Abdulfettah Ebu Gudde Ve İslam Alimlerine Göre Zamanın Kıymeti

Bir Şahsiyet Bir Eser – Cihan Malay / 2024 Nisan / 137. Sayı

HAYATI

Abdulfettah Ebu Gudde, 1917 yılında Halep’te doğdu. Doğduğunda, dokuma işi ve ticaretiyle meşgul olan babası ile dedesinin, bin parça mal satıp çok bereketli bir gün geçirmeleri üzerine kendisine “darlıkları, sıkıntıları gideren, bereket kapılarını açan Allah Teâlâ’nın kulu” anlamına gelen Abdülfettâh ismini vermişlerdir.

Babası Muhammed, çok Kur’ân okuyan, ilme ve âlimlere karşı büyük bir saygı ve sevgi duyan birisiydi. Annesi Fâtıma da ibadetine düşkün, dindar bir hanımefendiydi.

Babası gibi ilme düşkünlüğü ile öne çıkan Gudde, hocalarının medresede olmadığı zamanlarda onların yerine dersler vermeye başladı.

1944 yılında İslam dünyasının ilim merkezlerinden sayılan Mısır’daki El-Ezher Üniversitesi Şeriat Fakültesi’nde okumaya başladı. Mısır’da olduğu yıllarda İmam Hasan el-Benna’dan etkilenen Gudde, İhvan-ı Müslimin Teşkilâtı’na katılmış ve Suriye’ye döndüğünde Suriye İhvanı’nın Genel Koordinatörü olmuştur. 1948 yılında “âlimiyye” diploması alarak buradan mezun oldu. Ardından Şam’a döndü ve Halep Müftüsü seçildi.

Değerli âlim Hasen en-Nedvi onun hakkında şöyle demiştir: “İlimlerdeki çeşitliliği, ilmi dirâyeti, isabetli görüşleri ve himmetinin yüceliği ile selef âlimlerinin hatırası olan, rabbâni ve mürebbi bir âlimdir.”

İlmi ve ilme düşkünlüğü örnek bir kimse olan Ebu Gudde, “Benim dünyadaki sevgilim, kitabımdır” demektedir.

1996 yılı aralık ayında çok okumadan kaynaklanan aşırı yorulmaya bağlı olarak sağ gözündeki retina yırtılmış, ameliyat olduysa da pek başarılı geçmeyen bu ameliyat sonrasında da göz ağrıları devam etmiştir.

17 Şubat 1997 yılında 80 yaşında iken Riyad’da vefat etti. Cenazesi uçakla ömür boyu sünnet ve hadisine hizmet ettiği Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e komşu olarak Baki Kabristanlığı’na defnedildi.

İSLAM ALİMLERİNE GÖRE ZAMANIN KIYMETİ

İnsanın bu hayattaki en büyük sermayesi, zamandır. Eğer bu sermayeyi uyanık davranarak âhiret yolunda azık olarak kullanırsa, bu kimse dünyadan sonraki hayatında mutlu bir hayata hazırlık yaptığından mutlu kimselerden olacaktır. Bunun tersine, dünya hayatında zaman nimetini dilediğini yaparak geçiren kimselerin âhirette çok pişmanlık duyacağı muhakkaktır.

Ebu Gudde, en kıymetli ancak az kimsenin kıymetini bildiği zaman konusunda eserinde bazı alimlerin hayatından şu alıntılarda bulunur:

Güneşi Yerinde Tut, Seninle Konuşayım

Tabiin zâhidlerinden Âmir ibn Abdilkays’tan rivâyet edilmiştir. Bir adam kendisine: “Benimle konuşur musun?” diye sorar. O da şöyle cevap verir: “Güneşi yerinde tut, seninle konuşayım.”[1]

Ağır Gelen Vakitler: Yemek Vakitleri

Halil ibn Ahmed el-Ferahidi el-Basrî şöyle demiştir: “Bana en ağır gelen vakitler, yemek yediğim zamanlardır.”[2]

İmam Ebu Yusuf’un Ölüm Döşeğinde Bile İlmi Müzakerede Bulunması

İmam Kâdı Ebu Yusuf. İlk kez “Kâdîl-Kudât (Kadılar Kadısı)” diye isimlendirilen kimse odur. Kendisine ayrıca “Kâdı Kudâti’d-Dunyâ (Tüm Dünya Kadılarının Kadısı)” denirdi.

İşte bu büyük âlim hayatının son deminde, nefesini verip dünyasını değiştirirken bile, kendisini ziyarete gelen ziyaretçisiyle fıkhi bir meseleyi, bir kimsenin istifade etmesi veya bir talibin öğrenmesi gayesiyle müzakere etmişti. Hayatının son zaman dilimini dahi ilmi müzakere yapmadan, bildiğini aktarmadan ve de karşıdakinden istifade
etmeden geçirmemişti:

Öğrencisi Kâdı İbrahim ibn Cerrâh el-Kûfî anlatıyor:

“Ebu Yusuf hastalandığında ziyaretine gittim. Yanına girdiğimde baygın halde buldum. Ayılıp kendisine gelince, “Ey İbrahim! Şu mesele hakkında ne dersin?” dedi. Ben ise, “Bu durumda bunu mu müzakere edeceğiz?” deyince, şöyle dedi: “Bir beis yok. Bu meseleyi tetkik edelim ki belki bilmeyen bir kimse öğrenip kurtulur.”[3]

Müfessir Taberi’nin Vaktini Düzenlemesi

İşte size müfessirlerin, muhaddislerin ve tarihçilerin piri, büyük müctehid, İmam İbn Cerir Taberi. Allah kendilerine rahmet etsin. O, vakitten istifade etmek, öğretmek, öğrenmek, yazmak veya telif etmek suretiyle zamanı değerlendirmek açısından örnek alınacak kimselerden birisi idi. Öyle ki ciddiyetle ve araştırmak suretiyle yazmasına rağmen eserlerinin sayısı ilginç bir rakama ulaşmıştır.

Ebu Ca’fer et-Taberî arkadaşlarına der ki: “(Size) Kur’an tefsiri (yazdırmamı) ister misiniz?” Onlar da hacmi ne kadar olur?” diye sorarlar. “Altı bin sayfa olur.” deyince, “Bunu tamamlamadan insanın ömrü biter” derler Bunun üzerine o da tefsir çalışmasını altı bin kadar sayfada özetler ve yedi yılda yazdırır. Bu yazdırma 283/896’dan 290/903 yılına kadar sürer.

Daha sonra onlara sorar: “Âdem’den günümüze kadar ki cihan tarihini ister misiniz?” “Hacmi ne kadar olur?” diye sorarlar O da tefsir için zikrettiği kadar bir miktar söyleyince, aynı cevabı verirler. O da: “İnnâ liliâh! Artık insanlarda ilme iştiyak kalmamış.” der. Daha sonra tefsiri gibi bunu da yaklaşık aynı miktar sayfada ihtisar eder.”

Hatib el-Bağdadî diyor ki: “İbn Cerir 40 yıl boyunca her gün 80 sayfa yazdı. Öğrencisi Ebu Muhammed Abdullâh ibn Ahmed ibn Ca’fer el-Fergâni, Târihu ibn Cerir’e eklediği ve Sile diye maruf olan eserinde şöyle der: İbn Cerir’in talebelerinden bir grup buluğdan vefatına kadar yaşadığı günleri hesap ettiler. Ömrünün tamamı 86 yıl idi. Daha sonra eserlerinin sayfalarını bu ömre taksim ettiler. Her güne 28 sayfa düşmekteydi. Bu, Hâlık’ın yardımı olmaksızın bir insanın yapabileceği bir şey değildir.”

Gerçekten de o, sahip olduğu bilgilerle, pek çok ilmi içinde barındıran bir akademi, pek çok eseri sebebiyle de adeta bir yayınevi gibidir. ”[4]

 Bir Dâhi: Bîrûni

Yâkût el-Hamevî’nin Mu’cemu’l-Udebâ’ adlı eserinde, Bîrûnî’nin terceme-i hâlinde şöyle denir: “Bu dâhi imam Arapça, Süryanice, Sanskritçe, Farsça ve Hintçeyi çok iyi biliyordu. Ardında uzay, tıp, matematik, edebiyat, filoloji, tarih ve diğer ilim dallarında olmak üzere 120’den fazla eser bırakmıştır. Büyük müsteşrik Karl Edward Sachau onunla ilgili olarak şöyle demiştir: “O, tarihin tanıdığı en büyük akıldır.”[5]

Yatıp Uzanırken Bile Tefekkür Ederlerdi

İmam Ebûl-Vefâ ibn Akıl el-Hanbelî hakkında Hafız İbn Receb el-Hanbelî Zeylu Tabakâti’l-Hanâbile adlı eserinde bu zatın yüklü ve zengin terceme-i hâlini anlatırken özetle şöyle der:

“ O şöyle diyordu: ‘Ömrümden bir saati bile boşa zayi etmem helal olmaz. Dilim müzakere ve münazara, gözüm mütalaa yapmadığı durumlarda yani uzanıp yatıp rahat ederken bile tefekkür ederim. Kalkarken yazacağım şeyleri düşünmüş olarak kalkarım. Şu 80 yaşımda, ilme karşı olan hırsımı 20 yaşımdaki hırsımdan daha çok buluyorum.

Yemek için elimden geldiğince az vakit ayırıyorum.

Âlimlerin hepsinin ortak kanaati şudur: “Akıllı insanların elde etmek için uğraşması gereken en değerli şey vakittir. Vakit bir ganimettir. Hayatta sıkıntılar çoktur ama vakitler de hızlı geçip gitmektedir.”[6]

Eskilerin Koca Koca Kitapları, Zamanı Hiç İsraf Etmediklerini Gösterir

İmam Ebûl-Hasan el-Eş’arinin Muhtezan adlı tefsiri, Makrizı’nin Hıtaf’ta zikrettiğine göre 70 cilt imiş.

Ebu Yûsuf Abdusselâm Kazvînînin Hadâiku Zâtu Behce adlı tefsiri için söylenen en küçük rakam 300 cilt olduğudur. Malum Moğol istilasıyla beraber, diğer pek çok eser gibi bu kıymetli eser de kaybolup gitti.

Bugün elimizde bulunan tam ve en büyük tefsir (bildiğimiz kadarıyla) Tefsir-i Alât de denilen Fethul-Mennân tefsiridir. Eser, allame Kutbuddin eş-Şirâzi’ye aittir. 40 Cilttir.

Suyûtî şöyle demiştir: “En çok eser yazan İbn Şâhin’dir. 330 eser yazmıştır. Bunlardan birisi olan Tefsir 1000 cüzdür, Müsned 1500 cüzdür.”

İbn Hazm geriye 400 cilt eser bırakmıştır. Bunlar takriben 160000 sayfa tutmaktadır.

“Mustedrek alâ’s-Sahîhayn”ın sahibi, Hâkim de 1500 cüze varan eser bırakmıştır. 

Takiyyuddin ibn Teymiyye de 300 eser yazmıştır.

İmam Beyhaki de 1000 cüz eser telif etmiştir. Bunlar benzeri nadir bulunan cinsten kıymetli eserlerdir. Faydaları çoktur, Beyhaki 30 yıl oruç tutmuş bir insandır.

İmam Ebu Bekr ibnu’l-Arabî de büyük tefsirini 80 cüz olarak yazmıştır.

Sibt ibnu’l-Cevzî’nin tarihle ilgili Mirâtuz-Zemân 40 cilt idi.[7]


[1]. Abdulfettah Ebu Gudde, İslam Alimlerine Göre Zamanın Kıymeti, Otto Yayınları, Çeviri: Enbiya Yıldırım, 2.Baskı, Mart-2019, s.25.

[2]. Abdulfettah Ebu Gudde, Age, s.27.

[3]. Abdulfettah Ebu Gudde, Age, s.28.

[4]. Abdulfettah Ebu Gudde, Age, s.38-41.

[5]. Abdulfettah Ebu Gudde, Age, s.43-44.

[6]. Abdulfettah Ebu Gudde, Age, s.47-49.

[7]. Abdulfettah Ebu Gudde, Age, s.72-77.