Afganistan: Allah’ın Yardımı Ve Fetih Gelince

Gündem Analiz – Muhammed Eyüp / 2021 Ekim / 106. Sayı

“Allah’ın yardımı ve fetih gelince, insanların Allah’ın dinine akın akın girdiklerini görünce, hemen Rabbini hamd ile tesbih et ve O’ndan bağışlanma dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir.”

(Nasr, 1-3)

20 yıllık cihadın ardından Allah Afganistan’daki Müslümanları, asrın Hubel’i olan Amerika’yı ve müttefiklerini ağır bir hezimete uğratmakla şereflendirdi. Âlemlerin Rabbi olan Allah’a hamdolsun.

Bu satırlar kaleme alındığı esnada, ABD’nin Afganistan’da kurduğu kukla hükümet tamamen yıkılmış, liderleri yurt dışına kaçmış, Amerikan askerleri zelil bir şekilde Afganistan’ı terk eder vaziyette. Öyle ki dünyanın tüm gazeteleri, televizyon kanalları ve neredeyse tüm insanları, Amerika’nın başkent Kabil’den aşağılanmış ve eli ayağına dolanmış bir şekilde kaçışını tartışmaktadır.

“Onlar eziyet vermenin dışında size asla zarar veremezler. Sizinle savaşacak olurlarsa da geri dönüp kaçarlar.” (Âl-i İmran, 111)

Allah Müslümanlara olan vaadini doğrulamıştır. Gerçekten de Amerika trilyonlarca dolar, binlerce asker, askeri araç ve diğer ekipmanı Afganistan’da beyhude yere harcamıştır. Amerikan imparatorluğunun olanca kibri, Afganistan’ın engin tevazusunda yok olup gitmiştir. İmparatorluklar mezarlığı Afganistan’da bir imparatorluk daha, Allah’ın fazlı ve ikramı neticesinde yitip gitmiştir.

Afgan Müslümanlar, ülkenin 20 yıldır işgal altında tutulan başkenti Kabil’e savaşsız bir şekilde girmiş, tağuti işgali sona erdirmiştir. Kabil’e bu giriş akıllara, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabının Mekke’ye girerken dillerinden dökülen şu kelimeleri getirmiştir:

“Allah büyüklerin en büyüğüdür, Allah’a olan hamdimiz çoktur, sabah akşam her an tesbihimiz Allah’adır. Tek olan Allah’tan başka ilah yoktur. O vaadini doğruladı, kuluna yardım etti, ordularını güçlü kıldı, tek başına hizipleri hezimete uğrattı. Allah’tan başka ilah yoktur. Kafirler hoşlanmasa da biz dini yalnız O’na has kıldık.”

Kafirler ve onların iş birlikçileri rahatsız da olsa, dinlerini yalnızca Allah’a has kılan ve İslam’ı olduğu gibi yaşayan Müslümanlar… İşte bu Müslümanlara Allah yardım etmiş, Amerika’yı ve ona destek olan tüm hizipleri tek başına hezimete uğramış, vaadini doğrulamış, Müslümanlara Kabil’in fethini nasip etmiştir.

Tıpkı, Afganistan mücahidlerinin öncüsü Molla Muhammed Ömer Mücahid’in tam 20 sene önce, Haçlı Amerikan işgali başladığı zaman söylediği gibi:

“Ben iki vaadi nazar-ı itibara alıyorum. Biri Allah’ın vaadi, diğeri ise Bush’un. Allah’ın vaadi, onun arzının geniş olduğudur. Allah yolunda bir sefere çıkarsanız, yeryüzünde herhangi bir yerde ikamet edebilirsiniz ve korunursunuz. Bush’un vaadi ise yeryüzünde saklanabileceğiniz, onun sizi bulamayacağı herhangi bir yer olmadığıdır. Bu iki vaadden hangisinin gerçekleşeceğini göreceğiz.

Yüce Allah, Müminlere ve Müslümanlara yardım eder. Allah kafirlerden asla razı olmayacağını söylemekte. Dünyevi anlamda Amerika çok güçlü. Fakat bundan iki yahut üç kat daha güçlü olsa bile, bizi yenebilecek kadar güçlü olamaz. Allah bizimle olursa kimsenin bize zarar veremeyeceğinden eminiz.

Büyük meseleler bizleri bekliyor. Fakat Allah’ın rahmetine bağlıyız. Bu bizim için bir kader anı olarak görülebilir fakat Allah’ın rahmeti Müslümanlarladır.”

Allah azze ve celle, mücahid Molla Ömer’i haklı, tağut Bush’u yalancı çıkarmış, Amerika hezimete uğramış ve mücahid Afgan halkı bir zafer kazanmıştır.

Afganistan, 20 yıllık aranın ardından yeniden İslam’ın egemen olduğu bir toprak parçası haline gelmiştir. Bu durum, Osmanlı hilafetinin işgal edilerek yıkılması sonrası kurulan ilk İslami devlet olan Afganistan İslam Emirliği’nin yeniden otoritesini ilan etmesi anlamına gelmektedir.

Allah’ın fazlı ve keremiyle Afganistan toprakları, tekrar İslam’ın kalesi haline gelmiş, belki de Müslümanların dünyaya meydan okuyacağı bir yer hüviyetini kazanmıştır.

Ensar ve muhacirden mücahidleri Afganistan’da savaşla yenemeyen Amerika ve iş birlikçileri, Müslümanların devletleşme sürecini engellemek, Müslümanları kuşatmak ve boğmak için daha farklı yollara başvurmaya başlamıştır.

Afganistan’da kurulacak İslami devlet aleyhine yapılan propagandalar, Kabil şehrinin fethinden hemen sonra başlatılmıştır. Müslümanlar asılsız bir şekilde katliamla, kadınlara yönelik ihlallerle, aşırıcılıkla ve diğer asılsız suçlarla itham edilmiştir.

Daha ilgi çekici olan şey şudur ki tüm bu medya faaliyetleri, Afganistan’da 20 senedir dezen eden Haçlı saldırganlık karşısında ortada görünmemiştir. 20 senedir Amerika ve müttefikleri Afganistan’da katliam, işkence, tecavüz, yağma, yolsuzluk gibi her türden iğrençliği yapmıştır. Buna rağmen yerli ve yabancı hiçbir medya organı bundan bahsetmemiştir. Ancak Müslümanlar Kabil’i fethettikten sonra, henüz 1 saat bile geçmeden, tüm dünyanın medya organları hararetle iftiraya başlamıştır.

Bizleri, tüm bu düşmanların okları ve salih Müslümanların tanıklıkları hak ehline ulaştıracaktır.

Allah azze ve celle bir ayetinde şöyle buyurmaktadır:

“Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz, O da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar. Küfre sapanlara gelince, yüzüstü kapanmak onlaradır. Allah onların işlerini boşa çıkarmıştır.” (Muhammed, 7-8)

Ve  yine şöyle buyurmaktadır:

“Firavun ‘Bilgili bütün sihirbazları bana getirin’ dedi. Sihirbazlar gelince Musa onlara ‘Atın atacağınız şeyleri!’ dedi. Onlar atınca Musa: ‘Getirdiğiniz şey sihirdir, Allah şüphesiz ki onu boşa çıkaracaktır. Çünkü Allah müfsidlerin amellerini ıslah etmez’ dedi. Mücrimler hoşlanmasa da Allah sözleriyle hakkı gerçekleştirecektir.” (Yunus, 79-82)

Evet. Tüm bu ifsad edicilerin amelleri boşa çıkacak ve Allah yolunda, Allah’ın dini için mücadele edenlerin çabaları Allah’ın izniyle başarılı olacaktır.

Unutmayalım ki zaferler de yenilgiler de ölümler de doğumlar da yalnızca Müslümanların zafere giden yolundaki kaldırım taşlarıdır. Allah’ın izniyle Afganistan’da İslam dininin küresel sistemin Haçlı ordularına karşı kazandığı zafer, bu yoldaki bir kaldırım taşı olmuştur.

Afganistan’da mücahitler öncelikle yerel milliyetçiliğin cahili adetlerini ortadan kaldırmış, daha sonra Komünist küfrü, ardından ise demokrat ve laik küfrü mağlup etmiştir.

Bundan sonrası için Afganistan’ın mücahid halkını daha zor süreçler beklemektedir.

İslami bir sistem inşa ederek ülkelerini kalkındırmak, yaklaşık 50 yıldır savaşlarla harap olan nesilleri İslam ve cihad şuuruyla tekrar inşa etmek, 1900’lü yıllardan bu yana sürekli yenilgi alan Müslümanlara yeniden izzet dolu günleri yaşatmak için çalışmak bu zorlukların bazılarıdır.

Müslümanlar aleyhindeki propagandalara kanmamak ve hakkı yaymaya çalışmak ise bizlerin sorumluluğudur.

Afganistan’da İslami bir hükümetin tesisinin ve halkın İslamca eğitilmesinin ardından, dünya Müslümanlarının da kavli ve fiili destekleriyle, bu topraklar belki de tarihi gelişmelere şahitlik edecektir.