Nebevi Aile – Halime Yılmaz / 2024 Şubat / 135. Sayı
Hamd, göklerin ve yerin tek hâkimi ve tek Rabbi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’ e, onun güzide ailesine ve ashabına olsun. Allah’ın selamı, hakkı hâkim kılmak için hayatını vakfeden tüm mücadeleci kardeşlerimin üzerine olsun.
Bir zamanlar Firavun, İsrailoğullarına zulmeder, onları köleleştirir, kendisi zevk-u sefa içinde yaşardı. İsrailoğullarından hiç kimse ona isyan etmek bir kenara dursun, karşı gelmeyi bile aklından geçiremezdi. Köleler, karın tokluğuna Firavun’un zevkleri için ömürlerini çürütürler, hatta onun yolunda ölürlerdi. Ta ki Allah’tan başka kimseye kulluğu kabul etmeyen bir Musa çıkana kadar. O gelince Firavun ve hatta ona kölelik etmeye alışmış kölelerin düzeni bozuldu. Firavun için artık sarayında büyüttüğü Musa’yı ortadan kaldırma zamanı gelmişti. Zira böyle giderse tahtı alaşağı olacak ve kimse onun sözüne itibar etmeyecekti. İşte Firavun için sonun başlangıcı olan bu ibretlik kıssanın özetini sunarken, tarihin tekerrürden ibaret olduğunu gözler önüne sermek istiyorum.
Firavun zihniyetinin devam ettiğinin nişaneleri olan beşerî ideolojilerin kol gezdiği sokaklarda buram buram zulüm kokmaktadır. Pek bir şey değişmedi aslında. Kölelik, yine aynı kölelik. Sadece şekli değişti. Sadece ismi ve cismi değişti. Firavun ve hanedanından sıyrılan zulüm gömleğini, modern köleleştirme sistemleri giydi. Yaşadığımız coğrafyayı ele alalım. Sağlık, eğitim, ekonomi, siyaset ve sosyal düzen vb. alanların hepsinde, modern köleleştirme sisteminin kirli ağının izleri var. Firavun zamanında belki açıkça köleleştirme vardı. Ama günümüzde bu, daha çok sinsice planlarla yapılıyor ve maalesef çoğu da tutmuş durumda. Mesela sağlık sektörünü ele alalım: Bugünlerde sıkça konuşulan bir konu var: Sinsice yaklaşmayı, kötülüğü ve soğukluğu temsil eden yılan sembolünün sağlık kuruluşlarında ne işi olabilir? Hadi diyelim bu bir tesadüf! Peki sapasağlam insanların, işin uzmanları! tarafından sebebi bir türlü bulunamayan durumlardan kaynaklı öldüklerine ve ölmeye devam ettiklerine hepimiz özellikle pandemi zamanından beri şahit olduk ve şahit olmaya devam ediyoruz. Bu durumu nasıl izah edecekler? Akılları dumura uğramış, okumuş ama insan bile olamamış bazı insan müsveddeleri, önlerine gelen emirle, kimselerin haberi olmadan tedavi altındaki masumların kanlarını ellerine bulaştırdılar. Şimdi bunların hesabını kim verecek? Buna bilerek sebep olan ve bilerek bu günaha ortak olan kimler varsa Allah’a verecekleri hesabı beklesinler. O çetin azap gününde kimsenin kurtuluşu olmayacaktır. Bu dünyada da elbet bir gün yapılanları tarih yazacaktır. Tıpkı Firavun’u bugün konuştuğumuz gibi bir gün bugünlerdeki zulümler konuşulacak ve zulmedenlere lanetler okunacak. Ama önemli olan şu an, bizim nerede durduğumuz, nereden baktığımız ve modern Firavunlara karşı nasıl tavır aldığımızdır?
Nerde durmalıyız? Tam Musa aleyhisselam’ın durduğu yerde, yalpalamadan durmalıyız. Tek de kalsak bu yerde durmaktan tereddüt etmemeliyiz.
Olaylara nerden bakmalıyız? Tam peygamberlerin baktığı yerden, hak penceresinden bakmalıyız. Hikmet ve basiret nazarıyla bakmalıyız. Kimseler görmese de hak kisvesine bürünmüş batılı görebilecek feraseti Rabbimizden dilemeliyiz.
Modern Firavunlara karşı nasıl tavır almalıyız? Dimdik ve yolumuzdan dönmeyecek bir mukavemetle onlara karşı durmalıyız. Bu da imanın güçlü olmasını gerektirir. Çelikten bir yürek ister. Onun sinsi oyunlarına kanmamayı gerektirir. Firavun ve onun zihniyetinde olanlara karşı direnmek ve onlara kanmamak çoğu insanın başarabileceği bir şey değildir. Zira karın tokluğuna köleleştirdiği insanları, bu sahip olduklarından mahrum bırakma ile tehdit eden bir zihniyetten korkan biri, gördüğü zulümlere kör ve duyduklarına sağır kesilir. Bu hengamede birileri ölmüş, birileri acı çekmiş, çok ilgilenmezler. Onlar, sadece kendileri için ve zevk-ü sefa için yaşayan hayvanlar gibidirler. Kendilerini özgür sanırlar. Ama köleliğin alasını sergilemekte ve bununla gurur duymaktadırlar.
Gelelim eğitim sistemine! Hemen hemen her sene değişen bir sistem haline gelmiş durumdadır. Sadece bir taşınmadan kaynaklı çocukların psikolojik sıkıntılara girebileceğini söyleyen ve bunun için tedbirler alınması gerektiğinden bahseden uzmanlar! nerede? Çocuklarımızın her sene değişen sisteme ayak uydurmaya çalışırken dağılan kafalarını, alt üst olan düzenlerini, onları anlamayan öğretmenlerini nereye koyuyorsunuz? İş, gücünün yetmediği sistemlere gelince herkes üç maymunu oynamakta kararlı görünüyor. Parayı elinde bulunduranların hakimiyetinin açıkça hissedildiği bu sistem, öğütmeye devam ediyor.
Siyasetin kirli oyunlarına girmeye gerek bile duymuyorum. Artık aşikâr oynanıyor.
Sosyal düzenimizi, İslami kavramlarımızın içlerini boşaltarak, İslam dışı sistemleri muhtelif yollarla özendirip normalleştirerek, dünyaya olan düşkünlüğümüzü ve zaaflarımızı kullanarak kendi istedikleri kıvama getirdiler. Buradan şu anlam çıkar ki çoğunluk da bunu istiyormuş ki itiraz eden pek olmuyor. Karşı çıkanlar da ya susturularak ya itibarsızlaştırılarak ya hapsedilerek ya da öldürülerek sindirilmeye çalışılıyor. Ama genel anlamda baktığımızda çoğunluğun, modern kölelikten razı olduğunu söyleyebiliriz. Ama biz, bundan razı değiliz. Biz, sadece kendi çıkarları ve menfaatleri için farklı yöntemlerle insanları köleleştiren modern Firavunların köleleri olmayı kabul etmiyoruz ve kabul etmeyeceğiz.
Tarih tekerrürden ibarettir. Zalimin şekli, ismi değişir. Ama amacı aynıdır. Firavunlar köle ister. Dünya dolusu insan kendisini özgür sanırken, sadece bir veya birkaç kişinin zenginliğine zenginlik katmak için çalıştıklarının farkına bile varmazlar. Nihayet hesap günü gelip çatar ve büyük azaplar başlar. Bu istemli köleliğin ve zulme sessiz kalmanın bedeli, sonu olmayan karanlıklardır. Ateştir ve dayanılması güç acılardır. Allah, samimi ve mücadeleci Müslümanları, modern Firavunlara köle olmaktan korusun.
Hamd, alemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.