Nebevi aile – halime yılmaz / 2018 eylül / 70. sayı
Hassastır, kırılgandır Allah’ın kadın kulları. Kadınlar, kimsenin istediği şekilde dövebileceği bir köle, bir eşya değil, zayıf tarafları korunması gereken Allah’ın erkeklere verdiği bir emanettir. Bekârken babalarının, evlendikten sonra da kocalarının belli bir süre yanında güzellik ve nezaketle tutmaları gereken, sonra da Allah tarafından haklarının yerine getirilip getirilmediğine dair hesaba çekeceği narin bir çiçektir kadınlar.
Enes radıyallahu anh bildiriyor:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir yolculuğundaydı. Enceşe adında bir köle, binek hayvanlarını şiirlerle coşturup sürüyordu. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona:
“Ey Enceşe! Cam şişeleri (kadınları) taşıyan develeri yavaş sür!” [1] buyurdu.
Kadınların duyguları, hisleri, ihtiyaç ve istekleri, bu kadar mı mükemmel anlatılır! Muhteşem, veciz bir anlatım! Bir tek yüce ahlak sahibi birinin ağzından dökülebilir, bu birkaç kelime ile çok şey ihtiva eden sözler. Elinize son derece değerli camdan yapılmış bir vazo verildiğini farz edelim. Emanet eden dedi ki:
“Bu değerli, pahalı mı pahalı vazoya çok dikkat et! Onu hor kullanır ve çok sıkarsan günden güne yavaş yavaş kırılır. Onu tamamen bırakırsan paramparça olur. Başkalarının eline verirsen yıpranır ve solar. Kırılmış, parçalanmış, yıpranmış ve solmuş bir cam şişeyi tekrar eski haline getirmek de imkânsızdır. En iyisi sen, onu hiç kırma, hiç parçalara ayırıp sonra bir araya getirmeye çalışma. Onu elinde her daim nezaket, sabır, merhamet, anlayış cilasıyla sar sarmala. Bak gör, yıllar geçse de nasıl ilk günkü gibi parlamaya, kendini de çevresini de aydınlatmaya devam ediyor.”
Erkekler dış görünüşe, kadınlar sözlere pek ehemmiyet verirler. İslam ve İslam peygamberi kadar kadına değer veren ve onu anlayan bir din olmadığına daha fazla iman ediyor insan. Kadınları cam şişelere benzeterek onları götüren kişiye, yavaş ve son derece dikkatli ve özenli olmasını emreden peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem, kadınlar üzerinde en çok etkileyici yolu kullanıyor. Kadının kulağını, güzel sözler ile doyuruyor.
Diğer yandan bir kız babası olarak özelde kızı Fatıma’ya, genelde tüm kadınlara bir erkek nasıl nazik ve kadın dilinden anlayabiliyormuş, pratikte gösteriyor.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir yere gidiyor da kızını götüremiyorsa en son onunla vedalaşır, gittiği yerden döndüğünde ise herkesten önce onu ziyaret ederdi. Babası hayatına onu öyle bir dâhil etmişti ki ona “babasının annesi” denilmeye başlandı. Bir kız çocuğunu, babasına anne gibi şefkat göstermek, onunla ilgilenmek ve onun hayatının tacı olabilmek ve babasının en çok güvendiği ve değer verdiği biri olduğunu bilmek kadar mutlu edebilecek bir şey yoktur. Tabi Fatıma annemiz de bu muameleyi hak etmişti. Babasını hayatının merkezine koymuştu. Ama burada önemli olan ve onu bu konuma getiren babasının kimsede olmayan şefkatli bakışları, huzur verici sözleri, değer verdiğini her seferinde belli eden davranışları ve ona kendini özel hissettirmesiydi. Günümüzde bir babanın kızına, üzerine oturması için cübbesini çıkarıp yere serdiğini görsek şaşırır ve “Ne kadar nazik ve iyi bir baba” der ve oldukça şaşırırız. Ama günümüz Müslümanın pratiğinde pek şahit olunmasa da, bu durum en yüce ahlak sahibi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem tarafından bizzat uygulanan bir incelik ve güzellikti. Kızlarınız sizin canınız, kanınız. Her şeyinizi onların selamet için verirsiniz. Bunu biliyorum. Ama lütfen kızlarınıza sevdiğinizi söyleyin, onlara değer verdiğinizi belli edin. Buna gerçekten ihtiyaçları var.
“Kadınlarla iyi geçinin.” [2]
Çok şey anlatan bir ayettir. Kadınlarla geçinmek, onlara ihtiyaçları olan güzel sözler söylemek, iyi ve nazik tavırlarla muamele etmek, en çok hanımına ve ailesine hayırlı olmak, dünyanın en ağır yük ve işlerini yapsa da eve döndüğünde hanımlarıyla şakalaşabilmek, onların özel hallerine ve hassas zamanlarına anlayış göstermek, zaman zaman hanımının kaprislerine katlanmaktır. Kadına değerli kişiler değer verir. Kadınlar hatasız değildir. Ama yanlışları varsa da iyi taraflarını görerek ve onlara değer verdiğinizi hissettirerek geçinilir. Zira ayetin devamı ne diyor bakalım hep birlikte:
“…Onlardan hoşlanmasanız da sabredin. Olabilir ki bir şey hoşunuza gitmez de bakarsınız, Allah onda sizin için pek çok hayırlar takdir etmiştir.”
Ebu Hureyre radıyallahu anh şöyle dedi:
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Mümin bir erkek Mümin bir kadından nefret etmesin. Eğer erkek onun bir huyundan hoşnut değilse diğer yahut başka bir huyundan hoşnut olabilir.” [3]Buyurdu.
İbn Ebi Zuab radıyallahu anh şöyle dedi:
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“ Allah’ın kadın kullarını dövmeyiniz!” buyurdu.[4]
Allah celle celalluhu, yarattığı kadın kulunu en iyi tanıyandır. Onun ince, narin, hassas ve kırılgan yönlerini en iyi bilendir. Bu sebeple Hadis-i Şerif’te “Kadınları dövmeyiniz” yerine “Allah’ın kadın kullarını dövmeyiniz” buyrulmaktadır. Yani kadınlar kocalarının veya babalarının kabaca ve istediği gibi davranabilecekleri ve işleri bitince bir paçavra gibi atabilecekleri bir eşya değil, kocalarının belli bir süre faydalanacakları, bizzat Allah tarafından verilmiş bir armağan ve emanettir. Dikkat edin! Kadınlar, kimseleri olmasa da Rableri tarafından sahiplenilmektedir. O yüzden kadınlara merhamet ve şefkatle yaklaşmak gerekir. Elbette kadınlar serkeşlik yaptıklarında veya sınırlarını çiğnediklerinde İslam’ın belirlediği ölçüleri aşmadan, vücudunda iz bırakmadan, yüze ve onda kalıcı hasar bırakacak yerlerine vurmadan, konuşma ve yatak ayırma yaptırımlarından anlamadığı zamanlarda, hatasını fark etmesini sağlamak için uygulanması caiz görülen hafif vuruşlardan bahsetmiyorum. Bunlar ayrı konulardır. Kadını sadece cinsel bir obje gibi görüp, ona köle muamelesi yapmaktan bahsediyorum. Böyle bir bakış, kadını yıpratır.
Kadına şiddet sadece dayakla olmaz. En ağırı psikolojik olarak yıpratmaktır. Kadını aşağılamak, ona ikinci sınıf muamelesi yapmak, köle gibi davranmak, İslam’ın yüce ahlakına terstir. Gündüz köle gibi davranıp gece sarmaş dolaş olmak, İslam’ın temiz aile, temiz nesil ve temiz duygular ilkelerine aykırıdır.
Abdullah bin Zem’a radıyallahu anh şöyle dedi:
Nebi sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Niçin sizden biri, karısını erkek deveyi döver gibi döver acaba? Sonra belki o kimse karısıyla sarmaş dolaş olacaktır!” [5]
Kadınların hassas ve dokunulmaması gereken yönleri, İslam’da tek tek belirtilmiştir.
Muaviye bin Hayda el-Kureyşi radıyallahu anh şöyle dedi:
“Nebi sallallahu aleyhi ve sellem’e geldim ve:
-Kadınlarımız hakkında bize neyi emredersin dedim.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
-‘…Kadınlarınızı dövmeyiniz, onlara Allah yüzünü çirkinleştirsin diye beddua etmeyiniz ve evin dışında onlara küsüp terk etmeyiniz!’ buyurdu.[6]
Kadınların en zayıf noktaları ve onları kırıp paramparça edecek olan davranışlar, hadiste bir araya getirilmiş. Ne mükemmel bir kadın psikolojisi tanıtımı bu! Kadını dövmek sevgiyi bitirir, yüzünün çirkin olduğunu söylemek ya da bunun için beddua etmek kadını çok üzer,-zira yüz güzelliği kadın için çok önemlidir- evinin dışında başka evlerde kocasının küskün olduğunu belli etmesi kadını yıkar ve tedirgin edip telaşa sokar. Çünkü evlendikten sonra kocası kadın için arkasını yasladığı dağı, mahremini paylaştığı tek insan ve zayıflığında sığındığı tek limandır. Eğer aralarında olan sürtüşme ve kavgalara başkaları vakıf olursa, kadının duyguları zedelenebilir. Başkaları tarafından ezilebilir. Sahipsiz görülüp canı sıkılabilir. İslam, her detayı düşünüp ona göre hükme bağlayan mükemmel bir din. Bizi Müslümanlardan kılan Allah’a sonsuz hamd olsun.
Kadınların kocaları üzerindeki haklarından biri de, onlara yediklerinden yedirip giydiklerinden giydirmeleridir. Başkalarına el açar konuma getirmemeleridir. Erkeğin vereceği en faziletli infak, ailesi için harcadıklarıdır. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Kişiye günah olarak, malik olduğu kimselerin azıklarını hapsetmesi yeter.”[7]
Karı koca birbirini tamamlayan bir elmanın iki yarısı gibidir. Erkek de kadın da diğer yarısı olmadan yarımdır. Vücudumuzdaki organlardan biri yaralansa ve ya işlevsiz hale gelse, onu ıslah etmek için çabalarız değil mi? Akıllı hiç kimse o organın kesilip atılması için çaba göstermez. Bir umutla sonuna kadar düzelmesi için çabalar. Kadınlar da kocalarının diğer yarısıdır. Yaptıkları hatalar sebebiyle tamamen kötü addedilmemelidirler. Düzeltilebiliyorsa güzellikle düzeltmeli, yoksa güzel yönleri görülmelidir. Hadis’te ne buyruluyor bakın:
“Kadınlar erkeklerin, diğer yarısıdır.”[8]
Erkekler kadınların kendilerini her konuda mutlu etmesini beklememeli, onlardan oldukları gibi faydalanmaya çalışmalıdırlar. Çünkü kadının hassas yönlerine yapılan fazla müdahale ve kırıcı tutumlar, onu kırıp yuvayı darmadağın hale getirebilir.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kadın kaburga kemiğinden yaratılmıştır. Hep seni hoşnut edecek şekilde davranamaz. Eğer ondan faydalanmak istersen bu haliyle de faydalanabilirsin. Şayet doğrultayım dersen kırarsın. Kadının kırılması da boşanmasıdır.”[9]
Kadınlar, değer verilmesi ve korunup saklanılması gereken bir elmas gibidir. Çöp ve ya değersiz gören gözde bir sıkıntı vardır. Cam şişeler misali zarif, kırılgan ve hassas olan kadınlarınızı kırmayın. Onlarla iyi geçinmeye çalışın. Onların, sevginize, ilginize ve değer verdiğinizi göstermenize ihtiyaçları var. Unutmayın.
Hamd, insanoğlunu en iyi tanıyıp ona göre hükümler indiren Allah’adır.
[1]. Buhari ve Müslim
[2]. Nisa, 19.
[3]. Müslim 1469/61, Ebu Avane 4493, Begavi Mesabih 2417.
[4]. Ebu Davud 2146, Darimi 2/146, İbn Mace 1985, İbni Hibban 4189, Albani Gayetu’l-Meram 251.
[5]. Buhari 6026.
[6]. Ebu Davud 2144, İbn Mace 1850, Hâkim 2/188, Begavi 2330, Ahmed 5/3, 5, Albani Zifaf 280.
[7]. Müslim 996/40, İbn Hibban 4241, Ebu Nuaym 4/22
[8]. Ebu Davud, Taharet, 94; Tirmizi, Taharet, 82
[9]. Müslim, Rada’ 59