İslâm’da Fitre

Kapak Dosya – Ebubekir Eren / 2016 Haziran / 43. Sayı

Hamd bizleri yoktan var eden ve beni âdemi mahlûkat içerisinde şerefli kılan, bizleri rahmet ayı olan Ramazana kavuşturan, fıtrat üzere kalmaya bizleri muvaffak kılan, er-rahman, er-rahîm sıfatlarına sahip olan Allah’adır.

Salat ve selam Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e, pak ailesine ve ona kıyamete kadar ihsan ile tabi olan ashabına, etbaınadır. 

Fitrenin Sözlük Manası

Ramazan ayının sonunda gücü yeten Müslümanın ödemekle yükümlü olduğu sadaka.
Sözlükte “yaratmak, icat etmek; kesmek, yarmak, ikiye ayırmak” manalarına gelen “fatr” kökünden türeyen fıtr kelimesi, oruca son vermeyi, orucu açmayı (iftar) ifade eder. Bundan dolayı ramazan bayramına “îdü’l-fıtr” denildiği gibi ramazan ayını yaşamanın, onun mükâfat ve bereketinden faydalanmanın bir şükran belirtisi olarak verilen sadakaya da “sadakatü’l-fıtr (sadaka-i fıtr) veya zekâtü’l-fitr” denilir. Bu tamlama kısaltılmış olarak fıtra ve Türkçe ’de fitre şeklinde kullanılmaktadır.

Fitrenin Hikmeti

Bütün ibadetlerde olduğu gibi fitrede de ferdî-içtimaî, maddî-mânevî hikmetler vardır. Bu konuda İbn Abbas şöyle der: “Rasûlullah fitreyi, oruç tutanı anlamsız ve çirkin davranışlardan temizlesin, fakirlere de yiyecek bir lokma olsun diye farz kılmıştır.”(1) Bazı âlimler, bu sözdeki mananın ilhamıyla fitreyi namazın eksiklerini telâfi eden sehiv secdesine benzetmişlerdir. Öte yandan mahiyetinde sevinç ve neşe bulunan bayramı toplumdaki her ferdin ortak şekilde yaşayabilmesi için muhtaç kimselerin kısmen de olsa ihtiyaçları giderilerek sosyal dayanışmanın güzel bir örneği verilmiş olur. Bu dayanışmayı azami seviyeye çıkarmak ve daha çok insana yardım etme zevkini verebilmek için fitre miktarı asgari ölçüde tutulmuş ve ödeme kolaylıkları sağlanmıştır.

Fitrenin Hükmü

Ramazan orucunun farz kılındığı 2. yılın Şâban ayında fıtır sadakasına dair vârit olan hadis onun ödenmesinin gerektiğini bildiriyorsa da bu sadakanın hükmü fakihler arasında tartışmalıdır. Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelîler’e göre fitre vermek farzdır. Çünkü bir hadiste Rasûlullah’ın hür, köle, erkek, kadın her Müslümana fıtır sadakası vermeyi farz kıldığı belirtilir.(2) Diğer bazı karineleri de göz önüne alan bu üç mezhebin imamları bu hadiste geçen “faraza” ve bazı rivayetlerde yer alan “emere” (3) kelimelerine “farz kıldı” mânasını vermişlerdir. Hanefîler ise fitrenin vâcip olduğu görüşündedir. Çünkü onlara göre bu konudaki hadisler gerek sübût gerekse delâlet bakımından farziyet ifade etmez. Ancak bu mezhepte farz ile vâcip arasında uygulama açısından fark yoktur. Mâlikîler’den Eşheb el-Kaysî ve bazı Zahirîler fitrenin müekked sünnet olduğunu söylemişlerse de bu zayıf bir görüş olarak kalmıştır.

Fitre Vermekle Yükümlü Kimseler

Ergenlik çağına erişen Müslüman erkeğin fitre vermesi gereklidir. Evli olmayan Müslüman kadınlar fitrelerini kendileri öderler. Evli kadınların fitresi Ebû Hanîfe’ye göre yine kendileri, diğer üç mezhebe göre ise fitre borcu nafakaya dâhil olduğu için koca tarafından ödenir. Çocukların malları varsa velileri fitrelerini bu maldan öder, malları yoksa nafakalarını temin etmekle yükümlü olan kimse çocuklara ait bu borcu kendi malından ödemek zorundadır. Ancak İmam Muhammed çocukların fitrelerinin babaları tarafından ödeneceği, dolayısıyla babası olmayan çocuğun fitre yükümlülüğünün de bulunmayacağı görüşündedir. Fakihlerin büyük çoğunluğu, kişinin fitre mükellefi sayılabilmesi için âkil bâliğ olmasının, ramazanı oruçlu geçirmesinin veya şehirde oturmasının şart koşulmadığını kabul ederken aksi görüşte olan fakihler de vardır.

Fitre Yükümlülüğün Zamanı

Fitre yükümlülüğünün ne zaman doğduğu ve ne zaman yerine getirilmesi gerektiği konusunda fakihler arasında farklı görüşler vardır. İmam Şâfiî, Ahmed b. Hanbel ve bir rivayette İmam Mâlik’e göre fitre yükümlülüğü ramazanın son günü güneşin batmasıyla, Ebû Hanîfe’ye ve diğer bazı müctehid imamlara göre ise bayram günü tan yerinin ağarmasıyla doğar. Birinci gruba göre oruçla ilgili olan bu sadaka ikinci gruba göre bayramla ilgilidir ve kurban kesiminde olduğu gibi fitre de vaktinden önce vacip olmaz. Bu görüş ayrılığının uygulamadaki sonucu, bir mükellefin ramazanın son günü güneş batımından sonra ölmesi veya bir çocuğun bayram sabahı doğması gibi nâdir durumlarda ortaya çıkar.

Fitrenin Eda Vakti

Fitrenin ödeme zamanına gelince, bu konudaki hadisler ve sahâbe uygulamaları, bu vaktin bayramın birinci günü sabah namazıyla bayram namazı arası olduğunu göstermektedir. Ancak fakihler, yoksulun lehine olacağını düşünerek fitrenin bayramdan birkaç gün öncesinden verilebileceğini söylerler. Hatta İmam Şâfii bir ay, Ebû Hanîfe bir yıl, öncesinden ödenebileceği görüşündedir. Fakihlerin çoğunluğuna göre fitrenin ödenmesinin bayramdan sonraya bırakılması mekruh olmakla birlikte yapılan ödeme kaza değil edadır. Bazı fakihler ise fitreyi bayram sonrasına bırakmayı haram sayar ve yapılan ödemeyi kaza olarak nitelendirir. Fitreden maksadın fakir müminlerin bayram günlerinde ihtiyaçlarını karşılamak olduğu düşünülür ve ilgili hadislerle sahâbe tatbikatı da göz önüne alınırsa önemli bir mazeret bulunmadıkça bu ibadeti bayram gününden sonraya bırakmanın uygun olmadığı anlaşılır.

Fitre Verecek Kimselerin Sahip Olmaları Gereken Mali Güç

Fitre verecek kimselerin sahip olmaları gereken malî güç hakkında da iki farklı görüş vardır. Hanefîler’in dışındaki üç mezhebe göre zekâtın vâcip olması için gerekli görülen nisab miktarı bir mala sahip bulunma şartı fitrede aranmayıp mesken, ev eşyası ve temel ihtiyaç maddelerinden başka kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu kimseler için bayram günü ve gecesinin (yirmi dört saatlik) yiyeceğinden fazlasına sahip olan her Müslüman fitre ile mükelleftir. Zahirî ve Hanefî mezhebinde ise fitre sadece zekât vermekle yükümlü olan Müslümanlara vâciptir. Çünkü Hz. Peygamber bazı hadislerinde sadakanın ancak zenginliğin gereği olduğunu ifade etmiştir. (4)

Fitre Hangi Mallardan Verilir Ve Miktarı

Fitrenin, o dönemde Medine’de en çok tüketilen gıda maddelerinden 1 sâ‘ miktarı olduğu hususunda kaynaklar hemen hemen ittifak halindedir. Nitekim sahâbeden Ebû Saîd el-Hudrî şöyle demiştir: “Peygamber devrinde fitreyi yiyecek maddelerinden 1 sâ‘ olarak verirdik. O zaman bizim yiyeceğimiz arpa, kuru üzüm, hurma ve keş (yağı alınmış peynir) idi”(5). Ancak yiyecek maddelerinden buğdayın miktarında ihtilâf vardır. Hanefîler, buğdaydan verilecek fitre miktarının yarım sâ‘ olduğunu ileri sürerken diğer üç mezhep buğdayın da 1 sâ‘ olarak verilmesi gerektiği görüşündedir. (6)

Şafiiler, Malikiler ve Hanbelilere göre hadisi şerife zikri geçen gıda maddelerin bizzat verilmesi gerektiğini söylerken Hanefilere göre bu gıda maddelerin kıymetinden de fitre verilir.(7) Fıtır sadakası Kur ’an-ı Kerim’de bahsi geçen zekâtın verildiği sınıflara verilir.

————————

1. Müsned, II, 277; V, 432.

2. Müslim, Zekât”, 12; Şevkânî, IV, 195

3. Müslim, Zekât”, 15.

4. Müsned, II, 277, 501; V, 432; Dârimî, “Zekât”, 18; Buhârî, “Zekât”, 18.

5. Buhari. 2/ 161,162. Müslim.3/69.

6. Diyanet Ansiklopedisi. C.13.

7. Îlamu’l-enam Şerhu Buluğil  Meram, c.2, s358.