İslâm Coğrafyası – Metin Eken / 2017 Mart / 52. Sayı
Kuzey Afrika’nın batısında yer alan ve “Mağrib” olarak bilinen bölgede yer alan Cezayir, Tunus ve Fas’ın ardından “geniş mağrip” olarak adlandırabileceğimiz bölgenin önemli ülkelerinden biri olan Libya’ya konuk olacağız. İsmi anıldığında destansı bir mücadele ve şanlı bir direniş sembolü olan Ömer Muhtar’ın akıllara geldiği bir Müslüman beldesi Libya. Mustafa Akkad tarafından çekilen ve Anthony Quinn’in başrolünü oynadığı “Çöl Aslanı” filmiyle zihnimize kazınan, İtalyan sömürgeciliğine karşı sarsılmaz bir direnişin önderi Ömer Muhtar’ın beldesi. Batılı İtalyan kuvvetlerin gelişmiş silahlarına karşı izzet, vakar ve ihlâsın galebe çaldığı bu topraklar günümüzde istikrarsızlık ve iç karışıklıklarla gündeme gelmekte. Ülkeyi 42 yıl boyunca yöneten ve Arap Baharı olarak adlandırılan süreçle birlikte iktidarı noktalanan Kaddafi ise Libya’nın yakın tarihindeki en önemli figürler arasında. Şimdi gelin bu Müslüman beldesine biraz daha yakından bakalım.
Ülkenin Coğrafi ve Demografik Özellikleri
Akdeniz kıyısında yer alan bir kuzey Afrika ülkesi olarak Libya, girişte de bahsedildiği üzere geniş mağrip olarak da ifade edilebilecek bir bölgede yer alır. Doğusunda Mısır, batısında Tunus ve Cezayir, güneyinde Çad ve Nijer, güneydoğusunda ise Sudan ile komşudur. Ülkenin büyük bir kısmı çöllerle kaplı olduğundan Libya halkının neredeyse yüzde doksanı kıyı bölgelerde yaşar. Ülkemizde “Fizan’a sürülmek” deyiminde kullanılan ‘Fizan’ Libya’da çöllerle kaplı olan bir bölgenin tam da ortasında yer alan küçük bir vahanın ismidir. Ve bölge Osmanlı devleti döneminde sürgün mekânı olarak kullanılmıştır. Özellikle Sultan Abdülhamit döneminde aleyhte faaliyette bulunan pek çok kişinin Fizan’a sürüldüğü bilinir. Libya halkının yüzde doksan yedisi Müslüman ve Maliki mezhebine mensuptur. Resmi dil Arapça olup etnik dillerden Berberice ve İtalyan sömürgeciliği sebebiyle İtalyanca da yaygın olarak kullanılmaktadır. En önemli şehirleri Trablus, Bingazi, Tobruk, Mistura ve Sirte’dir. Ülkenin en önemli yer altı kaynağı ise petroldür.
Libya Tarihine Kısa Bir Bakış ve Libya’da Müslümanlar
Libya adı İslâmi kaynaklarda kullanılan bir isim değildir. İlk defa Yunanlılar tarafından bölge için kullanılan adlardan biri olmakla beraber, bölge esas itibariyle “Trablus” veya “Trablus ve Bengâzî” isimleriyle anılmıştır. Libya adının, bölgenin ilk yerleşimcilerinden Berberî Levâte kabilesinin adının değiştirilmesiyle meydana geldiği tahmin edilmektedir. Libya’nın ilk yerli ahâlisi olan Lîbîler hakkında yeterli bilgi bulunmamakla beraber, bunların Berberî Levâte kabilesinin ataları olduğu ileri sürülmektedir. (1)
Bazı küçük emirlikler dışında 20. yüzyıla kadar Libya topraklarında özel bir devlet kurulmamıştır. Bunun sebebi ise, bu toprakların genelinin çöl olması ve nüfus yoğunluğunun oldukça az olmasıdır. Bununla birlikte Libya topraklarının Hz. Osman (r.a.) döneminde İslam topraklarına katıldığı bilinmektedir. 800 yılına kadar hilafete bağlı kalan Libya’nın Trablusgarb bölgesine bu tarihten sonra Aglebiler hâkim olmuş, doğudaki Bingazi bölgesi de hilafete bağlı Mısır eyaletinin hâkimiyetinde kalmıştır. Sonraki dönemlerde Trablusgarb bölgesine Fatımiler, Ziriler, Murabıtlar, Muvahhidler ve Hafsiler hâkim olmuştur. 16. Yüzyılın başında Bingazi bölgesi Osmanlı hâkimiyetine geçmiş, Trablus bölgesi de Osmanlı paşası Turgut Reis tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır. Osmanlı devletinde ayrı bir eyalet olan Libya 1911 yılında ise, sömürgeci İtalyanların işgali ile karşı karşıya kalmıştır. (2)
İşgalin hemen ardından, ülke Müslümanları İtalyan sömürgeciliğine karşı ciddi bir mücadeleye girişmiş, özellikle Senüsi hareketi etrafında örgütlenen geniş halk kitleleri daha en başından sömürgeye ve sömürgeciliğe karşı durmuştur.
Libya halkının İtalyanlarla mücadelesinde en müstesna isim hiç şüphesiz Ömer Muhtar’dır. Ömer Muhtar İtalyanların ülkeyi işgali sürecinde bilfiil mücadele içerisinde olmuş, 1923 yılından bir Senüsi liderinin İtalyanlarla anlaşmasının hemen ardından ülkede direniş sancağını ele almıştır. Beraberindeki mücahidlerle birlikte yıllarca, modern ordu ve silahlara sahip olan İtalyan kuvvetlerine karşı destansı bir direniş sergileyen Ömer Muhtar, türlü entrikalara rağmen Müslüman topraklarını savunmaktan bir an geri durmamış, lakin esaret Ömer Muhtar’a da uğramıştır.
İtalyan hâkim 1931 yılında esir düşen Ömer Muhtar’a kendi hakkında verilen idam kararını açıkladığında, Ömer Muhtar’ın tüm mücadelesini özetleyen aşağıdaki ifadeleri onun İslam davasına bağlılığını gözler önüne seren ibret vesikaları olarak tarihe kazınmıştır.
“Hüküm ve karar yalnız Allah’ındır. Sizin bu sahte ve uydurma hükmünüzün hiçbir geçerliliği yoktur… İnna lillah ve inna ileyhi raciun.” Bu ifadelerin hemen ardından 15 Eylül 1931’de idam edilerek şehit edilen Ömer Muhtar sadece Libya direnişinin değil, dünya çapında kendisinden sonraki tüm direniş hareketlerinin sembol ismi olmuştur.
Ömer Muhtar’ın şehadetinin hemen ardından II. Dünya Savaşı’nda Afrika’daki çatışmaların büyük kısmı Libya topraklarında cereyan etmiştir. 1943’te İtalyan-Alman kuvvetleri tamamen yenilip Libya’dan çıkınca İtalyan göçmenleri de kaçmış, barış antlaşmaları imzalanıncaya kadar Trablus ve Bingazi İngiliz, Fizan Fransız askerî idaresine bırakılmıştır. Bu günkün Libya topraklarının yer aldığı bağımsız Libya ise 1951’de kurulmuştur. (3) 1969 yılına gelindiğinde ise genç bir Albay olan Muamer Kaddafi bir darbe ile ülke yönetimini ele geçirmiş, bu tarihten itibaren Kaddafi, ülkesini Mao’nun “Kırmızı kitab”ından ilhamla “Yeşil Kitap” adını verdiği yayınlarda somutlaşan bir İslam Sosyalizmi! denemesiyle yönetmeye başlamıştır. Kaddafi’nin uzun süren iktidarı, 2011 yılında Arap Baharı olarak adlandırılan hareketlerin sonucunda ülkede istikrarın kaybolduğunu öne süren Fransız, İngiliz ve Amerikan askeri operasyonu ile son bulmuştur. Kaddafi sonrasında ülke eskisine oranla daha istikrarsız bir hale, batılı devletlerin vesayet savaşlarının önemli üslerinden biri haline getirilmiştir.
Libya’da halkın iç savaş ve istikrarsızlığa mahkûm edilmesi, bir an olsun Müslümanların başını kaldırıp nefes almasına müsaade etmeyecek politikaların uygulanması ve dökülen binlerce şehit kanı; Libya’nın hikâyesinin günümüzün diğer Müslüman beldelerinin hikâyesiyle ne kadar da benzerlik taşıdığını ortaya koyuyor.
————————
Dipnotlar ve Kaynakça
1. Doç. Dr. Nurettin Ceviz, Libya Tarihine Kısa Bir Bakış, Ortadoğu Analiz Dergisi, Mart 2011, Cilt 3, sayı 27. S.81.
2. Ekrem Yolcu, Libya, http://www.enfal.de/libya.htm.
3. Orhan Koloğlu, Libya, Diyanet İslam Ansiklopedisi, 2003, cilt 27, s.179-184.