Mecdi El-Hilali Ve Zafer Ve İktidar Vadedilen Nesil

Bir Şahsiyet Bir Eser – Cihan Malay / 2024 Eylül / 142. Sayı

HAYATI

Aslen tıp doktoru olan Mecdi el-Hilali, Mısır’da İslâm davetinin önde gelenlerinden olup gençlik döneminde öğrenciler arasında aktif bir şekilde ciddi ve verimli çalışmalar yapmıştır.

Sahip olduğu en önemli özelliği, davet ve iman eğitimi alanında farklı yaklaşımı ve anlatımıyla dikkat çekmesidir.

İman eğitimiyle hedefi; kişinin kendisini imanla değiştirerek, ümitsizlik kapılarını tamamen kapatmasıdır. O, faydalı bilgiyle ve sürekli aktif olarak, imanı güçlendirecek şekilde insanın his dünyasını, duygularını ve vicdanını güçlendirmesi gerektiği üzerinde durmaktadır.

Ona göre iman yavaş yavaş güçlenecek ve bu etkileşimin devam etmesiyle güçlü bir imana kavuşulmuş olacaktır. Bu değişim ve dönüşümün en önemli başlangıç ayağı Kur’an’la iletişimi güçlendirmek ve böylelikle imanı tehlikelerden korumaktır. Kur’an kişiyi uyanık tutan, şirk ve her türlü ahlaksızlıktan koruyan mucize bir kitaptır.

Çalışmalarını genellikle bu alanda yapmaktadır ve kitaplarını sözü edilen bu atmosferi canlı tutmak gayesiyle şekillendirmektedir.

1994-2005 yıllan arasında Hz. Peygamber’e yakın olma aşkıyla Medine-i Münevvere’de kaldı. Bu dönemin fikir dünyasını çok ciddi bir şekilde etkilediğini ifade eden Mecdi el-Hilali şimdi Kahire’de yaşıyor.[1]

ZAFER ve İKTİDAR VADEDİLEN NESİL

Allah azze ve celle, kullarından bir gruba kendilerini yeryüzüne vâris ve hâkim kılacağını va’detmiştir: “Şüphesiz ki yeryüzü Allah’ındır. Kullarından dilediğini ona vâris kılar. Sonuç (Allah’tan korkup günahtan) sakınanlarındır.” (A’raf, 128)

Allah azze ve celle bu yardıma müstahak olacak taifenin ortaya çıkmasıyla ilgili ne bir yer ne de zaman tayin etmiştir. Bilakis herhangi bir zaman ve mekânda ortaya çıkacak olan bu nesil için bazı şartlar ve özellikler tayin etmiştir. Yüce Allah’ın va’di onlar için muhakkak gerçekleşecektir.[2]

BİRİNCİ BÖLÜM: NİÇİN VA’DEDİLEN NESİL

İslam ümmetinin başına gelen zillet apaçık ortadadır.

Bizler yeryüzünün en biçare kimseleri olduk… Varlığımızın bir değeri yok… Maymun ve domuzların kardeşleri olanlar ve onlarla anlaşmış bulunanlar bizleri ayakları altında çiğnediler, bize azabın en kötüsünü tattırdılar. Evlatlarımızı öldürmekteler, evlerimizi yıkmaktalar. Gençlerimize prangalar vurmaktalar. Bütün bunlar tüm dünyanın gözü önünde olmaktadır. Bu, İslam ümmetinin içinde yaşadığı rezil bir durumdur. Peki bu ne zamana kadar devam edecek?[3]

İslam ümmetine ruh ve şevk verecek, Allah’ın hoşnutluğuna giden yolu kendisine gösterecek bir grup ya da bir neslin bulunması gerekir. Özellikle de İslam ümmetinin buna hazır olduğu şu vakitte…[4]

Tarihin bize haber verdiğine göre, uyanışın başlangıcının haber verilmesi ile İslam Ümmetini sarmış olan bütün kafir kuvvetler bize karşı birlik haline gelecekler, bu nuru söndürmeye, bu arzuyu yok etmeye ve İslam’ın varlığını ortadan kaldırmaya çalışacaklardır.

Bu durumda toplu bir ambargo baş gösterecek ve İslam’ın sancağının dalgalanmaya başladığı her mekânda baskılar olacaktır. Ümmetin gücünü kırmak için şiddetli bir baskı gerçekleşecek ve ümmetin boyun eğmesi için çaba harcanacaktır.

Bahsedilen bu merhaleler ve zorluklar, Rasûlullah ve ilk İslam neslinin başından geçmiştir.[5] Bu merhale, güçlü genç İslam ümmetinin doğuşu için bir son sancıdır.[6]

İKİNCİ BÖLÜM: BEKLENEN NESLİN ÖZELLİKLERİ

Birinci Özellik: Allah İçin İhlas (İhlaslı Bir Nesil)

Biz, O’nun rızasının bütün amellerimizde maksat haline gelmesini istiyoruz. Aynı zamanda yapmak istediğimiz herhangi bir ameli de sırf O’ndan yardım isteyerek yapmak istiyoruz. Herhangi bir kimsenin Allah’a dayanma dışında bir güç ve kudreti yoktur.[7]

İkinci Özellik: Allah Sevgisinin Kalbe Yerleşmesi

Allah’ı seven kul, sırf O’nun rızasını kazanmak için gayret eder ve koşar… İşte bak, Musa aleyhisselam İsrailoğullarını geride sırf Rabbiyle buluşmak için terk ederken şunları söylüyor: “Ben, memnun olasın diye sana acele ile geldim Rabbim.” (Ta-Ha, 84) [8]

Üçüncü Özellik: Allah’tan Çok Korkmak (Allah’tan Korkan Bir Nesil)

Öyle bir korku ki, kulluk gereklerini yerine getirmede yapılan eksikliklerden dolayı kendini kusurlu hissetmektir… Peşinden kötülük gelen günahların akıbetinden korkmaktır…

Va’dedilen neslin fertlerinin kalbinde bulunması gereken korku, insanı çalışmaya, her söz ve davranışta takva, haramlardan sakınma ve veraya götüren korku olmalıdır.[9]

Dördüncü Özellik: İbadet Eden Bir Nesil

Yeryüzü hakimiyetini ele geçirecek olan nesil Allah’a ibadet eden bir nesildir. Allah’ı çokça zikreder, O’na çok itaat eder. Melekler bu nesli tanır. Mescitler şehadet eder ki bu nesil, mescitleri imar edenlerdir ve mescitlerin direkleridirler. Namaz için erken kalkar, sünnetleri devamlı kılar, her ne kadar yorgun da olsalar gece namazını kaçırmazlar.[10]

Beşinci Özellik: Tevazu (Mütevazı Bir Nesil)

Tevazunun hakikati, kişinin kendi nefsini küçük görmesidir. Bu, kulun yaşadığı kalbî bir durumdur. Alametleri ise onun Rabbi, nefsi ve insanlara karşı tutum ve davranışlarında ortaya çıkar.

İnsanın kendi nefsine karşı tevazusu onu küçük görmesi, nefsinin hakikatte kusurlu olduğunu bilmesidir. Kişinin insanlara tevazusu ise her ne rütbede olursa olsun başkalarının kendisinden daha faziletli olabileceğini bilmesidir.[11]

Altıncı Özellik: Dünyaya Karşı Zühd Sahibi Olmak (Zühd Sahibi Bir Nesil)

Zafer ve yeryüzü hakimiyetiyle va’dedilen nesil nasıl olur da bu özelliğe sahip olmaz. Dünya sevgisi ve dünyaya yönelmek kul ile Allah arasındaki dostluk önünde en büyük engellerden biridir. Ümmetin içine düştüğü zayıflık ve zilletin yegâne sebebi dünyayı sevme ve ona yönelme yüzünden olmuştur.[12]

Yedinci Özellik: Mücahit Bir Nesil

Beklenen nesil hayat ve tüm imkanlarını bu hedefi gerçekleştirmek için seferber etmiş durumdadır. Bundan da Mevla’nın rızası dışında bir beklentisi yoktur.

Bu öyle bir nesildir ki hedefine ulaşmak için sahip olduğu gayreti sarf etmede asla bir cimrilik yapmamaktadır.[13]

Sekizinci Özellik: Sabır ve Sebat (Sabırlı Bir Nesil)

Karşılaştığı baskılara tahammül eder. Karşılaştığı engelleri aşar, hedeflerini gerçekleştirme yolunda karşılaştığı bela ve zorluklara karşı sebat gösterir.[14]

Dokuzuncu Özellik: Mutedil ve Ölçülü Olmak

İbadetinde, insanlarla ilişkilerinde, davayı anlama ve hareketlerinde ölçülü olacaktır. Her hak sahibine hakkını verir. Küçüğü büyük, büyüğü küçük yapmaz.[15] 

Onuncu Özellik: Fertleri Birbirine Kenetlenmiş Kardeş Bir Nesil

Kardeşlik, o neslin fertlerini içinde eğrilik bulunmayan tek saf haline getiren tek bağdır. Beklenen neslin evlatlarında bulunması gereken bu kenetlenmenin çizilen hedefin gerçekleşmesinde büyük bir rolü vardır.[16]

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: BEKLENEN NESİLDE BULUNMASI GEREKEN ÖZELLİKLER NASIL GERÇEKLEŞECEK?

Zafer ve yeryüzü hakimiyetiyle gelecek olan neslin sahip olması gereken on özelliğe baktığımızda bunların gerçekleşmesinin gerçekten zor bir iş olduğunu görürüz.[17]

a. Allah’ı Tanımak: Zafer ve yeryüzü hakimiyetiyle gelecek olan neslin özelliklerinin ortaya çıkacağı ilk kaynak, Allah’ı bilmektir. Bu bilmenin de derin, köklü, imanı artıran, duyguları harekete geçiren ve Allah’a yönlendiren bir şekilde olması gerekir. Bu da kulun Rabbiyle kalbi açıdan, güzel amelleri aksettiren güzel bir ilişki içinde olmasını sağlar.[18]

b. Kendimizi Tanımak: Hiç şüphe yoktur ki bu esasın Allah’ı bilmekle sıkı bir ilişkisi vardır. Kul Rabbini ne kadar çok bilirse nefsini daha da küçük görmeye başlar.[19]

İnsan nefsinin hakikatini bilmezse, ona teslim olur, yaptıklarıyla övünür, onunla kibirlenir, onu razı etmek için gayret gösterir.[20]

c. Dünyayı Tanımak: Dünyayı tasvir eden ayet ve hadisleri okuyan kimse, Allah katında dünyanın son derece değersiz olduğu konusunda hayrete düşer.[21]

d. Ahirete İman: Cennetin hak olduğu hakikatinin Müslümanın zihninde yer etmesinin cennete hazırlık yolunda büyük bir rolü vardır. Bu da onun hayırlı işlere koşması, çok ibadet etmesi, Allah yolunda cihad etmesi ve tuttuğu yolun zorluklarına karşı sabır göstermesi şeklinde dışarıya yansır.[22]

e. İslam’ı Sahih Bir Şekilde Tanımak: Dini sahih bir şekilde anlamaktan maksat, hayatın bütün sahalarında şümullü, hakiki bir idrake kavuşmak, şer’i ahkamı ve mertebelerini bilmek ve aynı zamanda bazı kişilerin kendi görüş ve ilhamlarına dayanarak ortaya koydukları şerî olmayan kaynakları ve bunların tehlikelerini tanımaktır.[23]

f. Kardeşlik: Kardeşlik vasfı Mü’minlerin birbirleriyle kenetlenmeleri, birbirlerine dost olmalarıdır. Bu özellik imanın neticelerinden biri ve aynı zamanda da gereklerindendir.[24]

Zafer ve yeryüzü hakimiyetiyle gelecek olan neslin fertleri arasında kardeşlik ve kenetlenmeyi sağlayacak ortam ve mekanların oluşturulması gerekmektedir. Aksi takdirde fertler arasındaki o ruh, çürüyüp yok olacaktır.[25]

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: İLK İSLAM NESLİ VE DEĞİŞİMİN ARAÇLARI

a. Allah ile Beraber Olmak: Kul, yaptığı fiillerin gerisinde ancak Allah’ın hikmet ve takdirini görmektedir. Bu da kulun Allah’la olan ilişkisine yansıyor ve hatta kul Allah’ı görüyormuşçasına O’na ibadet etme şeklindeki ihsan derecesine ulaşıyor, ona yakınlık içinde münacatta bulunuyor, O’nun kendisine yakın olduğunu hissediyor, O’na sıcak bir dost oluyor ve O’na karşı arzusu artıyor.[26]

b. Kaynağın Temiz Olması: Kur’ân’ın bu önemli rolü yerine getirebilmesi için kulun tam bir şekilde her şeyden soyutlanması gerekir. İşte bu, ashabı kiramın yaptığıydı.

Rasûlullah aleyhisselam ashabın sulandığı kaynağın tek ve temiz olmasına son derece önem verdi. Kur’ân, köklü değişim rolünü tam mânâda yerine getirsin ve başka herhangi bir şey bununla karışmasın diye sürekli yönlendirmede bulundu.[27]

c. Dünyaya Karşı Zahid Olmak: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ashabının dünyaya karşı zahid olması ve ona sarılmaması için çok gayret gösteriyordu.[28]

d. Nefsi Tezkiye Etmek: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ashabını nefislerini tezkiye edecek, onları Allah’a karşı doğruluk ve ihlasa götürecek amellere yönlendiriyordu.[29]

BEŞİNCİ BÖLÜM: BEKLENEN NESLİN NERESİNDEYİZ?

Bu soruya cevap vermek için her birimizin kendi nefsine bakması icap eder. Düşüncelerini, değer verdiği hususları, hayal ve arzularını, fiil ve davranışlarını, gizli ve açık yönlerini hakikatte göz önüne getirmesi gerekir. Bu şekilde vakıayı ve olması gerekeni mukayese ettikten sonra herkes beklenen neslin neresinde olduğumuzu kavrayacaktır.

Biz ahiretin çocukları olmak istiyoruz. Fakat dünyevi projelerimiz ahirete yönelik projelerimizden daha fazladır. Dinimize hizmet etmek istiyoruz fakat bunun yanında dünyamızı da elden kaçırmamaya ve ondan daha fazla kazanmaya gayret ediyoruz.

İşte bu durunda beklenen nesil olamayacağız.

Beklenen neslin evlatlarından olmak istiyorsak, kendimizi iyi tanıyacağız, önceliklerimizi bir düzene sokacağız ve gayemizi doğru bir şekilde belirleyeceğiz.[30]


[1]. Mecdi el-Hilali, Zafer ve İktidar Vadedilen Nesil, Beka Yayınları, İstanbul-2019.

[2]. Mecdi el-Hilali, Age, İstanbul-2010, s.5.

[3]. Mecdi el-Hilali, Age, s.10.

[4]. Mecdi el-Hilali, Age, s.13.

[5]. Mecdi el-Hilali, Age, s.15-16.

[6]. Mecdi el-Hilali, Age, s.18.

[7]. Mecdi el-Hilali, Age, s.36.

[8]. Mecdi el-Hilali, Age, s.45.

[9]. Mecdi el-Hilali, Age, s.55-56.

[10]. Mecdi el-Hilali, Age, s.59.

[11]. Mecdi el-Hilali, Age, s.62-63.

[12]. Mecdi el-Hilali, Age, s.66.

[13]. Mecdi el-Hilali, Age, s.75.

[14]. Mecdi el-Hilali, Age, s.79-80.

[15]. Mecdi el-Hilali, Age, s.84.

[16]. Mecdi el-Hilali, Age, s.87.

[17]. Mecdi el-Hilali, Age, s.91.

[18]. Mecdi el-Hilali, Age, s.97-98.

[19]. Mecdi el-Hilali, Age, s.98-99.

[20]. Mecdi el-Hilali, Age, s.116.

[21]. Mecdi el-Hilali, Age, s.124.

[22]. Mecdi el-Hilali, Age, s.101.

[23]. Mecdi el-Hilali, Age, s.129.

[24]. Mecdi el-Hilali, Age, s.103.

[25]. Mecdi el-Hilali, Age, s.131.

[26]. Mecdi el-Hilali, Age, s.136.

[27]. Mecdi el-Hilali, Age, s.137-138.

[28]. Mecdi el-Hilali, Age, s.153.

[29]. Mecdi el-Hilali, Age, s.154-155.

[30]. Mecdi el-Hilali, Age, s.163-165.