Haram Aylar

 Kapak Dosya – İbrahim Özpolat / 2014 Ekim / 23. Sayı

Allah’ın ismi ile …

Hamd “Dikkat edin! Yaratmak da emretmek de yalnız ona aittir ’’(1)  fermanı sübhanisi ile kanun vaz etme, helal ve haram sınırlarını belirleme yetkisinin kendisinde olduğunu beyan eden Yüce Mevlaya… 

Salat-ü  selam dini mübini İslam’ın en büyük mümessili  kutlu Nebi Muhammed Mustafa      sallallahu aleyhi ve sellem efendimize, onun aline, ashabına ve etbaına…

Cahiliye devrinde Araplar arasında iç savaşlar eksik olmazdı. Yalnız haram aylarda savaş yapılmazdı. Zira haram aylar, savaşın yasaklandığı, hürmet ve saygıyı hak eden aylardı. Bu aylarda panayırlar kurulur, şiir yarışmaları yapılırdı. Şayet bu barış aylarında savaş olursa, yasak çiğnendiği için “ ficar savaşı” denirdi. Esasen Kureyş’in gerçekleştirdiği,  Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem‘in de yirmi yaşlarında iken iştirak ettiği savaşlar da bu barış aylarında yapıldığı için  “ficar savaşları’’diye isimlendirilmiştir. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem bu savaşlarda kimsenin kanını dökmemiş, yalnız atılan okları toplayıp amcalarına vermiştir.Cahiliye devri Arapları, kameri esasa göre tespit ettikleri yılın on iki ayını safer, rebiülevvel, rebiülahir, cemaziyelevvel, cemaziyelahir, şaban, ramazan, şevvalden oluşan “normal aylar ’’ ( eşhürün i’tiyadiyye ) ve zilkade, zilhicce, muharrem, receb’den oluşan “ dört haram ay ” ( eşhürün erbaatün hürüm ) şeklinde ikiye ayırıyorlardı. Haram ayların üçü peşpeşe geldiği için “serd” (birbirini takip eden ), diğeri de tek olduğu için “ferd” (münferid) diye adlandırılıyordu. Bu aylardan zilkade onbirinci, zilhicce onikinci, muharrem birinci ve  receb yedinci aydı. Hicret İslam tarihinde bir dönüm noktası olduğu için hicretin başlangıcı olan muharrem ayı Hz Ömer radıyallahu anh zamanında sahabenin icması ile takvim başlangıcı olarak kabul edilmiştir. Böylece hicretin yapıldığı yıl, birinci yıl olmak üzere hicri kameri yıl ortaya çıkmıştır.

Haram Ayların Fazileti

Haram ayların faziletini, bu aylardaki çeşitli yasakları ayrıca bu aylara hürmet ve saygı ile yaklaşılması gerektiğini vurgulayan ayetlerden bir kısmı şunlardır:

“Gerçekten, Allah katında gökleri ve yeri yarattığı günden beri ayların sayısı Allah’ın kitabında  on ikidir.(2) Onlardan dördü haram aylardır. İşte en doğru din budur. O halde bunlarda nefislerinize zulmetmeyiniz. ”(3)

“Sana Haram ay’ı, onda savaşmayı sorarlar. De ki: Onda yapılan savaş büyük (bir günah)tır. Ama (insanları) Allah yolundan alıkoymak, O’nu inkar etmek, Mescid-i Haram’dan alıkoymak ve (o Mescid) ahalisini oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük (bir günah )tır.”(4)

“Ey iman edenler ! Allah’ın şeairine, haram olan aya… saygısızlık etmeyin.”(5)

“Allah Kabe’yi, o Beyt-i Haram’ı, o haram ayları, kurbanı ve boyunları gerdanlıklı kurbanları da insanlar için bir kıyam sebebi kılmıştır.”(6)

Tefsir ve tarih kitaplarında, haram aylarla ilgili hükümlerin hac ibadeti ile birlikte Hz. İbrahim zamanında teşri kılındığı, insanların bu aylarda sağlanan güven ortamı içerisinde hac ibadetini rahatça yaptıkları, Mekke ve çevresinde oturanların da bu vesile ile geçimlerini sağladıkları belirtilmektedir.

Yüce Mevla, haram ayları yılın diğer aylarına üstün kılmış, işlenen sevap veya günahlara başka zamanlarda yapılanlardan daha fazla mükafat veya ceza verme ile bu ayları teşrif etmiştir. İbni Abbas radıyallahu anh şöyle söylemektedir:  Allahu Teâlâ yılın aylarından dört tanesini özellikle seçip onları “haram” kılmıştır, onların saygınlığına dikkat çekmiş, onlarda yapılan kötülük ve iyiliği katlandırmıştır. Katede (r.h) şöyle söylemektedir: Haram aylarda işlenen zulüm diğer aylarda işlenen zulümden, günah ve hata açısından daha büyüktür. Bu, Allah’ın dilediği şeyi fazlından yüceltmesi kabilindendir. Zira Allah, meleklerden, insanlardan, arzdan, aylardan, günlerden kimisini kimisine üstün kılmıştır. Binaen aleyh Allah’ın yücelttiğini siz de yüceltin, onun değer verdiğine siz de değer verin.

Cahiliye devrinde Araplar’ın bir kısmı geçimlerini soygunculuk, çapulculuk ve yağma ile sağladığı gibi aralarında iç savaşlar ve kan davaları da eksik olmuyordu. Bundan dolayı haram ayların kurallarına uymakta zorlanıyorlardı. Ayrıca kameri takvim sebebi ile aylar bir önceki yıla göre on bir gün daha erken geldiği için değişik mevsimlere rastlayan hac merasimini zilhiccenin muayyen günlerinde değil kendilerince uygun buldukları havanın mutedil ve ticari ortamın musait olduğu diğer gün veya aylarda yapmak istiyorlardı. Bunu sağlayabilmek için de her altı ayda bir hafta olmak üzere iki yılda bir ay kazanmaya çalışarak o yılı on üç aya çıkarıyorlar,  haram aylardan üçünün peş peşe gelmesini önlemek amacıyla da söz konusu dört haftayı ikinci yılın sonuna ekleyip o yılı on üç ay olarak kabul ediyorlardı. Böylece muharrem ayı saferin yerine kaydırılmış, bu durumda da bütün aylar bulunmaları gereken yerden bir ay geriye atılarak haram ayların yerleri değiştirilmiş oluyordu. Kuran-ı Kerim’de cahiliye Araplarının “nesi”(7) denilen bu uygulamaları kötülenmekte, Allah’ın helal kıldığını haram, haram kıldığını helal saymaktan kaçınılması gerektiği vurgulanmaktadır.

“Nesi ancak küfürde ileri gitmektir. Kafirler onunla şaşırtılır. Onu bir yıl helal, bir yıl haram sayarlar ki Allah’ın haram kıldığına sayıca uysunlar da Allah’ın haram ettiğini helal kılmış olsunlar. Amellerinin kötülüğü onlara süslenip güzel gösterildi. Allah kafirler topluluğunu asla hidayete erdirmez.”(8)

Hz. Peygamber’in haccı, ayların kendi zaman dilimlerine yeniden döndüğü bir yılda vuku bulmuş ve Resul-i Ekrem, Mina’daki hutbesinde zamanın olması gereken vaziyetine döndüğünü söyleyerek buna işaret etmiştir.

Ebu Bekre radıyallahu anh Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’den şöyle buyurdu: “Zaman, Allahu Teala’nın gökleri ve yeri yarattığı gündeki şekil ve nizamına dönmüştür. Sene on iki aydır; dördü haram aylardır; üçü peş peşe gelir: Zilkade, zilhicce, muharrem ve şabanla cemaziyelevvel arasındaki mudar kabilesinin recebi.”(9)

Haram Aylar İle Hac Aylarını Karşılaştırma

Kur’an-ı Kerim’de “Hac belirli aylardır(10) denilerek hac aylarından söz edilmektedir. Tefsir ehli bu ayların hangi aylar olduğu hususunda ihtilaf etmiştir. Kimileri bu ayların şevval, zilkade ve zilhiccenin tümü olduğunu söylemiş, bununla özellikle bu ayların hac ayları olduğunu diğer ayların ise umre ayları olduğunu kastetmişlerdir. Kimileri de “belirli aylar” dan maksadın şevval, zilkade ve zilhiccenin ilk on günü olduğunu vurgulamıştır. İmam Taberi bu son görüşün doğru olduğunu söyleyip, zilhiccenin onundan sonra hac ibadetinin söz konusu olmadığını belirtmiştir. Bu izahtan sonra hac ayları ile haram aylarını karşılaştıracak olursak bu ayların birleştikleri ve ayrıldıkları zaman dilimlerinin söz konusu olduğu sonucuna varacağız. Şöyle ki : Zilkade ve zilhiccenin ilk on günü hem hac ayları hem de haram aylar iken şevval yalnız hac ayı, muharrem ve receb ise yalnız haram aylardır. 

Haram Aylarda Savaşmanın Hükmü

Kur’an-ı Kerim’de haram ayda savaşmanın büyük günah olduğu hükme bağlanırken insanları Allah yolundan çevirmenin, Allah’ı inkar etmenin, Mescid-i Haram’ın ziyaretine engel olmanın ve halkını oradan çıkarmanın Allah katında daha büyük günah olduğu belirtilmiştir.(11)

Bu ayetten, haram aylarda kendilerine karşı girişilen bir savaşa müslümanların karşılık verebilecekleri anlaşıldığı gibi bir başka ayette de haram aylarda saldırmazlığın karşılıklı olduğu, müslümanların saldırıya uğradıkları takdirde aynı şekilde hareket edebilecekleri bildirilmiştir.(12) Nitekim müslümanlar, kendilerine yönelik saldırılara haram ayda bile olsa karşılık vermişlerdir. Ulema, haram aylarda savaş yasağının devam edip etmediği konusunu tartışmışlar, Ata b. Ebu Rebah (r.h ) ve bazı selef alimleri bu hükmün devam ettiğini, ulemanın çoğunluğu ise neshedildiğini, dolayısıyla kendilerine yönelik herhangi bir saldırı olmasa bile müslümanların bu aylarda savaşabileceklerini ileri sürmüşlerdir. Bu alimler görüşlerine delil olarak müşriklerin bulundukları yerde öldürülmelerine,(13) müslümanlara karşı yaptıkları gibi onlarla topyekün savaşılmasına(14) dair ayetleri, ayrıca Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in Huneyn ve Taif’te olduğu gibi bazı savaşları haram aylarda yapmasını göstermişlerdir. Diğer görüşü savunanlar, Harem’in saygınlığı ile ilgili hüküm gibi haram aylarla ilgili hükmün de davam ettiğini, yukarıdaki ayetlerin nüzulünden sonra gerçekleşen Veda haccı sırasında Rasulullah (s.a.v.)’in gerek Harem gerekse haram aylarla ilgili hürmeti dile getirdiğini, Resul-i Erkem’in bu aylarda vuku bulan bazı savaşlarının ise esasen müşriklerin saldırı ve tehditlerine karşılık veya bu aylardan önce başlamış bulunan bir savaşın devamı niteliğinde olduğunu belirtmişlerdir. Bu görüşte olanların izahları her ne kadar uzak ve afaki olmayıp kendi içinde tutarlı gözükse de cumhurun delilleri daha kuvvetli olup tercihe şayandır.  

——————————————-

Araf; 54

Levh-i Mahfuz’da ( Kurtubi 8,132 )

Tevbe; 36

Bakara; 217

Maide; 2

Maide; 97

Bu, “nesi”nin beyanı sadedinde arzedilen görüşlerden biridir. Diğer bir görüş şöyledir: Cahiliye devri Araplarına arka arkaya üç ay, zilkade, zilhicce, muharrem aylarında savaşmadan yaşamak zor gelirdi. Onun için hile yoluna başvurup mesela bu yıl muharrem ayını helal, safer ayını haram kılarak yerlerini değiştirirlerdi. İşte buna “nesi” denir.

Tevbe; 37

Buhari Bed’ul Halk 2, Müslim Kasame 29. Önemli Not: Mudar kabilesi  receb ayına çok hürmet gösterdikleri için böyle denilmiştir.

Bakara; 197

Bakara; 217

Bakara; 194

Bakara; 191, Tevbe; 5

Tevbe; 36