Gazze’de Cihadın İzzeti Dünyayı Şaşırtıyor

Gündem Analiz – Muhammed Eyüp / 2025 Mart / 148. Sayı

Gazze Şeridi’nde mücahidler ile İsrail arasındaki ateşkes ve esir takası süreci içerisinde bulunduğumuz günlerde halen devam ediyor. Mücahidler, 7 Ekim 2023 tarihindeki Aksa Tufanı Operasyonu esnasında ele geçirdikleri Yahudi rehineleri kademe kademe serbest bırakıyor. Bunların karşılığında ise İsrail’in zindanlarındaki mazlum Müslümanlar özgürlüklerine kavuşuyor.

Kuşku yok ki bu, cihadın izzeti olmaksızın başarılması asla mümkün olmayan bir işti. Siyonist işgalciler tek bir Müslüman esiri dahi serbest bırakmaya yanaşmıyor, zindanlarda onlara akla hayale gelmeyecek işkenceleri reva görüyorlardı. Ancak varılan esir takası anlaşması ile kimisi 20 yıldır, kimisi 30 yıldır, kimisi ise daha uzun süredir İsrail zindanlarında tutulan Müslümanlar serbest bırakıldılar. Bu dahi başlı başına büyük bir zafer ve mücadeleyi bereketlendirecek bir iştir.

Ateşkes sürecinde şahit olunanlar ise tüm dünyayı cihadın ve mücahidlerin izzeti karşısında bir kez daha şaşkına çevirdi.

Mücahidler, sanki aylardır kuşatılan, bombalanan, aç ve susuz bırakılan onlar değilmiş gibi başı dik, onurlu, savaşa hazır ve mücehhez bir şekilde kameralar karşısına çıktılar. Yahudi rehineleri anlaşmaya aracılık eden kişilere teslim ettiler. Askeri düzen yerindeydi, silahlar havadaydı, gözlerde hiçbir pişmanlık veya yılgınlık emaresi bulunmuyordu. Kimi çocuğunu, kimi eşini, kimi anne babasını şehid vermiş olan bu mücahidler, maruz kaldıkları şiddetli saldırılar karşısında hiçbir gevşeklik göstermediklerini tüm dünyaya ilan ettiler. Cihad etmekten pişman olmadıklarını, cihadın ardından insanın başına gelebilecek dünyevi kayıpların kendilerini bu yoldan döndürmeyeceğini net bir şekilde deklare ettiler.

Mücahidleri yok etmek, Gazze’yi onların ellerinden almak, bölgenin başına tağuti rejimleri geçirmek için yapılan tüm planları, kurulan tüm tuzakları boşa çıkaracaklarını gösterdiler. Gazze’deki 15 aylık savaş boyunca yüksek olasılıkla bölgedeki tüm tağuti Arap rejimleri, başta Hamas olmak üzere mücahid grupların yok olduğunu görmek için hazır bekliyordu. Yaşanan şiddetli savaşın ardından Hamas’ın nasıl yok olduğunu, imkanlarını nasıl kaybettiğini, nasıl kırık dökük bir şekilde kamuoyunun önüne çıkacağını görmek istediler. Ancak mücahidler bu şerli kimselere fırsat vermedi. Bilakis onları kinlerinden küplere binecek bir duruma soktu.

Bunun yanında bir de Yahudilerden alınan ganimetler vardı. Araçlar, silahlar ve diğerleri… Onlarca yıldır dünyanın karşısında korkudan titrediği Haçlı ve Siyonistlerin elinden alınan bu ganimetler de cihadın izzetini gösteren bir diğer şeydi. Senelerdir insanlara “düşmanlarının ne kadar güçlü olduğunu” telkin ederek cihaddan ve mücadeleden uzak durmalarına bahane arayanlar, bu ganimetlerin ele geçirilmesi karşısında şaşkına döndüler. Bahane üzerine bahane uyduran Arap rejimleri, nasıl bir zillet içerisinde olduklarını bir kez daha yakından hissettiler. Bu tağuti sistemlerin mücahidlere olan kininin temelinde de bu durum yatıyor. Zira sefil ve korkak kimseler, kendilerinin korktuğu şeylerin üzerine cesaretle yürüyen izzetli mücahidler karşısında öfke ve kinden deliye dönerler.

***

Tüm bunların yanında bir de asrın en büyük tağutu olan Amerika Birleşik Devletleri’nin Başkanı Donald Trump’ın Gazze planından bahsetmek gerekir.

Trump, bir süre önce İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yaptığı görüşmenin ardından, Gazze Şeridi’ni işgal planını kamuoyuna duyurdu.

Buna göre Gazze doğrudan ABD’ye teslim edilecek, 2,5 milyon Filistinli Müslüman bölgeden sürülecek ve Mısır ile Ürdün gibi ülkelere yerleştirilecekti. Trump, Gazze’yi imar edeceğini ve kıymetli yapılar inşa edeceğini söyledi. Söylemediği tek şey, bu yapılara kimi yerleştireceğiydi. Bunu söylemek oldukça basit: Elbette Yahudileri ve Haçlıları yerleştirecek.

Söz konusu plan Mısır ve Ürdün başta olmak üzere Arap rejimlerinin ve dünyanın tepkisini çekti. Arap rejimlerinin tepkisi esasen “insaniyet” kılıfına gizlenmişti. Gazze’deki katliama 15 aydır sessiz kalan ve anlamlı hiçbir adım atmayan bu devletlerin asıl rahatsızlığı, ülkelerine Gazze’deki halkın yerleşecek olması. Bu insanların “ülkelerinin güvenliğini zedeleyeceğinden” şüphelendiklerini söylediler. Aslında endişe ettikleri şey rejimlerinin güvenliğinin tehlikeye girmesi. Ancak ne kadar kaçarlarsa kaçsınlar, Allah azze ve celle korktukları şeyi başlarına getirecek ve mücrim rejimlerini başlarına yıkacaktır.

Trump’ın planına gelince…

Amerikalılar, Müslümanlar aleyhinde tuzak kuran ne ilk ne de son düşmandır. Daha önce de Firavun’dan Nemrut’a, Ebu Cehil’den Papa Urban’a, Ariel Şaron’dan George Bush’a kadar birçok İslam düşmanı Müslümanlar aleyhinde planlar yapmış ve onlara tuzaklar kurmuştur. Ancak Allah azze ve celle onların tuzaklarını başlarına geçirmiş, yeryüzüne ise ancak ve ancak salih kullarını mirasçı kılmıştır.

Gazze’de geleceğin nasıl şekilleneceğini ve Müslümanların başına nelerin geleceğini yalnızca Allah azze ve celle bilebilir. Kafirlerin planları belki dünyevi ve geçici bir netice verecek ve Müslümanlar daha fazla acı çekecektir. Ancak kesin olan şudur ki kafirler de en az Müslümanlar kadar acı çekecek, büyük yaralar alacak ve nihayetinde saltanatları yerle bir olacaktır. Yeryüzü ise yeniden Müslümanlara, yani Allah azze ve celle’nin salih kullarına kalacaktır. Bu Allah azze ve celle’nin değişmeyen yasasıdır.

Kafirler Gazze Şeridi’ni istila etme niyetindeyseler, şüphesiz bunu daha önce de yapmışlardır. Gazze 1100 yılında Haçlılarca, 1260 yılında ise Moğollarca istila edilmiş ancak Müslümanlar bu bölgeyi küfür ve tuğyan ordularının elinden geri almaya muvaffak olmuştur. Nihayetinde bu belde bir Müslüman toprağı olarak kalmıştır. Önce Haçlılar, ardından ise Moğollar tarafından yıkılan Gazze Ulu Camii, Müslümanlar tarafından yeniden inşa edilmiştir. Bugün işgalci Siyonistler tarafından tekrar yıkılan bu cami yine inşa edilecek, yine minarelerinden tekbirler yükselecektir.

Yeter ki Gazze ve çevresinde bugünkü gibi sebatkar mücahidler hep var olsun.