Asil Bir Duruş; Boykot

Nebevi Aile – Halime Yılmaz / 2024 Ekim / 143. Sayı

Hamd, göklerin ve yerin yegâne hükümdarı olan Allah’a aittir. Salat ve selam Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’ e, onun güzide ailesi ve ashabına olsun. Allah’ ın selamı, rahmeti, bereketi ve hidayeti yeryüzünde Allah’ ın rızası için gece-gündüz koşturan tüm Müslüman kardeşlerimin üzerine olsun.

Gündemimiz Filistin ve Gazze! Konumuz, zulüm altında inleyen, tarihin en acımasız muamelelerine maruz kalan Filistinli kardeşlerimizi yalnız bırakmamak. Amacımız, Allah’ı razı edecek bir yolla kardeşlerimizin yanında olmak.

İhlaslı hiçbir Müslüman, dünyanın neresinde olursa olsun Müslüman kardeşinin sıkıntısından dolayı sevinmez. Kendisi dışındaki kardeşlerinin başına gelen en ufak bir sıkıntıda bile kalbi sızlar. Dünyanın en uzak şehrinde bir kardeşine zulüm yapılsa o kardeşini o zulümden kurtarma çabasında olur. Kurtaramasa da ona zulmeden İslam düşmanlarına destek olmaz. O, İslam düşmanlarını kayırmaz. Onların faydasına olabileceğini düşündüğü en küçük bir menfaati bile onlara sağlamaya vesile olmaz.

İşte tam da bu noktada “Boykot” devreye giriyor. Boykot, Müslüman kardeşini insan olarak görmeyen ve ona her türlü eziyeti reva gören İslam düşmanı İsrail’ in onlara attığı bombalardan bir bomba olmamaktır. Boykot, zulmü hayat düsturu edinmiş olan, Allah tarafından lanete uğramış bir zelil topluluğa “Dur” demektir. Boykot, parayı ilah edinmiş bir güruhun karşısında durarak “Senden korkmuyor ve seni desteklemiyorum” demektir. Boykot, İsrail’in döktüğü her bir damla Müslüman kanına ortak olmamak için ortaya konulan asil bir duruştur. Boykot, zulme karşı pasif de olsa bir direniştir. Boykot, Allah’ ın huzuruna çıktığında dünyadayken yaptığı her bir amelin hesabını vereceğine inanan bir Müslümanın bu tarihi zulme karşı sunacağı güzel bir mazerettir. Boykot, kendisini yeryüzünün sahibi zanneden Yahudilere karşı karınca misali mücadele vermektir. Filistin-İsrail savaşında bugün Müslümanların sahip oldukları en büyük silahtır. Bu silah, yabana atılabilecek kadar basit bir silah değildir. Bu silah, uzun vadede düşmanı alaşağı edebilecek güçte bir silahtır. Ama bu silah, bizim coğrafya insanının çoğunda olmayan “sabır, sebat ve istikrar” üçgeninde gelişecek olan ve bu üçgen çerçevesinde düşmana zarar verecek olan bir silahtır. Bu tek taraflı yürütülen katliamda Müslümanların elindeki tek silah olan boykotu da yapamıyorsak vay halimize! Vay kardeşliğimize! Vay samimiyetimize!

“Müslüman, Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, haksızlık yapmaz, onu düşmana teslim etmez. Müslüman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir. Kim bir Müslümandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah Teâlâ o kimsenin kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir Müslümanın ayıp ve kusurunu örterse, Allah Teâlâ da o kimsenin ayıp ve kusurunu örter.”[1] 

Boykotun işe yaramadığını düşünenler, marketlerde Coca Cola’ nın üzeri fiyatlarında günbegün gerçekleşen indirim üstüne indirimlere baksınlar. 2.11.2023 tarihli Yeni şafak haberine göre;

“İşgalci İsrail’ e olan desteğini açıkça dile getiren Starbucks firmasına karşı başlatılan boykotlar sonuç vermeye başladı. İşgal destekçisi markanın cirosu yüzde 20 düştü. Firmanın çalışanları tarafından paylaşılan bilgilere göre işe alımların durduğu daha fazla tepki almamak adına kanı andırdığı için kırmızı önlük giyilmemesi kararı alındığı öğrenildi…”

Biz istikrarlı ve sebatkar olduğumuz sürece daha fazlası da olacak Allah’ ın izniyle. Sadece Starbucks ve Coca Cola özelinde ilerlemeyelim. İsrail ve Amerika’ nın Filistin zulmüne destek olan markalar bazında boykot yapmaya ve en yakınlarımızı bu anlamda teşvik etmeye ömür boyu devam edelim. Bu ilk anın heyecanıyla herkes hatta biraz vicdanı olan gayrı müslimler bile boykot yapar. Ama esas yiğit işi, ölene kadar bu İslam düşmanlarının ürünlerini boykot etmektir. Zira onları vuracağımız en iyi silahımız boykottur. Duruma dünyaya değer vermeyen bir Müslüman gözüyle bakarsak anlayamayız. Biz dünyaya değer vermiyoruz diye onlar da değer vermiyor değildir. Onlar dünyayı cennet gibi yaşamak için Rablerine isyan etmiş varlıklardır. Sana da bana da zulmün en adisini reva görmesi normal değil mi? Allah’a şirk ve isyan, zulümlerin en büyüğü değil mi? Kendisine bu zulmü reva görecek kadar dünyaya bağlı bir orduyu, ancak onu finanse eden şirketlerden alışverişi keserek yenebilirsiniz. “Dünya müminin zindanı, kâfirin cennetidir.”[2]

Ahirette yakamıza yapışacak olan, “Neden bize yardım etmediniz?” diye hesap soracak olan kardeşlerimize en azından bunu borçluyuz.

Boykot, bir vicdan hareketidir. Boykot, kendisine, dinine, İslam kardeşine saygısı olan Müslümanların zoraki yaptığı bir iş değil; zafer için zaruri ve mühim gördüğü bir kardeşlik vazifesidir. Boykot, elini İslam düşmanlarının buladığı kana bulamamak için çarelerden bir çaredir. Boykot, ihlasla yapılırsa Allah’ı razı edecek amellerden bir ameldir. Boykot, gaflet uykusundaki İslam ümmetinin yeniden uyanışının bir nişanesidir. Mümin gönüllere refahlık veren, zafere inancı gönüllerde yeniden tazeleyen bir tohumdur. Bu tohumu ekmeye devam edelim. Bir kişiyle ne olacak demeyin. İnanan bir kişi, büyük bir topluluk karşısında bile büyük işler başarabilir. Bunu bize tarih de yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim de göstermektedir:

“…Allah’ın izniyle büyük bir topluluğa galip gelen nice küçük topluluklar vardır. Allah, sabredenlerle beraberdir.”(Bakara, 249)

İlk intifada yıllarında Filistinli kardeşlerinin yanında durarak boykot yapan azınlık da olsa kardeşlerimiz vardı. Ama buna istikrarla devam eden kişi sayısı oldukça azdı. O zamandan bu zamana çok şey de değişti. Ama zulüm hala devam ediyor. Eğer o günden bugüne Müslümanlar boykot heyecanını ilk günkü gibi devam ettirselerdi İsrail bugünkü cüretkarlıkta diretemezdi. Bu bize ders olmalıdır. İsrail bir gün dursa da biz boykota Allah için devam etmeliyiz. Aksi halde onların yaptıkları her zulme ortak olmuş oluruz.

Bizim aksimize bir Yahudi heyecanını sürekli diri tutmaya devam eder. Onları bu kadar az sayıda olmalarına rağmen ayakta tutan da budur.

“İhtiyar bir emekli öğretmen anlatıyor: Öğretmenliğimin ilk yıllarında sınıfımızda bir Yahudi kız çocuğu vardı. Okulun ilk günü kırtasiyeden temin edilecek malzeme listesini vermiştim. Her çocuk tamamladı, bir onun hiçbir şeyi yoktu. Aradan beş gün geçti ve belki maddi durumu yoktur diye yanına gidip fısıldadım:

– “Kızım, malzemelerin neden hala eksik?”

Bana, yüzüme tokat gibi çarpan şu cevabı verdi:

– “Öğretmenim, kırtasiye kapalı. Shimon amca hastalanmış. Birkaç güne açacakmış. PARAMIZI BAŞKASINA VEREMEYİZ, BİR TEK SHİMON AMCADAN ALABİLİRİZ.”

İnsanın tüylerini diken diken eden bir hizipçilik. Hizipçi olmayalım, ümmetçi olalım. Bizim, yapacağımız boykottan ecir alma umudumuz var. Onlar ise cehenneme çalışmalarına rağmen batılda diretiyorlar. Biz, cennet için onların cehennem için çalıştıkları kadar çalışmıyorsak kendimizden utanmalıyız.

Bir diğer yandan boykot yaparken çok iyi araştırmalar yapmalı ve her duyduğumuz ürünü boykot etmeye kalkarak kendimizi bu konuda pes etmeye ve boykotu bırakacak seviyeye gelmeye zorlamamalıyız. Zira bu konuda da farklı oyunlar dönebiliyor. Mesela İsrail, boykot edilen ürünün ismini değiştirip tekrar piyasaya sürebiliyor. Ya da birbirine rakip olan iki markadan biri diğerini karalamak için boykot ürünü olduğu bilgisini yayabiliyor. Bu da vebaldir. O yüzden her boykot ürünü denileni değil bu işi kendisine hedef edinmiş güvenilir kardeşlerin sitelerinde boykot ürünü olduğu zikredilen ürünleri boykot edelim. İyi bir şey yapalım derken diğer yandan ifrata da iftiraya da kaçmayalım. Allah, bu ümmeti vasat bir ümmet kılmış, her işte vasatlıktan razı olmuştur. Biz de bu işte vasat olmaya çalışalım.

Aynı zamanda nadir de olsa öyle ürünler oluyor ki alternatifi olmayabiliyor. Böyle bir durumda da mecbur değilsek, onu kullanmadığımızda ölmeyecek ya da hastalanmayacaksak ya da hastalığımızı artırmayacaksa o ürünü almayalım. Biz onu kullanmadığımızda ölmeyiz. Ama kullandığımızda bir kardeşimizin ölümüne sebep olabiliriz. Şunu da bilelim ki alternatif yerli ürünler olmasına rağmen bazen kişi, İsrail ürününden başka bir ürün kullandığında hasta olacaksa ya da var olan hastalığı artacaksa öyle bir durumda da diğer ürünlerde boykota nizami önem gösteren ama bu konuda başka çaresi olmayan kardeşlerimizi de kınamayalım. Onları anlayalım. Ama bu, gevşekliğe ve sürekli alternatif arayışında olmaya devam etmeye engel olmamalıdır. Boykot konusunda oldukça dikkatli olmalı ve bunu kardeşlerimize karşı bir borç bilip ona göre davranmalıyız.

Rabbim hepimizin boykot amelini kabul etsin. Bizi hesap gününde bu konuda rezil etmesin. Kardeşlerimizle karşı karşıya getirmesin. Tüm dünyadaki Müslüman kardeşlerimizle beraber bizlere İslam’ ın zaferini nasip etsin.

Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah’a aittir.  


[1]. Buhari, Mezalim 3; Müslim, Birr 58

[2]. Müslim, Zühd: 1; Tirmizi, Zühd: 16; İbni Mâce, Zühd: 3; Müsned, 2:197, 323, 389, 485.