Gökyüzünün Süsleri: Yıldızlar

Yeryüzü Ayetleri – Cihan Malay / 2023 Aralık / 133. Sayı

“O, geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin hizmetinize verdi. Bütün yıldızlar da O’nun emri ile sizin hizmetinize verilmiştir. Şüphesiz bunlarda aklını kullanan bir millet için ibretler vardır.” (Nahl, 12)

Günümüzde genel kabul gören tespitlere göre yıldızlar %75 hidrojen ve %25 helyum gazının bulut biçiminde yoğunlaşması ve ısınmasıyla oluşur.

Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nden bir grup gök bilimci yakın zamanlarda yeni bir yıldız keşfetti. Bilimsel çalışmalar yıldızın bir yüzünün hidrojenden, diğer yüzününse helyumdan oluştuğunu gösteriyor.[1]

Yıldızların doğası üzerine kafa yoranlar için de gökyüzü özel bir meydan okumadır; çünkü yüzlerce ışık yılı uzaklıkta dokunamadığımız ışık kümelerini anlamak özel çabalar gerektirir.

Uzaktaki nesneleri daha yakın gösteren teleskop aracılığıyla gezegenler gökyüzündeki noktalardan dünyalara dönüşmüştür. Ayrıca görünenden çok daha fazla yıldız olduğunu doğrulamıştır.[2]

Güneş’in de bir yıldız olduğunu ve ondan daha büyük yıldızların da olduğu biliyor muydunuz? Dünyamıza en yakın yıldız olan Güneş, kilometrelerce uzaklıktan dünyamıza ısı ve ışık sağlayan bu büyük enerji kaynağı, evet, bir yıldızdır. Bilinen en büyük yıldızlardan biri, Güneş’in kütlesinin 100–150 katı büyük olan ve birkaç milyon yıllık çok kısa bir yaşam süresine sahip olan Eta Carinae Yıldızı’dır. James Webb Teleskobu’nun ilk defa, söz konusu dönemde oluştuğu düşünülen Güneş’in 10 bin katı büyüklükteki yıldızların izlerini bulduğu belirtildi.

Çeşitli büyüklük ve parlaklıklara sahip olan yıldızlardan Sirus adı verilen yıldız, geceleri en parlak olan yıldızdır. Güneşin parlaklığının 400 trilyon watt olduğu söylenmektedir. Kutup Yıldızı’nın yaydığı ışık miktarı, Güneş’ten 4000 katı kadar fazladır.

Dünya’nın Güneş’in yörüngesinde günlük dönmesi hareketi neticesinde oluşan gece gökyüzü yavaşça farklılaşır. Bu yüzden yıldızlar da bir gece önceki konumlarına göre, her gece biraz daha batıdan görünür. Bundan dolayı sanılanın aksine yıldızların yeri sabit değil, değişkendir. İstisna Kutup Yıldızı (Yol Gösterici Yıldız)dır. Dünyanın ekseni ile hemen hemen aynı doğrultuda olduğundan, diğer gökcisimlerinin aksine gün boyunca yer değiştirmez ve hep kuzeyi gösterir. Bu özelliği nedeniyle tarih boyunca yön bulma amacıyla kullanılmıştır. 

Bilim adamları, bir yıldızın yaklaşık 5 milyar yıl boyunca ışık vermesinin ardından söneceğini belirtmektedir.

Bir yıldızın parlaklığı zaman içinde değişir ve bu değişimler yıldızın iç kısımlarında olup bitenler hakkında bilgi verir. Bu bilgiler kullanılarak bir yıldızın yaşı tahmin edilebilir. Ancak doğruluğu yüksek tahminler yapabilmek için bir teleskobun uzun süre bir yıldıza odaklanarak parlaklığı hakkında veri toplaması gerekir. [3]

Kentlerdeki hava ve etraftaki ışık kirliliği nedeniyle gördüğümüz yıldız sayısı sınırlı olsa da gökyüzünde sayısız olduğu, bunlardan çıplak gözle görebildiklerimizin 5 ila 6 bin civarında olduğu da söylenen bilgiler arasındadır. Kentlerden uzaklaştıkça hava ve ışık kirliliği azalır, gökyüzü daha karanlık olur ve görünen yıldız sayısı da artar.

Gece gökyüzüne baktığımızda tüm yıldızlar beyaz noktalar gibi görünse de kırmızıdan maviye çeşitli renklerden oluşmaktadır. Bir yıldızın rengi yüzey sıcaklığına bağlıdır.

Rabbimiz bizlere geceleri gökyüzünde yıldızlarla süslenmiş bir manzara bahşetmektedir:

“Biz yakın göğü, bir süsle, yıldızlarla süsledik.” (Saffat, 6)

“Peki onlar, üzerlerinde yükselip giden göğü nasıl mükemmel bir nizam içinde binâ ettiğimize, onu yıldızlarla nasıl süslediğimize ve onda en küçük bir çatlağın, kusur ve düzensizliğin olmadığına ibretle bakmazlar mı?” (Kaf, 6)

                Yıldızlar gök bilimiyle ilgilenen astronomların asırlar boyunca en çok ilgilendiği gök cisimleri arasında yerini almıştır.

Müslüman bilginlerin astronomi alanında kaleme aldıkları, önemli bir kısmı yıldızlara dair çok sayıda eser arasında özellikle Muhammed b. Mûsâ el-Hârizmî’nin (ö. 232/847’den sonra) yedi gezegenin hareketleriyle ilgili cetveller ve denklem tablolarının da yer aldığı Zîcü’s-Sind-Hind’i (Zîcü’l-Hârizmî) İslâm dünyasında geniş bir uygulama alanı bulmuş ve XII. yüzyılda Latince’ye tercüme edilmiştir.[4] b


[1]. https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/iki-yuzlu-yildiz-kesfedildi

[2]. https://www.bilimup.com/yildizlar-nasil-dogar

[3]. https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/yildizlarin-yasi-nasil-tahmin-ediliyor

[4]. Yavuz Ünat, “Yıldız” maddesi, TDV İslâm Ansiklopedisi, c.43, s.534-538.