüm bireyleri gerginlikten nasibini alırlar. Anne baba birbirini suçlar, diğer kardeşler de huzursuzluktan olumsuz etkilenir. Hâlbuki böyle bir durumda ailenin suçlu arama yerine çözüm araması ve hiperaktif çocukla yaşamanın kurallarını öğrenmesi gerekir.
Bu Çocuklarda Anne Babanın Tutumu Nasıl Olmalıdır ?
Öncelikle çocuğumuzda hiperaktivite sorunu olduğunu düşünüyorsak bir uzmana başvurulmalıdır. İkinci olarak onlara karşı davranışlarımızda önemlidir. Anne-Babanın yapması gerekenler:
1- Çocuğunuzun hiperaktif bir çocuk olduğunu kabul ediniz.
2- Hiperaktivite hakkında bilgi edininiz.
3- Evde bazı kurala bağlı işler oluşturun. Tabi ki çocuğun yaş ve gelişim düzeyine göre bazı günlük aktivitelerin alışkanlık haline gelmesini sağlayın fakat bu yaklaşım hoşgörüsüz bir yaklaşım olmamalıdır.
4- Hangi davranışların yanlış olduğu konusunda çocuğun bilgi sahibi olup olmadığını bilin. Yaptığı şeyin hata olduğunu bilmediği için yapıyor olabilir. Burada da göz teması önemlidir.
5- Çocuğunuza yaşam boyunca onu seveceğinizi hissettirin. Onu sadece uslu olunca sevgi gösteren bir anlayış, mutlak sevgi anlayışından uzaktır.
6- Çocuğunuza zaman ayırın. Birlikte oyun oynama, sinemaya gitme, hikâye okuma, sohbet edip konuşma gibi.
7- Diğer zamanlarda önemlidir. Onlarla geçirdiğimiz vakit dışındaki tavırlarda önemlidir. Çocukların isteklerine cevap vermek onun her istediğini yapmak demek değildir.
8- Çocukla konuşurken göz teması kurmaya çalışın. Hiperaktif çocuklar göz temasından kaçarlar. O anda size dönmesini hatırlatabilirsiniz. Ama ısrarcı olmayın, siz onunla göz teması kurarsanız o da zamanla size bakarak konuşacaktır.
9- Çocuğunuza yumuşak ve saygılı davranın. Bağırıp çağırma, alay etme çocuğun kendini değersiz hissetmesine sebep olabilir. Sorunları arttırmaktan başka bir işe yaramaz.
10- Sabırlı olun. Aslında hiperaktif bir çocuğu olanın sabırdan başka bir şansı yoktur. Çünkü bağırmak ve kızmak sorunu daha çok arttıracaktır.
11- Çocuğunuza onu sevdiğinizi söyleyin.
12- Olumlu bir davranışını görünce abartılmamış övücü sözler söyleyin.
13- Duygularınızı çocukla paylaşın. Onunla konuşurken yaşadığı zorlukları anladığınızı ve zaman zaman sizinde yaşayabileceğinizi örneğin dikkatinizin bazen dağıldını ve pişman olabileceğiniz şeyler söylediğinizi anlatın.
14- Çocuğun mükemmel olmasını beklemeyin. Çünkü sizde mükemmel değilsiniz. Ufak tefek hataları büyütmeyin.
15- Çocuğunuza güvenin ve güvendiğinizi belli edin.
16- Çocuğunuzda var olan olumlu özelliklerin çıkışına teşvik edin. Her çocuğun kendine özgü bir becerisi ve kabiliyeti vardır. Sürekli olumsuz yönlerini eleştiren çocuktan güzelliklerini çıkarmasını bekleyemeyiz. Sizin çocuğunuza en büyük desteğiniz onun keşfedilmeyen olumlu yönlerini desteklemenizdir.
17- Çocuğunuza hoş olmayan isimlerle hitap etmeyin. Sürekli aptal, tembel, inatçı, beceriksiz gibi isimler takılan çocuğun zamanla böyle olabileceğini görürsünüz.
18- Çocuğunuzla savaşmayın. Anne baba olarak sizlerin amacı çocuğun davranış sorunlarını en aza indirmeye çalışmak olmalıdır. Bunu yaparken kendinizi bir savaşta gibi hissetmeyiniz. Bu en büyük yaklaşım hatasıdır. Bunu bir onur meselesi haline getirmeniz sorunun çözümsüz hale gelmesine neden olur.
Birçok kere dile getirdiğim gibi anne baba olsakta biz de insanız hata yapabiliriz. Önemli olan hata yapmamak değil hatada ısrarcı olmamak ve yapmamız gerekenleri elimizden geldiğince yapmaya çalışmaktır.
Velhamdülillahi Rabbil Alemin Esselamu Aleykum Ve Rahmetullah.
————————-
Kaynaklar:
Çocuk Psikiyatrisi, Mücahid Öztürk
Okuldaki Çocuk; Erdal Budak, Ahmet Akbaş