Nebevi Aile – Halime Yılmaz / 2025 Mart / 148. Sayı
Hamd, alemlerin Rabbi Allah’a mahsustur. Salat ve selem, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e, onun ailesi ve ashabına olsun. Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi ve ihsanı tüm Müslüman kardeşlerimin üzerine olsun.
9. Yuvanda Sevgi ve Saygıyı Es Geçme
Nasıl es geçilsin? Sevgi ve saygının olmadığı bir ilişkide bereket, huzur, tat ve mutluluk yoktur. Karı koca arasında saygı yoksa, yaşadıkları evde muhabbet olamaz. Saygının olmadığı yerde sevgi ortaya çıkmaz. Sevgi de saygı da kendiliğinden neşet eden bir ayrık otu değildir. İkisi de özenle dikilip dikkatlice sulanıp hassasça büyütülmesi gereken iki ağaca benzerler. Bu iki ağacın kökleri birbirine bağlıdır. Biri olmazsa diğeri de var olamaz.
Sevgi öyle güçlü bir duygudur ki yuvayı ayakta tutar. Zayıflayan ilişkileri kuvvetlendirir. Kusurların gözde büyümesine engel olur. Saygı ise sevginin ektiklerini yeşertir. Büyütür. Güzelleştirir. Karı kocayı birbirine kenetlendirir.
Bir yuvada sevgi ve saygı olabilmesi için eşlerin önce kendilerini sevmeleri ve özsaygıları olması gerekir. Kendisini sevmeyen ve kendisine saygı duymayan bir eşin diğer eşi sevip sayması beklenemez. Bir insanın kendisini sevmesi için öncelikle iyi ve dengeli bir ruh sağlığına sahip olması gerekir. Bu arada belirtmeliyim ki kendini sevip saymaktan kastım, kendini beğenmek değildir. Kendini sevmek, kendinin iki dünya saadetini isteyecek ve bunun için gerekenleri yapacak kadar kendine değer vermektir. Kendini Allah’a layık bir kul haline getirmek için çabalamaktır. Peki kendimizi sevip saymanın yolları nelerdir? Bunlardan bir kısmını sayabiliriz:
Dünyaya geliş amacına odaklan.
Ânın kıymetini bil ve içinde bulunduğun ânı doya doya yaşa. Âna odaklanamayanlar, kendilerine duydukları saygıyı ve dolayısıyla sevgiyi yıpratırlar.
Hayatının merkezine kendini koyma. Çoğu insan, kendini sevip saymayı yanlış yorumlamaktadır. Bencilliği, hedonizmi, hayatın merkezine hevasını yerleştirmeyi kendini sevip saymak olarak sayanlar, kendisini sevenler değil, kendilerine zulmeden aciz kişiliklerdir.
Allah’a yakın ol. O’ nun zikriyle önce O’na sonra kendine yaklaş. Her işin hayırlı olsun. O hayırlı işlere Allah’ın adıyla başla. Allah’ın adını her işinde aklında tut. İşin sonu ne olursa olsun Allah’a hamd ile sonlandır. Zira zikir, besmele ve hamdın bereket götürmeyeceği yuva, muhabbetle doldurmayacağı kalp yoktur.
Her gün ama her gün bıkıp usanmadan kendine iyilik yap. Bu iyilik ne olabilir? En az on ayet Kuran oku. Girdiğin mecliste Allah’ın adını bir kere olsa da an. Az da olsa kitap oku. Kendine kısa ve uzun vadeli hedefler belirle ve o hedefler için adım adım sabırla ilerle. Kendine yapacağın en büyük iyiliklerden birinin bu hedef uğruna sabretmek ve birtakım fedakarlıklarda bulunmak olduğunu unutma.
Kendini, kendi nefsinden, kötü kişilerden, şeytanın tuzaklarından, zararlı ortamlardan koru.
Kendini, başkalarından kaynaklanan ve seninle ilgisi olmayan şeylerden dolayı suçlamaktan vazgeç. Her yanlışın sorumlusu sen değilsin. Her şey seninle ilgili değil. Her şeyi şahsileştirmeyi bir kenara bırak.
Vesvese ve takıntılarından kurtulmanın yollarını ara ve onlardan kurtulmaya çalış. Çünkü bunlar, ayaklarındaki prangalardır. Onlardan kurtulamazsan hayatta bir adım bile ileri gidemezsin. Vesveselerden kurtulmanın çok basit bir yolunu sana söyleyeyim: Her abdest aldıktan sonra aklına gelen “acaba abdest azalarımı tam yıkadım mı?” sorusuna fıkhın verdiği cevabı ver ve “zannı galibime göre aldığım abdest tam ve tekrar abdest almama gerek yok” de ve sürekli abdest almaya kalkarak seni ibadetten soğutmak isteyen şeytana fırsat verme. Bu yolla, vesveselerinden kurtulmak için bir adım atmış olursun. Vesvese, takıntılı mizaçlarda daha ağır seyreden bir beyin kemiricidir. Vesvese ve takıntı birbirinin hemen hemen aynısı olan ve insanı yavaş yavaş öldüren bir zehir gibidir. Bir an önce bu zehri içmeye devam etmeyi bırakmak gerekir.
İnsanın kendisini sevip sayması için bunlardan başka yollar da vardır. Ama biz bunlarla yetinelim. Şunu da ilave edeyim ki insan kendisini sevmezse eşini de sevemez. Kendisine değer vermezse eşine de değer veremez. Gelelim asıl konumuza. Eşlerin birbirini sevip saymasına. Eşlerin birbirine sevgisini ve saygısını artıracak bazı yollar:
Eşine her fırsatta içtenlikle sevdiğini söylemekten çekinme. Unutma! Sevdiğin kişiye sevdiğini söylemek Peygamber sünnetidir.
Eşine değer verdiğini göster. “Eğer sevmesem yanımda tutar mıyım?” gibi sözlerle onu incitmek yerine eşini bir inci tanesini, bir mücevheri, bir narin çiçeği korur gibi koru ve onun haklarını gözet. Eşine değer verdiğini belli edersen şımarır diye düşünme. Normal bir insan kendisine verilen değerden ötürü şımarmaz. Kendisine verilen değerden ötürü şımaran insan profilinde bir eşin varsa bu, konumuz dışıdır. Çünkü burada normal insanların evliliklerini mutlu yaşayabilmenin yollarını anlatıyoruz.
Eşinin meşru, yapılabilir isteklerine ve haram olmayan sınırlarına saygı duy. Gıyabında eşinin şerefini, malını koru. Sürekli ondan şikâyet etme. Çünkü sürekli şikâyet etmen, eşinde görmek istemediğin huyu ona yapıştırır. Eşinin telefonunu sürekli karıştırma. Gerek olmadığı sürece ondan izin almadan telefonuna bakma. Bu, eşinin sana saygı duymasına vesile olur. Hem de eşinin arkadaşlarıyla ilgili seni ilgilendirmeyen bilgilere erişmene engel olur.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in “Sevgi büyüklerden intikal eder”[1] hadisini eşinin ve çocuklarının yer aldığı yuvanda mihenk taşı edin. Çünkü kadın ya da erkek ol, senin karşılıksız vereceğin sevgi bulaşıcı olacaktır. Senden eşine, ondan da çocuklarına sirayet edecek ve domino taşı etkisiyle tüm yuvayı muhabbet saracaktır. Anne babam arasında görmediğim sevgiyi nasıl verebilirim dersen, bunun zor ama imkânsız olmadığını ve bunu başaran çok insan olduğunu söyleyerek seni cesaretlendirmek isterim. Her bilgi görerek öğrenilseydi, dünyada yeni keşifler yapılamazdı. Hayal gücünü zorla ve sevgiyle yola koyul. Sen zor olanı başar ve anne babandan görmediğin sevgiyi eşine ve çocuklarına vermeye çalış.
Sevgi bulaşıcı olduğu gibi geçişlidir de. Duymaktan dokunmaya, koklamaktan dinlemeye, hissetmekten empatiye geçer ve eşler bu sevgi basamaklarını sürekli birlikte çıktıkça artık aynı şeyleri düşünmeye, aynı hissetmeye, aynı bakmaya başlarlar. Bu birliktelik o kadar zevk verir ki karı koca bu zevkin doruklarını Firdevs cennetlerinde yaşamak için Allah’a dua ederler.
Eşinin görevleri veya haram olmayan hobileri konusunda onu destekle. Sakın onu alaya alma. Küçümseyip canını sıkma. Unutma. Hayatınız ortak. Sen ihtiyacı olduğunda ona destek olmazsan senin ihtiyacın olduğu günde o sana destek olmaz. Eş ilişkisinde çoğu şey karşılıklıdır. Eşine yaptığın iyilikler ya da yanlışların ucu dönüp dolaşıp sana dolaşır. Akıllı ol ve tercihini birlikte mutlu olmaktan yana kullan. Ama bunun için oturduğun yerden mutluluğun sana gelmesini bekleme. Ekmeği bile boğazından geçirirken çiğnemek zorundasın. Çaba göstermeden elde ettiğin şeyler hazımsızlık yaparken emek vererek kazandıklarını sindirerek hazmedersin. Tabiatına uygun olan da budur.
Sen vermen gereken sevgiyi verdiysen, gerektiği kadar saygı duyduysan buna rağmen eşinden gereken sevgi ve saygıyı alamadıysan kendini suçlama. Yapmacık da davranma. Eşinin seni sevmesi ve sayması için de onu zorlama. Sevgi, zorla elde edilebilecek bir şey değildir. Allah’a eşinin ıslahı için dua et. Gereken vesilelere sarıl. Ona sevmeyi öğretmeye çalış. Olmuyorsa bazı şeyleri zamana, bazı şeyleri de işin ehline bırak. Sen her şeyin tabibi değilsin. Sevgi çoğu şeye iyi gelir ama her şeyi düzeltemeyebilir. Bazı kötülükler ya da bazı hastalıklar vardır ki onlara sevgi bile yetmez. Tedavi gerekir.
Eşlerin arasına sevgi ve merhameti koyanın Allah olduğunu unutma. Her şey sebeplere bağlı işlemez bu dünyada. Eşlerin birbirine duyduğu sevgi ve merhamet, Allah’ın sonsuz kudretinin alametlerindendir. Daha önce birbirine yabancı olan iki kişinin arasında bir nikahla oluşan sevgi, O’nun yüceliğini ispatlar nitelikte büyük bir ayettir.
“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.”[2]
Sevgisiz ev, çorak arazi gibidir. Ne ekersen ek, oradan zararlı birkaç dikenden başka bir ot yeşertemezsin. Allah yuvalarımızdan sevgiyi, saygıyı eksik etmesin. Hamd, alemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.
[1]. Edebü’l-Müfred, Buhari
[2]. Rum, 21