Gece ve Gündüz

Yeryüzü Ayetleri – Cihan Malay / 2023 Eylül / 130. Sayı

Dünya, Güneş etrafında dönerken aynı zamanda kendi etrafında da ekseni eğik bir şekilde dönmektedir.

Güneş’in kütle çekimine bağlı olarak etrafında bir yörüngede dolaşan sekiz gezegenden biri olan Dünya’nın, iki türlü hareketi bulunur:

Birinci hareketi, kendi ekseni etrafında dönerek yaptığı günlük hareketidir. Bu dönüşü 24 saatte tamamlar. Dünya’nın kendi ekseni etrafındaki hızı en fazla saatte 1670 km’dir. Kutuplarda hız sıfırdır.

İkinci hareketi, Güneş etrafında dönerek yaptığı yıllık hareketidir. 365 gün 6 saat yani 1 yıl sürmektedir.

Dünya’nın bu hareketleri sonucunda birçok sonuçlar meydana gelir. Günlük hareketinin sonuçlarından biri gece ve gündüzün oluşmasıdır. Bunun dışında günlük sıcaklık farkları ve cisimlerin gölge boylarında değişme günlük dönüş nedeniyle gerçekleşmektedir. Yıllık hareketinin sonuçlarından biri de mevsimlerin oluşmasıdır.

Gece ve gündüz peki ne şekilde meydana gelir:

“Dünya’nın kendi ekseni etrafında dönmesiyle Güneş ışınlarının Dünya’yı aydınlatan kısımları gündüzü, aydınlatmayan kısımları geceyi yaşar.”

“Düşünüp ibret almak ve şükretmek isteyenler için gece ile gündüzü birbiri ardına getiren de O’dur.” (Furkan, 62)

“Allah’ın geceyi gündüze kattığını, gündüzü de geceye kattığını; her biri belirli bir süreye kadar hareketini sürdürmek üzere güneşi ve ayı (buyruğuna) boyun eğdirdiğini ve Allah’ın yapıp ettiklerinizden kesin olarak haberdar olduğunu bilmez misin?” (Lokman, 29)

Kur’an-ı Kerim hiç durmadan tekrar ederek devam edegelen gece ile gündüzün oluşumunu,  onların yaratıcısının varlığına, kudretine ve tekliğine -ki zira böyle olması yeryüzünün dengesinin bozulacağı muhakkaktır[1]– delil olarak zikretmiştir:

“De ki: “Hiç düşündünüz mü, Allah geceyi kıyamet gününe kadar üzerinizde devamlı kılsa, Allah’tan başka size ışık getirecek bir tanrı var mıdır? Hâlâ söze kulak vermeyecek misiniz!

 De ki: “Ne dersiniz, Allah gündüzü üzerinizde kıyamet gününe kadar devamlı kılsa, Allah’tan başka size istirahat edeceğiniz geceyi getirebilecek bir tanrı var mı? Hâlâ (gerçeği) görmeyecek misiniz?

Allah, rahmetinden dolayı size geceyi ve gündüzü yarattı ki dinlenesiniz, lutfundan rızkınızı arayasınız ve bütün bunlara şükredesiniz.” (Kasas, 71-73)

Yarattığı her şeyi bir uyum içerisinde yaratan el-Hakim olan Allah, gece ile gündüzden birinin meydana gelerek düşünülmesi durumunda olması muhtemel sorunlar üzerinde bizleri düşündürmektedir. Konuyla ilgili çalışmalarda bulunulmuş ve bu durumun meydana gelmesi halinde oluşabilecek ihtimaller şöyle belirtilmiştir:

Dünya’nın güneş etrafında dönmemesi anlamına gelir.

– Dünya’nın yüzeyi sürekli olarak aynı noktaya güneş ışığı alırken, diğer yüzeyi sürekli olarak karanlıkta kalacaktı.

– Güneş ışığı yüzeyleri ısıtarak, rüzgarların ve fırtınaların oluşmasına neden olur.

– Dünya’nın yüzeyi sürekli aşırı ısınacak veya soğuyacak ve yaşam için uygun hale gelmeyecekti.

– Bitkilerin ve hayvanların biyolojik saatlerini de etkilerdi.

Biyolojik saat, organizmaların yaşam döngüsünü, uyku düzenini ve metabolizma hızını düzenler.

– Dünya genelindeki hava koşullarını da etkilerdi.

– Gece ve gündüz döngüsü, atmosferdeki sıcaklık farklarını dengelemeye yardımcı olur ve hava akımlarını yönlendirir. Bu döngünün olmaması, dünya genelindeki hava koşullarının istikrarsızlaşmasına neden olacaktır.

Gecenin ardından yine gece gelse, dünyadaki tüm karbondioksit yüzdesi vs. değişirdi ve muhtemelen ölürdük. Çünkü bitkiler gece yarısı dışarı karbondioksit, gündüz oksijen veriyor. Bitkiler dünyaya hep karbondioksit verseydi bu zehirlenmelere sebep olacaktır.

Hep gece olsa bitkilerde  ışık görmeyince solup ölebilirdi. Fotosentez de yapamayacaklar. Sadece yapay ışıkla belki. Hep gece olsa ve meyveler olmasa “Biz ne yiyeceğiz?” sorusu da gündeme gelebilirdi.

Hayvanların bir kısmı da otçul, ortalıkta ot kalmayınca, onlar da olmazdı. Zincirleme trafik kazası olurdu herhalde![2]

 “Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı sizin emrinize verdi; yıldızlar da O’nun emriyle emre hazır kılınmıştır. Şüphesiz bunda, aklını kullanabilen bir topluluk için ayetler vardır.” (Nahl, 12)

Gece ile gündüzün, ay ile güneşin ve bir kıraate göre yıldızların, çeşitli renklerdeki nebatatın insanların hizmetine verilmesi mecazi bir anlatım olup maksadı şudur: Dünyanın kutup bölgeleri dışındaki yerlerinde gece ve gündüz, insanın bedensel ve psikolojik sağlığına, çalışma ve istirahat etme ihtiyacına uygun periyotlarla, kusursuz bir düzen içinde yer değiştirmektedir; bu suretle –aksi de mümkün olmakla birlikte– genellikle gece insanların dinlenmesine, gündüz de çalışmasına daha elverişli kılınmıştır. Güneşin, ayın ve yıldızların, yeryüzünde hayatın oluşması, gelişmesi ve kolaylaşması yönündeki rolü de yeryüzü varlıkları içinde en çok insanlara yaramaktadır; çeşitli bitkilerden de birçok canlı istifade etmektedir. Ama sonuçta bütün canlılar içinde yeryüzünün imkânlarını kendi lehine en iyi şekilde kullanan varlık insandır.[3]

Gece, Dünya’nın Güneş karşısındaki hareketleri sonucunda ortaya çıkan bir zaman dilimini ifade etmektedir.

Bir günün iki parçası olan gece ve gündüz, Kur’ân’da aynı zamanda Allah’ın varlığının, kudretinin ve birliğinin bir âyeti yani delili olarak sunulmaktadır.

İnsan, gecenin sessiz ve sakin ortamında sadece bedenini değil aynı zamanda zihnini ve ruhunu da dinlendirmektedir. Böylelikle insan ertesi güne, daha dinç bir zihin, ruh ve bedenle çıkmaktadır. Öte yandan gece vaktinde, bir yandan önceki günün amel ve eylemlerinin muhasebesi yapılırken, bir yandan da sonraki güne hazırlık yapılmaktadır. [4]

Güneşin batmasıyla oluşan gece ile ortalığın karanlığa bürünmesi, ışığın kapatılması gibi insanın uyumak ve dinlenmek için ihtiyaç duyduğu bir ortamı hazırlamaktadır.

Malum olduğu üzere gece ve gündüzden bir gün, bir günden de haftalar, aylar ve yıllar meydana gelmektedir. Bir günün yarısı geceden ibaret olduğuna göre, bir haftanın, bir ayın, bir yılın ve bir ömrün yarısı da geceden ibaret demektir. Diğer bir deyişle gece her halükarda, tüm vakitlerin yarısını oluşturmaktadır. Bundan dolayı olsa gerektir ki, Kur’an tüm zamanın yarısını oluşturan gece üzerinde çok durmakta, dikkatleri gece üzerine çekmektedir.

Gece ve gündüzün birbirini izlemesi arzın dönmesinden, sürelerinin eşitsizliği de dönme eksenlerinin eğikliğinden ileri gelir. Bu şartlarda arzın kendisini aydınlatan güneşe göre aldığı çeşitli konumlara bağlı olarak yeryüzünün bütün noktaları ışıkta ve gölgede birbirine eşit olmayan yörüngeler çizer. Kutup bölgelerinde gece ve gündüz altışar ay sürer.

Birinin, diğerinin yerine geçmesi; kısmen olması ise birinin uzayıp diğerinin kısalması demektir. Birinin, diğerinin yerini alması da, birinin uzayıp diğerinin kısalması da tam bir denge ve düzen içinde işlemektedir. İşte Kur’ an, Allah’ın güç ve kudretine gerçekten açık bir delil teşkil eden bu durumun gözden kaçırılmaması ve tefekkür edilmesi gerektiğini bildirmektedir. [5]


[1]. “Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka tanrılar bulunsaydı kesinlikle yerin göğün düzeni bozulurdu. Demek ki arşın rabbi olan Allah, onların yakıştırdıkları sıfatlardan münezzehtir.” (Enbiya, 22)

[2]. O. Kara, Müslüman Dua ve İman, e-Kitap Projesi, s.?

[3]. Kur’an Yolu Tefsiri, 3/382-383.

[4]. Fatih Tok, Kur’ân’da Geceye Dair Kavramlar ve Eylemler, Cumhuriyet İlahiyat Dergisi, Haziran 2020, 24 (1): 141-165.

[5]. Erdoğan Baş, Kur’ an’ ın Zamanın Yarısı Olan Geceye Yüklediği Anlam, Uluslararası İslam Medeniyetinde Zaman Sempozyumu, 08-11 Ekim 2015 Konya, c.1, s.41-50.