Ramazan Orucunun Fazileti

Serbest Köşe – Hüseyin Kalender / 2014 Haziran / 19. Sayı

Hamd; Kendisine yakınlaşmak, sevmek ve en büyük kurtuluş vesilesi olan “Takva”ya ulaşabilmek için Ramazan ayında müminlere orucu farz kılan Allah’a mahsustur. “Ey iman edenler! Sizden öncekilere oruç farz kılındığı gibi sizlere de farz kılındı. Umulurki (bu vesile ile) takvaya ulaşırsınız.” Salât ve selamların en güzel ve temiz olanı, Ramazan ayının gelişi ile mü’minleri müjdeleyip onları Salih amele teşvik eden efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in üzerine olsun.

Allah Rasulü’ünün Ramazan Ayının Gelişini Müjdelemesi

Selman el- Faris-i radıyallahu anh şöyle der;

Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem Şaban ayının son gününde hutbeye çıkarak bize şöyle nasihatlerde bulundu:

“Ey insanlar! Muhakkak ki size çok mübarek ve şerefli olan bir ay yaklaştı. Onda, bin aydan daha hayırlı olan bir gece vardır. Allah -azze ve celle- onun gündüzünü oruçla, gecesini ise nafile ibadetler ile geçirmenizi istedi. Her kim onda hayır işlerinden birini işlerse, diğer zamanlara nispeten, sanki bir farzı eda etmiş gibi sevap alır. O yardımlaşma ve sabır ayıdır. Sabrın mükâfatı da cennetdir. O kendisinde, mü’min rızkının artmış olduğu bir aydır. Her kim o ayda bir oruçluya bir iftar ettirse, bu onun geçmiş günahlarının bağışlanmasına ve cehennemden azad olmasına bir vesile olur. Ve o kimseye, oruçlu olan kimsenin sevabından eksilme olmaksızın, aynısı verilir. Bunun üzerine sahabe “Ey Allah’ın Rasûlü, bizden herkes oruçluya iftar ettirecek kadar erzak bulamıyor.” deyince  Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem de şöyle cevap verdi: Allah -azze ve celle- bu sevabı, oruçluya iftarını açması için bir hurma, bir damla su veya bir kaşık süt ikram eden kimseye de verir. Bu ayın başı rahmet, ortası mağfiret, sonunda ise cehennem ateşinden âzad olma vardır. Her kim bu ayda kölelerine kolaylık sağlarsa Allah -azze ve celle-  de onun günahları bağışlayıp, cehennem alevinden onu azad eder.”

Bu ayda şu dört hususa çok dikkat edin. Bunlardan iki tanesi ile Rabbinizin rızasını kazanırsınız, diğer ikiside kendisine çok ihtiyaç hissettiğiniz hususlardır. Kendisi ile Allah’ın rızasına ulaşabileceğiniz iki özellik; Çokça Kelime-i Şehadet getirmeniz ve çokça istiğfar etmenizdir. Kendisine her zaman muhtaç olduğunuz iki özellik ise Allah’tan cenneti isteyip, cehenneminden ona sığınmanızdır. Her kim oruç olan bir kimsenin karnını doyuracak olursa, Allah onu Kevser havuzunda su içirip, cennete girene kadar bir daha artık susuzluk çektirmeyecektir. (İbn Huzeyme (1887) İmam Beyhaki-İsnadı Zayıftır)

Oruçlunun Ağız Kokusu Allah Katında Misk Kokusundan Daha Güzeldir

Ebu Hureyre  radıyallahu anh’dan rivayetle; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, Allah azze ve celle’den şöyle buyurdu:

Âdemoğlunun işlediği her hayır iş kendisi içindir, fakat oruç böyle değildir. Oruç sırf  benim için yapılan bir ibadettir. Onun mükâfatını ben veririm.”buyurdu. Oruç bir kalkandır. Herhangi biriniz oruç günü olduğu zaman, artık o kimse kötü söz ve fiil yapmasın ve düşmanlık da (bağırıp çağırma dâhi)  etmesin. Eğer bir kimse, oruç tutan kimseye söverse veya onunla dövüşürse derhal “Ben oruçluyum” desin. Muhammedin nefsini (canı) elinde bulunduran Allah’a yemin ederim ki, oruçlunun ağzının (açlıktan dolayı) kokusu Allah katında misk kokusundan daha hoş ve temizdir.

Oruçlunun sevinip neşeleneceği iki sevinci vardır. Birisi (iftar vaktinde) orucunu açtığı zaman, diğeri ise Rabbine kavuştuğu zaman. (Buhari; 1904-Müslim; 164)

Yukarıdaki hadisi “Oruç benim içindir. Onun mükâfatını da bizzat ben veririm” kısmını inceleyecek olursak Allah azze ve celle’nin bu şekilde buyurup orucu kendisine has kılmasının sebeplerini İslam uleması şöyle açıklamıştır:

Oruç Allah’a ait bir ameldir. Hiç kimse (başkasının onun üzerindeki hakkından dolayı ) onun ecir ve sevabını alamaz. Bilakis orucun ecri Allah katında kul için saklanmıştır. Kulun oruç dışındaki salih amelleri ile günahları affedilir. Kulun haklarından dolayı kişinin salih amellerinden alınıp, haksızlığa uğramış olan kimseye verilir. Ancak oruç böyle değildir. O Allah içindir, oruç ile kişinin üzerindeki herhangi bir kul hakkı ödenmez.

Kişi, gücü yettiği halde nefsinin istek ve arzularını Allah için terk edince bu onun imanlı olduğunun bir göstergesidir. Çünkü o şahıs Allah’tan başka hiç kimsenin kendisini görmeyeceği bir yere gidip, nefsinin kötü arzu ve isteklerini yerine getirebilir. Ama o, her şeyi en ince detayına kadar bilen Allah azze ve celle’nin emrine itaat ederek orucunu bozmayıp, orucuna devam eder. Böyle yapmak ile  orucunu Allah’a özgü kılmıştır.

Oruç Sabrın Yarısıdır

Sabır üç kısma ayrılır.

Allah’a itaatte sabır.

Allah’ın haramlarına düşmemek için sabır.

Allah’ın kulunu sınamış olduğu zor ve acı verici musibetlere karşı sabır.

Oruç bu üç çeşidi bir araya getirmiştir. Oruçlu olan kimse (oruç tutmakla) Allah’a itaat ile Allah’ın oruç sebebi ile kendisine haram kılmış olduğu şehvetlere karşı, açlık ve susuzluk sebebi ile gelen acıların hepsine sabreder. Allah’a itaatten dolayı hissedilen bütün bu acılardan dolayı Allah katında kul mükâfatlanır. Allah azze ve celle  kendi yolunda yorulan mücahidlerin yorgunluklarının kendileri için birer salih amel olduğunu şu şekilde beyan etmektedir:

“Çünkü Allah yolunda susuzluk, yorgunluk, açlık çekmeleri, kâfirleri kızdıracak bir yere ayak basmaları, bir düşmana karşı zafer kazanmaları karşılığında mutlaka kendilerine salih bir amel yazılır. Şüphesiz Allah iyi hareket edenleri mükâfatsız bırakmaz.” (Tevbe-120)

Oruç , sabrın bu üç çeşidini kapsadığından dolayıdır ki; Kainatın efendisi Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem onu Sabır ayı olarak isimlendiriyor. “Ramazan ayı, sabır ayıdır. Sabrın mükâfatı ise cennettir.”(İbn Huzeyme; 1887 isnadı zayıftır.)

Ramazan Ayında Huriler Oruçlular İçin Hazırlanırlar

Kim yemesini, içmesini ve şehvetini Allah için terk ederse, Allah izzet ve ikram diyarı olan cennetinde ona en güzeli ile karşılık verecektir. Kim Allah ile ticaret yaparsa, muhakkak surette o, kazananlardan olacaktır. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir adama şöyle nasihatte bulunur: “Sen Allah’tan korkarak bir şeyi terk edecek olursan, şüphesiz Allah ondan daha hayırlısını sana verecektir.” (Müsned İmam Ahmed; 20739, İbnul Mübarek 1168, Beyhakî Sünen-i Kübra)

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmaktadır:

“Cennet; Ramazan ayının girmesi ile her sene süslenir ve yükselir. Cennet hurileri “Ey Rabbimiz bu aylarda kullarından kendisi ile mutlu olacağımız eşler bizlere hazırla.” derler. (Taberani Evsad -6800- Senedi Zayıftır)

Allah azze ve celle,  ikram evi olan cennette Salih kullarına şöyle hitap eder : “Geçmiş günlerde işlediklerinize karşılık afiyetle yeyin, için.” (Hakka; 24) Müfessirlerden Mücahid; bu ayet oruçlular hakkında nazil oldu, der. Tabii’nin büyüklerinden birisi olan Hasan el Basri şöyle der:

“Cennet hurileri; Cennette Allah’ın has dostları ile birlikte bal pınarlarının başlarında, tahtlara yaslanmış bir şekilde şöyle derler; Ey Allah’ın sevgili kulu! Sen gündüzü uzun ve sıcak olan bir yaz gününde oruçlu iken, Allah -azze ve celle- rahmet nazarı ile sana bakıp, seninle meleklerine karşı övündü. Ve meleklerine ; “Hanımı ile beraber olmasını, yemesi ve içmesini sadece benim yanımdaki nimetleri düşünerek terk eden şu kuluma bakın” der. “Şahid olun ki ben onun günahlarını bağışladım. İşte ey Allah’ın sadık kulu Allah seni o gün bağışlamış ve beni seninle evlendirmişti.”

Değerli kardeşlerim! Bu Allah -azze ve celle-nin Salih kullarına hazırlamış olduğu nimetlerdir. Bizden bu nimetleri istemeyen var mı? Bu mübarek ayda tertemiz ve pak olan cennet zevceleri-huriler ile- nikâh kıymayı istemeyen var mı? Bu duyguları şair ne güzel de terennüm etmiş;

Kim cennetin mülküne talip olursa,

Başındaki gevşeklik ve tembellikten kurtulsun.

Gecenin zifiri karanlığını, Kur’an’ın nuru ile aydınlatsın.

Yazın sıcağında orucuna devam etsin, çünkü bu yaşantı gerçekten fanidir.

Hakiki yaşantı Allah’ın himayesinde, eman diyarında olandır.

Değerli kardeşlerim!

Kendimizi manevi olarak mübarek olan bu Ramazan ayına hazırlayalım ve lisan-ı halimiz şöyle haykırsın! :

Ey kalpleri çepeçevre kuşatan gaflet perdeleri çekilin. Ey iman ve takva güneşinin parlak nurları etrafa yayılın. Ey Salihlerin amel defterleri bu ayda yükselin. Ey huşu ve haşyetle oruç tutan kalpler artık huzur ve güvene kavuşun. Ey abidlerin beden ve ayakları sizlerde, o yüce olan rabbe kıyam ederek, ruku ederek ve secde ederek yorulun. Ey kötü arzu ve isteklerin arazisi olan topraklar suyunuzu yutun. Ey semanın bulutları sizlerde rahmet pınarlarını gönderin. Ey çok yüce ve yüksek olan mümince temenniler, artık sizde harekete geçin. Bu davete icabet eden kula müjdeler olsun. Bundan yüz çeviren bedbahtsızlara da yazıklar olsun.

Ey büyük arşın sahibi, senin İsm-i Azam’ın ile sana yalvarıyoruz. Bu Ramazan ayını Müslümanların hakkında hayırlara vesile kıl. Bizleri Şeytan, Nefis ve Hevanın şerrinden koru. Allahümme Amin.