Gündem Analiz – Muhammed Eyüp / 2022 Haziran / 115. Sayı
Filipinler, işgalci küfür güçlerine ve yerli ortaklarına karşı Allah yolunda cihadın uzun süredir devam ettiği bir bölge.
Moro kıyamı ve Moro cihadı olarak da bildiğimiz bu mücadele, 16’ncı yüzyıldan bu yana çeşitli küfür güçlerine karşı olanca şiddetiyle devam ediyor.
Moro cihadı, ismini Güneydoğu Asya’da çok sayıda adadan müteşekkil bir ülke olan Filipinler’in güneyinde yaşamakta olan Müslüman Moro halkından alıyor. Bölgedeki Mindanao, Sulu ve Palawan adalarında yaşayan, birbirine yakın 13 farklı Müslüman etnik grup bir arada Müslüman Moro halkını oluşturuyor.
Moro ismi ise bölgeyi 16’ncı yüzyılda işgal eden İspanyollardan kalma bir isim. İspanyollar, Endülüs ve Mağrip’te yaşayan Müslümanlara “Moors” (Morolar) adını takmıştı. Bu ad, bugünkü Moritanya coğrafyasının antik Roma dönemindeki adı olan Latince ‘Mauru’ kelimesinden geliyordu. İspanyollar Filipinler’i işgal ettiklerinde, buradaki Müslüman halkları aynı şekilde “Moro” olarak tanımladılar. Bu tanımlama zamanla yaygınlaşarak, Filipinler’in güneyindeki Müslüman milletini ifade etmek için kullanılır oldu. Müslümanlar da Moro ismini benimsedi.
Bugün resmi rakamlara göre 6 milyondan fazla Moro Müslüman bulunmakla beraber, gerçek sayıların daha fazla olduğu tahmin edilmekte. Filipinler’deki Müslümanlar, ülkede 10 milyonu aşkın Müslüman olduğunu ifade etmekte.
İspanyollara Karşı Cihad: Endülüs’ten Uzanan Kin
Dünya genelinde sömürgeci maceralarına devam eden İspanyolların bir durağı da Müslümanların yoğun olarak yaşamakta olduğu Güneydoğu Asya olmuştu.
Bu doğrultuda Filipinler’i de 16. yüzyıl ortalarında işgal eden İspanyollar, burada Hristiyanlığı yaymak için kapsamlı bir seferberlik başlattı. Bu seferberlik, adaların kısa bir süre içerisinde tamamen Hristiyan inancını benimsemesiyle sonuçlanacaktı. Tek istisna ise Müslümanların yaşadığı güney adalarıydı. Burada kurulu sultanlık ve prenslikler, İspanyolların Hristiyanlaştırma çalışmalarına karşı koymaktaydı.
Bunun üzerine İspanyollar, Endülüs’te “yeniden fetih” olarak adlandırdıkları Müslüman katliamı sürecine burada devam edeceklerini ilan ettiler. Bölgenin Müslüman halkını da “Moro” olarak tanımlayan İspanyol işgalciler, çeşitli saldırı ve katliamlarla Moro halkını Hristiyanlaştırmak, direnenleri ise yok etmek için yola koyuldu.
Brunei başta olmak üzere civar bölgelerdeki Müslüman sultanlıklar da İspanyol işgaline karşı savaşa dahil oldu. Bu dönemde bölge Müslümanları Osmanlı Devleti tarafından da önemli ölçüde desteklendi. Müslümanlar İspanyol işgalcilere karşı amansız bir savaşa tutuştular.
Her ne kadar İspanyol güçleri Brunei Sultanlığı’nı yenip savaş dışı bıraksa da Moro halkının bulunduğu bölgeleri doğrudan hakimiyeti altına alamadı. Moro Müslümanlar, İspanyol işgaline karşı cihad ilan ederek, işgalcilere ağır kayıplar verdiren saldırılarını sürdürdüler. 1565 yılında başlayan savaş boyunca İspanyollar, Müslüman Moro halkını kontrol altına almayı başaramadı.
Morolar, İspanyolların yanı sıra, onlara destek olan Filipinli Hristiyanlara karşı da savaşa devam ettiler. Bölgede İngilizler ve Çinliler de hakimiyet kurma arayışındaydı. Bu durum çeşitli güçlerin Filipinler üzerinde çatışmalar yaşadığı bir süreci de beraberinde getirecekti. Küresel güçlerin kendi aralarındaki savaş ve barışlarına aldırmayan Moro Müslümanları, işgale karşı cihadlarını ara vermeden sürdürdüler. Deniz baskınları, kurulan küçük çaplı İslam donanmaları, fedai saldırıları, geniş çaplı baskınlar, vurkaçlar, pusular, ormanlardaki saldırılar ve diğer tüm askerî hamleler, İspanyollara ağır darbeler vurmaya devam etti. Haçlı İspanyol güçleri Moro Müslümanlarına yönelik emellerine ulaşamadığı gibi bölgede ciddi kayıplar yaşadı ve zaman içerisinde dünyadaki sömürge gücünü kaybetti.
1565-1898 arasındaki 333 yıl boyunca, farklı nesillerden yüz binlerce Moro Müslüman İspanyol işgalcilere karşı cihadın saflarında yer aldı. 333 yıl süren cihad İspanyolların yerine yeni işgalcilerin geldiği 20’nci yüzyılda da devam edecekti.
Amerikan İşgali ve Cihadın Seyri
Filipinler için 20’nci yüzyıl Amerikan işgaliyle başladı. 1800’lerin son birkaç senesinde Amerikan güçleri bölgeye konuşlanmaya ve İspanyol ordusunun yerini almaya başlıyordu.
1898 yılında İspanya ile ABD arasındaki savaş Paris Antlaşması ile sona ererken, İspanya Filipinler’de işgal altında tuttuğu toprakları ABD’ye devretmeyi kabul etti. Böylece ABD güçleri, yerel Hristiyan yönetim üzerindeki hakimiyeti ve Moro Müslümanlara karşı savaşı devraldı.
Moro Müslümanlar, asırlarca İspanyol işgaline direndikleri gibi Amerikan işgaline karşı da aynı şekilde direnmeye devam ettiler. Özellikle bu dönemde, İspanyollarca ‘Juramentado’ adı verilen Moro fedailer öne çıktı. Ölümü kabullenerek düşmanın üzerine atılan bu Müslüman askerler, Amerikan işgalcilere ağır kayıplar verdiren birçok saldırıya imza atacaktı.
Moro Müslümanların, ağır silahlı işgalcilere karşı, oldukça zayıf ve etkisiz silahlarla sürdürdüğü mücadele, 1913 yılına gelindiğinde ivmesini kaybedecekti. Bu durumda, ABD’nin çok sayıda Moro mücahidi idam etmesi ve direnişi silahsızlandırmaya çalışması büyük rol oynadı. Ancak Moro Müslümanları ellerindeki imkanlarla işgale karşı direnmeye devam ettiler.
Japon İşgaline Karşı Cihad
Moro Müslümanlar için üçüncü işgalci ise Japon İmparatorluğu olacaktı.
İkinci Dünya Savaşı öncesi dönemde Japonlar Batı Pasifik ve Güneydoğu Asya’da birçok bölgeyi işgal etmişti. Böylece büyük bir imparatorluk kuran Japonlar, vahşet ve katliamda Batılı düşmanlarını aratmıyordu.
Japon işgalciler, 1941 yılında Filipinler’i işgal etmeye başladı. 1944-1945 dönemine kadar sürecek olan işgal kapsamında Müslümanların yaşadığı bölgeler de hedef alındı.
Japon işgaline de boyun eğmeyen Moro Müslümanlar, yeni işgalcileri gerilla saldırılarıyla hedef almayı sürdürdüler. Bu süreçte Moro mücahidler Japonlara, Amerikalılara ve Filipinler ordusuna karşı aynı anda savaşıyorlardı. İşgal boyunca Japonlar da önceki işgalciler olan İspanyollar ve Amerikalılar gibi, Müslümanlara karşı birçok suça ve katliama imza attı.
Ateşli silahlardan neredeyse tamamen mahrum kalan Moro Müslümanlar, Japon ve Amerikalılara karşı kılıç, mızrak, ok, balta gibi silahlarla cihadı sürdürdüler. Ağır kayıplarına rağmen işgalcilere darbe vuran Moro Müslümanları, işgalcilere karşı cihadlarına yeni bir dönemi daha ekledi. Yüzlerce Amerikan askerinin yanı sıra yüzlerce Japon askeri de sadece kılıç ve bıçakları olan Moro Müslümanlarının saldırılarında öldürüldü. Japonya İkinci Dünya Savaşı’nda kaybetmeden ve ABD Filipinler’deki topraklarını geri almak için askeri harekât başlatmadan aylar önce, Moro Müslümanları Japonları topraklarından çıkarmayı başardı. Japon işgaline karşı verilen mücadeledeki başarılar, ilerleyen yıllarda bağımsızlık savaşında Moro Müslümanların elini güçlendirecekti.
Amerika Filipinler’e Bağımsızlık Veriyor
Japon güçlerini ülkeden attıktan sonra ABD, 1946 Manila Antlaşması ile Filipinler’in bağımsızlığını tanıdı. Yine de bu bağımsızlık tıpkı İslam beldelerinde olduğu gibi kağıt üzerinde bir bağımsızlık olacaktı. ABD’nin ülke üzerindeki etkisi devam ederken, Amerikan güçleri Moro Müslümanlara karşı Hristiyan Filipinler idaresine destek vermeyi sürdürdü. Moro Müslümanların yaşadığı bölgelere asimilasyon için Hristiyanlar yerleştirildi.
Tüm bu faaliyetlere karşı Moro Müslümanlar cihadlarına ara vermeden devam etti. Filipinler farklı siyasi, askeri ve sosyal süreçlerden geçse de Moro Müslümanlar için değişmeyen tek şey, 1565 yılından bu yana devam eden cihad süreciydi.
Asimilasyon politikalarına şiddetle karşı çıkan Müslümanlar, mücadelelerinde sebat ediyor olsalar da gerek asırlar süren savaş, gerekse dünya üzerinde kurulan küresel küfür sistemi ve İslam beldelerinin işgallere maruz kalması Moro Müslümanlara da olumsuz yansıdı.
Ferdinand Marcos: Müslüman Katili Bir Diktatör
Savaş süreci, ülkede 1965 yılında seçimle başa gelen ancak daha sonra gücünü artırıp bir diktatöre dönüşen tağut Ferdinand Marcos devrinde de devam etti. Marcos’un saldırgan politikaları, Moro Müslümanlara yönelik zulmü katbekat artırmıştı. Marcos döneminde Müslümanlara karşı yüzlerce katliam gerçekleştirilirken, Müslümanlar işkencelere uğradı.
1968 yılında gerçekleştirilen ve ordu içerisindeki Müslüman askerlerin öldürüldüğü Cabida Katliamı, süreci değiştiren temel nokta oldu. Bu askerler, Malezya’da Müslümanların yaşadığı topraklara saldırmaları için eğitildiklerini öğrendiğinde isyan etmiş, bu gerekçeyle tamamen katledilmişlerdi. Moro Müslümanlar, özellikle öğrenciler, bu sürecin ardından 4 asırlık cihad süreçlerini yeni dünyaya da taşıdılar. Çeşitli gruplar, silahlı oluşumlar, siyasi partiler ve diğer vasıtalarla Moro Müslümanlar Marcos’un zulmüne karşı ayaklandı. Bu yapılar arasında bugüne dek etkileri sürecek olan Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi ve Moro İslami Kurtuluş Cephesi önce çıkacaktı. Moro İslami Kurtuluş Cephesi, 1978 yılında bölgede bir İslam devletinin tesis edilmesi maksadıyla kuruldu. İlerleyen yıllarda bu grup içerisinden de, Nagsamoro İslami Özgürlük Savaşçıları gibi gruplar çıkacaktı.
Moro’da Marcos rejimine karşı cihad 70’li yıllarda daha da şiddetlendi ve dünya Müslümanlarının da dikkatini çekmeye başladı. Marcos rejimi ise cihada sivilleri katlederek karşılık veriyordu. Özellikle camilerde yüzlerce Müslüman katlediliyor fakat bu durum cihadı sona erdirmiyordu.
Moro Müslümanların cihadı, Marcos’un devrilerek ülkeden kaçacağı 1986 yılına kadar devam etti. Marcos’un ardından gelen yöneticiler, bölgedeki Müslümanların çeşitli taleplerini kabul etmek durumunda kaldı. İlerleyen yıllarda bölgede Müslümanlara ait özerk bir yönetim oluşturuldu. Bölgede Müslümanlar çeşitli silahlı gruplar kurmaya ve yer yer cihada devam etti. Bir yandan da yerel eğitim faaliyetleri ve askeri çalışmalar sürdü. Filipinler yönetimi bölgedeki gruplara karşı daha çok uzlaşmaya çalışma yolunu seçti.
2000 yılında Hristiyan Filipinler idaresi Moro Müslümanlara karşı yeni bir saldırı süreci başlattı. Özellikle Mindanao Adası’ndaki savaş boyunca birçok Müslüman şehid olurken, Filipinler ordusu da ağır kayıplar verdi. Moro Müslümanlar savaşı kuzey adalarda ve Filipinler başkentindeki bölgelere de taşıyacaktı. Batı destekli Filipinler yönetimine karşı savaşlarını sürdüren Moro Müslümanlar, dünyadaki diğer Müslümanlardan ciddi bir destek görmüyordu. Buna rağmen cihadlarına devam ederken ağır kayıplar yaşadılar. Filipinler ordusu bölgede kazanımlar elde etse de kendi şehirlerinde ve başkentlerindeki saldırılara engel olamıyordu.
2001 yılının ardından ABD de bölgedeki savaşa Filipinler idaresi yanında doğrudan dahil oldu. Zaman zaman şiddetlenen, zaman zaman ise sıcaklığını kaybeden savaş bugüne kadar devam etti. Filipinler’de farklı liderler Müslümanlara karşı farklı yaklaşımlar benimsedi. Nihayetinde Moro Müslümanlar çeşitli anlaşmalarla özerklik kazansa da bölgede Filipinler idaresinin etkisi devam etti. Halen Moro Müslümanların yaşadığı bölge ve çevresinde yer yer çatışmalar sürüyor. Farklı grupların etkin olduğu bölgede Filipinler Müslümanların silahsızlanmasını talep etse de, Müslüman yapılar bunu genel olarak reddediyor ve silahlarını gelecek günler için el altında tutmaya devam ediyor.
Oğul Marcos ve Yeni Dönem
Filipinler’de diktatör Ferdinand Marcos’un oğlu Ferdinand “Bongbong” Marcos Jr., 2022 yılındaki başkanlık seçimlerini kazanmış durumda.
Babası Marcos’un izinden gideceğini her fırsatta dile getiren oğul Marcos döneminde, Moro Müslümanlara karşı saldırıların yeniden artmasından endişe ediliyor.
Müslümanlar için yeni bir döneme gebe olan bu süreçte tüm İslam âleminin, Allah’ın dini etrafında toplanarak işgalcilere karşı bir bağımsızlık mücadelesi verdiğine şahitlik ediyoruz. Afganistan’dan Afrika’ya kadar Müslümanlar, 2 asırlık zillet perdesini yırtmak için büyük bir çaba içerisinde. Güneydoğu Asya da bu mücadelenin gözlerden uzakta kalan ancak gayet önemli bir parçası.
Oğul Marcos’un babasının yolundan gitmesi halinde Filipinler’in yeni bir savaş ortamının içerisine sürüklenmesi muhtemel. Dünya Müslümanlarının Moro kardeşlerine yönelik kavli ve fiili desteklerini ihmal etmemeleri gerekiyor.