Lgbt Rezaletinin Arka Planı

Gündem Analiz – Metin Ulusoy / 2020 Temmuz / 92. Sayı

Bu yazı dizimizde son yıllarda gündemimizi çokça meşgul eden ve hatta meşgul etmekle kalmayıp toplumda derin yaralar açmış bir olgudan, lgbt’den bahsedeceğiz. Amacımız, bu sosyal ve kültürel işgal projesinin tarihçesini, nasıl ve neden ortaya çıktığını, hedeflerini ortaya koymaktır; özelde Müslümanların genelde ise tüm insanlığın gözlerinin önüne çekilmiş bu süslü, bir o kadar da şeytani küresel projenin perdesini kaldırmaktır.

Söze Başlamadan

Öncelikle bu konunun hastalık ve sapıklık/sapkınlık ayrımını yapmamız gerekir. Doğuştan gelen bir rahatsızlığı olan herkes hastalıklarda yaptığı gibi tedavi olabilir, olmalıdır da zira İslam bunu önermektedir. Bunun detaylarına yazının sonraki bölümlerinde değinilecektir.

Biz, kulaklarımızı dolduran ama zihinlerimizin boşluğundan dolayı anlamlandıramadığımız, tam manasıyla idrak edemediğimiz İslam gerçeğini elimizden geldiğince somut bir şekilde ortaya koyma isteğiyle yola çıktık. Bu yazıda LGBT aktivizminden bahsedip gelecek yazılarda İslam nizamını gerekliliğini gözler ve gönüller önüne sereceğiz biiznillah. 

Onur! Yürüyüşlerinin Başlangıcı

Bu iş önce LGB harfleriyle başladı. Yani sadece eşcinsel olanlar. Sonra alfabedeki harfleri rastgele ekleyerek kendilerini bir şeyler üzerinden tanımlamaya, literatürde yer edinmeye başladılar. Amaç kitleyi genişletmek. Nihayet harfleri bitirdiler ve en sona “+” koymaya başladılar. Anlamı da varlığını kendileri gibi cinsellik üzerinden tanımlayan herkes.[1] Bu tanımsal ve tarihsel altyapı oluşturma çabalarının çıkışı ise ABD’nin New York şehrinde, 28 Haziran 1969 günü, saat 1 civarında Stonewall Inn’e[2] çeşitli ekonomik ve siyasi nedenlerden dolayı polis baskını yapılmasıdır. İhtar verilir fakat eşcinseller binayı boşaltmak için verilen emre uymak yerine polise karşı çıkarlar ve sabahın erken saatlerine kadar sürecek olan şiddetli çatışmalar patlak verir. Ve bu günü “Stonewall İsyanı” diye nitelendirirler.[3]

Aşırılıklarına Birkaç Örnek

LGBT aktivizmi aşama aşama ilerlemektedir. Bir aşamada başarılı olursa sonraki aşamalara geçilecektir. Hayvanları, bitkileri, hatta objeleri… Eğer kafayı cinsellikle bozmuş nesiller istiyorsanız LGBT aktivizmi serbest bırakabilirsiniz. Bu sözlerimiz abartı değildir. Olgulara atıftır. İşte bu olgularla ilgili birkaç örnek alıntı;

– Buldukları her fırsatta çocuklarını fıtrat üzere, İslam üzere yetiştiren ailelere laf atma çabası içindedirler. Lakin kendileri çocukların LGBT olmalarını teşvik etmekteler. Bunu 2019 yılında İngiltere’de(?) onursuzluklarını ifşa ettikleri yürüyüşte açıkça görmekteyiz.

– Ve tabii LGBT aktivistleri… Bunlar herkesten farklı davranıyor; kendileri olmakla yetinmeyip, her şeyi biçimlendirmeye çalışıyorlardı. Tuvaletleri değiştirerek işe başladılar. Kadın-erkek şeklinde tuvaletlerin olması cinsiyetçiymiş, ayrımcılıkmış… Neyse ki tuvaletleri kapatamadılar ama sonunda cinsiyetsiz tuvaletler açtırdılar. Hocaların ve öğrencilerin olağan cümlelerinden cinsiyetçi anlamlar çıkartarak iletişimin içini boşalttılar. Herkes kendi halinde kendi özgürlüğünün tadını çıkartırken insanları taciz ede ede en sonunda SOAS’ın[4] tepesine kendi bayraklarını diktiler… SOAS’ın ana binasının tepesinde devasa LGBT bayrağı sallandırmaya başladılar. Hiç kimseye itiraz etme, tartışma yürütme şansı da tanımadılar. İtiraz edecek gibi olanların ne ilkelliğini ne homofobikliğini bırakıyorlar. Dinlemiyorlar bile. Kendilerinden farklı düşünen hiç kimsenin duygu ve düşüncelerine saygı duymuyorlar.  Toplumsal atmosferi umursamak şöyle dursun, yıkılması gereken bir kale olarak görüyorlar. Herkese psikolojik şiddet uyguluyorlar…[5]

– Londra’da Maya Forstater adlı bir araştırmacı “Kadın kadındır, erkek erkektir. Cinsiyet biyolojiktir” dediği için işinden edildi. Evet, sadece bu kadar. Mahkemede dahi haksız bulundu. Çünkü bu görüşler LGBT aktivizminin cinsiyetsizleştirme vizyonuna aykırı ve bu vizyonu ince bir despotizmle Avrupa’ya kabul ettirmiş durumdalar. Türkiye’de de planlanan bu.[6]

– Kendini feminist kadın derneği olarak tanıtan kurumlar da eşcinselliğe çok yakın bakmaktalar. Erkeklere ölüm. Ancak erkeklerle birlikte olan erkekler çok şirin! Onlar tam erkekten sayılmadıkları için onlar çok tatlı! Adeta toplumun kurtarıcısı onlar. Hatta öyle ki onlar için eşcinsel erkeklerin hakkı Müslüman kadının hakkından daha kıymetli. Bununla beraber her zaman ve her devirde olduğu gibi bu derneklerin dokunmadığı erkekler de yok değil. Lut aleyhisselam’ın kavmine helakı getiren bir sebebi yerine getirdikleri yetmiyormuş gibi toplumda, sebepler dairesinde, alçak konumda olanlara cezayı hemen kesip yüksek konumdakilere dokunmama gibi ikinci bir helak sebebini de yerine getirmekteler.

– Bir virüs gibi olan bu topluluk aynı zamanda gerçek manada da bir virüsü yaymakta. ABD’de, 1985 yılında AIDS belasının zuhur etmesiyle, Sağlık Bakanlığı 1976’dan beri açık olan eşcinsel bir kulübü faaliyetlerinin AIDS’i yaydığı gerekçesiyle kapattı.[7]

Peki Nereden Geliyor Bu Aktivistlerin Şımarıklığı?

Burada açıklama yapmadan önce basitçe iki soru ile sözde hak ve özgürlük arayışında olanları ekarte edebilir, giriştikleri işin saçmalığını gözler önüne serebiliriz;

1) İnsanın hayal gücünün ürettiği tüm kişisel tercihleri “özgür”leştireceksek, bireysel/toplumsal ahlak adına insanlık tarihi boyunca üretilmiş ve damıtılmış tüm değerleri yok edip sil baştan neden yeni bir toplumsal düzen kuralım?

2) Bu özgürlükler ne kadar bireysel tercih olarak gözükse de zamanla toplumsal bir davranış halini alacağı şüphesiz. Ve bu özgürlükler zamanla pedofili[8] illetini de meşrulaştıracak. Hal böyle olduğunda çocuğunuzu pedofilinin yaygın olduğu bir şehirde mi büyüteceksiniz? Büyütmek istemediğinizde vakti zamanında dem vurduğunuz o özgürlükçü halinizle çelişmeyecek misiniz?[9]

Günahlarını mahrem alanda işlemekle yetinmeyip herkesi LGBT ya da sempatizanı yapma girişimindeler. Kendileriyle beraber tüm toplumu cehennem ateşine sürükleme çaba ve azimleri takdire şayan!

Ölçütsüzlüğü ölçüt edinmiş, içinden estiği gibi yaşamak isteyen, nefsinin ve cinselliğinin kölesi olmuş bir güruh. Aktivizmi, her fırsatta üzerlerindeki baskıdan yakınır ancak kendilerini kabul ettirdikleri bütün ülkelerde “LGBT’yi yanlış buluyorum” deme özgürlüğünü de tamamen ortadan kaldırmışlardır. Asıl kendisi doğası gereği ajite edici ve despotik. Günümüzdeki çığırtkanlıkları her zaman aynı hadsizlikte ve abartıda. Kendilerine atfettikleri, allayıp pulladıkları günü bile “isyan” diye nitelendirmekteler.

Bu sözde aktivistler ısrarla yaşadıkları toplumlardan anlayış beklemekteler. Ancak en küçük bir eleştiride de muhataplarını yaftalayıp geçmekteler. Halbuki daha kendileri görmek istedikleri gerekli anlayışı göstermiyorlar. İşte bu, devreye küresel şeytani aklın girdiğinin de göstergesidir aynı zamanda. O, “eğilimleri köpürtün, yaygınlaştırın, normalleştirin” der. Asıl mesele LGBT bireylerin iyiliği-kötülüğü, haklılığı-haksızlığı değildir. LGBT bahanesiyle gerçekleştirilecek kültürel işgalin yayılmasıdır, yerleşmesidir.

LGBT aktivizminin mecrası şudur: LGBT bireyleri çoğaltarak ve sahaya sürerek toplumsal dengeyi ve değerleri alt-üst etmek, ülkeleri kültürel işgale maruz bırakmak. Evet, LGBT aktivizmi hak ve özgürlük arayışı ambalajında gerçekleştirilen bir işgal hareketidir.[10]

Buradaki sıkıntılardan biri; küresel şeytani akılla irtibatı olmayan, böyle bir aklın varlığına bile uyanmamış pek çok insanı kendi taraflarına çekebilmeleridir. Bu insanlar iç yüzünden bihaber oldukları bu sözde aktivizmin ve o aklın destekçisi olmaktalar. O aklın dinsiz, devletsiz, kutsalsız küresel dünya şirketi vizyonu içinde piyonluk rolünü oynamaktadırlar. Sorsanız belki de dalga geçerek böyle bir aklı reddederler… Zira batıyla, dünyayla temasları yüzeyseldir. Tebaa seviyesindedirler. Kendilerince açık görüşlü, ilerici, çağdaş bir şeylerdirler. Gerçekte ise ama bilinçli ama bilinçsiz bir piyon, küresel bir işgal vizyonunun devşirmeleridirler.

Propagandaya kapılanların çoğu arka plandaki kirli eli, küresel şeytanlığın “nötr/cinsiyetsiz insan” vizyonunu sezmez bile. Samimidir. Sınırları kaldırdığını, sevgisini genişlettiğini, tabuları yıkarak daha özgür bir insan olduğunu düşünür. Toplumu da özgürleştirmeyi umar. LGBT’nin içyüzüne uyanamaz, uyandığında ise artık çok geçtir.

Çünkü önceden de belirttiğimiz gibi LGBT aktivizmi özünde bir hak ve özgürlük hareketi değildir, spontane ve masum bir akım da değildir. Şeytanı dost edinmiş bir mantığın ürünüdür. Bir doğrunun arkasına bir batılı zerk etmektir. Şeytanın ateşten yaratılmış, Âdem aleyhisselam’ın ise topraktan yaratılmış olması doğru lakin şeytanın kibirlenmesi ve bunu bir üstünlük olarak görmesi yanlıştı.  Aynı şekilde hak ve özgürlük kavramı doğru lakin ardına yerleştirilen bu çirkin ifsad projesi yanlıştır. Bu şeytan mantığı ile batıl usul usul koynumuza sokulurken, yeryüzünden ahlakı silmeye uğraşırken, insan fıtratına ters hareket edip kültürümüzü yok ederken, insanın fıtratını, tanımını, ayarlarını bozarken, bütün kutsalları, değerleri etkisiz kılarak insanı acizleştirip varlığını insanlık üzerinden değil, cinsellik üzerinden kurmaya çalışırken, halkları zihinleri üzerinden işgal etmeye, doğru ile yanlışı birbirine karıştırmaya çalışırken biz madalyonun sadece bir yüzüne odaklandık veya odaklanmak zorunda bırakıldık.[11]

Özetlemek gerekirse; çıkış noktası itibarıyla LGBT aktivizmi, hak ve özgürlük söylemlerini, psikolojiyi harp silahı olarak kullanmaktadır. Daha büyük bir projenin, yeni dünya düzenine uygun, zevklerinin kölesi olmuş tüketim toplumu oluşturma projesinin bir ayağıdır. Helakı gerektirecek birtakım tercihlerin normalleştirilmesini hedefler. Toplumsal dokuya saldırıdır, yasaklanmalıdır.


[1]https://www.fikircografyasi.com/makale/lgbt-aktivizmi-yasaklanmalidir

[2]. Bölgedeki meşhur bir eşcinsel bar

[3]. Diren Demir, Bir Haziran Gecesi – Stonewall Devriminin Biyografik Çözümlemesi, Kaos Çocuk Parkı Kitap, Mayıs, 2019, Ankara, s.21

[4]Londra Oryantal ve Afrika Çalışmaları Üniversitesi

[5] https://www.fikircografyasi.com/makale/lgbt-aktivizmi-yasaklanmalidir  

[6]. https://www.fikircografyasi.com/makale/kerem-altiparmakin-sahsinda-lgbt-aktivistlerine-cevap

[7]https://www.vice.com/en_us/article/d7jdnv/christopher-street-timeline-pride-2016-history

[8]Yetişkin bir kimsenin ergenlik öncesi çocukları veya ergenliğe yeni girmişleri cinsel açıdan çekici bulması

[9]https://medium.com/@abdullahucar/küresel-tsunami-eşcinsellik-kapımızda-327652781f7

[10]. https://www.fikircografyasi.com/makale/lgbt-aktivizmi-yasaklanmalidir

[11].  Hatice Beyza Öztürk – Genç Öncüler Dergisi – Şubat 2019