Gündem Analiz – Nedim Bal / 2019 Mayıs / 78. Sayı
Amerika ve haçlı Batı dünyası 2001 yılında “Taliban İslâm Emirliği” kontrolündeki Afganistan’ı işgal etti. O tarihte bu işgali meşru göstermek için kullandıkları birçok yalan gerekçelerden bir tanesi de “Taliban’ın uyuşturucu üreten en büyük örgüt olduğu, uyuşturucudan büyük gelirler elde ettiği, militanlarını da bu yolla kendisine bağladığı, Taliban rejiminin tüm insanlığı zehirlediği” propagandasıydı.
Maalesef haçlı emperyalist Batı dünyasının kuyruğuna takılan sözüm ona bazı ‘Müslüman aydınlarda (!) bu yalan rüzgarlarının etkisinde kalmış, şanı yüce Allah’ın “Ey iman edenler! Eğer bir fasık size haber getirirse onu etraflıca araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa karşı kötülük edersiniz…” (Hucurat, 6) ilahi uyarısını görmezden gelmişlerdi.
Haçlı Batı dünyasının aldatıcı söylemleri karşısında Mankurtlaşmış ezik tavırlı Müslüman aydınlar(!) haçlı korosuyla beraber aynı şeyleri terennüm etmeye başlamış ve baştan “İslâm Emirliğini” tek suçlu” ilan etmişlerdi. Bu ezik Müslüman Aydıncıklar (!) hırsıza bulamadıkları kabahati ev sahibine bulmuş ve cezayı hırsıza değil ev sahibine kesmişlerdi.
ABD ve Batının hakikatleri ters yüz ederek siyahı beyaz, beyazı siyah gösteren medya büyüsünün etkisinde kalan “her olayın sebebinin ve tek suçlusunun sadece Müslümanlar” olduğu propagandasına/yalanlarına inanan milyonlarca Müslüman, maalesef o yıllarda neredeyse zil çalarak Afganistan işgaline destek vermişti. Bu işgalin üzerinden tam 18 yıl geçti. Sonuç; şu an ABD ve müttefikleri savaş meydanında bükemediği eli öpmek istiyor. Ama tenezzül edip de onların necis dudaklarına uzatılacak el dahi bulamıyorlar.
Peki, o yıllarda işgali meşru göstermek adına ortaya attıkları “Taliban ve Uyuşturucu” ilişkisi iddialarının (yalanlarının) aslı ne idi? Bu konu üzerinde tarihi süreci biraz da geriden alarak durmaya çalışalım.
Uzun yıllar boyunca yaşadığı iç savaş ve dış müdahaleler nedeniyle istikrarsızlaşan Afganistan, günümüz itibariyle dünya afyon üretiminin yaklaşık yüzde 90’ına sahip. Ülkenin denizlere açılamaması, sert iklim şartları ve dağlık coğrafyasından dolayı tarıma elverişli alanlar oldukça sınırlı.
Uyuşturucunun hammaddesi olan afyon, Afganistan’da yerli halk tarafından hastalıkları geleneksel yollarla tedavi etmek amacıyla uzun yıllardır ekilmekteydi.
Ancak geleneksel afyon üretimi, özellikle 1979 yılında Sovyetler Birliği’nin ülkeyi işgal etmesiyle birlikte şekil değiştirerek ticari amaçlı üretim yaygınlık kazanmaya başladı.
Sovyet İşgali
Sovyet işgali ile birlikte ülkenin güneyindeki Hilmend ve Kandahar gibi tarım yapılabilen bölgelerde alt yapı tesislerinin, sulama sistemlerin, ehil hayvanların, yollar ve pazarların tamamen tahrip edilmesi Afgan halkının açlıkla yüz yüze gelmesine neden oldu.
Sınırlı tarım arazilerinin savaş sonucu verimsizleşmesi Afgan halkını afyona yöneltti. Açlıktan ölümlerin yaşandığı 80’li yıllardan itibaren Afganistan’da afyon üretimi hızla yaygınlaştı.
Soğuk Savaş şartlarında Sovyet karşıtı direnişi destekleyen ABD’nin, o yıllarda Pakistan İstihbaratı (ISI) ile birlikte ülkedeki afyon üretimini teşvik ettiği öne sürülmektedir.
Birçok Batılı kaynakta, CIA ve Pakistan İstihbaratının (ISI) hem Afganistan’daki hem de dünyanın farklı bölgelerindeki Sovyet yayılmacılığına karşı ABD’nin yürüttüğü operasyonları afyon gelirleriyle finanse ettiği belirtiliyor.
Taliban Dönemi
Bu şartlar altında Afganistan ekonomisi 2000 yılına kadar her geçen gün afyona daha da bağımlı hale geldi. Sovyet güçlerinin çekilmesinin ardından ülkedeki savaş beylerinin yıllar süren iktidar mücadelesi Taliban’ın ortaya çıkışına zemin hazırladı. Afyon üretiminin en yaygın olduğu bölgede etkinlik kazanmaya başlayan Taliban, 1996’da başkent Kabil’i kontrol altına aldı. Ülkenin İslâm hukukuna göre yönetilmesini savunan Taliban için afyon, mücadele edilmesi gereken konuların başında geliyordu. Diğer savaş beyleriyle çatışmaların devam etmesi ve halka afyona alternatif olarak geçim kaynağı sunulamaması nedeniyle Taliban afyon üretimini kademeli olarak sınırlandırma yoluna gitti.
Molla Ömer’in Afyon Üretimini Yasaklaması
2000 yılının yaz aylarına gelindiğinde Taliban, kuzeydeki birkaç bölge hariç ülkenin yüzde 95’inde kontrol sağladı. Bu dönemde Taliban lideri Molla Ömer, “uyuşturucun İslâm’a göre haram ve insanlığa karşı suç olduğunu” belirten bir fetvayla, Afganistan tarihinde ilk kez ülke genelinde afyon üretimini yasakladı. Afyon tarlaları ve laboratuvarlar imha edildi. Uyuşturucu trafiği kesilerek uyuşturucu baronları en sert şekilde cezalandırıldı.
Taliban’ın afyona savaş açması sonucu aynı yıl afyon üretimi ülke genelinde yüzde 94 oranında azalarak neredeyse sıfırlandı. Dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan, uyuşturucuyla etkin mücadelesi nedeniyle Taliban’a teşekkür etti.
ABD – NATO İşgali Sonrası
ABD’nin uluslararası güçlerin de desteğini alarak Afganistan’a başlattığı işgal sırasında ülkenin en önemli uyuşturucu baronları Beşir Nurzai ve Hacı Cuma Han yakalananlar arasındaydı. Uyuşturucuyla mücadele, Afganistan’a yönelik müdahalenin önemli dayanaklarından biri olmasına rağmen yakalanan baronlar kısa süre sonra serbest bırakıldı.
Sonradan kurulan Karzai hükümeti sırasında birçok üst düzey hükümet üyesi ve ABD yetkilisinin ülkedeki afyon ticaretinden kar sağladığı öne sürülüyordu.
Ahmet Veli Karzai
İktidara geldiğinde “afyona karşı güya cihad ilan eden(!)” Afganistan Cumhurbaşkanı Hamit Karzai’nin üvey kardeşi Ahmet Veli Karzai ülkedeki en büyük uyuşturucu baronu olarak tanınmaktadır. Karzai, Wikileaks tarafından sızdırılan ABD belgelerinde de “yolsuzluğa bulaşmış uyuşturucu baronu” olarak tanımlanıyordu. New York Times gazetesi Ahmet Veli Karzai’nin işgal öncesinde 8 yıl boyunca CIA’e çalıştığını öne sürmekteydi.
Veli Karzai’nin Kandahar Eyalet Meclisi üyesi olduğu sırada ülkedeki afyon üretiminin merkezi olan Kandahar ve Hilmend’i fiilen tek başına yönettiği, afyon sevkiyatını askeri helikopterler ve polis konvoylarıyla sürdürdüğüne yönelik ciddi iddialar bulunmaktadır.
İşgal sonrasında da ülkedeki uyuşturucu trafiğini kendi kontrolüne alan Ahmet Veli Karzai, 2011 yılında 7 yıldır korumalığını yapan Serdar Muhammed isimli “Taliban’ın uyuyan casuslarından birinin” düzenlediği suikast sonucu öldürüldü.
Yabancı Güçler ve Uyuşturucu Ticareti
Alman İstihbaratı BND’den sızan bir belgede Alman kuvvetlerinin ülkedeki uyuşturucu trafiğine karıştığı ortaya çıktı. Büyük bir skandala neden olan sızdırılan belgelere göre, Kuzey Afganistan Emniyet Müdürü Muhammed Davut Davut’un organize ettiği uyuşturucu trafiğinde Afganistan’daki Alman askerleri aktif olarak yer almışlardı. Geçmişte Ahmet Şah Mesut’un sekreterliğini de yürüten Davut, Kuzey İttifakı içerisindeki en kirli isimlerden biri olarak bilinmekteydi. Muhammed Davut, 2011 yılında üst düzey 6 Alman askeriyle birlikte Taliban saldırısında öldürüldü.
2011 yılında yayınlanan bir rapor, ABD askerlerinin ülkede üretimi yapılan afyonun en önemli müşterilerinden biri olduğunu göstermektedir. Raporda fiilen görev başında olan 11 bin 200 ABD askerinin uyuşturucu kullandığı tespit edilmiştir. Gerçek rakamın ise çok daha yüksek olduğu tahmin edilmektedir.
BM Raporlarına Göre Afganistan`da Haşhaş Üretiminin En Düşük Olduğu Yıl 2001…
Birleşmiş Milletler’in 2001`de yayımladığı rapora göre; “Taliban İslâm Emirliği” yönetiminin olduğu dönemde uyuşturucu üretiminin yüzde 94 oranında azalarak, ülke tarihindeki en düşük orana yani 185 tona kadar gerilediği kaydediliyor. Aynı raporun devamında ise; işgalden hemen sonra Amerika’nın ülkenin başına getirdiği Hamit Karzai yönetimindeki Afganistan’da bu rakam 3400 tona çıktı. 2003’de 80 bin hektar araziden 360.000 ton uyuşturucu elde edildi.
BM`nin 2004 yılında yayımladığı raporda, “Amerika Birleşik Devletleri öncülüğünde Taliban rejiminin yıkılmasından bu yana Afganistan giderek artan biçimde bir uyuşturucu devletine dönüşüyor” ifadeleri kullanıldı. Üstelik daha önce sadece afyon sakızı yani hammadde üreten ülkede, artık büyük miktarda eroin de imal ediliyordu.
Birleşmiş Milletler`in son raporu ise, durumun çok daha çarpıcı boyutlara ulaştığını açıkça ortaya koyuyor: “2006 yılında, Afganistan dünya uyuşturucu üretiminin yüzde 92`sinin yapıldığı büyük bir ‘zehir çiftliğine’ dönüşmüş durumda. Dünya`nın başka hiçbir bölgesinde bu oranda bir yoğunlaşma yok. Bu topraklarda üretilen uyuşturucunun satıldığı pazarlar da genişlemiş; artık sadece Avrupa ve Amerika değil, Rusya, Çin ve Ortadoğu`da, Afganistan`da üretilen uyuşturucular satılıyor.”
BM resmi verileri bize; Afganistan’da “Taliban İslâm Emirliğinin” yıkılması ve ABD öncülüğünde uluslararası güçlerinin Afganistan’a yerleşmesi sonrasında Afganistan’da uyuşturucu üretiminin 185 ton’dan 360.000 ton’a çıkarak tarihte görülmemiş bir patlama yaşandığını gösteriyor. Daha önemlisi, bu artıştan başta CIA olmak üzere, Afgan hükümeti, mahalli komutanlar ve bölgesel liderlerin sorumlu olduğunu gösteren raporlar ve bağlantılar da çeşitli kaynaklar tarafından ortaya konuyor.
Deccaller’in kara propagandasına inanan ve aynı yılan deliğinden onlarca kez ısırılan ama hala uyanamayan saf(!) Müslümanlar şunu bilmeli ki; tıpkı Irak’ın işgali için uydurulan “Saddam`ın korkunç kitle imha silahları” yalanı gibi, ABD’nin Afganistan’ı işgal gerekçelerinden biri olan “Taliban ve Uyuşturucu Üretimi” de uydurulmuş o koskoca yalanlardan sadece bir tanesiydi.
Tıpkı; Taliban’ın vahşi olduğu, insanları çiğ çiğ yediği, harici olduğu, vahhabi olduğu, ABD ürünü olduğu yalanları gibi…
“Ey iman edenler! Eğer bir fasık size haber getirirse onu etraflıca araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa karşı kötülük edersiniz…” (Hucurat, 6)
Selâm ve Dua ile… Allah’a Emanet Olun…
————————
Kaynaklar
Mepa News
Dünya Bülteni