Gündem Analiz – Nedim Bal / 2020 Mart / 88. Sayı
15Temmuz 2016 yılında yaşanan darbe girişiminden bu yana son KHK ile kamu görevinden uzaklaştırılanların sayısı 125 bine ulaştı. Binlerce kişi hakkında halen soruşturmalar devam ediyor.
Kamudan ihraçların en çoğu emniyet teşkilatı içerisinde yaşandı. Sonra sırasıyla ordu içerisinde, eğitim bakanlığında, adalet bakanlığında ve diğer bakanlıklara bağlı kurumlarda.
KHK ile kurumlardan ihraç edilen birçok insanın mağdur/suçsuz olduğu yine yapılan resmî açıklamalarla ortaya çıktı. Fakat bu suçsuz insanların bir kısmının mağduriyetlerinin giderilmediği de ortada.
Bu önemli husus bir kenara insanın aklına şöyle bir soru gelmiyor değil: “Emniyetten, ordudan, eğitim, adalet ve diğer bakanlıklardan atılarak boşaltılan kadroların yerini kim dolduracak veya kimlerle dolacak?
Yakın zamanda yeni bir darbe söylentilerinin ortalığı kasıp kavurduğu herkesçe malum. Bu iddialar gerçekleşir mi gerçekleşmez mi bilinmez. Fakat olası böyle bir girişimin hangi kesimden gelebileceğine dair ışık tutan Metin Gürcan’ın Al-Monitor’da yer alan makalesini sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Muhafazakâr Blok ve Perinçek Grubu
Adalet ve Kalkınma Partisi 14 yıldır (18 yıl oldu) hükümeti elinde bulundurmasına rağmen güvenlik ve istihbarat konuları ile ilgilenen kıdemli bir ekip kurabilmiş değil. Bundan dolayı MİT, Jandarma Komutanlığı, Savunma Bakanlığı ve TSK’nın üst düzey kademelerinde oluşan boşlukları doldurmak için iki ayrı grubun güç mücadelesi kaçınılmaz oluyor.
Cemaatin Yerini ‘Perinçek Grubu’ mu Dolduruyor?
Bu gruplardan bir tanesi 1 Kasım seçimlerinde 50 milyon seçmenden sadece 120.000 yani yüzde sıfır nokta yirmi beş (%0.25) destek alabilen ve liderliğini Doğu Perinçek’in yaptığı Vatan Partisi.
(Vatan partisi) Laik, izolasyonist, aşırı milliyetçi, sosyalist, Amerika ve Batı karşıtı, Rus ve Çin taraftarı ve Avrasyacı karakteri ile tanınan siyasi bir parti. (Aynı zamanda Parti lideri Doğu Perinçek, Türkiye’de maoizm’in temsilcisi olarak bilinir.) (Bu grubun) çok gücü yok. Ancak devletin güvenlik ve istihbarat kurumlarının üst kademelerindeki etkisi giderek artıyor.
Fethullah Gülen hareketinin ana hedefi bu grupla ilişkisi bulunan üst düzey askeri ve istihbarat görevlilerini pasifize etmekti… Bu dönemde askeri vesayeti kaldırmak için AK Parti hükümeti ve cemaat iş birliği içerisindeydi. (2006-2014 yılları arasında)
(O dönemde) Perinçek grubu çalışanlarının yerini alan Gülenciler şu an görevden uzaklaştırıldılar. Şu an Perinçek grubu, Gülenci Paralel Devlet unsurlarını temizlemek ve PKK’ya karşı mücadele vermek için Recep Tayyip Erdoğan’ın en çok güvendiği oluşum gibi görünüyor.
“Erdoğan Varlığımıza Güveniyor”
(Perinçek) Grubunun temel düşüncesi; Türkiye’nin mevcut sorunlarının üstesinden gelmek için cumhuriyetin ilk yıllarına ve o yıllardaki Kemalizm, bağımsızlık, laiklik, devletçilik ve milliyetçilik anlayışına geri dönülmesi gerektiğidir.
Ankara’daki bazı çevrelerce (eski) Başbakan Binali Yıldırım’dan bile daha etkili olduğu düşünülen Perinçek, 16 Ağustos’ta katıldığı bir televizyon programında “Ak Parti’nin mevcut kadroları Türkiye’yi yönetemiyor. Bu yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan devletin önemli kademelerindeki varlığımıza güveniyor.” dedi.
“Cemaatlerin Kökünü Kazıyacağız”
Birçok emekli general ve üst düzey hâkimi bünyesinde bulunduran Perinçek Grubu, devlet ve sivil toplum nezdinde Gülen hareketi tehlikesinin geçmediğini düşünüyor. Aynı anda hem Erdoğan’ın mevcut kişisel karizmasını hem de Cumhuriyet’in kurucu ilkelerini korumayı ana amaç edinmelerinin arkasında da bu sebep yatıyor. Ancak bu grup, Ak Parti tabanını oluşturan muhafazakârlar ile uzlaşamıyor. Perinçek, Erdoğan Hükümeti’ne karşı darbe hazırlığında olduğu iddiası ile beş yıl süre ile cezaevinde tutuklu kalmış ve tahliyesi sırasında; “Cemaatlerin kökünü kazıyacağız” demişti.
AK Parti İçinden Bir Hareket: Erdemliler
Devlet’in güvenlik ve istihbarat kademelerinde güçlü bir pozisyon elde etmeye çalışan bir diğer grup ise Ak Parti’nin milliyetçi ve muhafazakâr tabanından gelen Erdemliler Hareketi. Nakşibendi tarikatının bir kolu olan Menzil ve Süleymancılar gibi dini grupların desteğini arkasında bulunduran oluşum devlet kademelerinde artış gösteren Perinçek Grubu etkisinden derin endişe duyuyor. Star (şimdilerde Karar) Gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren geçtiğimiz günlerde bir yazısında “Şu sıralar dikkate alınması gereken en büyük risk, yargıda, silahlı kuvvetlerde ve üniversitelerde muhafazakâr bilinen kadroların “FETÖ mensubu” yaftasıyla tasfiye edilmesi ve özellikle Doğu Perinçek’in uzantılarına alan açılmasıdır.” dedi.
Taşgetiren ayrıca “Yapılmak istenen, Ak Parti’ye, kendi eliyle kendi sosyal tabanını tasfiye ettirmek ve devlet kadrolarını, çok kolaylıkla yeni bir paralel yapı oluşturma riski taşıyan, üstelik ideolojik bakımdan yüzde yüz Ak Parti karşıtı gruplarla doldurmak.” dedi.
Akit yazarı Ali Karahasanoğlu “Gitti FETÖ, geldi Perinçek’e eyvallah edemeyiz!” başlıklı yazısında “Perinçek Grubunun FETO temizliğini, hassas devlet kademelerindeki İslamcıları temizlemek için kullandığını” söyledi.
Perinçek ve Muhafazakâr Blok Arasında Çekişme
Yeni Şafak yazarı (şu an gazetedeki yazılarına son verildi) Kemal Öztürk, “İslamcılık tam olarak nedir? Tasfiye mi ediliyor?” başlıklı yazısında kendilerini “Reisçi” olarak nitelendiren “yeni yetme” bir grubun İslamcılar ile Gülencileri aynı kefeye koyduğunu söyledi. Öztürk’e göre tasfiyeler, İslamcı ve muhafazakârları önemli resmi görevlerden uzaklaştırmak için kullanılıyor.
(Bu ciddi iddiaları dile getiren ve Ak Parti kurmaylarını uyaran tüm yazarların hükümeti destekleyen medya kuruluşlarından birer birer uzaklaştırılmaları tesadüf ile açıklanır mı bilinmez!!!)
Muhafazakâr-milliyetçi grubun en büyük endişesi, “Perinçek Grubunun OHAL’den de faydalanarak devlet kademesindeki muhafazakâr-milliyetçi ve AK Parti yanlısı kadroları Gülenci yaftası/iftirası ile boşaltacağı fikri”.
Üst düzey kadrolarının yaklaşık %70’i sivilleştirilen Savunma Bakanlığı ve aynı şekilde üst düzey kadrolarının sivilleştirilmesi planlanan Jandarma Komutanlığı’nda, Perinçek Grubu ve muhafazakâr bloklar arasında sert bir mücadele var. Ankara’da konuşulan bir diğer kritik soru ise boşalan 400 MİT kadrosunu Perinçek Grubunun mu yoksa muhafazakârların mı dolduracağı.
Unutmamak gerekir muhafazakâr-milliyetçi blok her ne kadar temelde AK Parti tabanı olsa da Gülencilerin manipülesi sonrası Erdoğan için büyük bir güvenlik boşluğuna sebep oluyorlar. Perinçek Grubu en başından beri Gülencilerle mücadele ediyor. Ancak Gülencileri devletten temizleme süreci, Erdoğan’ın dahi belirttiği üzere, masum ve suçlunun ayrılması konusunda büyük bir sorun ortaya çıkardı.
Erdoğan Güç Mücadelesini Nasıl Yönetecek?
Perinçek Grubu, Erdoğan’a iki konuda yardımcı oluyor. Grup, laikler üzerinde gözle görülür etkisi bulunan tek siyasi oluşum ve Erdoğan bu etkiyi laik muhalefeti bir derecede kontrol etme çabası için kullanıyor. Ek olarak, bu gruba güvenerek Erdoğan, devlet bürokrasisinin ve sivil toplumun olası yeni bir darbe girişimine karşı tetikte tutmayı başarıyor.
Ancak güvenlik-istihbarat bürokrasisini laik, sosyalist, İslam karşıtı ve aşırı milliyetçi ideolojiye sahip bu gruba tamamen teslim etmek muhafazakâr-milliyetçi AK Partili elitlerin ve AK Partili insanların bürokrasi sahnesinden silinmesine yol açabilir.
Erdoğan, Gülenciler ile mücadelesinde ve kişisel güvenliğinde Perinçek Grubuna hayati bir biçimde ihtiyaç duyuyor. Eğer bundan faydalanan Perinçek Grubu, bürokrasideki tasfiyelerde ileri giderse bu Erdoğan’ın uzun vadede yakın çevresini ve hatta kişisel geleceğini de tehdit edebilir.[1]
Nitekim daha önce yapılan HSYK (Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu) seçimlerini Gülen Grubuna yakın isimler kazanarak yargıda büyük bir güç elde etmişti. Elde ettikleri bu güç ile davaları istedikleri gibi yönlendirebiliyorlardı. Fakat 2014 yılında yapılan son (HSYK) seçimlerinde Gülen yargısına karşı içerisinde her türlü ideolojik eğilimin yer aldığı ‘Yargıda Birlik Platformu’ seçimleri kazandı.
Bu seçim sonuçlarından sonra Doğu Perinçek şu açıklamaları yaptı: “HSYK seçimlerini cumhuriyet yargısı kazandı. Seçilen yargıçların ve savcıların hükümetin emrinde olmayacağı garantisini ben veriyorum. Hepsi pırıl pırıl cumhuriyet yargıçları. Yargıyı parçalayan Fethullah Gülen grubu yerle bir oldu, bozguna uğradı. Türkiye’nin önü açıldı”
Çok yakın zamanda 18 Ocak 2020 tarihinde N Gazete ile yaptığı bir söyleşide Doğu Perinçek yine şunları söyledi: “AK Partinin tek başına yönettiği dönem artık bitti. Bundan sonra Ak Parti tek başına Türkiye’yi yönetemez…. Yani Kemalist devrimi tamamlayacağımız bağımsız, üreten bir Türkiye kuracağımız iklim Avrasya’dadır. Yeni dünya medeniyeti de oradan yükseliyor(!)”
Türkiye’nin her noktadan sıkışmışlığı gelecekte Müslümanların önüne ne şartlar koyacak bilemiyoruz. Bunları hep beraber yaşayarak göreceğiz…
Müslümanların İslami taleplerini unutturan ve yavaş yavaş laikleştiren iktidar yanlısı zihniyetin şerrinden de İslam’a kökten düşman olan zihniyetin şerrinden de Allah azze ve celle’ye sığınıyoruz.
Rabbim bizleri sadece İslam’a razı olan, İslam’ı talep eden ve istikamet üzere olan ve ölen Müslümanlardan eylesin…
Allaha emanet olunuz.
[1]. Metin Gürcan, Al-Monitor; Tercüme: Mepa News