Gündem Analiz – Nedim Bal / 2019 Ağustos / 80. Sayı
Yaşadığı çağa İslâm davasını hâkim kılmayı arzulayan bu kutlu neslin, mücadele ettiği şeytani güçleri yakından tanıması çok önemli bir husustur.
Amerika’yı hatta dünyayı kontrol ettiği söylenen, dünyanın en zengin ve en nüfuzlu ailelerinden biriside Rockefeller ailesidir. Bu ay ki köşemizde ismi, illuminati tarikatı ve başka gizli örgütlerle anılan, çoğu insana göre karanlık bir isim olan David Rockefeller ve ailesi üzerinde durmaya çalışacağız.
David Rockefeller kimdir?
David Rockefeller milyonlarca dolarlık bağışlar yapmasına rağmen dünyanın en karanlık isimlerinden biri olarak görülüyor. Çoğu insana göre bağışlarını, karanlık tarafını gizlemek için bir nevi maske olarak kullanmakta. Köklü aile geçmişinin ardında da pek çok sansasyonel olay, örtbas edilmiş bir sürü yasa dışı suçu bulunmakta. Dedesinin yaptığı ve babasının devam ettirdiği servetin içinde doğmuş ve milyarderlik sıfatını kaybetmeden bir asrı geçkin ömür yaşamış biri.
Yahudi asıllı ünlü milyarder ve banker David Rockefeller 12 Haziran 1915’de New York’da doğdu. Babasının kendi zamanında ABD’nin en büyük petrol şirketi olan Standard Oil Company’den elde ettiği servet ile bugünkü Rockefeller Şirketler Grubu’nu kurdu.
Rockefeller ailesinde önemli konumlara sahip pek çok kişi vardır. Abi Nelson Rockefeller, ABD’nin 38. başkanı Başkan Gerald Ford’un yardımcılığını yapmıştır. Yeğen Jay Rockefeller ise Batı Virginia senatörlüğü görevini üstlenmiştir.
New York’ta kentin en büyük malikanesinde doğup büyüyen David Rockefeller, Howard Üniversitesi’nden mezun olmuş, ayrıca Londra’ya giderek School of Economics’te ekonomi eğitimi almıştır. Burada ileride ABD başkanı olacak John F. Kennedy ile de tanışmıştır. Eğitimi tamamlayıp ülkesine geri dönen David Rockefeller 18 ay boyunca New York Belediye Başkanı Fiorello La Guardia’nın sekreterliğini yapmıştır. 2. Dünya Savaşı’nda ise Kuzey Afrika ve Fransa’da askeri istihbaratta politik ve ekonomik bölümlerde hizmet vermiştir. Ayrıca yedi ay Paris’teki Amerikan Büyükelçiliği’nde askeri ataşe asistanlığı yapmıştır.
1946 yılında ise bir aile kuruluşu olan Chase Bank ailesine katılmıştır. 1969’dan 1980’e kadar Chase Manhattan Bank’ın hem başkanlığını hem de yöneticiliğini yapan David Rockefeller, 1980’de % 1.7 ile bankanın en büyük hissedarı olmuştur.
Dünya İmparatorluğu, Yeni Dünya Düzeni ve CFR
1776 yılında kurulmuş, “Dünya İmparatorluğu” ideali ile hareket eden ve günümüze kadar varlığını sürdürmüş olan gizli topluluk illuminati tarikatının çağımızdaki “babası” olarak nitelendirilmiştir.
Tüm bunlara ek olarak; CFR isimli örgütün onursal başkanıdır. CFR’nin açılımı Council of Foreign Relations yani ‘Dış İlişkiler Komitesi’ dir. Bu örgüt yarı gizli bir örgüttür. Yani resmi olarak var olan fakat tüm toplantıları halka ve basına kapalı olan bir örgüttür. 1921 yılında petrol zengini büyükbabası ve diğer Yahudi asıllı Walter Lippmann bu örgütün kuruluşunda büyük rol oynamıştır. Davit Rockefeller, dedesinin kurduğu bu örgütün Dış İlişkiler Konseyi’ne 1949 yılında sekreter olarak girmiştir.
Pek çok devlet adamının, politikacının ve şirket sahibinin üye olduğu CFR, küresel dış politikalara yön veren bir topluluk olarak belirtilmektedir. Bu örgüt yuvarlak masa teorisine göre şekillenmiştir. Yuvarlak masa teorisi; illuminati şebekesinin dünyayı tek merkezden yönetmek amacıyla geliştirdiği bir teoridir. illuminati şebekesi ise; tapınak şövalyelerinin ortaçağda ortaya çıkardığı bir tür Siyonizm hareketidir. CFR örgütü; özellikle ABD ‘de istihbarat örgütleri üzerinde etkilidir. ABD’nin dış işleri ve gizli servis görevlilerinin büyük bir kısmı buradan devşirilir.
ABD’de bu örgüte bağlı fakat bu örgütten bağımsız gibi gözüken birçok “Düşünce Kuruluşları/ Think Tank’lar” vardır. Bu düşünce kuruluşları, Din, Siyaset, Askeriye, Eğitim, Sanat, Basın- Yayın, Spor gibi alanlarda birçok ülkeden konusunda uzman kişileri davet ederek güya onlar ile “Dünya Barışı Adına” faydalı (!) toplantılar/istişareler yaparlar. Bu toplantılarda elde edilen bilgiler ışığında ABD’nin kendi yararına olacak yeni stratejiler belirlenir. Örneğin; ABD bir ülkeyi kendi çıkarları doğrultusunda kontrol etmek istediği vakit önce o ülkenin etnik, dini ve mezhepsel farklılıklarını araştırır. Burada kullandığı en etkin yöntem; o ülkenin siyaset, askeriye, din, ekonomi ve benzeri alanlarında uzman sayılan ve o toplumun içinden gelen kişiler, bu “Düşünce Kuruluşları/ Think Tank’ler” tarafından seminer veya konferans vermeleri bahanesine ile davet edilir. Bu davetin dışa dönük olarak görünen yüzü çok masumdur.
Çünkü dünya kamuoyuna; bu seminer ve konferansların düzenlenmesindeki asıl maksadın “dini, mezhebi ve etnik çatışmaların sona erdirilmesi ve dünya barışına katkı sunmak” olduğu yalanı servis edilir. Maalesef bu yalanın da pek çok alıcısı çıkar. Çünkü ABD’den davet almak, orada seminerler vermek bizim “Özüne Kör, Aydın(!)” tiplemelerinin kariyerleri için ileride kullanabilecekleri pek itibarlı bir iştir. Kendi kıymet ve itibarlarını ABD’de seminer vermek ile özleştiren bu “naylon aydın(!)” tiplemelerinin sık sık kullandıkları cümleler ise şöyle başlar “Ben Amerika’da vermiş olduğum bir seminerlerde …”
“Dünya barışına katkı sunmak adına” yapıldığı söylenen bu toplantılarda “özellikle sunum yapan uzmanların yaşadığı ülkelerde; etnik, dini, mezhepsel çatışmaların çıkmaması ve siyasi, ekonomik, askeri istikrarın korunması için neler yapılabilir, toplumun hassas noktaları ve dengeleri nelerdir” gibi konular üzerinde detaylı bilgilendirmeler yapılır. Bu seminerlerde alınan tüm bilgiler hassas bir şekilde havuzda toplanır. Tüm katılımcı uzman ve kanaat önderlerine “dünya barışına katkı yaptıklarından” dolayı (!) teşekkür edilerek memleketlerine uğurlanırlar.
Daha sonra bu elde edilen bilgiler ışığında “Dünya Barışı Adına” söylenenlerin tam tersi bir strateji uygulanarak o ülkede dinsel, mezhepsel, etnik, siyasi, askeri, ekonomik çatışmalar ve kaoslar çıkarılır.
Böylece masum (!) düşünce kuruluşlarının toplantılarına katılan ve ‘dünya barışına katkı sunmak adına’ faydalı şeyler söylediğine inanan konu mankeni misafir katılımcılar verdikleri bilgiler ile aslında bu örgütün ekmeğine bilmeden yağ sürmüş olurlar. Bu toplantılara katılanların büyük bir kısmı ise zamanla bir şekilde ikna edilerek ABD menfaatine kültürel ajanlık yaparlar. Yaşadıkları ülkede ABD’nin menfaatleri doğrultusunda propaganda yaparak kamuoyu oluştururlar.
CFR’nin önde gelen ünlü üyelerinden bazıları; Richard Branson (İngiliz asıllı Yatırımcı ve 350 Farklı Şirketin Ceo’su.) Bill Clinton(Eski ABD Başkanı), Hillary Clinton (Obama Döneminde ABD Dış İşleri Bakanı), George Clooney (Hollywood Yıldızı), George Shultz (Eski ABD Dış İşleri Bakanlığı ve Hazine Bakanlığı Genel Sekreteri), Frederick W. Smith (Dünyanın En Büyük Kargo Şirketinin Kurucusu), Kathleen Kennedy Townsend (ABD Eski Başkanı’nın Aile Üyesi, Eski Vali ve Amerika Başsavcı Yardımcısı), Robert Zoellick,(Eski Dünya Bankası Başkanı), Leslie H. Gelb (Eski Pentagon Politika Belirleme ve Planlama Direktörü, Devletler Arası Siyasi ve Askeri İlişkiler Genel Sekreteri ), Dan Senor (Eski Ortadoğu Araştırmaları Bölümü Direktörü, Pentagon Danışmanı, ABD Senatosu Dış Politika ve İletişim Danışmanı ) , Liz Rosenberg, (Şair ve Romancı), Sandra Day O’Connor (Eski ABD Yüksek Mahkemesi Yüksek Yargıcı), Vannesa Kerry (Eski ABD Diş İşleri Bakanı John Kerry Kızı / John Kerry; Öğrencilik Yılarında Gizli Skull Ve Bones Kulübünün Üyeleriden, Mısır’daki Sisi Darbesi İçin Demokrasinin Zaferi Diyen Kişi) …
Evet, bu liste pek çok isimle birlikte uzayıp gidiyor. Medya, politika, bilim, adalet, askeri, sanat, ekonomi, spor gibi pek çok alandan güçlü isimlerin üye olduğu CFR örgütü size bir şeyleri hatırlatıyor mu?
David Rockefeller’in Ölümü
David Rockefeller, 80 yaşından sonra kalp nakli olmuş, ayrıca kendisine birkaç kez de böbrek ve ciğer nakilleri yapılmıştır. Yüz yaşını kutlarken söylediği dileği gerçekleşmemiştir. Zira Rockefeller 100. yaş gününde, 200. yaş gününü de kutlamak istediğini belirtmiş fakat 20 Mart 2017 de New York’ta ki evinde ölmüştür.
David Rockefeller’in Ailesinin Osmanlı Devleti’nde Kara Listeye Alınması
Şu an Türkiye’nin arşivinde Rockefeller ailesiyle ilgili birçok bilgi ve belge mevcut. Kurdukları vakıfların Türkiye’ye tarım, eğitim ve sağlık alanlarında yaptığı dünya kadar bağışla ilgili sayfalar dolusu hibe listeleri, CFR mensuplarının Türk devleti büyükleri ile yazışmaları, karşılıklı görüş teatileri, vesaire, vesaire…
Arşivde sadece teşekkür ve nezaket evrakları yok tabiki… Başka belgeler de mevcut. Meselâ, Rockefeller Vakıfları’nın 1915 olaylarında ve birinci dünya savaşı günlerinde Suriye’de Osmanlı İmparatorluğu’na karşı baş gösteren isyanlar sırasındaki faaliyetleriyle alakalı belgeler gibi…
David Rockefeller’in dedesi John Davison Rockefeller’in kurduğu vakıf, Birinci Dünya Savaşı senelerinde “İnsanî Yardım(!)” maksadıyla Türkiye’ye gelmiş ama sadece Ermeni ve Suriyeli isyancılara maddî destek verdikleri, özellikle de tehcir ve ayaklanma bölgelerinde bu isyancı grupları Osmanlı’ya karşı örgütlemeye çalıştıkları anlaşılınca vakfın İstanbul’daki görevlileri sıkı bir takibe alınmıştı.
Pera Palas’ta Göz Hapsi
Türkiye’de daha önce de bulunan, hatta arkeolojik kazılara bile katılan Stover, isimli yardım gönüllüsü (!) İstanbul’a gelip Pera Palas’a yerleşir. Aynı günlerde Dışişleri Bakanlığı’da Emniyet’e bir uyarı yazısı göndererek “Rockefeller’in adamı İstanbul’a muhtaçlara yardım maksadıyla değil, Ermeniler için geldi. Başka bir şehre gitmesine mutlaka engel olun” demişti… Dış İşleri Bakanlığının bu uyarı yazısının hemen ardından Stover yakın takibe alındı. Takip günlerce sürdü. Anadolu’ya gidebilmek için izin isteyen Stover’in talebi her defasında bir bahane bulunarak reddedildi ve Rockefeller Vakfı’nın yetkililerinin savaşın sonuna kadar Anadolu’da seyahatlerinin engellenmesine çalışıldı…
“17 Haziran 1916’da Dışişleri Bakanlığı, Rockefeller Vakfı konusunda ilgilileri bu yazı ile uyarmıştı”
Son Yüzyılın En Büyük İtirafı (!)
David Rockefeller’in ölmeden önce “Yeni Dünya Düzeni ve Yönetimi” ile ilgili yapmış olduğu bazı açıklamalar epey gündem ve tartışma konusu olmuştu. Bu açıklamalarda “Dünya ve Türkiye üzerinde nasıl oyunlar oynadıklarını ve ülkeleri nasıl yönettiklerinden bahsetmişti. Bu ifadelerin David Rockefeller ait olup olmadığına dair elle tutulur bir kaynak yok. Fakat Rockefeller ailesi hakkında bildiklerimiz ve o tarihte yaşananlar zımnen bu anlatılanların ispatı gibi…
Bir sonraki yazımız da Siyonizm’in ‘Dünya Krallığı’ ideali için çalışan ve kendilerini ‘Dünya’nın Sahibi’ diğer insanları da kendi köleleri olarak gören bu sapık zihniyetin çağımızdaki sembolleşmiş Karun’u olan David Rockefeller’in itiraflarını paylaşacağız inşallah.
Allah’a emanet olun. Esselâmu Aleykum.
..Devamı gelecek…