Yahudilerin Yalancılığına Ve İnkârlarına Örnek Kıssa

Hikmetli Kıssalar – Orhan Sağlam / 2023 Kasım / 132. Sayı

Abdullah bin Selâm, Medine Yahudi’lerinin âlimi ve en muteber kişisiydi. Sülalesi Yusuf Aleyhisselam’a kadar uzanmaktaydı.

Yahudiler arasında Huseyn olarak anılırdı. Ancak Müslüman oluşundan sonra Efendimiz Aleyhisselam’ın verdiği Abdullah ismiyle tanındı.

Abdullah bin Selâm başında geçen bir kıssayı şöyle anlatıyor:

“Ben Tevrat’ı ve tefsirini babamdan öğrenmiştim. Bir gün, âhir zamanda gelecek Rasûlü, sıfatlarını, alâmetlerini ve yapacağı işleri birer birer bana şu şekilde anlattı:

− Eğer o Harun oğullarından olursa, ona tâbi olurum yoksa olmam. Rasûlullâh Aleyhisselam Medine’ye gelmeden evvel de vefat etti. Rasûlullâh aleyhisselam’ın Mekke’de Risâletini açıkladığını duyduğum zaman ben onun sıfatını, alâmetini ve zamanını biliyordum. Hatta gelişini bekliyordum.

Nihayet Kûba’ya Amr bin Avf oğullarının evine indiğini işitince çok sevindim. Oraya indiğini de durumunu bağırarak haber veren o kişiden duydum. Nadir oğullarından olan bu kimse:

− Bugün Arapların beklediği adam geldi! diye bağırıyordu.

Gayrı ihtiyarî titredim ve bağırdım:

− Allâhu Ekber! Allâhu Ekber!

Halam Halide de o sırada ilerideki ağacın dibinde oturuyordu. İyice yaşlanmıştı.

Bu sözümü duyunca çok kızdı:

− Allah seni umduğuna eriştirmesin! Elini boşa çıkarsın! Ey habis! İmran oğlu Musa’nın geldiğini işitseydin, bundan fazla sevinemezdin. Ben de cevap verdim:

− Ey hala, inan ki O, Musa’nın kardeşidir! İkisinin de dinleri birdir!

Aynı şeyle bize gönderilmiştir. Bunun üzerine halam sordu:

− Yoksa O, âhir zamanda çıkacağı bildirilen Nebi midir? Cevap verdim:

− Elbette, âhir zaman nebisi odur işte.

Sonra karşılamaya çıkan Medinelilerin arasına karışarak, onu görmeye çalıştım. Nitekim onun yüzünü gördüğüm vakit de anladım ki, gerçekten âhir zaman nebisidir.

Sonra aradan iki üç gün geçti. Ziyaretine gittim.

− Ya Muhammed! Şimdi sana üç sual soracağım.

Ki onların cevabını ancak Rasûl olanlar bilebilir.

1. Kıyamet alâmetlerinin ilki nedir?

2. Cennetlikler, cennete girdikleri zaman ilk defa hangi yemeği yiyeceklerdir?

3. Çocuk hangi hâlde ana soyuna çeker, hangi hâlde baba soyuna çeker?

Benim bu soruları sıralamam üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle konuştu:

− Bu soruları soracağını senin önün sıra Cebrail aleyhisselam gelip haber vermişti. İşte sorularının cevabı:

1. Kıyamet alâmetlerinin ilki, insanları doğudan batıya süren bir ateştir.

2. Cennetliklerin yiyeceği ilk yemek, balık ciğerinin sarkmış olan fazlasıdır.

3. Çocuğun ana ve babasına benzemesine gelince… Erkekle kadın birleştiği zaman, erkeğin suyu kadınınkinin önüne geçerse, çocuk babaya benzer. Yok, eğer kadının suyu erkeğinkinden evvel gelirse, çocuk anaya çeker.

Bunun üzerine O’nun Risâletini tasdik ettim. Ben oradan henüz ayrılmamıştım ki, bir grup Yahudi’nin oraya geldiğini duyduk. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e şöyle söyledim:

− Ey Allah’ın Rasûlü! Yahudiler, insanı hayrette bırakacak kadar yalan söyleyen, türlü isnatlarla iftiralar atan zalim ve Hak’tan uzak bir kavimdir. Eğer benim Müslüman olduğumu öğrenirlerse, bana olmadık iftiralar atarlar. Bunun için sen onlara evvela benim nasıl bir insan olduğumu sor, sonra Müslüman olduğumu açıklayalım.

Sonra ben bitişik odaya saklandım. Rasûlullah aleyhisselam onları içeri aldıktan sonra sordu:

− Aranızda Huseyn oğlu Selâm nasıl bir insandır?

Bir şeyden haberi olmayan Yahudi’ler konuştular:

− O, bizim en yüksek âlimimizin oğludur ve en yüksek âlimimizdir.

Bunun üzerine Rasûlullah aleyhisselam sordu:

− Ya o Müslüman oldu ise, ne dersiniz? Hepsi birden cevap verdi:

− Hâşâ! Allah onu korusun!

Bunun üzerine ben meydana çıktım ve gözleri önünde şehadet ettim:

− Tapılacak ilah yoktur, sadece ALLÂH vardır ve Muhammed de O’nun Rasûlüdür! Ey Yahudi topluluğu Allah’tan korkunuz ve O’ndan size gelene tâbi olunuz. O, yanınızdaki Tevrat’ta ismi geçen âhir zaman Nebisidir. Bundan asla şüpheniz olmasın.

Ancak benim bu açıklamam onları bir anda şaşırttı ve hep birden bana hücum ettiler.

− Abdullah bin Selâm içimizde en şerli olanımızdır ve en şerli olanımızın da oğludur!

Ve daha bin bir çeşit iftirayla bana demediklerini bırakmadılar.

Bunun üzerine Rasûlullah aleyhisselam’a döndüm:

‘‘Ben size dememiş miydim, ya Rasûlullah! İşte korktuğum başıma geldi.”

Bundan sonra Abdullah bin Selâm evine döndü ve bütün ev halkı kendisiyle birlikte Müslüman oldu.[1]

KISSADAN ÇIKARILACAK DERSLER

1. Ayet ve hadisler ışığında İslam tarihine bakıldığında yeryüzünün en kalleş, dönek, kibirli, korkak, yalancı, nankör, Müslümanlara en çok düşman olan, hayata düşkün olan, hakkı gizleyen, yeryüzünde fitne çıkaran ve lanetlenen özetle ne kadar kötü vasıflar varsa bütün bu vasıflarla vasıflanan topluluk yahudi topluluğudur.

2. Bu kıssada da gördüğümüz üzere Yahudiler, Peygamber Efendimizin Allah’ın peygamberi olduğunu biliyorlar. Öyle ki onu, kendi evlatlarını tanıdıklarından daha iyi tanıyorlar. Buna rağmen bu gerçeği hemen inkâra kalkışıp İslam’a ve Müslümanlara karşı en azılı düşman kesilmişlerdir.

3. Bu düşmanlığın asıl sebebi kibirlenmeleri ve kendilerini seçilmiş olarak görmelerindendir. Onlar kendilerini yeryüzünde ve ahirette Allah’ın seçkin kulları olarak görürler. Bu sebeple peygambere peygamberlik gelmeden önce Araplara ve diğer topluluklara gelecek son peygamberin kendi içlerinden çıkacağını ve onunla bütün dünyaya hâkim olacaklarını söylüyorlardı. Peygamber kendilerinden değil de Kureyş’ten çıkınca peygamberi adı gibi bilmelerine rağmen peygambere bile bile baş düşman oldular. İşte bu düşmanlığın asıl sebebi, peygamberin kendi soylarından olmayışıdır. Günümüze de baktığımızda kendilerinden olan bir adamı onlardan olmayan binlerce adamdan daha üstün tutarlar. Halihazırda bunun birçok örneğini görmemiz mümkündür. Örneğin basit bir Yahudi askerine karşı 1027 Filistinliyi serbest bırakmaları; onların askerlerinin yaptıklarına dayanamayan bir Filistinlinin Yahudi askerlerini ayaklarından bıçaklaması sonucu Yahudilerin bir sürü kişiyi öldürmeleri, yaralamaları ve evlerini yıkmaları gibi.

4. Ancak müminler olarak yakînen inanarak diyoruz ki ey yahudiler istediğiniz kadar kendinizi Allah’a yakın görün siz Allah’a en uzak olanlarsınız. Siz bizim her rekâtta Fatiha süresinde tekrarladığımız üzere Allah’ın kendilerine buğzettiği lanetli topluluksunuz. Siz âlemlere rahmet olarak gönderilen Efendimiz’e yaptığınız kalleşliklerden dolayı son nefeslerini verirken “Arap yarımadasında Yahudi bırakmayın” dediği kadar peygambere de uzak olan bir topluluksunuz. Siz nereye giderseniz gidin nereye saklanırsanız saklanın Müslümanlar sizi en sonunda ortadan kaldıracaktır ve etrafı mübarek kılınmış Filistin toprakları sizin değil İslam’ın olacaktır. O mübarek topraklar sizin için mezar olacaktır. Siz, size gelecek sonunuzu bekleyin, bizde bunu beklemekteyiz. En sonunda siz azgın Yahudiler, güzel akıbetin müminlerin olacağını göreceksiniz inşallah.

5. Yine bu kıssada Yahudilerin saniyede görüşlerinden dönmeleri, onların ne kadar illet bir topluluk olduklarını göstermektedir, Abdullah bin Selâm hakkında o bizim en bilginimiz, en bilginimizin oğlu, en hayırlımız, en şereflimiz gibi birçok övgüde bulunanlar, Abdullah bin Selâm’ın Müslüman olduğunu öğrenince Abdullah bin Selâm’ı tamamen tersi olan kötü vasıflarla vasıflandırmaya başladılar. Zaten Abdullah bin Selâm ‘da peygambere onların ne kadar zalim ne kadar yalancı olduğunu testten önce söylemişti. Bu da onların hayvanlardan daha aşağı olduklarını gösteren delillerdendir.

6. Müslümanlar olarak Yahudiler ne yaparsa yapsınlar asla ümidimizi kırmadan yolumuza devam etmeliyiz. Kaldı ki hadislere bakıldığında Filistin ve çevresinde çok daha ciddi savaşların olacağı, kanların oluk oluk akacağı, binlerce şehitlerin olacağı ve en sonunda Şam topraklarında tekrardan İslam’ın sancağının dalgalanıp, İslam’ın oradan bütün dünyaya hâkim kılınacağı bildirmektedir. Ayette de geçtiği üzere kâfirler, müşrikler istemese de Allah nurunu tamamlayacaktır. Zafer İslam’ındır biiznillah.


[1]. Buhari