Dini Hitabet

Etkili Konuşma Sanatı – Erkan Perver / 2024 Aralık / 145. Sayı

Değerli dostlar malumunuz Peygamber efendimiz ile beraber nübüvvet silsilesi tamamlanmış oldu. Artık başka bir peygamber gelmeyecek. Peygamberlerin davet, tebliğ vazifesini biz Müslümanlar devam ettireceğiz. Dolayısıyla her birimiz, her bir Müslüman, davetçi ve tebliğci olduğu için davet ve tebliğ konusunda nelere dikkat etmek gerektiğini bilmemiz gerekmektedir.

Değerli dostlar, dini hitabet mühim bir mesele. Biz Müslümanlar, yeryüzünde ki ilk hitabet örneğinin hazreti Âdem tarafından ortaya konulduğunu biliyoruz. Malumunuz olduğu üzere Hazreti Âdem eşyanın isimlerini zikretmiştir. İnsanoğlunun ilk hitabet örneği Hazreti Âdem tarafından ortaya konmuştur. Nitekim daha sonra evlatlarına ifade ettiği cümleler de ilk dini hitabet örneğidir. Hazreti Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem ‘in de Ukaz panayırında insanları hakka, hakikate, tevhide davet ettiğini biliyoruz. Yeryüzündeki en büyük hatibi kimdir diye soracak olursak, ezelden ebede insanoğlu içerisindeki en büyük hatibin de Hazreti Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem olduğunu söyleyebiliriz. Birazdan peygamber efendimizin hitabet örneklerine değineceğiz ama biraz ne tarz hitabet örnekleri var, bunları zikredelim.

Hitabet çeşitleri olarak, akademik hitabet, hukuki hitabet, diplomatik ve siyasi hitabet ve elbette ki bir de dini hitabeti söyleyebiliriz.

Dini Hitabet Nedir?

Emri bil maruf ve nehyi anil münker, iyiye davet etmek kötülükten de men etmek, uzaklaştırmak, insanları iyiye güzele doğruya davet etmek. Bu hitabı ortaya koyana da hatip diyoruz. Nitekim dediğimiz gibi en güzel örneğimiz, her güzel hasrette, her şeyde, en iyi baba, en iyi komşu, en iyi devlet reisi, en iyi komutan, en iyi yol arkadaşı, en iyi eş, en iyi yoldaş, en iyi hatip Hazreti Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem efendimizdir. Değerli dostlar Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’ in hitabetinin birbirinden farklı birçok özelliği vardır. Şimdi bu özelliklere kısaca değinelim.

Kavli Maruf

Kavli maruf: Güzel, meşru, doğru söz demektir. Rasûlullah efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem kendisine peygamberlik vazifesi tebliğ edildiğinde yakın akrabalarını, kavminden kendisine yakın olanları davet ettiği bir tepeye çıktı ve dedi ki: “Bu tepenin arkasında bize saldırmakta olan ya da bize saldıracak olan bir topluluğun varlığından size haber versem bana inanır mısınız?” Onlarda “elbette inanırız, sen doğru sözlüsün, sen eminsin” demişlerdi.

Muhatabınız harika bir diksiyonla konuşuyor. Fevkalade güzel giyinmiş. Saçları, kıyafeti çok güzel. Kelimeleri özenle seçiyor. Tabiri caizse hitabet cihetinden baktığınızda dört dörtlük diyeceğiniz bir kişi fakat o kişinin gayri ahlaki tutumları olduğunu biliyorsunuz. Bu güzel özellikleri uhdesinde taşıyan kişi size tesir eder mi? Etmez, tabii ki. Demek ki önce doğru sözlü olmak lazım.

Kavli Beliğ

Kavli beliğ: Tesirli, dokunaklı söz söyleme, tesirli konuşmak. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’ in hitabet özelliklerindendir.

Kavli Leyyin

Kur’an’daki geçen ifadelerden birisidir. Hazreti Musa’ya, Rabbimiz, firavuna giderken ona kavli leyyin ile söyle buyuruyor. Firavuna bile kavli leyyin ile “yumuşak, tatlı sözle” davette bulun buyuruyor Rabbimiz. Komşumuzun, arkadaşımızın, iş arkadaşımızın, trafikteki bir insanın hangisi firavun kadar zalim olabilir ki. Firavuna bile tatlı sözle hitap ediyorsak, komşumuza, arkadaşımıza, trafikteki muhatabımıza kavli leyyin ile “tatlı söz” ile hitap etmemiz gerekir.

Kavli Kerim

Bir de kavli kerim “mükerrem” bir şekilde “ikram” ederek tatlı sözle hitap etmek gerekmektedir. Tabii Türkçe’deki her bir kelime Arapça’daki her bir kelimeyle denk gelmiyor. Dolayısıyla bir kelimeyi anlatırken bayağı bir meseleden bahsetmek gerekiyor. Karşılığı olan doğrudan bir kelime olamayabiliyor. Mesela “Tebessüm sadakadır” buyuruyor peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem. Sadaka ikram demek, iyilik demektir. Bizde muhatabımızın gönlünü okşayacak, onu mutlu edecek kelimelerle konuşmalıyız. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki: “Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.”  Bu da kavli kerim özelliğinin bir parçasıdır diyebiliriz.

 Cevamiul Kerim

Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem aynı zamanda “cevamiul kerim” di. Cevamiul kerim, az ve öz söz söyleme kabiliyetine sahip kişi demektir. Aynı zamanda efsahul Arap, yani Arapların en fasih konuşanıydı peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem

Değerli dostlar, her peygamber kavimlerine, kendi kavimlerinin diliyle hitap etmiştir. Bu durum bizim için de geçerli olduğu için bizim toplumun diline yani Türkçeye hâkim olmamız gerekmektedir. Kıymetli dostlar, Rasûlullah efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Kureyş kıraati ile konuşuyor ve Kureyş ağzıyla, Kureyş şivesiyle konuşurdu. Bazı vakitlerde farklı kabilelere gittiğinde o kabilelerin ağzıyla da konuştuğunu görüyoruz. Bu da yakınlığa, muhabbete vesile oluyordu. Çünkü muhatap kitlesi, hatibi kendisine bu şekilde yakın hisseder. Buradan şunu da çıkarmak mümkün, biz sadece dini hitabet ortaya koyarken değil, günlük meselelere ilişkin konuşurken de muhatabımızın gönlünü okşayacak, muhatabımızın anlayışına uygun bir şekilde konuşmaya gayret sarf etmemiz gerekmektedir.

Dini hitabette üç önemli başlık: 

Bilgi

Gönül

Üslup  

1- Bilgi: Kıymetli dostlar bildiğimiz yerde konuşup, bilmediğimiz konuda, ise susmak gerekir. Fikrimiz olabilir bunu söyleyebiliriz ama bilgimiz yoksa fazla konuşmamak gerekir. Çünkü bilgiye dayanmayan fikir nakıstır (eksiktir). Fikrimiz var, böyle olsun diyoruz ama neden dendiğinde altını dolduramayacak kadar bilgimiz yoksa, söz kalabalığı yapmanın anlamı yoktur. Hepimizin birçok konuda fikri olabilir fakat fikir yalnız başına yeterli değildir, bilgide lazımdır.

 2- Gönül: Değerli dostlar bir konuyu anlatırken, o meseleye inanıyor olmanız ve o meselenin sizin gönlünüzde yer sahibi olması gerekir. Müslüman kişi yaşamadığı şeyleri söylememesi, yaşamadığı şeye davette, tebliğde bulunmaması gerekir. Doğru nasihat etmek gerekmektedir.

3- Üslup 

 Bir hatibin konuşma becerisi iyi olmalı. Dini hitabet ile meşgul olan insanların diksiyonunun, hitabetinin harika olması ve konuşmalarının dalgalı olması lazım. Yani bazen sesimizin şiddeti az, bazen fazla olmalı. Bazen konuşmamızın heyecanına göre hızını arttıracağız, bazen de azaltacağız, bazen kızdığımız meselelerde sesimiz kalınlaşacak bazen de çok zarif, naif, tatlı şeylerden bahsettiğimizde sesimizin rengi, tonu, yani notası incelecek.

Sözü muhataba ve ortama uygun söylemek.

Sözü muhataba ve ortama uygun söylemek gerekmektedir. Çocuk yaştaki bir kişiye, 40 yaşında ki adama anlatır gibi anlatamayız ya da tam tersi muhatabımız, hitap ettiğimiz kitle yetişkin ise hitap şeklimizde ona göre olmalı. Yalnızca hitap ettiğimiz kitleye göre değil hitap edeceğimiz ortama da uygun konuşmalıyız. Örneğin bir tutuk evine gitmişsek orada tövbeden, rabbimize karşı isyan etmemekten bahsetmemiz gerekir. Çünkü muhatap kitlesi budur. Hastanede isek sabırdan, gayretli bir şekilde iyileşmek yönünde gayret sarf etmekten canın da bize emanet olduğundan hastalıkların birer imtihan vesilesi olduğundan, hastalıklara karşı sabretmekten, Hz. Eyyub’ dan bahsetmemiz daha uygun olacaktır. Bir okulda mekânda eğitim verilen bir mekânda öğrenci kitlesine hitap ediyorsak, onlara azimli olmak, gayretli olmak, ilme açık olmak bunlardan bahsetmek gerekir. Esnaf ziyaretinde bulunuyorsanız helal rızıktan, tartıda adaletli olmaktan bahsetmek daha uygun olacaktır. Bir düğün merasiminde isek kadının ve erkeğin birbirlerine karşı görevlerinden, peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’ in, ya da sahabenin evlilik hayatından örnekler vermek daha yerinde ve uygun olacaktır.

Değerli dostlar her Müslüman tebliğ vazifesiyle muvazzaftır. Hepimizin üzerine vazifedir bu. Cuma ve bayram hutbeleri, vaazlar, sohbetler, çeşitli ziyaretlerde yapılan konuşmalar, önemli gün ve gecelerde yapılan sohbetler, nişanda, nikahta, düğünde sünnette, yani bu tarz cemiyetlerde, toplantılarda, merasimlerde, cenazelerde yapılan dini hitabet örneklerine şahit oluyoruz, dini hitabete kulak veriyoruz. Peki dini hitabeti kimler yapar? Tabi ki her Müslüman yapar. Yani her Müslüman davetçidir. Sahabeyi kiram efendilerimiz, şunu dediler, bizim gibi yaşayın. Biz peygamberden böyle gördük. Unutmayalım din nasihattir.

Toplumun önder şahsiyetleri, imamlarıdır. İslam’ın sosyal hayatında hocalar merkezdedir. Merkezdeki kişiler vakarlı olurlar, sözleri de tesirli olur ve ifadeleri net keskin olur. Ayetleri aktarırken daha sert bir tonda, Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’ in hadisi şeriflerini aktarırken ise biraz daha yumuşak tatlı sert diyebileceğimiz bir tarzda olmalı hitabetimiz. Mekke’nin havasıyla Medine’nin havası gibi. Mekke’nin havası sert Medine’nin havası da yumuşaktır, insanı da böyledir. Mekkeliler biraz sert olurlar, Medineliler daha hilm sahibi olurlar.

Arapça ifadeleri orijinaline uygun söylemek gerekir.

Değerli dostlar Arapça ifadeleri de orijinaline uygun yani Arapçadaki karşılığına uygun söylemek icap eder. Arapçadaki karşılığı neyse ona uygun bir ses tonu ve vurgulama ile söylemek gerekir ki akabinde Türkçesini söylediğimizde akıllarda ve kalplerde tesiri daha çok olsun ve kalıcı olsun.

Allahu Teâlâ, okuduklarımızı, öğrendiklerimizi anlamayı, anladıklarımızla amel etmeyi ve amel ederek başkalarına davette, tebliğ de bulunmayı hepimize nasip eylesin. Yaşadığını anlatanlardan, yaşantımıza da yansıtanlardan kılsın bizleri inşallah. Allah’a emanet olunuz.