Mutlu Evliliğin Sırları -5

Nebevi Aile – Halime Yılmaz / 2025 Şubat / 147. Sayı

Hamd, eşleri birbirine muhtaç kılıp onlara acizliklerini gösteren Allah’a mahsustur. Salat ve selam, aile saadetinde ve her konuda Müslümanlara örnek olan yegâne rehberimiz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e olsun. Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi, hidayeti ve inayeti tüm Müslüman kardeşlerimin üzerine olsun.

Mutlu evliliğin sırları konulu serimize kaldığımız yerden devam ediyoruz:

8. Eşine Eziyet Etme, Onu İncitme ve Onu Küçük Düşürme:

Aslında başkalarını küçük düşürme alışkanlığı olan insanlar, kendi içlerindeki aşağılık psikolojisiyle bu nahoş işe koyulmaktadırlar. Erkek olsun kadın olsun eşini küçük düşüren kimseler, bu davranışlarıyla en çok kendilerine zarar vermekte, kendi içindeki ezilmişlik duygusunun dışavurumunu yansıtmakta ve kendisine saygıyı yitirmektedirler. Bu alışkanlığa sahip olanları ikiye ayırabiliriz. Bunlardan ilk grup, başkalarını küçük düşürdükten sonra vicdan azabı duyanlar, ikinci grup ise bu yaptıklarından zevk alanlardır. Bu iki grup içerisinde yaptığının yanlış olduğunu bilen, bu yanlıştan dolayı vicdan azabı duyarak bu kötü alışkanlıktan uzak durmanın çarelerini arayanlar için kurtuluş yolları bulunabilir. Bu yazımızda bu grup için bazı çözüm reçeteleri sunmaya çalışacak ve içten içe yaptıklarını kabullenemeyen samimi kardeşlerime kalmış oldukları karanlık yolda bir fener olmaya çalışacağım. Yaptığı eziyetten zevk alanlara ise söyleyecek sözüm olmadığını beyan etmeliyim. Zira bu tipler, kendilerini her daim haklı ve doğru görerek şizofrenik bakış açılarından ve yaptıkları yanlışlardan gayet memnun durumdadırlar. Onlar için tavsiyem, içlerinde varsa kalmış vicdan kırıntılarına kulak vermeleri, psikolojik ve rukye tedavilerine başvurmalarıdır. Diğer yandan bu gibi hasta eşlerle imtihan olan kardeşlerime Allah’ tan helal olan çözüm yolları diler ve işin ehliyle birlikte eşlerini tedaviye girişmelerini tavsiye ederim.

Biz gelelim asıl hedef kitlemize! Eşine eziyet eden, onu küçük düşüren ve onu inciten, bütün bunlarla birlikte yaptıklarının yanlış olduğunun farkına vararak Allah’ tan mağfiret dileyen, bu yaptığından pişman olan ve yanlışını telafi etme yollarını arayan kardeşlerimize! Onlara yapacağım tavsiyeleri maddeler halinde sıralamak istiyorum:

A. Allah, bu yaptığından razı değil; bu kötü amelden bir an önce vazgeçmelisin:

Ebu Hureyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Müslüman kardeşini hor görmesi kişiye kötülük olarak yeter.”[1]

Diyelim herkes seni çok seviyor, diyelim etrafındakiler senin çok iyi bir insan olduğunu söylüyor, diyelim eşin dışında herkesin takdirini toplamışsın. Ama eşini üzüyorsun, haksız yere ağlatıyorsun. Olmadık yere kalbini incitiyorsun. Eşin dışındaki diğer insanların övgüsü neye yarar ki? Sen, erkeksen sana verilen emanete sahip çıkamamışsın. Kadınsan da kocana asi olmuş ve Rabbinin gazabına sebep olacak yanlış bir fiil işlemişsin. Eğer bu yanlıştan dönmezsen yaptığın diğer ameller seni kurtarır mı bilemem ama bildiğim bir şey var ki Allah’ ın emrini çiğneyerek kocana eziyet eden bir kadınsan ya da karını küçük gören bir kocaysan bu amelle birlikte cenneti garantilemen zor gibi gözükmektedir. Çünkü eşin senin aynı zamanda din kardeşindir. Bu hadis ışığında söyleyebilirim ki eşini küçük görmen, kötülük heybeni doldurman için yeterlidir. Zira hem bir din kardeşini küçük görme günahına girdin. Hem de sana Allah’ ın emanet olarak gönderdiği eşine kötü davranmanın günahını kazandın. Bu günahından bir an önce vazgeç. Çünkü Rabbin bu yaptığından razı değil.

Aile ve akraba içi ilişkilerde iyilikler de kötülükler de katlanır. O yüzden onlara karşı yapılacaklara diğer insanlara karşı yapılanlardan daha fazla ehemmiyet gösterilmelidir. Eşine yapması gerekenleri küçük görerek görevlerini ihmal edenlere şu nebevi öğretileri hatırlatmak isterim:

Allah rızasını düşünerek yaptığın harcamalara, hatta yemek yerken eşinin ağzına verdiğin lokmalara varıncaya kadar hepsinin mükâfatını alacaksın”[2]

Kadın olsun erkek olsun eşinin ağzına muhabbet ve samimiyetle koyduğu lokmadan bile ecir alacaksa İslam, eşler arası muhabbete sebep olacak zerre kadar işlere bile ehemmiyet veriyor demektir. Ayrıca bu, tersine de anlaşılabilir. Eğer bir iş, eşler arasında ayrılık ve huzursuzluğa sebebiyet veriyorsa o iş küçük görülen bir iş bile olsa hemen terk edilmelidir. Zira eşin ağzına konulan lokmaya ecir veren Allah, eşe eziyet veren en ufak bir eziyetten de razı olmayacaktır.

Veda haccı sırasında Enceşe isimli sahabe, bazı ezgiler okumuş develeri iyice hızlandırmıştı. Kervandaki kadınları rahatsız edecek derecede develerin hızlı gittiğini gören Peygamber Efendimiz Enceşe’ye seslendi:

“Ey Enceşe dikkat et, ağır ol, pırlantalara, kristal parçalarına dikkat et, onları rahatsız etme.”[3]

Kadınlar hakkında bu kadar hassas davranan ve onların kırılganlıklarını “kristal” olarak dile getiren Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, erkeklerin hakkını da onlara teslim etmiş ve iki tarafın da fıtratlarını dikkate alarak diğer tarafa birtakım telkinlerde bulunmuştur. Kocasına eziyet eden, onu üzen kadınları bakın peygamber nasıl uyarmaktadır:

Muaz İbni Cebel’den radıyallahu anh rivayet edildiğine göre Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Dünyada bir kadın kocasını üzerse, o kimsenin hurilerden olan hanımı o kadına şöyle seslenir:

– Allah canını alsın! Üzme onu! O senin yanında şimdilik misafirdir. Yakında senden ayrılıp bize kavuşacaktır.”[4]

Bu gibi hadisler, kalbinde zerre iman ve vicdan taşıyan Müslümanları derinden etkiler ve harekete geçirir. Ama kişinin kalbinde zerre kibir varsa bu hastalık onun hakkı anlatan bu veciz sözleri içselleştirmesinin önünde büyük bir engeldir.

Böyle bir kibir hastalığına yakalanan kardeşim. Sonu cehennem olan bu ağır hastalıktan bir an önce kurtulmanın yollarına başvurmalısın. Zira bak peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ne buyurmaktadır:

Abdullah İbni Mesud radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

– “Kalbinde zerre kadar kibir olan kimse cennete giremez.”

Sahabinin biri:

– İnsan elbise ve ayakkabısının güzel olmasını arzu eder, deyince şunları söyledi:

“Allah güzeldir, güzeli sever. Kibir ise hakkı kabul etmemek ve insanları küçümsemektir.”[5]

B. Bu günahından vazgeçmek için Rabbine sürekli dua et:

Allah, dua edenin duasını kabul eden tek mercidir. Dua, ibadetin ta kendisidir. Dua, bizi cehennem çukuruna itmeye çalışan şeytan ve nefse karşı en büyük silahımızdır. Bu silahı kuşanmadan, tüm sebeplere sarılmış olmayız. O yüzden eşine eziyet etme alışkanlığından vazgeçemeyen kardeşlerime ikinci tavsiyem, ihlasla ve secdelerde ağlayarak bu kötü ahlak belirtisinden kendisini kurtarması için Rablerine yalvarmalarıdır. Duanın açamayacağı kilit, çözemeyeceği sorun olamaz Allah’ ın izniyle.

Bu konuda duayı üç boyutta işletmeliyiz;

1. Her fırsatta özellikle de salih amel işledikten sonra kişi kendine dua etmelidir.

2. Bilhassa takvası ve zühdü aşikâr olan kardeşlerinden, özellikle duanın kabul olduğu zamanlarda dua istemelidir.

3. Rabbinden en çok istediği meselede kardeşleri için dua etmelidir. Böylece melekler “Âmin, aynısı senin için de olsun” diyerek duasında iki ecri götürmenin akıllıca yollarından birini denemiş olacaktır.

Dua, sadece bir kere edilip “Kabul olmadı” diyerek bırakılacak bir ibadet değildir. Devamlı ve ısrarla yapılmalıdır ki karşılığı görülsün ve Rabbi razı etsin. Dua, Allah’ın kuluna verdiği değerin de bir göstergesidir.

“De ki: Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin!..”[6]

C. İç dünyana inmeli ve seni, eşini aşağılamaya iten sebebi bularak onunla yüzleşmelisin:

Kişinin dönüp dolaşıp kendisini yanında bulduğu kötü alışkanlıklardan, altında yatan eğitimsizlik, kötü örneklik, olanları gerçek dışı yorumlama gibi sebeplere inilmeden ve onlarla yüzleşip hissedilen duygularla barışmadan uzak durmak pek mümkün değildir. Bunun için de kişi kendi başa çıkamadığı durumlarda işin ehlinden yardım almalıdır. Bu, günah da ayıp da değildir.

Şimdi gelelim eşe yapılan eziyet çeşitlerine: İnsan eşine sadece onun kalbini kırarak eziyet etmez. Bunun başka yolları da vardır. Bunların farkındalığına da varalım ki tüm eziyet yollarından vazgeçip eşimizin rızasını ve dolayısıyla Rabbimizin rızasını alabilelim:

“Hangi kadın kocası kendisinden razı olarak ölürse mutlaka cennete girer.”[7]

“Ey insanlar! Kadınların haklarını korumanızı ve bu hususta Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız.”

Kadın ya da erkek olsun eşe yapılan eziyet çeşitleri:

Eşini başkalarının yanında aşağılamak, eşinin kalbini bilerek kırmak ve asla özür dilememek ya da bu hatayı telafi etmeye çalışmamak, eşini kadınlığından ya da erkekliğinden vurmak, -anneliğinden ya da babalığından vurmak da buna dahildir- eşinin başkalarının ağzına sakız olacak kadar sürekli olumsuz yönlerinden bahsetmek ve bunu çözüm bulmak için değil içini soğutmak için yapmak, eşine hak ettiği değeri vermemek, eşine destek vermen gereken yerde köstek olmak, eşinin başarılı yönlerini dile getirmekten imtina etmek, eşine beslediği sevgiyi göstermemek, eşe saygı duymamak ve daha niceleri…

Müslüman kardeşlerime buradan seslenerek diyorum ki eşinize eziyet etme günahından vazgeçin. Bu konuda Allah’tan korkun. Eşinizin rızası olmadan cennete girmek pek mümkün gözükmüyor. Öyleyse sürekli elinin altında bulunan bu sevap fırsatını kaçırma ve bu vesileyle Rabbine yaklaşmaya ve cenneti elde etmeye çalış. Halis niyetli olursan belki de sadece bu amelin sebebiyle cennete girersin. O yüzden bu ameli küçük görüp terk etme.

Hamd, alemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.


[1]. Müslim, Birr 32. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 35; Tirmizi, Birr 18; İbni Mâce, Zühd 23

[2]. Buhârî, Cenaiz 36, Vasâya 2, Nefekât 1, Merdâ 16, Daavât 43, Ferâiz 6; Müslim, Vasiyet 5. Ayrıca bk. Ebu Dâvûd, Ferâiz 3; Tirmizi, Vasâya 1; Nesâî, Vasâya 3; İbni Mâce, Vasâya 5

[3]. Buhari, Edep, 90, 95, 111

[4]. Tirmizi, Radâ 19. Ayrıca bk. İbni Mâce, Nikâh 62

[5]. Müslim, İman 147. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Libâs 26; Tirmizi, Birr 61

[6]. Furkan, 77

[7]. Tirmizi, Radâ, 10; İbn Mâce, Nikah 4