İslam’ın Afrika’daki Kalesi Mali

İslam Coğrafyaları – Metin Eken / 2015 Ağustos / 33. Sayı

Her sayıda bir Müslüman coğrafyasını ele aldığımız yazı dizimizin bu bölümünde, uzun bir dönem İslam’ın Afrika’daki kalesi olarak adlandırılan bir Kuzeybatı Afrika ülkesi olan Mali’ye konuk olacağız. Avrupa sömürgecilik hareketlerinin Afrika’daki stratejik uğraklarından biri olan ve Fransızlar tarafından geçmişten günümüze ekonomik, dinsel ve kültürel sömürünün tasallutuna düçar olan Mali son yıllarda yaşanan askeri darbe ve sonrasındaki çalkantılı süreçle birlikte dünya kamuoyunun gündemine oturmuştur. Mali’deki siyasal atmosfer ve tarihsel süreçte İslam’ın bölgedeki seyrine geçmeden önce ülkenin demografik özelliklerine bakmak yerinde olacaktır.

Coğrafi ve Demografik Özellikler

Denize kıyısı olmayan Mali, kuzeyde Cezayir, batıda Moritanya ve Senegal, güneybatıda Gine, güneyde Fildişi Sahili, güneydoğuda Burkina Faso ve doğuda Nijer ile komşudur. Resmi adı “Repablique du Mali”dir. (1) Yüz ölçümü 1.242.248 km2 civarında olup Türkiye’nin yaklaşık bir buçuk katı büyüklüğünde bir alanı kaplamaktadır ve nüfusu 12 milyon civarındadır. Başkenti Bamako olan ülkenin diğer büyük şehirleri Timbuktu, Gao ve Kidal’dir. Pek çok etnik grubun birlikte yaşadığı ülkede nüfusun %90’ını Müslümanlar oluşturmaktadır. Geri kalan nüfusun %9’u Animist ve diğer inançlara sahipken kalan %1’lik kısmı da Hristiyanlar oluşturmaktadır.

Tarihi Arkaplan

Fransa’nın askeri müdahalesiyle gündeme oturan Mali’de olup biteni anlamak için 19. ve 20. yüzyıl Avrupa sömürgeciliğinin merkezi konumunu göz önünde bulundurmak gerektiği gibi, ortaya çıkan kaos ve kargaşayı anlamlandırmak için de Afrika toplumlarının etnik ve dini aidiyetlerinden beslenen sosyal ve siyasal yapılarına ayna tutmak gerekmektedir. Bugün Afrika’da ortaya çıkan ve kanlı olaylara sebep olan gelişmelerin arkasındaki en önemli etken hiç şüphesiz Avrupa sömürgeciliğidir. Şöyle ki; Afrika toplumları, kendi tarihsel süreçlerinde ortaya çıkan kabilelerin temel yapı taşı olduğu bir sosyal düzene sahiptir. Sömürgeciler ise 20. yüzyılda bu kıtadan, görece, ayrılırken arkalarında kendi çıkarlarını koruyan siyasi yapılanmalar bırakmıştır. Afrika’nın modernleşme tarihi biraz da bu devletleşme tarihiyle paralel olarak gelişmiştir. “Modern devlet” gömleği üzerine dar gelen kabileler, kendi geleneksel değerlerini ve kimliklerini koruma mücadelelerinin yanı sıra sömürgecilerin arkalarında bıraktığı, çoğu zaman toplumlarına yabancı ve ülke kaynaklarını Batılı devletlere peşkeş çeken yönetimleriyle çatışma içinde olagelmiştir. (2) 22 Eylül 1960 tarihinde Mali, Fransız sömürgeciliğinden kurtularak “Mali Cumhuriyeti” olarak anılmaya başlamıştır. Bu tarihten itibaren Sovyetler Birliği paralelinde işleyen bir siyasal politika izleyen Mali’de ilerleyen yıllarda pek çok askeri darbe gerçekleşmiştir. 1992 yılından itibaren askeri yönetimin etkisinin kırıldığı ülkede istikrarsızlık devam etmiş ve 2012 Mart’ında devlet başkanlığı seçimleri arifesinde ülkede yeni bir askeri darbe vuku bulmuştur. Bu darbenin hemen ardından yaşananlar ise, hem ülkedeki iç dinamiklerin önemli ölçüde değişmesine hem de batı güdümündeki uluslararası siyasetin bölge üzerindeki planlarını gözden geçirmesine sebebiyet vermiştir.

2012 Askeri Darbesi ve Sonrasında Yaşananlar

2011 Aralık ayı Mali’nin siyasi istikrarını bozacak gelişmelerin de başlangıcı olmuştur. Deneyimli Devlet Başkanı Amadou Toumani Toure, 2012 Nisan ayında yapılacak başkanlık seçimi için tekrar adaylığını koymak niyetiyle başkent Bamako’daki Koulouba Sarayı’nda gün sayarken Kaddafi’nin devrilmesinden sonra Mali’nin kuzeyine konuşlanan ağır silahlarla donanmış Tuaregler ciddi bir tehdit olmaya başlamıştır. Cezayir, Tunus ve Moritanya’yı terk etmeye başlayan İslami Mağrip Cephesi, Ensaru’ş Şeria, Batı Afrika Tevhid ve Cihad Hareketi gibi silahlı gruplar, güvenlik boşluğu bulunan Azawad bölgesinde toplanmış ve eylemlerini Moritanya, Nijer, Cezayir gibi bölgesel yönetimler yerine Fransız turistlerin kaçırılması, istihbarat görevlilerin öldürülmesi gibi bölgedeki küresel güçlere yöneltmişlerdir. (3)

Mart 2012 tarihine gelindiğinde ise, hâlihazırdaki yönetimin ülke yönetimindeki başarısızlığını öne süren Yüzbaşı Sanogo tarafından yönetime el konulmuş, ancak yapılan darbe ülkedeki karışıklık ortamının daha da artmasına sebebiyet vermiştir. 2012 Haziran ayına gelindiğinde ise, ülkenin Azawad bölgesinde İslamcı gruplar tarafından şeriat ilan edildiği duyurulmuştur. Bu durum ise, tüm dünyanın gözlerini bir anda Maliye çevirmesine sebebiyet vermiştir.

Fransa Askeri Müdahalesi ve Küresel Politika

Ülkede yaşanan bu gelişmeler bölgenin sömürgecilik dönemlerindeki hâkimi olan Fransa hükümeti tarafından da yakından takip edilmiştir. Çünkü Fransa her ne kadar bilfiil sömürgeci konumunda değilse de, bölge siyaseti üzerinde geçmiş konumunundan kaynaklanan bir takım haklar iddia ediyordu. Bölgede yükselen İslami direniş hareketleri ve bu hareketlerin bölge ülkelerini de etkileyebileceği kaygısı küresel güçlerin de etkisiyle Fransa’yı harekete geçirdi ve Fransa ordusu 2013 yılında bölgeye yaklaşık 7000 asker sevk etti. Fransa’nın bölgeye müdahalesinde İslam’ın bölgede yükselişe geçmesi ve önemli bir etkinlik kazanması ile birlikte, ekonomik sebepler de önemli ölçüde etkili olmuştur. Çünkü bölge Uranyum kaynaklarıyla Fransa için kaybedilmesi kabul edilemeyecek bir enerji kaynağı olarak görülmektedir.

Tüm bunlarla birlikte, Mali’de yaşanan siyasi istikrarsızlık ve çatışma, kimi yazarlar tarafından; tarihi, dini, ekonomik ve siyasi sebepleri olan ve aslında Afrika kıtasını da aşan bir çatışmanın ülkedeki yansıması olarak kabul edilmektedir ki bu durum, İslam’a göre bir dünya kurma iddiasındaki Küresel Cihad yanlısı hareketlerin ABD ve Batı liderliğindeki Yeni Dünya Düzeni kabul etmemelerinden kaynaklanmaktadır. (4)

Mali’de Müslüman Halk

Tüm bu siyasal gelişmelerle birlikte, Mali’de Müslümanlar önemli sorunlarla da mücadele etmektedir. Bölgedeki istikrarsızlık ortamı sebebiyle Müslüman halkın büyük bir çoğunluğu çevre ülkelere göç etmek zorunda kalmıştır. Bununla birlikte ülkede belirli bölgelerde gündelik hayatı önemli ölçüde etkileyen açlık ve kuraklık da Müslüman nüfusun karşılaştığı sorunlardan bir diğeridir. Ancak tüm bu sorunlara rağmen bölge halkının İslam dinine olan bağlılıkları dikkat çekmektedir. Bölge halkının tarih boyunca yaşadığı saldırılar ve son olarak da Avrupa sömürgeciliği ve küresel kuşatma karşısındaki güçlü tavrının arkasında yatan sebeplerden birisi de hiç şüphesiz halkın İslam ile kurduğu bu güçlü bağ olarak ifade edilebilir.

Bununla birlikte Mali erken dönemlerden itibaren İslam’ın Afrika’daki kalbi olarak anılmıştır. Özellikle Timbuktu şehri pek çok âlimin toplandığı bir ilim şehri olma özelliğini yüzyıllarca devam ettirmiştir. Pek çok yazma eseri barındıran eşsiz kütüphaneleri, eşsiz mimariye sahip camileriyle

Mali İslam’ın Afrika’daki en önemli merkezlerinden biri olarak dikkat çekmektedir.

————————-

1. Ahmet Kavas, Diyanet İslam Ansiklopedisi Mali Maddesi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, İstanbul, 2013,  27.cilt, s.493.

2. Aynur Erdoğan, Dünya Bülteni Araştırma Masası Mali Raporu: Müslüman Afrika’nın Kalbi Mali, Dübam Yayınları İstanbul, 2013.

3. Mustafa Yayla, İbrahim Tığlı, Afrika’yı Kolonileştirmenin Yeni Yüzü: Mali. Kırklareli Üniversitesi Afrika Araştırmaları Merkezi Afrika Analiz No: 1. Kırklareli, 2013.

4. Abdulkadir Şen,  Mali Dosyası, Erişim Adresi: http://www.pressmedya.com/dosya/13089/mali-dosyasi, 22 Ocak 2013.