Bursa’dan Bosna’ya Bir Şehid: İlhan Atlı (1969-1993)

Türkiyeli Şehitler – Cihan Malay / 2025 Ağustos / 153. Sayı

İnsan, diğer tüm varlıklar gibi sınırlı bir ömre, sayılı nefese sahiptir. Gün gelir, nefes tükenir ve sonsuzluğa doğru bir yolculuğa çıkılır.

“Hayat nefes sayısıncadır” derler… Bilemeyiz, ne kadar nefesimiz var?

Mesele bu nefesin ne zaman biteceğine bakmak yerine her nefes alışverişte bireysel ve toplumsal sorumluluklarının bilicinde olarak çalışıp çabalamaktır. Dert edinmek, uğraşmak ve yararlı olmak…[1]

Sınırlı ömrün ve sayılı nefesin sahibi insan, hayatını ahirete giden yolda köprü olarak görmeli ve “hayatını hayat verenin yolunda yaşamayı ve bu uğurda ölmeyi” kendisine hayat düsturu edinmelidir. Aslına bakılırsa, şehidin hayatının da aynı zamanda özetidir bu söz.

Hayat; eğer uğrunda ölünecek en değerli varlık yani Allah için ve O’nun yolunda yaşanıyorsa değerli, değilse hayatın gerçek anlamı anlaşılmamış demektir. Şu sözün sahibinin de dediği gibi “Bir hayat ki sonu cennet, cefasından ne çıkar? Bir hayat ki sonu cehennem, sefasından ne çıkar?”

Şehitler; sınırlı nefes sayılarını Allah yolunda ve sonucu Cennet olan bir yolda harcamış, canlarını bu uğurda feda etmiş kimselerdir. “Size ne oldu da Allah yolunda ve “Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!” diyen çaresiz erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz?” (Nisa, 75) ayetini yaşayarak bu hayattan geçip gitmişlerdir.

Onlardan biri de İlhan Atlı.

HAYATI

Tanıyanlarca “pilot” lakabıyla bilinen İlhan Atlı, aslen Boşnak asıllı bir ailenin çocuğu olup Bursa’nın Kestel ilçesine bağlı Turanköy’de 1969 yılında dünyaya geldi.

Kendisiyle yapılan bir röportajda babası İrfan Atlı, oğlunu şöyle tanıtıyor:

“İlkokulu bitirdikten sonra okula gitmedi. Kendi tarlamızda çiftçilikle uğraşıyordu.

1992’de askerden döndü. O zaman da Bosna Hersek katliamı başlamıştı.

Oğlum çok takvalı bir insandı. Üç aylar orucunu hiç bırakmazdı. Bosna’da bile üç aylar orucunu tuttuğunu duyduk.

Küçükten Kur’an kurslarına giderdi. İslami sohbetleri kaçırmazdı. Hatta köyün bütün gençlerini minibüs tutup sohbetlere götürürdü. Ve devamlı yanında İslami kitaplar bulunurdu.”[2]

“Müslüman, Müslümanın kardeşidir.”[3] hadisinin gölgesinde İlhan Atlı, 1992 yılında Sırplar tarafından vahşice katledilen kardeşlerine yardım etmek için Bosna’ya gitmeye karar verir. Ailesi, bu kararına karşı çıkar. O, kararlılığıyla tüm karşı çıkışlara aldırmadan Bosna’ya gider. Sırplara karşı mücadele eden mücahid gruplarına dahil olur.

İlhan, zengin bir aileden gelse de Bosna-Hersek’e ve Boşnaklara yardım etme dürtüsü çok daha güçlüydü. Paranın ve lüksün tadını çıkarma yolunu seçmedi ancak yardıma ihtiyacı olanlara yardım etme yolunu seçti![4]

Bosna’da olduğu zamanda sık sık anne-babası ile telefon görüşmesi yapan İlhan, telefonda onlardan devamlı buradakiler için dua etmelerini ve Bosnalı kardeşlerine yardım toplamalarını istiyordu. Şehadetinden 15 gün önce yaptığı telefon görüşmesinde babası, “Annen çok ağlıyor, gelsen iyi olur” deyince, ona şu cevabı verir: “Baba! Burada ne analar ağlıyor bir bilseniz siz de gelirdiniz.”

Abisinin “Telefonda ne zaman geleceksin?” sorusuna ise, “Ne zaman Bosna’yı kurtarırız, o zaman gelirim. Yahut da şehadet haberimi alırsınız.” diyordu.[5]

Boşnakçayı iyi biliyor olması sayesinde, Türkiye’den buraya mücahid olarak gelenler ile Bosnalı mücahidler arasında iletişim sorunun giderilmesine yardımcı oluyordu.

17 Nisan 1993’te Zenica’da Hırvatlara karşı en ön safta savaşırken şehid oldu.

30 Nisan Cuma günü, köyünde kılınan gıyabi cenaze namazı sırasında cephe arkadaşı bir mücahid şöyle bir konuşma yaptı:

“İslam şehidleri, dünya müstekbirlerine karşı verilen mücadelede, Müslümanlar için yol göstericidir. Onların yolunu izleyen Müslümanlar, er ya da geç zafere ulaşacaklardır.

Allah için canını veren şehidler, vatan kavramını tüm dünya olarak algılar, dünyanın neresinde zulme uğrayan bir Müslüman varsa, onlara yardım elini uzatmak için oraya koşarlar.

Bugün dünya kafirleri her zeminde her fırsatta, Müslümanlara saldırıyorlar. Şehidlerimiz, bu saldırılara bedenlerini siper ederek karşılık vermişlerdir.

Kafirler şunu iyi bilsinler ki, bizleri şehid etmekle, İslami mücadeleyi durduramazlar. Aksine İslami mücadelenin şehidlere, şehadete ihtiyacı var. Şehidlerin kanı, İslami mücadelenin bereketlenmesini sağlayacaktır.”[6]

SON VASİYET

Şehadetinden birkaç gün önce ailesine gönderdiği fotoğrafın arkasına şu sözleri yazdı: “Selamünaleyküm. Eğer ben şehid olursam cenazemi annemin köyüne defnedin. Eşyalarımı aranızda paylaşın ve fakirlere dağıtın, aileme haber verin. Sizler de son nefesinize kadar savaşın.”

Annesi aslen Mošćanica’dan, bu yüzden mezarının Zenica yakınlarındaki Mošćanica köyünde olmasını istedi. Dediği yere defnedildi.

TANIYANLARIN DİLİYLE İLHAN ATLI

Onunla birlikte savaşan Fadıl İsmailoviç onun hakkında, “O bir kahramandı, onunla savaşmak gurur vericiydi.” der.

İlhan’ın komutanlığını yapan Albay Patkoviç, onunla yaşadığı bir olayı şöyle anlatır: “Şehadetinden yalnızca birkaç gün önceydi. Ona takıldım, ‘Bosnalı bir kız buldum, evlenmiyor musun?’ dedim. Bana cevabı ‘Ben öbür dünyadaki kızlarla evleneceğim’ oldu. O bizim için büyük gurur vesilesi.”[7]

Onunla cephe arkadaşlığı yapan ve aynı zamanda yakın akrabası olan Sadettin Kutlu şehid hakkında şunları kaydetti:

“Bosna’daki kıyımlar henüz had safhaya ulaşmamışken biz burada İlhan ile ne yapabiliriz sorusunu kendimize hep soruyorduk. Yaşananlar bizi derinden etkiliyordu. Dualar, yardım faaliyetleri türünden destekler ile başladığımız çalışmaların oradaki zulmü ortadan kaldırmada yeterli olmadığını fark ettiğimizde ise cepheye gitmenin çok daha iyi olacağına karar kıldık ve buradan yola çıktık.

İlhan’ın benim aklımda kalan çok belirgin iki özelliği vardı:

Çocuklara karşı olan o bitmeyen sevgisi ve en önemlisi de özgürlüğün ancak mücadele ile geleceğine olan kesin inancıydı ki onun şehadet aşkını sürekli diri tutan şey de buydu.

İlhan Bosna’da sadece cephede savaşan biri değildi. Fırsatını bulduğu her seferinde Bosna halkının cihada fiili destek vermeleri ve bilinç kazanmaları için çaba harcayan biriydi. Halk arasında yaptığı bu çalışmalar onun çok sevilmesine neden olmuştu.

Şehadete ulaşma şekli de onu tarif eden özelliklere çok uygun şekilde gerçekleşmiştir. Saldırıların had safhaya çıktığı ve artık bütün çıkış yollarının kapatılır düzeye getirildiği bir zamanda ileri atılanların başında o geliyordu.

17 Nisan 1993 günü yani artık Bosnalıların yiyecek bir lokma bulamayacak hale getirildiği bir zamanda yeni bir kanal açmak için harekete geçen 40 kişilik mücahid grubunun en önünde İlhan vardı ve en önde olarak Rabbinin katına çıktı. Ve birçokları unutmuş olabilir ama İlhan’ın önde olduğu o birlik, Allah’ın izni ile başarıya ulaşmış ve önemli bir tıkanmışlığı ortadan kaldırmıştı.

Bize bıraktığı en güzel hatıra ise imanını hayata tatbik etmekteki tutarlılığı ve samimiyeti olmuştur.”[8]


[1]. Bilal Kemikli, Oğul, Sen Sen Ol…, Hayy Kitap, 4. Baskı, s.66.

[2]. Mehmet Ali Tekin, Bosna Şehidlerimiz, 1.Baskı, Nisan-2014, s.132-133.

[3]. Buhârî, “Mezâlim”, 3; Müslim, “Birr”, 58. Ayrıca bk. Ebu Dâvud, “Edeb”, 38, 60; Tirmizî, “Hudûd”, 3, “Birr”, 19; İbn Mâce, “Mukaddime”, 17.

[4]. Taş Uyuyan, zasrebrenicu.ba.

[5]. Mehmet Ali Tekin, Age, s.132-139.

[6]. Mehmet Ali Tekin, Age, s.132-139.

[7]. https://www.milligazete.com.tr/haber/1181416/bosnali-komutanlardan-sehit-gencin-babasina-vefa-ziyareti

[8]. https://www.ozgurder.org/Bosna Şehidi İlhan Atlı Bursa’da Anıldı, Erişim Tarihi: 21.07.2025.