Ramazanda Yaşanan Doğrular Ve Yanlışlar

Serbest Köşe – M. Ali Mücahid / 2014 Haziran / 19. Sayı

Ramazan Kur’an ayıdır. Müslümanların on iki ay içerisinde rehavete, gaflete ve gevşekliğe düştüğü, hayatın meşgaleleriyle kendini  yıprattığı bu günlerden kendine çekidüzen verebileceği, düşüncelerine  bir format atabilme fırsatıdır Ramazan ve üç aylar.

Recep ve Şaban ayı, müminin maneviyatı için bir kampa girmesi, ibadetlerine çeki düzen vermesi için ilk adımlardır. Ramazan ise bunun müsabakasıdır. Eğer müsabaka öncesi hazırlığını gereği  gibi yapmışsa ve müsabakada da  gereken emeği ve performası sergilemişse işte o kimse ödüle layık olur.

Günahları  affedilebilmişse,  kötü karakterden kurtulmuşsa, dilini, kalbini, fikrini, zikre alıştırıp bu alışkanlığını bütün bir yıla yayabilmişse karakterine İslam’ın istediği ahlakı aşılayabilmişse işte bu şahsiyet, Ramazandan kazançlı olarak çıkabilmiştir. Rabbim bizleri bu topluluktan ayırmasın. (Amin)

Ancak bir takım hususlar vardır ki insanların geneli Kur’an ve Sünnet gibi tertemiz pınardan beslenmeyip bidat, hurafe, İslami olmayan her türlü yanlış inanışa daha fazla bağlanır olduklarını görürüz ve bununla birlikte İslam düşmanı olan istismarcılarında avucunda kekliktir bunlar.

“Yeryüzünde olanların çoğunluğuna uyacak olursan, seni Allah’ın yolundan şaşırtıp-saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar ve onlar ancak zan ve tahminle yalan söylerler.” (Enam Suresi, 116)

Yanlış davranış biçimleri

1- Müslümanların bir araya gelerek, Allah’ın kitabını zikretmeleri, ilmi münazaralarda bulunmaları övülen, tavsiye edilen bir şeydir. Fakat bunu doğallığından çıkarıp internet sitelerinde, radyolarda, TV’lerde 30 cüzü kampanya ile dağıtarak ‘Hatim piyasası ‘ oluşturmak yanlış olandır.

2- Ramazan ayının bir başka bid’atlerinden biri de; özellikle mahalle kadınlarının otobüslerle ülke veya şehir genelinde, sabahtan akşama süren camilere sefer düzenlemeleridir. 

Nitekim Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu konuda şöyle buyurmuştur:

“Üç mescidin dışındaki bir yere (ziyâret amacıyla) yolculuğa çıkılmaz. Mescid-i Haram, bu benim mescidim (Mescid-i Nebevî) ve Mescid-i Aksa.” (Buhârî, Müslim, Tayâlisî (1348), Ahmed (6/6)

3- Ramazan ayında kabirperestlik hortlayarak; cahillerin sığınıp yardım isteyecekleri kabir sorgusundaki ölüler gündeme gelir. Özellikle iftarlar orada açılmak için saatler öncesinde kabre yakın yerde mevzi alınır. 

Zeytinburnu’ndaki ‘oruc baba’ türbesinde, daha Ramazanın ilk günlerinde iftar, özellikle sirke-ekmek ile açılır.

4- Ramazanda yapılan yanlışlardan bir diğeri de teravih namazlarının, farzın önüne (üstün-değerli) geçirilmesidir. Günlük farzları tanımayan, önemsemeyen pek çok insanın, iftardan sonra tek veya guruplar halinde bir yere doğru gittiklerini görürsünüz. Bu kişiye nereye gittiğini sorsanız yatsı namazı yerine teravihe gittiğini iftiharla söyler. Halbuki yatsı namazı farz, teravih nafile(sünnet)dir. Bu davranış aslında kişinin kendini kandırmasıdır.

5- Ramazanda Hilâlin gözetilmesi doğru bir davranışken Ramazanı takvimden belirlemek ise yanlış olan bir durumdur. Halbuki Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem“(Ramazan ayının) hilâlini gördüğünüzde oruç tutun. (Şevvâl ayının) hilâlini gördüğünüzde de bayram edin. Eğer (Şaban ayının hilâli) size görünmezse, (oruca başlamak için Şaban ayını, bayram etmek için ise Ramazan ayını) otuz güne tamamlayın.” ( Buhârî; 1909 ve Müslim; 1081) diye buyurmaktadır.

6- Ramazanın ilk gününü tesbit edememiş bazı müslümanlar da, Şaban’ın 30. gününde şüphe ile hareket ederek iki ayrı oruca tek niyetle niyet ederek “Ramazanın ilk günüyse farz oruca, Şaban’ın 30’u ise nafile oruca diye” yasak olan fiile meylederler. 
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem “Kim şüpheli günde oruç tutarsa oruç tutan Ebu’l Kasım’a (Muhammed’e) isyan etmiştir.”  buyurmuştur. (Buhari-Ahmed bin Hanbel)

7- Ramazanın 27. gecesi olan Kadir gecesinde Türkiye’ye mahsus bid’atler ile belirlenmiş rakamlar adedince namaz ve tesbihler çekilir. Halbuki sünnette ne yapılması gerektiği hakkında ihtilaf yoktur.

Hz. Âişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor:

“Ey Allah’ın Rasûlu, dedim, şâyet Kadir gecesine tevâfuk edersem nasıl dua edeyim?” 
Şu duayı okumamı söyledi:

“Allahumme inneke afuvvun, tuhibbu’l-afve fa’fu annî.” 

(Allah’ım! Sen affedicisin, affı seversin, beni affet.)” 
[Tirmizî,  Da’avât 89, 3508]-[187] Kutub-i Sitte 1864]

Bizler insanlara yolun yanlışlığını belirtmeliyiz çünkü bizler;

Müslümanlar olarak İslam’i usule göre hareket etmeli, insanların ne dediğine değil, Allah’ın ve Rasulünün buyruklarına göre davranmalıyız, millet ne der dememeli, Allah ne der? Peygamberi ne der? demeliyiz.

İslam bu günlerde şehvetimizi aşağıya çekmemizi, yemeyi ve içmeyi azaltıp züht bir yaşantı içerisinde olmamızı istiyor. Yani bu aylarda alışverişler azalmalı, gıda satan mağazaların satışları biraz düşüş yaşamalıdır. Ne gariptir ki, bugün pratikte tam tersi yaşanmakta. Araştırmalara göre en çok alışverişin yapıldığı, kampanyaların fazlalaştığı, oruç adına düzenlenen programlarda ticaret stantlarının çoğaldığı bir ay, Ramazan. Yasinler, mevlitler, mukabeleler bu ayların vazgeçilmez gelir fabrikasıdır.

Rabbim Ramazan Ayını bidat ve hurafeden arınmış salih ameller ile geçirmeyi bizlere nasib etsin.