Kapak Dosya – Ahmet İnal / 2019 Ağustos / 80. Sayı
Allah azze ve celle yeryüzünü insan yaşamı için en uygun şekilde yaratmış ve onu insanın hizmetine sunmuştur. Ay, güneş, yıldızlar, dağlar, denizler, bitkiler, hayvanlar… Hepsi ademoğluna musahhar kılınmış, ne yapılsa şükrü eda edilemeyecek eşsiz nimetler… Ancak, nankörlüğü fıtrat edinmiş insanoğlu her seferinde olduğu gibi bu nimetler karşısında da tefekkür etme, rabbini tesbih etme makamından çok uzakta kalmıştır. Aylar, yıllar bu kusursuz arzda geçmekte; ancak basiretten nasipsiz gözler yine de yüce yaratanın kudretine ve merhametine işaret eden bu ayetleri hakkıyla idrak edememektedir.
“Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün farklı oluşunda aklıselim sahipleri için elbette ibretler vardır.
Onlar ayakta dururken, otururken, yatarken hep Allah’ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler: ‘Rabbimiz! Sen bunu boş yere yaratmadın, seni tenzih ve takdis ederiz. Bizi cehennem azabından koru!’” [1]
İçinde bulunduğumuz günler ile birlikte yaz mevsimine girmiş bulunmaktayız. Bu mevsim kimileri için uzun bir tatil demek iken kimilerine göre de çalışıp heybeyi doldurma zamanı olan hasat dönemini ifade etmektedir. Ancak ister öğrenci olalım ister işçi ister çiftçi, şunu unutmayalım ki; diğer mevsimlerde de olduğu gibi yaz mevsimi de Allah azze ve celle’nin bize sunmuş olduğu büyük bir ikramdır. Zira rabbimiz, güneş etrafında dönen dünyayı ve eksenini belirli bir şekil ve eğiklikte yaratmamış olsaydı mevsimler oluşmaz, gece- gündüz süreleri değişmez, sıcaklıklar hep aynı düzeyde seyreder; dolayısıyla da insanoğlu tek mevsim ile zorlu ve tekdüze bir hayat yaşardı. İşte bu nedenle her şeyden önce bu nimeti bizlere verdiğinden dolayı rabbimize şükretmeli, akabinde de yapacağımız plan ve programı bu nimeti ihsan edenin rızasına uygun olarak tasarlamalıyız.
Yaz, diğer mevsimlerden biraz daha farklı olarak birçok insanın sabırsızlıkla beklediği, iple çektiği bir dönemdir. Hava sıcaklığı yüksek olsa da kış aylarında olduğu gibi insanın hareket kabiliyetini ve alanını kısıtlayan doğal etkenler yoktur bu mevsimde. Yolları kapatan karlar, bedenleri üşüten ve insanları evlere hapseden soğuklar, hareketi zorlaştıran kimi zaman da terleten kalın kıyafetler geride kalmıştır artık. Bu nedenle yaz demek birçok insan için geniş bir özgürlük demektir.
Tanımış olduğu bu geniş imkanlardan dolayı yaz mevsimi, birçok insanın haddini aşıp günahlara saplandığı, pervasızca davranışlarda bulunduğu bir fesat mevsimi halini almıştır. İnsanoğlu rabbinin ihsan etmiş olduğu bu nimeti ümmetin maslahatı için daha fazla üretimde bulunma, Allah için eş ve dost ziyaretleri gerçekleştirme ve kendini geliştirme gibi faydalı işlerde değerlendirmek yerine çırılçıplak bir vaziyette plajları doldurma, çılgınca ve müsrifçe gezip tozmadan yana kullanmayı tercih etmiştir. Bu nedenlerden dolayı yaz mevsimi birçok Müslüman için gelmesi istenmeyen bir sezona dönüşmüştür.
Yakın zamana kadar çiftçilerin hasat yapmaları, öğrencilerin Kur’an kurslarında İslâmi eğitim almaları, maddi imkânı yerinde olanların İslâmi ölçülerde seyahat etmeleriyle hatırlanan yaz mevsiminin böylesine kötü bir hale evrilmesinin ardında elbette kapitalist sistemin insanların cebindeki paraya göz dikmesi de yatmaktadır. Aç kurtların masum bir kuzuyu avlamak için pusuda beklemesi gibi bekleyen bu yamyam sistemin aç baronları yaz mevsimini uluslararası bir turizm sezonu ilan ederek hem emellerine ulaşmış hem de insanları kurdukları düzenlerle günaha sürüklemişlerdir.
Yaz mevsiminin maruz kaldığı olumsuz durum sadece bu kadarı değildir. Bir başka problem ise, yaz mevsiminin genç nesil için tam bir tembellik dönemine dönüşmüş olmasıdır. Gördükleri eğitim- öğretime ara verilmesi ile de birlikte elde ettikleri üç ay gibi uzun bir tatili kişisel/imani gelişim, yeni bir meslek öğrenme gibi faydalı alanlarda kullanmayan genç neslimiz bu mevsimde elektronik bir cihazın of düğmesine basılmış gibi bir anda tüm çalışmalarını durdurmaktadır. Bu ise; gelişim ve üretim çağında olan milyonlarca gencin en verimli zamanlarının heba olmasına ve tembellik gibi kötü bir halin üzerlerine sirayet etmesine sebebiyet vermektedir.
Yaz dönemi, Müslüman için işler vaziyette olan düzenini âtıl kılacağı tatil sezonu değil rutin yaşamında şartlar gereği bazı değişiklik ve düzenlemelerde bulunacağı önemli bir mevsimin adıdır. Kelime anlamı itibariyle ataleti, kesintiye uğratmayı, ara vermeyi ifade eden tatil sözcüğünün Müslümanın lügatinde bulunmaması gerekir. Zira Müslümanın hayatında her şeyi boş vereceği, tüm sorumluluklarından muaf tutulacağı ya da hesaptan müstesna olabileceği bir zaman dilimi bulunmamaktadır. Biz rabbimiz tarafından verilen her saniyenin hesabının sorulacağına inanan bir dinin mensuplarıyız. Tüm dünyanın saadetinin, adaletinin, ıslahının garantörü olması gereken bir ümmetiz biz. Yaşadığımız şu coğrafyada binlerce, milyonlarca yardıma muhtaç, İslâm’a hasret insan varken Müslümanlar olarak bizlerin tatil adı altında uzun bir atalete sürüklenmesi içten bile değildir. Böylesi bir durum her şeyden önce bu ümmetin önderi olan Efendimiz Muhammed’e(sav) karşı yapılan büyük bir vefasızlık olacaktır. Kendisine peygamberlik geldikten sonra “Artık bizim için uyku dönemi geride kaldı ey Hatice!” diyen efendimizden aldığımız bir terbiye değildir bu. Bu hal olsa olsa şımarık Avrupa toplumundan kendimize bulaştırdığımız tehlikeli bir hastalıktır. Kaldı ki; bugün içimize işleyen bu anlayış sebebiyle, beğenmediğimiz Avrupa milletlerinden bile daha vahim durumdayız. Çünkü günümüz Avrupası hem bizim kadar fütursuz bir şekilde tatil yapmamakta, yapsa da çalışma sezonunda ciddiyetle işine sarılarak bilim ve teknolojide ilerlemek suretiyle dünya sahnesinde liderliğine devam etmektedir.
Bu nedenle, İslâm toplumları olarak yaz mevsimini rutin hatalarımızdan arınmış bir şekilde geçirmemiz ve aleyhimize olan durumu tersine çevirmemiz gerekmektedir.
Öyleyse, sorumluluklarının bilincinde olan bir Müslüman için Yaz mevsimi nasıl değerlendirilmelidir? Müslüman bir fert ne yaparsa rabbine karşı bu mevsimin şükrünü ifa etmiş olacaktır?
Senenin dörtte birine karşılık gelen bu sezonun Müslümanın hayatında doğru bir şekilde yer bulması ne ile mümkün olacaktır? Kısacası Müslümanın YAZ İLMİHALİ nasıl olmalıdır?
1-Müslüman kişi, bu mevsimde işlenen günahlardan kendisini korumak için yoğun bir çaba sarf etmelidir.
Fıkhımızda bir zararı defetmek hayrı celb etmekten daha önceliklidir. Adımız her ne kadar “Müslüman” da olsa toplum olarak yaşantımız bu iddiamızdan oldukça uzaktır. Malum olduğu üzere, yaz mevsimleri bu mesafenin gittikçe uzadığı, uçurumun daha da derinleştiği bir dönem olmuştur. Sıcağın etkisiyle bayanların mahrem yerlerini hiç mi hiç utanmadan ifşa etmeleri, plajlarda hayvani bir şekilde serinleme ve eğlenme çabaları bahsini ettiğimiz durumun vehametini ortaya koymaktadır. Müslümanlar olarak öncelikle gözlerimizi haramlardan korumalı, ailemizi bu bayağı durumdan uzak tutmalı ve şahit olduğumuz rezilliklere karşı daha cesur olmalıyız. Zira toplumumuzda böylesi insanların zuhur etmesi onların cesaretinden değil bizlerin suskunluğundan kaynaklanmaktadır.
2- Müslüman kişi, mevsim şartlarından dolayı temizliğine daha çok dikkat etmelidir.
Yaz mevsimi hava sıcaklığından dolayı insanların çokça terlediği, tozun toprağın kuruluktan dolayı daha da arttığı bir dönemdir. Terleme özelliğini fıtri bir lütuf olarak veren rabbimiz bununla birlikte oluşabilecek kirlenmelerden arınıp temizlenmeyi de emretmiştir.
(1) Ey örtüsüne bürünen!
(2) Kalk ve uyar!
(3)Sadece rabbinin büyüklüğünü dile getir.
(4) Elbiseni tertemiz tut.
(5) Her türlü pislikten uzak dur.[2]
Rasûlullah efendimiz de “Her yedi günde bir saçını ve bedenini yıkayarak banyo yapması Allah’ın bütün müslümanlar üzerindeki hakkıdır”[3] buyurarak temizliğin önemine işaret etmiştir.
Banyo yapmanın dışında kıyafet temizliği de önemlidir. Zira artan terlemenin etkisiyle elbiseler kötü kokuları emecek ve kirli bir hale dönecektir. Müslümanın kişi, yaz mevsiminde insanları ve melekleri rahatsız etmemek için kıyafetlerini sık sık değiştirmeli, güzel kokular kullanmaya özen göstermelidir.
3- Müslüman kişi, yaz mevsiminde elde ettiği boş vaktini hayır yollarında kullanmalıdır.
Yaz mevsimi öğrenci ve öğretmen olanlar için zaman açısından bulunmaz bir fırsattır. Öğrenciler için üç ay öğretmenler için iki ay olan bu sezon içerisinde kişi gerek kendisini geliştirmek gerekse topluma faydalı olmak adına bir çok işi gerçekleştirme imkanına sahiptir.
Yıl içinde okullarında maddi alanlarda öğrenim gören öğrencilerimiz maalesef dini ilimlerdeki eğitimlerinde geri kalmaktadır. Bu vaziyet; çok iyi matematik, fen bilgisi bilen ancak Kur’an-ı Kerim okumasını bilmeyen, İslâm’ın en temel değerlerinden bile habersiz olan nesilleri ortaya çıkarmaktadır.
Bu açıdan yaz mevsimi, kendisini kıyasıya bir yarışın içinde bulan, sürekli derslerine çalışmak zorunda kalan öğrenciler için İslâmi eğitimlerini rahatça alma konusunda güzel bir imkan olarak kullanılmalıdır. Öğrencilere velilik eden anne ve babalar da en azından bu üç ayda çocuklarının ahiretini düşünerek plan-program yapmalı, bu eğitimi sekteye uğratacak tatil ve seyahatlerde bulunmamalıdır.
Diğer yandan öğretmenler için de uzun bir ara mola niteliğinde olan yaz mevsimi; yeterli istirahat yapıldıktan sonra kitap okuma, dini alanlarda liyakat varsa Kur’an kurslarında gösterilen dini eğitimlere destekçi olma, çoluk çocuklarıyla daha kaliteli vakit geçirme, el becerisini geliştirecek farklı zanaatlere yönelme şeklinde değerlendirilebilir.
4- Müslüman kişi, bu mevsimde imkân dahilinde seyahatlerde bulunmalıdır.
Seyahat, hayat tarzı haline getirilmediği sürece insana pozitif özellikler kazandıran faydalı bir iştir. Seyahat sayesinde kişi yeni tecrübeler elde eder, ufkunu geliştirir, kendisini daha iyi tanıma imkânı sağlar. Aynı zamanda daha planlı bir yaşam ve az ile yetinme duygusu açısından da tavsiye edilir. Seyahat insanları birbirine yaklaştırması açısından da önemlidir. Toplu yapılan seyahatler bireyler arasındaki sevgi ve muhabbeti arttırırken diğer yandan da birbirlerini daha iyi tanımalarına vesile olur. Seyahat sevilen bir faaliyet olmasına rağmen her zaman rahatlıkla yapılabilen bir iş değildir. Mesela, yağışlardan dolayı kış mevsiminde seyahat etmek zahmetli ve yer yer tehlikeli bir iştir. Bahar mevsimleri ise öğrencilerin okulları devam ettiğinden dolayı, ailecek yapılacak seyahatlere uygun değildir. Bu sebeplerden dolayı, seyahat için en uygun zaman dilimi yüksek sıcaklıklara sahip olmakla birlikte yaz mevsimidir. Çünkü bu mevsim gerek zaman gerekse hava şartları yönüyle insanlara geniş imkanlar sunar.
Her yerde, her zaman diliminde olduğu gibi seyahat etmede de İslâmi ölçüler bulunmaktadır. İslâm eğlenmeyi, seyahat etmeyi yasaklamaz. Ancak bazı düzenlemelerle onu sınırlandırır. Bu sınırlamalar ilk etapta insana zor gelse de sonunda hayır getirdiği görülecektir.
Bu ölçülere göre yapılacak bir seyahatte Müslüman; haram olan mekanlarda bulunmamalı, yurt dışı seyahatinde ise yediği yiyeceklerin helal olmasına dikkat etmeli, yaptığı harcamalarını israf bilinciyle yerine getirmeli, zamanını itidalli kullanmalı ve bulunduğu bölgedeki Müslüman kardeşlerini ziyaret etmek suretiyle seyahatini bereketlendirmelidir.
[1]. Âl-i İmran, 190-191
[2]. Müddessir Sûresi, 1-5.
[3]. Buhari, Cum’a, 12.