İçimizdeki Garkad Ağaçları

Serbest Köşe – Yusuf Yılmaz / 2023 Kasım / 132. Sayı

Ebu Hureyre radıyallahu anh’ın rivayet ettiği bir hadiste Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır:

“Müslümanlarla Yahudiler harb etmedikçe kıyâmet kopmayacaktır. O harpte Müslümanlar (gâlip gelerek) Yahudileri öldürecekler. Öyle ki, Yahudi, taşın ve ağacın arkasına saklanacak da taş veya ağaç; ‘Ey Müslüman, Ey Allah’ın kulu, şu arkamdaki Yahudidir, hemen gel de öldür onu!’ diye haber verecektir. Sadece Garkad ağacı müstesna, çünkü o, Yahudilerin ağaçlarındandır.”[1]

Kıyametin habercisi olacak bu büyük savaşta Efendimizin garkad olarak isimlendirdiği bir ağaç türü Yahudileri arkalarında saklayarak ya Müslümanların öfkesinden onları koruyacak ya da Müslümanlara tuzak kurmaları için onları perdeleyecektir. Bu hadisin varlığını önemseyen Yahudilerde yaşam alanlarını bu ağaç türü ile donatmaktadırlar ki Müslümanların hışmına uğramaktan korunabilsinler.

Yahudiler bir taraftan binlerce yıldır bu hadisten ilham alarak bu tavrın içine girerken yüzlerce yılda İslam Beldeleri başta olmak üzere dünyanın her bir yanına onları kalemleri ve klavyeleri ile koruyacak, zulmünü perdeleyecek, mağlubiyetlerini gizleyecek manipüle edicileri de yetiştirmişler.

Müslümanların hak arayışlarını, uğradıkları zulme meydan okuyuşlarını, Allah’a tevekkül edip çıktıkları şehadet ve zafer yolculuklarını gölgelemek, hafife almak, itibarsızlaştırmak için bürokratlar, siyasetçiler, devlet adamları da yetiştirmişler. Hatta lanetli bedenlerini korumak için kendilerinin dışında ateşin sahiplerini yetiştirmişler.

Tüm bunlar, özünde garkad ağacı misyonunu üstlenmiş zayıf karakterli hatta karakter yoksunu insanlardan oluşmaktadır. Özellikle Müslümanlar bunların mürekkeplerinden damıtılmış yazılara, kirli dudaklarından dökülen kelimelere itibar etmemeleri gerekmektedir. Bu Yahudi sevicilerinin sözlerine bakarak Filistin’de meydana gelen ve dünya var oldukça tarih sayfalarında şerefle anılacak direnişine ve mücadelesine karşı kalplerimizde kırgınlık oluşmasın.

Bir de şu hakikati asla unutmamak gerekir;

Cabir radıyallahu anh’ın rivayet ettiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“Ümmetimden bir grup, hak için muzaffer şekilde mücadeleye kıyamet gününe kadar devam edecektir. O zaman İsa İbnu Meryem de iner. Bu Müslümanların reisi: ‘Gel bize namaz kıldır!’ der. Fakat Hz. İsa aleyhisselam: ‘Hayır! Allah’ın bu ümmete bir ikramı olarak siz birbirinize emirsiniz!’ der.” [2]

İslam Beldelerinin içerisinde her daim Allah yolunda canıyla malıyla mücadele edenler hep çıkagelmiş. Çıkmaya da devam edeceklerdir. Onlara karşı duranlar veya onlara sahip çıkmayıp yalnız bırakanlar asla zarar verememişlerdir ve veremeyeceklerdir. Zira onların dayanağı sadece Allah’ın kuvveti ve yardımı olmuştur.

Allah için çıktıkları yolda yalpalamadan yürüyenlerin yanında olmak gibi bir sorumluluğumuz var. Safımızı belli edecek şekilde Firavun’un karşında duracağız, Musa’nın da yanında olacağız.

Allah azze ve celle’den İsrail’e karşı başlatılan bu operasyonu hem Filistinli Müslümanlar hem de diğer İslam beldeleri için hayrın kapılarının açılacağı mübarek bir mücadele kılmasını niyaz ederiz.

Allah, emrinde galiptir ancak insanların çoğu bunu bilmezler. (Yusuf, 21)


[1]. Müslim, Fiten, 82

[2]. Müslim, İman, 247