Sadece Evliler Okusun(!) -2

Nebevi Aile – Halime Yılmaz / 2014 Eylül / 22. Sayı

Geçtiğimiz ay ki yazımızda evliliğin ilk yıllarında karşılaşılan sıkıntıların çokluğuna ve bu problemlerin çözümüne ışık tutacak birkaç maddeye değinip kalan kısımları bu sayfalara bırakmıştık. Geçen sayıdan kalan madde sıralamasını dikkate alarak yazımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz inşallah.

4- Sevginin Belirtisi Olan Sürprizler Yaparak Eşimizi Dolayısıyla Kendimizi Mutlu Etmek

Bu konuyu erkek ve kadın fıtratını göz önüne alarak açıklamak gerekmektedir. Kadının fıtratında beğenilmek, önemsenmek, özel olmak gibi duygular vardır. Erkeklere tuhaf kaçan bu durum kadının duygu dünyasını oluşturan bir durumdur. O yüzden bir erkek, eşine vereceği değeri küçük olan bir hediyeyi, hanımını önemsediği hissini vererek, bu hediyeyi kendisine duyduğu muhabbetten dolayı aldığını itiraf ederek takdim ederse bu kıymetsiz zannedilen şey, kadının iç âleminde büyük bir mukabele görecektir.

Erkeğin fıtri yapısında da güzel gördüğü kadınla beraber olma duygusu vardır. Bu kadınlarca garip karşılansa da Allahu Teâlâ erkeğe böyle bir yaratılış vermiştir. “Nefsanî arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı düşkünlük insanlara çekici kılındı.” (Âl-i İmran; 14) Müslüman kadınlar bu durumu göz önünde bulundurarak, eşlerini memnun etme adına onlara, onların hislerini harekete geçirecek ilgiyi yapmak aynı zaman da Rahman’dan hanemize yazılacak salih bir amelde olacaktır. “Kişinin zevkini yaşamasında hiç sevap olur mu ?” diye soran sahabiye Allah Rasûlü Efendimiz; “O suyu haram bir yere akıtsaydı, günah olmayacak mı idi? Öyleyse helâlından akıtması da sevaptır” buyurmuştur. (Müslim, Ebu Davud, Ahmed b. Hanbel) Bir kadın her an böyle sürpriz yapmaya hazırlıklı olmayabilir. Ama arada bir de olsa buna kendini alıştırması gerekir ki eşinin göz zinasına kaymasına neden olup onun günahına ortak olmasın. Bununla beraber bu durum eşler arası ülfeti arttırmada önemli bir etkiye sahiptir.

5- Eşinin Güzel Yanlarını Görmek

“Mümin, mümin hanımına karşı kötü duygular beslemesin; çünkü onun bazı huylarından hoşlanmasa da diğer huylarından hoşlanabilir.” (Müslim; Rada,61)

Âdemoğlunun kaderine her yönden eksiklik yazılmıştır. Kadınıyla erkeğiyle hiç kimse bundan istisna tutulmamıştır. … “çünkü insan zayıf yaratılmıştır.” (Nisa; 28) İnsan maddi ve manevi âleminde, hal ve hareketlerinde, olaylara karşı göstereceği reflekslerinde kusursuz değildir. Evlilik kurumunda erkek özellikle bu durumu daha iyi bilmesi gerekmektedir. “Kadın bir kaburga kemiğinden yaratılmıştır! Dilediğin bir tarz üzere doğru olamaz! Eğer ondan istifade etmek istersen, onda bu eğrilik olduğu halde ondan istifade edersin! İsteğine göre onu doğrultmak istersen onu kırarsın! Onun kırılması ise boşanmasıdır!”  (Müslim) Herhalde hayat içinde bunu tecrübe eden müslüman erkekler, kadınlarında gördükleri fıtrata ait kusurlara sabretmek yerine onları doğrultmaya kalkarsa Allah muhafaza onu kırar ki bunun sonu boşanmadır.

Bayan kardeşlerimde bu hadisin gölgesine sığınıp kusurlarını değiştirmek yerine umursamaz tavırlar içine girerlerse onlarda bu sonun müsebbibinden olabilir. Aynı zamanda kocalarının da kendileri gibi kusurlu olabileceklerini, değişmek için gayretleri sonuçsuz kaldığında buna katlanmaları gerektiğini unutmamalıdırlar.

6- Affetmek

Affetmek birçok güzelliğin kapılarını aralar bize. “…öfkelerini yutarlar ve insanları affederler. Allah da güzel davranışta bulunanları sever.” (Âl-i İmran; 134) Eşimizde ve çocuklarımızda gördüğümüz hataları affedelim ki biz de affa layık olalım. Sonuçta karşımızda bulunan can da etten ve kemikten. Biz affeder, kusurlarını örtersek gün gelir onlarda aynı tavrı bizim için gösterirler. Bize aynı affedicilik ile muamele yapmasalar da kaybedecek hiçbir şeyimiz yok. Zira Allahu Teâlâ affedenleri sever. Ev halkımızı haksız olduklarında affetmek, onlara sosyal hayat içinde merhamet ile muamele yapmayı öğretecektir. Bugün toplum içinde hiç bir şeyden taviz vermeyen, insanları yanlışlarından dolayı kalın çizgilerle çizen kişilerin vakıalarına indiğimizde aile içinde bunun şahitliğine rastlayamamış olmaları büyük etken olmaktadır. Çekirdek ailede bunun örnekliğini göremeyen bireyler, toplum içine çıktıklarında affediciliğin pratiğini yaşamakta zorlanmaktadırlar.

7- Özür Dilemek

“Her insan hata yapabilir. Fakat hata yapanların en hayırlısı çokça tevbe edendir.”

(Tirmizî, İbn-i Mâce)

Hadiste her şey çok net ifade edilmektedir. İster koca ol, ister ev hanımı; ister yöneten ol, ister yönetilen her insan hata yapar. Kişiyi hem aile içinde hem aile dışında küçülten hata yapması değil hatalarını kabul etmemesidir. Önemli olan hata yaptıktan sonra bunu kabul edip peşi sıra özür dilemektir. Karşısındaki kişinin eşi olmasının yanında çocuğu da olsa hata sonucu özür dileme erdemliğini ortaya koyması gerekmektedir.

Maalesef toplumumuzda hata yapan nice eş, hanımını ve çocuklarını şımartmama adına hatasını kabul etse de özür dilemeye yanaşmamaktadır. Bu durum böyle devam ettikçe maalesef nice kardeşimiz ev hayatının kepenklerini kapatmak zorunda kalmışlardır.  Boş bir gurur, aile içi enkaza dönüşmektedir.

Özrü sadece küçük, statüsü düşük, konumca ve makamca altta olan dilememelidir. Haksızlık, işlenen kabahat ve hatalar karşısında büyük de, idare edende özür dilemelidir. Özür dilemek insanı küçültmez, aksine büyültür ve yüceltir. Masumiyeti, hatadan korunmuşluğu bilinen, insanlara çok hassas ve kibar davranan Sevgili Peygamberimiz, buna rağmen bir Hutbesinde  kalabalığa seslenerek “Eğer sizlerden kimseye vurdumsa işte sırtım, gelsin vursun; bende alacağı olan varsa işte malım, gelsin alsın” (Muhammed Hamidullah, İslâm Peygamberi, İstanbul, 1980, C. II, 1165). Şeklinde özür beyanında bulunmuştur. (Prof. Dr. İbrahim Emiroğlu)

8- Eşinizi Başkasının Yanında Küçümsemeyin

Düşünsenize! Hangimiz bir insan yanında küçümsenip yaptıklarının hor görülmesini ister. Bu aklı başında olan her insanın üzüleceği bir durumdur. Bu yüzden ömrümüzü beraber geçireceğimiz, yoklukta ve genişlikte her daim sırtımızı dayayacağımız eşimiz ve çocuklarımızı bu sıkıntı ile karşı karşıya getirmemiz gerekmektedir. “Müslüman kardeşini hor görmesi kişiye kötülük olarak yeter.” (Müslim, Ebû Davud, Tirmizî)

9- Eşinizi Çok Nadir Gördüğünüz Bir Misafir Gibi Karşılayın

Her zaman gördüğümüz yüzler biz de alışkanlık yapar. Bazen varlıklarının bile farkına varmaz, kıymetlerini unuturuz. Ancak aramıza kısa veya uzun bir ayrılık girdiğinde eksiklerini hisseder, iç geçiririz. Ama ara sıra evimize misafir olarak gelenlere karşı olabildiğine cömert davranır, güler yüz gösterir, ne yapacağımızı şaşırırız. Bu, kınanacak bir durum değildir. Ancak sıkıntı olan insanlara karşı böyle davranışlar sergileyenlerin iş, eşlerine döndüğünde aynı hassasiyeti göstermemelerindedir. Eşimizi nadir görülen bir misafir gibi karşılamak yerine, geldiğinde, kaynanamızla, komşumuzla veya falanca ile yaşadığımız sıkıntıları kucağına bırakmak yanlış olan bir durumdur.

Erkek olan, iş yerinde müşterisine, patronuna gösterdiği nazik tavırları, ev halkına göstermekten aciz kalıyorsa bu durumda kınanması gereken bir tutumdur. Sokakta gördüğü her çocuğun başını okşayan elleri, kendi yavrusunu kucaklamakta kuvvetsiz kalmışsa bu düzeltilmesi gereken bir durumdur.

Özellikle mümin erkek ve mümin kadınlar ama özel de davetçi olan erkek ve bayanlar bu duruma daha fazla titizlik göstermeleri gerekmektedir. Davetçi olan aileler, ev halkına vakit ayırmada zorlansalar da aile bireyleriyle geçirecekleri kısacık bir zaman dilimini, verimli kılmaya çalışmalıdırlar.

Sükunete ulaşmış evlerin artması duasıyla.