Alimin Ölümü Alemin Ölümüdür

Serbest Köşe – Ebubekir Eren / 2017 Ocak / 50. Sayı

İzzet ve yüceliğin tek sahibi, şeref ve kibriyada ortağı olmayan, övgüye, hamde ve yüceltilmeye layık olan, izzetin, arşın rabbi olan Allah’a hamd olsun. O Allah ki insanları denemek için darlığın ve bolluğun her çeşidini dağıtıp saçtı, yaptıklarının en güzelinin karşılığını ebediyet yurdunda onlara vermek için kullarını sıkıntı karşısında sabretmeye ve rahatlık esnasında şükretmeye teşvik etti. Bunun üzerine gevşeklik hastalığı uzuvlarda depreşmeye başladı. Birtakım insanlar bu hastalığı tedavi etmek için uyandılar, hazırlık yaptılar, arzuyu (heva) düşman saydılar, fani olanın fena bulmasından kaçarak bakiyi tercih ettiler.

Peygamberlerin efendisi olan Hz. Muhammed’e, onun değerli, hayırlı ve takva sahibi ashabına, hüküm alanında kıyamet gününe kadar onun şeriatını uygulayacak olanlara sayıp dökülemeyecek kadar çok salat ve selam ederim.

‘’Gerçek âlimler; insanlara, ana-babalarından daha hayırlıdırlar. Zira anne ve baba, çoğu zaman çocuklarını yalnız dünya tehlikelerinden korurlar. Dünyevî geleceklerini hazırlarlar. Âlimler ise, insanları âhiret azabından korurlar, uhrevî istikballerini hazırlarlar.”

Şuayp el Arnavut aslen “Albania” olan Arnavutludur. Babası Muharrem, ilim ehlini pek çok seven ve onların sohbetlerine katılır, Kur’an’dan bazı sureleri ezbere bilirdi.                                                                             Yasin suresini ezbere her gün okurdu. İbadete düşkün Salih bir insandı. Şam diyarının faziletini bildiren hadisleri esas alarak mübarek Şam diyarına hicret eder.

 Aynı şekilde annesi de İslami temel dini bilgilerine sahip Saliha bir hanımdır.

 Daha sonra Şam diyarında 1928 de Şeyh Şuayp el Arnavut dünyaya gelir.

 Babasının manevi gölgesinde İslami ilimleri öğrenerek büyüdü.

Kur’an’ı Kerim’i ezberledi. Kur’an’ı Kerim’den almış olduğu manevi haz ve belagat incelikleri sebebiyle henüz küçük yaşta, Arapça dil gramerini ve edebiyatını öğrenmeye başlar. Şam diyarında mescitlerde ilim halkalarına katılarak o dönemin meşhur hocalarından ders aldı.

Şam’ın meşhur âlimi Bedrettin el-Haseni’den ders almış, Muhammed Salih el- Farfur, Şeyh Arif el-Duveci ve benzeri meşhur hocalardan Arapça dil gramerine yönelik elfiye şerhi, İbni Akili, İbni Hacibin kafiyesini, Zemahşeri’nin mufassalını, İbni Hişam’ın Şüzuru Zeheb’ini ve devamında Abdulkadir Curcani’nin Delailul İcaz ve Esrarı Belagat gibi meşhur kitapları okudu. Avamili ve İzharı Arnavutlu hocası şeyh Süleyman Gavuci’den aldı.

Bu uzun tedrisattan sonra fıkıh ilmine yöneldi. Birçok hocadan ders aldı ve farklı birçok fıkıh kitabından ders okudu. Hanefi fıkhının meşhur “Merakil felah, el İhtiyar, Kuduri’nin muhtasarı ve İbn Abidin” gibi kitapları okuyarak Hanefi fıkhı üzerine yoğunlaşmıştır.

 Bununla beraber usulü fıkıh ve hadis usulünü, kuran ilimleri ve ahlak kitaplarını okudu. Hocanın yaşı bu sırada 30’a varmıştı.

En çok istifade ettiği ilim hocaları

Şuayp el Arnavut’un muasır ilim ehlinden en çok istifade ettiği kişiler; Hasan el-Benna, Ebul Hasan en-Nedvi, Ebul ala el-Mevdudi… Bu ilim ehli insanlar, yaşadığımız muasır çağda insanlara öz iradeleri ile düşünmeyi ve kuru taklitten kurtulmalarını sağlayan seçkin insanlardır. Bunun örneğini geçmişe baktığımızda İbn Kudame el Makdisi’de görmek mümkündür. İbn Kudame ilk başta ilim talebelerine “el Umde” eserini telif eder. Bu eserde İmam Ahmed bin Hanbel’den aktarılan meseleleri delillerini belirtmeksizin özet bir biçimde yazar. Ardından “el Mugni” adında bir eser telif eder. Bu eserde İmam Ahmed bin Hanbel’den aktarılan meseleleri daha detaylı bir biçimde ele alır. Daha sonra “el Kafi” eserini telif eder. Bu eserde İmamdan rivayet edilen meselelerin tümünü delilleri ile birlikte ele alır. Ardından “el Muğni” eserini yazar ki bu eserinde sahabeyi kiramın, tabiinin ve mezhep imamlarının görüşlerini ele alır. İbni Kudame bu yöntemi takip ederek ilim talebesine doğru bir yol takip etmesini sağlamıştır. Böylece ilim talebesi öncelikle meselelerin aslını öğrenmiş olur ardından delillerini ve daha sonra kuru taklitçilikten kurtulup görüşler arasında tercih yapma ehliyetini elde etmiş olur. Dört mezhep imamları da bu yöntemi takip ederek içtihat sahasına açıldılar.

Hadis ilmine yönelmesi

Şeyh Şuayip el Arnavut fıkıh eğitimi gördüğü sırada hadis ilmine yönelik birçok açık görüyordu. Şöyle ki, sahih hadisle zayıf hadisler birbirinden ayırt edilemiyordu. Bu durum Şuayip Arnavut’un hadis ilmine yönelmesini gerektirdi. İlk hadis tahkikine “Mervezin’in Musnedu Ebi Bekr” isimli eseri ile başladı. Ardından birçok hadis kaynaklarını tahkik etti. Bu alanda en meşhur ve muazzam çalışması Ahmed bin Hanbeli’n müsnedine yapmış olduğu tahkiktir.

Kitap Tahkikinde takip ettiği yöntem

Şuayp Arnavut’u kendine has bir tahkik usulü geliştirmişti. Tahkik ettiği kitaplarda bunu açıkça görmek mümkündür. Şöyle ki; tahkik ettiği kitabın müellife ait hayat tercemesini etraflıca verir, kitapla alakalı geniş malumatlar belirtir. Esas almış olduğu nüshanın özelliklerini belirterek asıl nüshanın bazı bölümlerini belirtir. Şuayp Arnavut’a göre gerçek manada muhakkik olan kişi, tahkik etmiş olduğu kitabı sadece müellifin kitabı yazdığı şekli ile ibareyi düzeltip tashih etmekle yetinmez.  Bilakis muhakkik kişi müellifin yazmış olduğu ve kaydettiği görüşler arasında tercihte bulunur ve sahih olan görüşü belirtir. Bu sebeple olmalıdır ki şeyh Şuayp Arnavut tahkik etmiş olduğu kitapların birçoğunda müelliflerin görüşüne katılmadığı ve kendinden önceki İbn Hacer gibi büyük muhakkik âlimlere ve Ahmed Şakir gibi muhaddislere muhalif davranır. Şuayp Arnavut’un bu seçkin âlimlere muhalif davranması onun bu husustaki titizliğini ve gayretini gösterir. Kaldı ki bu seçkin âlimlerin kadrinden bir şeyi eksiltmez ve kıymetini düşürmez. İmam Ahmet’inde dediği gibi içimizde hiç kimse İshak bin Rahuveyh’in Bağdat köprüsünü geçip Horasan’a gittiği gibi geçmiş değildir. Her ne kadar bazı hususlarda bize muhalif davranmış olsa da kaldı ki insanlar birbirinden farklı görüş belirtmeye devam edecekler.

Talebeleri

Tahkik alanında Şuayip el Arnavut birçok talebe yetiştirdi. Bunlardan bazıları; Muhammed Naim el-Araksusi, İbrahim Zeybek, Adil Mürşit, Ömer Hasan Kayyum, Ahmed Abdullah, Abdullatif Hirzullah, Ahmed Berhum, Rıdvan Araksusi.

Şuayip el- Arnavut’un talebeleriyle ortaya koydukları tahkik çalışmaları bu alandaki başarısını açık bir şekilde belirtmiştir. Şeyh Şuayip el Arnavut talebeleriyle adeta arkadaş gibiydi. Onların maslahatına olabilecek her gayreti sarf ederdi. Onların görüşlerini hiçe saymaz, bilakis onlara akıllarını çalıştırmalarını ve delille konuşmaya yönlendirirdi.

Talebesi İbrahim Kaymaz, tahkik ettiği “tabakatu-l muhaddisin” adlı kitabın mukaddimesinde hocası Şuayip el Arnavut için şunları yazmıştır:

Hocama sadece teşekkürlerimi ve övgülerimi sunmakla hakkını ifa etmiş olmam. Onun üzerimde hakkı pek çoktur. Hocamız bizi, hayata doğru bakma bakış açısını kazandırdı ve bu yolda olgun akılla, duyarlı kalple yürümemizi bize öğretti. O kıymetli günlerini, vakitlerini bizimle paylaştı, bize tahkik ilminin kapısını açıp etrafımızı ilimle aydınlattı. Engin ilminden istifade ettirdi. Ey muhterem hocamız! Sana ne kadar minnettarız, sana ne kadar şükran borçluyuz.

Böylesine seçkin şahsiyet, muhaddis 88 yaşında (27 Ekim 2016/1438 tarihinde) Amman’da vefat etti. Hocamız geriye on çocuk ve kıyamete kadar bitip tükenmeyecek sadaka-i cariye mahiyetinde nice eserler bıraktı. Rabbim rahmetiyle muamele eylesin, sünneti seniyyeye etmiş olduğu hizmeti sebebiyle Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e komşu olmasını yüce rabbimizden niyaz ederiz, âmin.

Üzerinde tahkik çalışması yaptığı Eserleri  el-Mektebet’ul-İslâmiye’de çıknkar:

– Şerhu’s-Sunne, Beğavi, 16 cilt

– Ravdatu’t-Talibin, Nevevi, Abdulkadir Arnavut ile birlikte, 12 cilt

– Muhezzeb el-Eğânî, İbn Manzur, 12 cilt

– El-Mubdi’ fî şerhi’l-Mukni’, İbn Muflih el-Hanbeli, 10 cilt

– Zadu’l-Mesir fi İlmi’t-Tefsir, İbn Cevzi, Abdulkadir Arnavut ile birlikte, 9 cilt

– Metalibu Uli’n-Nuha fi Şerhi Ğayeti’l-Munteha, Ruhaybani, müşterek, 6 cilt

– El-Kâfi fi fıkhı’l-İmam el-Mubeccel Ahmed b. Hanbel, İbn Kudame, müşterek, 3 cilt

– Menaru’s-Sebil fi Şerhi’d-Delil, İbn Davyan, 2 cilt

– El-Menazil ve’t-Teyyar, Usâme b. Munkız, 1 cilt

– Musnedu Ebi Bekr, Mervezi, 1 cilt

Muessesetu’r-Risale’de çıkanlar:

– Siyeru A’lami’n-Nubela, Zehebi, 28 cilt

– El-İhsan fi Takribi Sahihi İbn Hibban, Bi-Tertibi’l-Emir Alauddin Faris, 18 cilt

– Sunenu’n-Nesai el-Kubra, Hasan Çelebi ile birlikte, 12 cilt

– El-Avasım ve’l-Kavasım fi’z-zebbi an sunneti ebi’l-kasım, İbn Vezir, 9 cilt

– Sunenu’t-Tirmizi, 6 cilt

– Sunenu’d-Darakutni, Hasan Çelebi ile birlikte, 5 cilt

– Zadu’l-Mead fi Hadyi Hayri’l-İbad, İbn Kayyım, Abdulkadir Arnavut ile birlikte, 5 cilt

– Tarihu’l-İslam, Zehebi, Dr. Beşşar Avad Ma’ruf ile birlikte,

– Et-Ta’liku’l-Mumecced Şerhu Muvattai Muhammed, Ebu’l-Hasenat el-Leknevi, 4 cilt

– Musnedul-İmam Ahmed, 52 cilt olarak ,

– El-Adabu’ş-Şeriyye ve’l-Men’u’l-Meriyye, İbn Muflih el-Hanbeli, Ömer Hasan el-Kayyam ile birlikte, 4 cilt

– Tabakatu’l-Kurra, ez-Zehebi, Dr. Beşşar Maruf ile birlikte, 2 cilt

– Mevaridu’-z-Zam’ân bi-zevâidi Sahih-i İbn Hibban, Heysemi, Rıdvan Araksûsî ile birlikte, 2 cilt

– Şerhu’l-Akide et-Tahaviyye, İbn Ebi’l-İzz, Dr. Abdullah et-Türki ile birlikte, 2 cilt

– Riyadu’s-Salihin, Nevevi, 1 cilt

– El-Merasîl, Ebu Davud, 1 cilt