İdeolojiler Ve Teoriler – Nedim Bal / 2022 Nisan / 114. Sayı
Değerli Müslümanlar! Bu yazımızda Yahudi dönmeler konusu üzerinde durmaya çalışacağız.
Dönme kavramı özellikle 17. yüzyıldan itibaren Osmanlı Devleti idaresi altında yaşayan dinî ve siyasi ideallerine daha rahat ulaşabilmek için İslam’ı kabul etmiş görünen Yahudi cemaati için kullanılır. Yine bu topluluğa, avdetî veya önderleri Sabatay Sevi’nin adına nispetle Sabataistler de denilmektedir.
Bu kişiler; Osmanlı vatandaşı olup Yahudi dinine mensup olduklarını gizleyerek Müslüman ismi alan ve zahiren Müslümanların kültürüne göre yaşayan kimselerdir.
Hareketin Lideri
Dönme hareketinin lideri Sabatay Sevi, Osmanlı Devleti’ne sığınan bir Yahudi ailesinin çocuğudur. Sabatay Sevi, 1626 yılında İzmir’de doğdu. Doğduğu ev halen İzmir’in eski Yahudi mahallesindedir. Babası Mordehay, annesi Kılara, kardeşleri Eliyah (İlyas) ve Yosef (Yusuf)’tir.
Çocukluk döneminde hahambaşı Yosef Eskapa ve Ravde Alba Torah’dan Yahudilerin dini kaynağı olan Talmut eğitimi aldı. İlerleyen yıllarda Kabala eğitimine başladı ve 18 yaşlarına geldiğinde kendi yorumlarını başkalarına da okuyup öğreten biri haline geldi. Hahamlık icazeti aldı fakat hahamlık yapmadı.
Özellikle Kabala’nın etkisinde kalarak “Dünyayı tüm kötülüklerden arındırıp Yahudi milletini tekrar Kudüs’te toplayacak, Süleyman Mabedi’ni yeniden ihya ederek Tanrı krallığını kuracak” olan, beklenen Mesih’in (kurtarıcının) kendisi olduğuna inanarak Mesihliğini ilan etti.
Yahudi tarihi boyunca çeşitli yerlerde ve zamanlarda tekrarlanan Mesîhî Hareket, 17. yüzyılda Sabatay Sevi ile farklı bir boyut ve hız kazanmıştır.
Sabatay Sevi’nin ünü kısa bir süre içinde Osmanlı topraklarını aşarak Yemen’den İsfahan’a, Fas’tan Selanik’e hatta Amerika’ya kadar yayılmıştır. Sabatay Sevi’nin şöhretinin zirveye ulaştığı 1666 tarihi Yahudilerden ziyade Hristiyanlar için önemlidir. Çünkü bu tarihin Hristiyan Mesihi’nin (İsa) ikinci defa geleceği tarih olduğuna inanılıyordu. Fakat Hristiyanlara göre Mesih’ten önce ise deccalin gelmesi gerekiyordu. Dolayısıyla Mesih olduğunu ilan eden Sabatay Sevi, onlara göre deccalin ta kendisi idi. Yani ikinci defa gelecek olan Mesih’in habercisiydi.
Ayrıca yine onların inanışına göre Osmanlı topraklarından çıkan bir deccal Osmanlı Devleti’nin sonunu getirecek, Kudüs’ün kapılarını Yahudilere ve neticede Hristiyanlara açacaktı. Bu sebeple kendini Mesih ilan eden Sabatay Sevi ile ilgili haberler Osmanlı Yahudilerinden daha fazla Avrupalı Hristiyan ve Yahudiler arasında heyecan meydana getiriyordu.
Nihayet gerek Osmanlı Yahudilerinin gerekse ticaretleri sekteye uğrayan bazı Avrupa devletlerinin şikâyeti üzerine Osmanlı yönetimi, Sabatay Sevi’yi İzmir’den İstanbul’a getirterek Vezîriâzam Köprülüzâde Fâzıl Ahmed Paşa’nın da içinde bulunduğu bir mecliste sorguladı. Bir süre sonra Çanakkale Boğazı’nda bugünkü Kilitbahir Kalesi’ne hapsedildi.
Sabatay’ın hapsedilmesi taraftarları arasında büyük heyecana yol açtı. Osmanlı toprakları dışından gelenlerle beraber harekete katılanların sayısı hızla arttı ve olaylar kontrolden çıkmaya başladı. Bunun üzerine Sabatay, Edirne’ye getirilerek 17 Eylül 1666 tarihinde padişahın gözetiminde padişahın hocası Vanî Mehmed Efendi ve Şeyhülislam Minkarîzâde Yahya Efendi tarafından sorgulandı. Sonu idam ile bitmesi muhtemel bu mahkemeyi etkilemek için Yahudi hukukunda yer alan hayatın ölüme tercih edilmesi prensibinden hareket ederek Sabatay Sevi, basit bir haham olduğunu, sadece Yahudileri aldatmak için bu tür iddialar ortaya attığını, kendisinin Müslüman olmak istediğini açıklamış ve Aziz Mehmet adını almıştır.
Sorgulama sırasında dışarıda bekleyen büyük taraftar kitlesi, onu sarıklı bir Müslüman olarak görünce büyük hayal kırıklığına uğradı. Kalabalığın önemli bir kısmı Sabatay’ı yalancılıkla itham edip geri dönerken küçük bir grup yanılmazlığı kabul edilen Mesih’i takip ederek Müslüman(!) oldu.
Sabatay Sevi bu hareketiyle, idealini gerçekleştirmek için görünüşte Müslüman olmanın kendisine sağlayacağı imkânlardan faydalanmak istemiştir.
Aynı şekilde Sabatay Sevi taraftarları da onun kendisini gizlemek için görünüşte din değiştirmesi hadisesine; Yahudiler dışındaki milletlere Mesihliğini kabul ettirmek ve böylece Filistin’de Tanrı krallığını kurmak yolunda çok önemli bir adım hatta dini bir görev olduğuna inanıyorlardı.
Sabatay Sevi’nin yolunu takip edenler Yahudi kalmakla birlikte görünüşte Müslüman oldular ve böylece dönmeler topluluğunu oluşturdular.
Vanî Mehmed Efendi’nin gözetiminde sarayda İslami eğitime tabi tutulan Aziz Mehmed Efendi yani Sabatay Sevi, bu eğitim sırasında hem şeriat hem tarikat bilgisi aldı ve Edirne’de bulunan Bektaşî tekkelerini ziyaret etti. Zamanla Kabala ve Sûfîliğin karışımı olan yeni bir din yorumu oluşturup Mesihliğinin yeni bir aşamaya geldiğine inanmaya başladı.
Sabatay Sevi yeni ismiyle Mehmed Efendi, Vanî Mehmed Efendi ile padişahın gayri müslimleri İslamlaştırma politikaları çerçevesinde sinagoglara vaazlara gönderildi.
1673 yılında Kuruçeşme’de bir evde yaptığı ayin sırasında Aziz Mehmed Efendi’nin/Sabatay Sevi’nin bir elinde Kur’an, bir elinde Tevrat olduğu halde görülmesi kendisinin ve taraftarlarının tam Müslüman olmadıkları kanaatini uyandırdığından bir kez daha yargılandı ve bugünkü Karadağ sınırları içinde bulunan Ülgün’e sürgün edildi. Sabatay Sevi 1676 yılında öldü.
Sabatay Sevi’den Sonra
Sabatay Sevi’nin ölümü taraftarlarınca “beden değişikliği” olarak tevil edildi… Bu tevile göre Sabatay Sevi ölmemiş, ruhu eşi Ayşe’nin kardeşi Yakub’da ortaya çıkmıştır. Bu inanç cemaatin yeni bir lider seçmesini kolaylaştırmış ve Yakub (Çelebi) dönmelerin lideri olmuştur.
Cemaat, Yakub (Çelebi) başkanlığında Selanik’te toplanarak Sabatay Sevi’nin sözde Müslüman olduktan sonra benimsediği metodu devam ettirmeyi kararlaştırmış ve bunun için bazı esaslar tespit etmiştir. Buna göre her kabile reisi öğle ve ikindi namazlarını çarşı ve pazar yerlerinde kalabalıkla birlikte kılacak, hac mevsiminde malî durumu iyi olan üç beş kişi hacca gidecek, mevlid merasimlerinde cami ve tekkeler Mehmed Efendi’nin (Sabatay Sevi’nin) cemaatiyle dolacak ve cenaze törenlerinde Selânik caddelerini titreten tekbirler getirilecektir.
Bu ilkelerle amaçlanan husus, Müslüman Türkler’in dönme cemaati hakkındaki olumsuz kanaat ve şüphelerini gidermektir. Ancak dönmelerin bir kısmı, Yakub Çelebi’nin Türk adetlerine fazla bağlılık gösterilmesi yönündeki görüşlerine karşı çıkmış, böylece aralarında ihtilaflar baş göstermiştir. Bu ihtilafların akabinde cemaat 1689 yılında ikiye ayrılmış, 1720’de ise yeni bir bölünmeyle üç grup oluşmuştur. Bu gruplar, cemaat liderlerinin adlarına veya özel görüşlerine göre Yakubîler, Karakaşlar ve Kapancılar adını almıştır. Her grup Sabatay Sevi’nin telkinlerine bağlı kalmakla birlikte anlayış ve uygulamada, yorum ve tevillerde farklı bir yol takip etmiştir.
Yakubîler
Yakub Çelebi’ye nispetle Yakubîler adıyla anılan grup, Müslüman Türkler gibi ibadet etmeleri ve onların adetlerini benimsemeleri, muhafazakâr olmaları, memuriyeti tercih etmeleri ve kendilerine has kıyafetleriyle diğerlerinden ayrılıyorlardı. Bunlar; çocuklarına evleninceye kadar cemaatin sırlarını öğretmezler, kadınlara mirastan eşit pay verir ve İslami usule göre sünnet olurlar. Cumartesi ateş tutmak hariç Yahudi ibadet ve ayinlerine bağlıdırlar. Ayin dili olarak İbranice ve İspanyolcayı kullanmışlardır. Memuriyet hayatını tercih ettikleri için medrese eğitimine önem vermişlerdir; içlerinden İslami ilimlerde uzman olanlar bile yetişmiştir. Daha sonra cemaatin çocuklarını yetiştirmek üzere Selimiye Mektebi’ni açmışlardır.
Karakaşlar (Müminler, On yollular, Osman Baba Partisi)
Yakub Çelebi’nin, İslamiyet’in zahirî hükümlerinin yerine getirilmesiyle ilgili olarak 1689’da aldığı kararı riyakârlık sayarak kabul etmedikleri ve Sabatay Sevi’nin emirlerine uyulmasını istedikleri için birinci gruptan ayrılmışlardır. Bu gruba göre Sabatay Sevi, ölümünden dokuz ay sonra doğan ve cemaat mensuplarından birinin oğlu olan Osman’da yeniden vücut bulmuştur. Bundan dolayı Osman Baba Partisi adıyla anıldıkları gibi cemaatin önde gelen ailelerinden Karakaşlar’ın ismiyle de tanınmışlardır. Ayrıca kendi iç ayinlerine yabancı unsurları karıştırdıkları için Kapancılar bunlara On yollular adını vermiştir. Karakaşlar’ın dışarıya kız vermemek, kadınları boşamamak, çocuklara on üç yaşına gelince cemaat sırlarını açmak ve iktisadî bağlılığı devam ettirmek gibi bazı ilkeleri vardır. Cemaat çocuklarının eğitimi için Feyziye Mektebi’ni açan bu grup, iktisadî bağlılıkları sayesinde diğer gruplara nispetle varlığını daha çok sürdürmüş, içlerinden zengin tüccarlar, doktorlar, avukatlar, bürokratlar, öğretmen ve öğretim üyeleri çıkmıştır.
Kapancılar (İzmirliler, Papular, İbrahim Ağa Partisi)
Osman Baba’nın Mesihliğini ve Sabatay’ın ona hulûlünü reddederek ortaya çıkmışlardır. Bid‘atları kabul etmeyip Sabatay Sevi’den gelen inanç ve ayinleri olduğu gibi muhafaza ettikleri için Karakaşlar bunlara, İspanyol Yahudicesinde “eskimiş, softa, geri kafalı” manasına gelen Papu lakabını takmışlardır. Cemaat işlerinin bir meclis tarafından görülmesi, yabancı kadınlarla evlenmenin yasaklanması, ticarete önem verilmesi ve Batılılaşmanın bir ilke olarak benimsenmesi bunların başlıca özellikleridir. Kapancılar eğitim ve öğretime diğerlerinden daha çok önem verdikleri için cemaat arasında Avrupa’da tahsil görme teşvik edilmiştir. Batı’da yetişenler çocuklarının eğitimi için Selanik’te Şemsî Efendi ve Terakki mekteplerini, İstanbul’da da Feyziye Lisesi ile Şişli Terakki Lisesi’ni açmışlardır.
Dönmelerin Genel İnanç Esasları ve Prensipleri
Dönmelerin Sabatay Sevi’ye dayandırılan ‘Âmentü’leri özetle şu esasları kapsar:
Gerçek tanrı olan İsrail’in Tanrısı’na inanırım.
Sabatay Sevi’nin gerçek Mesih olduğuna inanırım.
Tevrat’ın gerçekler Tevrat’ı olduğuna inanırım.
Tevrat’ın değiştirilmediğine ve yürürlükte olduğuna inanırım.
Sabatay Sevi’nin dünyanın dört tarafına dağılmış olan İsrailoğulları’nı bir araya toplayacağına inanırım.
Ölülerin dirileceğine inanırım.
İsrail’in Tanrısı’nın, Süleyman Mabedi’ni yukarıdan aşağıya bina edilmiş olarak göndereceğine inanırım.
İsrail’in Tanrısı’nın bu dünyada cemalini göstereceğine inanırım.
Dönme Âmentüsünün son maddesi, “gerçek mesîh” Sabatay Sevi’nin yeniden gönderilmesini isteyen dua cümlelerini ihtiva eder.
Sabatay Sevi’nin müslüman olduktan sonra ortaya koyduğu ve dönme cemaatinin uygulamaya çalıştığı emirler dönmelik besmelesiyle başlar ve başlıca şu hususları içerir: Tanrı’nın İsrail’in tanrısı olduğuna, Sabatay Sevi’nin hakiki mesîh olduğuna, ondan başka kurtarıcı bulunmadığına iman etmek, yalan yere yemin etmemek, Tanrı’nın ve mesîhin adı anıldığında saygı göstermek, mesîhin sırrını anlatmak ve incelemek için toplantılara katılmak, adam öldürmemek, zina etmemek, yalan yere şahitlikte bulunmamak ve yalan söylememek, kıskanç ve bencil olmamak, merhametli davranmak, her gün gizlice Mezmûr (Tevrat’tan bir bölüm) okumak, Türklerin adetlerinden olup gözle görülen her şeyi yerine getirmek, Müslümanlarla evlenmemek, çocukları sünnet ettirmek.
Dönmelerin bu inanç esasları ve prensipleri dışında kalan daha başka adetleri hatta bayramları vardır. Bunlarda Yahudilik esas olmak üzere İslam’dan da bazı unsurlar alınarak Sabatay Sevi’nin emirleri doğrultusunda birbirine karıştırılmıştır. Dönmeler bu tür inanç ve adetlerden dolayı hem Yahudiler hem de Müslümanlar tarafından da farklı bir cemaat olarak görülmüştür. İçlerinden Yahudiliğe geçenler olduğu gibi Türk milleti içinde eriyenler de vardır.
-Devam edecek-