Etkili Konuşma Sanatı – Erkan Perver / 2024 Mart / 136. Sayı
Önceki bölümümüzde topluluk karşısında konuşma yapmanın herkesi heyecanlandıracağını, bunun gayet normal olduğunu, bu konuda yalnız olmadığımızı, korkularımızla savaşmak yada yok saymak yerine, korkularımızı tanımayı ve kendimize şefkat gösterip, anlayışlı olmayı, bunun bizi daha rahat hissettireceğini ve korkularımızı yenmenin yöntemlerini anlatmıştık. Ayrıca konuşmamızın konusunu iyi belirlememiz gerektiğini, bilgi ve düşüncelerimizi doğru toparlamamız sonucu iyi bir konuşmanın meydana geleceğinin ipuçlarını vermiştik. Şimdi yeni adımımıza geçelim.
İyi ve etkili bir konuşma yapmanın en önemli yolu, tutku, istek ve özgüvendir. Unutmayalım, ne iş yaparsak yapalım, işimizi severek yapmak ve her zaman en iyisini yapmak için elimizden gelen çabayı göstermek ve bunun için çok çalışmak yani işimize tutku ile bağlı olmak ve kararında özgüven ustalığa yol açar. İnsan potansiyelini ortaya çıkarma konusunda tutkulu, istekli, inatçı olmalıdır. Bizim iyi bir konuşmacı olarak nitelendirdiğimiz ya da başka bir deyişle iyi bir hatip olarak gördüğümüz kişiler, ortak bir şeyi paylaşırlar, tutkularını. Tutku ve topluluk önünde konuşma birbiriyle yakından ilgilidir. Bugün yapılan bilimsel araştırmalar büyük ideallere sahip insanların başkalarına ilham ve enerji verebildikleri, etkileyebildikleri anlaşılmıştır. Daha tutkulu konuşmacılarda, dinleyicilerinin enerjisini harekete geçirmeyi başarabilen kişilerdir. Bizim de yapmamız gereken şey, konuşmalarımıza tutkumuzu yerleştirmektir. Bu adım çok ama çok önemlidir. Konularına içtenlikle tutkulu olanlar yani güçlü bir istek ve samimiyetle konularına hâkim olanlar iyi konuşmacı olur. Dinleyicilerine ilham verirler. Başarının mutluluğa götürmediği, mutluluğun başarıyı getirdiği söylenir. Nasıl düşündüğünüz, uzmanlığınıza olan güveniniz, konunuza olan tutkunuz iletişimde duruşunuzu doğrudan etkiler. Düşünceler, beyin kimyamızı değiştirerek ne söylediğimizi, nasıl söylediğimizi şekillendirir. Ama tutkulu olmak yetmez özgüvenli de olmalıyız.
Peki Özgüven Nedir?
Özgüven kavramını, her zaman iyi olduğumuzu sanmak, her zaman her şeyi başarabileceğimizi düşünmek olarak bize yansıttılar ama aslında özgüven kendini tanıyor olmaktır. Her insanın iyi tarafları da vardır, desteklenmesi gereken tarafları da. İyi taraflarımızı dahada geliştirip daha da güzelleştirip noksan taraflarımızı da düzeltip tamamlamalıyız. Mükemmel bir insan olamayız. Psikolojide en önemli şeylerden biride şefkat ve kabuldür. Kendimize anlayış göstermek iyi ve kötü demeden olanı olduğu gibi kabul etmek çok önemlidir. Özgüvenle konuşmak, görüşlerinizi inançla ifade etmek anlamına gelir. Bir topluluk önünde konuşma yaparken özgüvenle konuşmak, başkalarının size güvenmesini sağlar. Bu nedenle usta bir konuşmacının başarılı bir konuşma yapmasında kilit rol oynar.
Özgüvenimizi Nasıl Geliştirebiliriz?
Bir konuşma ya da sunum yapmadan önce söyleyeceğiniz şeylere gerçekten inandığınızdan emin olmak, yani samimiyet çok önemlidir. Söylediklerine gerçekten inanan biri gibi görünmeli, dinleyicilere bunu hissettirmeliyiz. Bu nedenle doğrulanma ihtiyacına benzeyen bir davranışın yerine, özgüven sergilememiz elzemdir. Dinleyiciler ile göz teması kurmalıyız. Göz teması her zaman kelimelerden daha samimi bir yoldur, unutmamalıyız ki göz teması nebevi bir yöntemdir. Başkalarının söylediklerimizi daha dikkatli bir şekilde dinlemelerini sağlar. Bu temas karşı tarafı söylediklerimizin içine çeker. Ayrıca mesajımızı daha net bir şekilde ifade etmemize ve öz güvenimizi artırmaya yardımcı olur. Zemine, tavana ya da özellikle topluluk içindeki herhangi bir kişiye bakmak, kendimize daha güvensiz hissetmemize neden olabilir ve biz ne kadar aksini düşünsek de dinleyiciler bunu algılayabilir.
Konuşmanızın Planı
Usta bir konuşmacı, her zaman iyi bir plana sahiptir. Mükemmel eserler, mükemmel planlamalar sonucu ortaya çıkmıştır. Gördüğünüz her başarılı eser mutlaka iyi bir plana sahiptir. Hele bir yola çıkalım sonra kervanı yolda düzelim düşüncesi yanlıştır. Bizler de iyi bir konuşmanın mutlaka ve mutlaka icra edilmeden önce iyi bir planla şekillendirmesi gerektiğini bilmeliyiz.
Konuşmanızın Başlangıcını Planlayın
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem çoğu zaman ashabına bir şey anlatacak olsa, “bu neden böyledir bilir misiniz?” diye soruyla başlayıp dikkatleri çektikten ve ashabından Allah ve Rasûlü daha iyi bilir cevabını aldıktan sonra konuşmasını sürdürür ve mesajını verirdi. Günümüzden örnek verecek olursak neden pek çok televizyon reklamı dikkat çekici, ilgi uyandırıcı hatta enteresan görüntülerle başlar. Cevap basittir; izleyicinin ekrana yoğunlaşmasını, dikkatini vermesini sağlamak için. Zira reklamını yaptıkları ürünün ve size sundukları reklamın akılda kalmasını sağlamak için bu gereklidir. Sizde konuşmanın başlangıcını planlarken bu amacı unutmamalı, konuşmanızın ilk sözlerini bu amaca yönelik hazırlamalısınız. İlk sözleriniz ilgi uyandırmalı, dikkatleri ağzınızdan çıkacak bir sonraki sözlere çekmelidir. Usta konuşmacılar öncelikle dikkatleri çekici bir giriş yapıp dinleyicilerin ilgisini topladıktan sonra sunum ya da konuşmalarına devam ederler. Gelin ilgi toplayıcı metotlardan kısaca bahsedelim;
Bir ayet ya da hadisle ya da bir hikâye ya da şiirle başlangıç yapın. Hikâye anlatımında ustalaşın. Malumunuz Rabbimiz Kuran-ı Kerimde birçok yerde bir konuyu anlatmaya başlamadan önce geçmiş kavimlerin kıssalarını anlatır bize, zira bu konunun akılda kalması için en iyi yöntemdir. Allah (cc) bize kıssalar ile bu yöntemi de öğretmektedir aslında. İyi bir başlangıç merak duygusu verir ve konuşmanın ya da sunumun sonunu merak ederek izlemeye ve dinlemeye devam etmesine sebep olur. Konuşma sanatında ustalaşmak istiyorsak, tutkuyla, öz güvenli ve anlattığımız hikayelerle dinleyiciyi sürekli olarak kendimizde tutmayı başarmalıyız. Konumuzla alakalı iyi hikayeler, kıssalar ve anekdotlar Peygamber efendimizin ya da ashabının hayatından örnekler seçmemiz gerekir. Bu hikayeleri mümkünse güncelleyerek konuşma metninizin doğru yerlerine yerleştirmelisiniz. Ayakta en uzun süre alkışlanan konuşmanın %65’i aralara yerleştirilen hikayelerden oluşmaktadır. Beyin taramaları, hikayelerin insan beynini simüle edip meşgul ettiğini konuşmacının izleyiciyle bağ kurup izleyicinin, konuşmacının görüşüne katılmasını çok daha olası kılacağını ispatlamıştır. Hikayeler daha fazla ilgi çeker ve dinleyicilerin maneviyatına, ruh dünyasına etki eder.
İkna Edin
İknanın 3 unsurla temsil edildiğine inanılır. Güvenirlik, mantık ve duygulara hitap etme.
1) Güvenirlik, bizler başarılarına, sıfatlarına, deneyimlerine saygı duyduğumuz insanlarla hemfikir olma eğilimi gösteririz ve anlattıklarına güveniriz.
2) Mantık, veriler ve istatistikler verirsek anlattığımız konu dinleyicilere daha mantıklı gelecek ve akılda kalacaktır.
3) Duygulara hitap etme, konuşmacı olarak siz anlattığınız konuda dinleyicilerin hassas oldukları noktalara sık sık deyinin. Buna bir örnek verecek olursak; deprem bölgesinde arama kurtarma yapan ekipler, belki günlerce enkaz altında bütün tehlikeleri göze alarak hatta canlarını bile hiçe sayarak, enkaz altına girerek görevlerini icra ettiler. Fakat bunu yapılan bir sunumda yada konuşmada izleyicilere ya da dinleyicilere duygularına hitap edecek şekilde anlatabilmek için ne kadar fotoğraf gösterirseniz gösterin ne kadar anlatırsanız anlatın, enkaz altından kurtarılan yüzü gözü toz, yara içinde ufak bir çocuğun onu kurtaran ekipten birinin saçını okşarken çekilmiş fotoğrafı kadar ya da annesinin cenazesi başında ağlarken kurtarma ekibinden birinin elini tutarken çekilen fotoğrafı kadar iyi anlatamaz. Bütün bunları yani güvenirlik, mantık ve duygulara hitap etmeyi istatistiksel olarak söylemek gerekirse, iyi bir konuşmacının metni %65 duygulara hitap etme, %25 mantık ve %10 da güvenilirlikten meydana gelir.
Yeninin Gücü
Dinleyiciye tamamen yeni bir şey sunarak yeninin etkileyiciliğini kullanın. İnsan beyni yeniliği sever, alışılmamış ya da umulmadık bir unsur dinleyicinin ilgisini çeker. Çoğumuzun öğrenmek, keşfetmek için doymak bilmez bir arzusu vardır. Bu arzuyu ciddiye alıp dinleyiciye yeni bilgiler vermek, onları konuşmanıza bağlı tutar. Konunuzu güncelleyerek onların gündelik hayatlarıyla konuyu ilişkilendirirseniz ilgilerini yakalamış olursunuz. Şunu belirtmekte fayda var, bu yeniliği konuşmacının basit bir şekilde yapıyor olması çok önemlidir. Bunu bir örnekle açıklayalım mesela bir mikrofonu ve özelliklerini anlatan bir reklam dinlediğimizi varsayalım. Bu cihaz dip ses temizliği ve miksaj yaparak merkezi işlem biriminin saat vurum sıklığının dinamik kontrolü aracılığıyla taban işletim frekansının üstünde çalışmasını sağlar. Böyle bir açıklama yapıldığını varsayalım. Bu tanım size bir şey ifade etti mi? Konuyla alakalı uzmanları hariç kimse bu tanımdan hiçbir şey anlamaz. Peki ya bu mikrofonun konuşma yapmanızı kolaylaştırdığı söylense? Bu tanım daha basittir ve dinleyiciye daha etkili gelir. Yenilikleri anlaşılır dilde vermek bu bakımdan çok kıymetlidir. Aksi takdirde dinleyicinin dikkati dağılır, iyi hissetmez ve sağa sola bakmaya başlar.
Konuşmanızda, dinleyicilerin şaşıracağı, dikkatlerini çok çekecek vay be dedirtecek ya da ben hiç böyle düşünmemiştim diyecekleri anlar olsun
Her bir iyi ve akılda kalan konuşmanın en az bir kez böyle anları vardır. Konuşmanızın içeriği eğer dinleyicilerin zihnine kazınabilirse daha etkili olacaktır. Bu usta bir konuşmacının konuşma planının bir parçasıdır. Bu an, konuşmacı konuşmasını bitirdikten çok uzun zaman sonra dahi akıllarda kalır. Son olarak konuşmanın sonunu da planlayın, sonlar önemlidir. Yaptığınız etkili konuşmanın sonunda ufak bir özet yapmak, dinleyicinin aklında daha uzun süre yer etmenizi ve sunumunuza olan hakimiyetini ispat eder. Bu dinleyicinin size olan güvenini artırır. Ana başlıkları tekrarlayın, toparlayın ve yine iyi, akılda kalıcı kelimelerle konuşmanızı sonlandırın.
Gelin bu bölümde neler öğrendiğimizin üzerine bir değerlendirme yaparak bu yazımızı bitirelim. Tutku, yani işinizi severek, zorluklara aldırış etmeden, kararlı bir şekilde ve tabi ki özgüvenle yaparsanız başarıya ulaşabileceğinizden bahsettik. Sonra konuşmacının iyi bir plana sahip olması üzerinde durduk. Mükemmel bir planın mükemmel neticeler vereceğini söyledik. İyi bir başlangıç yapmamız gerektiğini, usta konuşmacılar öncelikle dikkat çekici bir giriş yapıp dinleyicilerin ilgisini topladıktan sonra konuşmasına devam eder dedik. Ardından bunu yaparken kullanabileceğimiz bazı yöntemlerden bahsettik. İknanın 3 unsurla temsil edildiğine değindik. Güvenirlik, mantık ve duygulara hitap etme yöntemlerinden örneklerle konuşmamızın nasıl zenginleştiği üzerinde durduk. İstatistikler paylaşmamız gerektiğini, bunun usta bir konuşmacının planları arasında yer alması gerektiğini söyledik. Dinleyiciye tamamen yeni bir şey sunarak yeninin etkileyiciliğini kullanmalıyız dedik. Son olarak da konuşmanızda dinleyicilerin vay be demelerine sebep olacak yerler olmalı ve etkileyici kelimelerle konuşmanızı sonlandırmanızın gerekliliğinden bahsettik.
Bu yazımızın da sonuna geldik. Umarım sizler için de faydalı ve öğretici olmuştur. Bir sonraki bölümde zaman yönetiminden bahsedeceğiz, zira mikrofonu eline alan herkes konuşmasını uzatmaya meyillidir hele ki birde dikkatli bir şekilde dinlendiğini görürse. Allah a emanet olunuz.[1]
[1]. Faydalanılacak kaynaklar: Kubbe altı lugati, trt telaffuz