Serbest Köşe – Derya Fıçıcı / 2025 Mart / 148. Sayı
Rahman’a adadığın o vakit; her şeyden, herkesten soyutlanıp yürüdüğün o yol. En sade, en mütevazi halinle, ruh bedende iken Rahman’a yürüyüşün adıdır: “itikaf”.
Ziya ikliminin kokusu mescitte buram buram. Bavulunda hüzünlerin, itirafların, yakarışların, Rahman’ın önünde günahlarımızı düşündükçe utançtan bir nikap takasın gelir çehrene, yorgun ve mahsun bir kalp ile Rabbinin huzurunda kabahat işlemiş çocuk edası ile mahcup, Rahman’ın huzurunda mağfiret dileyip aydınlanmak istersin affedilmiş bir çocuk gibi. Yakarışın hangi anında gelecek o mağfiret, bilmeden. İşte aradığın bu: O kıymetli anı yakalamak, hazineler içinde en değerliyi bulmak için çabalaman…
İbn-i Kayyım rahimehullah: “İtikâfın maksadı ve ruhu, kalbi Allah’ın zatına bağlamaktır. Kendini tüm yönlerden uzaklaştırıp Allah’a kavuşmaktır. Tüm meşguliyetleri bırakıp Allah’ın kendisiyle meşgul olmaktır. Kişi, O’ndan başka her şeyden kopmalı ve kendini Allah’a öyle bağlamalı ki, bütün düşüncesi ve fikrinin yerine Allah’ın yüce zikri ve sevgisi yerleşmeli. Hatta yaratıklara bağlılık yerine Allah’a bağlılık ve dostluk kurmalıdır. İşte bu sevgi kabir yalnızlığında işe yarayacaktır. Eğer kalp, Allah’a bağlanmışsa ne kadar zevkli vakit geçirecektir” diyerek aslında bize, ‘itikâfta gönlünüzü tüm fani sevgilerden koparıp Allah’a teslim edin’ demektedir.
Boş dönmek yok bu yolculuktan. Rasûlullah’ın sallallahu aleyhi ve sellem izleri var bu yürüyüşte. Başını onun hatıralarına yaslayarak gidemediğin uzaklara giderek, kavuşmalarını gerçekleştirerek çıktığın bu mübarek yolculuğun adıdır itikaf.
Hadi hazırlan şimdi her yıl Ramazan ayının son on gününde çıkılan bu mübarek yolculuğa. Hac yolculuğuna çıkar gibi bağışlanmış olarak, tertemiz döneceğini ümit ederek hazırlan. Ve tertemiz ölümü…
Diz boyu karanlıkları yararak ve güneşi sererek içine… Gir itikaf mahaline… Makamı İbrahim gibi karşılasın seni. Bir el sırtını okşasın, hoş geldin desin, yüzüne Ziya ikliminin meltemini sürerek.
“Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır.
Melekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü iş için iner de iner.
O gece, tan yerinin ağarmasına kadar bir esenliktir.” (Kadir, 3-5)
Yüreğimizin yayı duaya gerilmiş olsun o gece. Semada mağfiret muştuları, yine Hira’dan Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in kokusu… Şimdi tepeden tırnağa sarsılmaz bir imanla donanarak yürü. Bütün Kureyşlerin Mekke’sini söküp al içinden.
Yine Yesriblerden bir Medine çıkar. Kur’an’ın inişi ile yeryüzüne doğan her ne varsa doğsun yeniden.
Yıkılan ne varsa yıkılsın Ad, Menat, Uzza…
Bu şuurla tamamla yolculuğu yeniden yürümek için hak yolda hiç durmadan.
Bismillah diyerek o manevi yürüyüşten yeri sarsan aslanların yürüyüşü ile in yeryüzüne.
Bedirler ardı ardına gelsin.
Ruhbanca bir oturuş değil itikaf;
Fetihlerin karargâhı,
Ölümün ağzına yürüyen şehitlerin, salihlerin karargâhı,
Nebevi eğitimin zirvesi.
Tövbeye, secdeye, takvaya, ribata, cihada, cehde,
Mescidin rahminde büyüyen ümmetin doğuşudur itikaf.
Selam ve dua ile.