İzzet Diyarı AFGANİSTAN

Serbest Köşe – Hamza Köksal / 2023 Ocak / 122. Sayı

Afganistan nüfusunun %99’u Müslüman olup ekseriyeti Hanefî mezhebine mensuptur. Ülkede Sünnilerin dışında Şia’nın farklı kollarına mensup olanlar ile Hindular ve Sihler yaşamaktadır.

İslam dünyasının meşhur tasavvuf merkezlerinden olan Horasan bölgesinin bir kısmı, Gazne, Herat ve Belh gibi önemli şehirler bu ülkenin sınırları içerisinde bulunmaktadır. İbrahim b. Edhem (ö. 161/777), Şakīk-ı Belhî (ö. 164/780), Ebü’l-Hasan el-Bûşencî (ö. 348/959) gibi sûfîler Belhli ve Afganistanlıdır.

Coğrafi Konumu ve Nüfusu:

Afganistan İslam Emirliği, Orta Asya’nın güneyinde bulunup denize kıyısı olmayan bir ülkedir. Doğu ve güneyde Pakistan; batıda İran; kuzeyde Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan; kuzeydoğuda ise Çin ile komşudur. 652.864 km2 alanı vardır ve yüz ölçümü olarak dünyanın 41. ülkesidir. Kuzey ve güneydoğusunu düzlüklerin oluşturduğu dağlık bir ülkedir. Başkenti Kâbil’dir.

Yaklaşık 40 milyonluk nüfusunun çoğunluğu Peştunlardan oluşmaktadır. Ayrıca Tacikler, Türkmenler, Hazaralar ve Özbekler de bulunmaktadır.

Ekonomik Durum:

Afganistan ekonomisinin en önemli kaynaklarını tarım, hayvancılık, ticaret, endüstri ve madencilik teşkil etmektedir. Memleketin büyük bir kısmı dağlık ve kayalık, iklimi de kurak olduğu halde, nehirlerden faydalanılarak meydana getirilen sulama kanalları sayesinde ziraat yapılan pek çok verimli arazi bulunmaktadır. Buralarda bol miktarda tahıl, sebze, meyve ve pamuk yetiştirmek mümkün olmaktadır.

Afganistan’ın yeraltı zenginlikleri yönünden büyük bir potansiyele sahip olduğu bilinmektedir. Ancak özellikle iktisadi sıkıntılardan dolayı madenler yeterince işletilememektedir. Hindukuş Dağları’nın kuzey yamaçlarında birçok kömür havzası bulunmakta, aynı zamanda demir, çinko, kurşun, petrol bulunmakta, ülkenin güneyinde dünyanın en zengin berilyum ve yakut yatakları yer almaktadır. Ülkenin kaya tuzu yatakları yeterli ölçüde olmakla birlikte ulaşımın yetersiz oluşu bu konudaki üretimi sınırlamaktadır.

İklim:

Afganistan iklim olarak yılda dört mevsimi yaşamaktadır. Yüksek dağlı bölgeler, ormanlık alanlar ve su kaynağının fazla olması onu diğer komşularından ayırmaktadır.

Vilayet Sayısı: 34

Resmi Dilleri:

Darice (Afganistan Farsçası) ve Peştunce Afganistan’ın iki resmi dilidir. Öte yandan bazı bölgelerde çoğunluk tarafından konuşulan Özbekçe, Türkmence, Peşeyice, Nuristanice, Beluçça ve Pamirice de bölgesel olarak Afganistan’ın üçüncü resmi dilleri arasında yer almaktadır.

Afganistan’da Durum

Afganistan, İslam düşmanlarının her türlü oyunları ve desiselerine karşı dinlerinden taviz vermeyen ve yaşamlarını değiştirmeyen bir milletin yaşadığı coğrafya…

Afganistan dünyanın en büyük müstekbirlerine karşı dik durmuş fakir bir toplumun yaşadığı coğrafya…

Afganistan, tarihi savaşlarla dolu olup şanlı zaferlere mazhar olan yiğitlerin yaşadığı coğrafya…

Afganistan, yetim bir ülke ve içerisinde yetimlerin çok olduğu bir coğrafya…

Sözün özü, zulüm olarak karanlıkların zirvelerinin yaşandığı, nur olarak da fedakârlıkların zirvesinin yaşandığı bir coğrafya…

Bu Coğrafyanın İnsanı

Afganistan toplumu dinlerine bağlı bir toplum. Her türlü baskı ve oyunlara rağmen genel olarak dinlerinden ödün vermemiş, âlimlerine saygılı, emirlerine itaatkâr, misafirlerine karşı oldukça cömert -elindeki tek hayvanını hiç düşünmeden kesip ikram edebilen- aile yapısını ve birlikteliğini koruyan bir toplum.

Aynı zamanda teknoloji hususunda geri kalmış bir toplum. Kim bilir belki de Allah’ın onlara bir rahmeti olarak yozlaşmamalarının temel sebebi de bu olabilir. Çünkü teknoloji ve internet çağına ayak uyduran toplumlarda akidevi ve ahlaki bozulmada bir sınırın olmadığı çok net bir şekilde görülmektedir.

Bu Coğrafyada Yetim

İki milyondan fazla yetim bulunmakta. Yetim buluğ çağına ermeden babasını kaybeden kimseye denir. Kur’an ve sünnette yetimin önemi ve yetime verilmesi gereken önem ile ilgili olarak birçok nas bulunmakta fakat buradaki yetimlerin diğer yetimlerden farkını anlamamız gerekmektedir. Bu verdiğimiz sayıdaki yetimlerin yetimlikleri babalarının şehadetinden kaynaklıdır. Bu yetimlerin diğer bölgelerdeki yetimlerden farklı olan yönlerinden birisi de babaları da önceki savaşlarda yetim olan çocuklar olmalarıdır. Velhasılı buradaki bir yetimi himaye etmek isteyenlere iki müjde vardır. Birincisi yetime bakan kimseye Allah azze ve celle’nin vereceği nimetler, ikincisi ise şehidin geride bıraktıklarına bakan kimselere Allah azze ve celle’nin vereceği nimetler.

Yetimlere Yardım faaliyetleri kapsamında gittiğimiz bir bölgede yetkililerden birisi bizlere Allah için bu aradaki yetimleri unutmayın bunlar İslam ümmetine emanetler biz imkanlarımız dahilinden bir şeyler yapmaya çalışıyoruz ama yetişemiyoruz Ruslar döneminde babaları ile omuz omuza savaştığımız o yiğitlerin evlatları Amerikalılar döneminde bizlere karşı onlarla beraber oldular Yetimlerin eğitimine ve onların bakımına daha fazla önem verilmesi gerektiğini ifade ettiler. Bununla beraber yetimlere yardım organizasyonlarında yetkililerin bizlere getirdikleri listelerde kendilerinin karşısındaki safta savaşan ve ölenlerin evlatlarının da olduğunu ifade etmeleri İslami bir devlet anlayışını ortaya koyduklarını göstermektedir çünkü yeryüzünde diğer inanışlar ve devlet yapılarında bunu görmek mümkün değildir.

Yetimler İçin Neler Yapılabilir?

(Burada ve diğer yerlerde neler yapılabilir olarak ifade ettiğimiz hususlar yapmış olduğumuz tespitler neticesinde aktardığımız bilgilerdir bunların sayısı artırılabilir)

Barınacakları bir ev (evi olup da bakıma ihtiyacı olanlar için tadilat)

Eğitimleri için bir kurum (medrese, yetimhane, okul)

Evlerine süt keçisi, inek vb.

Ailelerinin aylık sabit gelirlerinin oluşumu için bir yatırım

Sıcak bir yakınlık ve dua

Bu Coğrafyada Medrese ve Eğitim

Yaşanan zulmün sebeplerinden birisi de bu toplumun dinlerine bağlı olması. Bu bağlılığı Afganistan’ın her yerinde, her köyünde ve mahallesinde görmeniz mümkündür. İşgalciler burada değişimi sağlamak için her türlü imkânlarını seferber etmişse de genel olarak başaramamışlar. Bu başarısızlığın en önemli sebebi, özellikle kırsalda daha yoğun olmak üzere, âlimler ve medrese eğitimleridir. İşgalcilerin her türlü saldırılarına ve bu eğitimi engelleme girişimlerine rağmen bedel ödeye ödeye buraları boş bırakmamışlar. Gittiğimiz bölgelerde kimi zaman işgalciler tarafından yıkılmış bir medrese, kimi zaman delik deşik edilmiş bir medrese, kimi zaman küçük yirmi bir tane öğrencinin bir gecede şehit edildiği medreseleri gördük.

Şu anda medreseler temel gıda ihtiyaçlarını bulamamakta, işgalcilerin yapmış olduğu saldırılar sebebi ile gerçekleşen yıkımın izlerini silememekteler. Temelden yıkılan medreselerin öğrencileri bir ağaç altında, odaları yıkılmış olanlar yıkık odalar içinde normal diyebileceğimiz medreselerinde camları poşetten, kapıları örtüden, su ve elektrik çok nadir bulunan bir halde dinlerini öğrenmeye devam ediyorlar. Hocaların bir yılı aşkındır evlerine götürecek düzenli bir gelirleri yok ama dertleri yine de talebeleri ve medresenin devam etmesi. Bir keresinde ziyaret ettiğimiz 130 öğrencinin yatılı eğitim gördüğü bir medresede uzun süredir devam eden gıdasızlık ve imkânsızlıktan dolayı, hocaların her türlü çabasına rağmen de bir destek bulamadığı bir süreçte, medresenin hocası öğrencileri toplayıp, durumdan bahsedip, dua istiyor ve böyle giderse kapatma ihtimalinden bahsediyor. O günün gecesinde Hikmetullah Hoca rüyasında Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i görüyor. “Sakın medreseyi kapatmayın. Ben buradaki öğrencilerin giderlerinin üçte birine kefilim, sizler de kalanı hususunda gayret edin.” Diyor. Hikmetullah Hoca, efendimizin elini öpüyor ve “Tamam!” diyor. Rüyasından uyandığında devam edilmesi yönünde azmediyorlar.

Bu sadece medrese hususunda yaşanan dramlardan bir tanesi. Birçok alanda olduğu gibi bu alanda da ihtiyaç çok fazla.

Eğitim

Afganistan eğitim sistemi 6+3+3 şeklinde bir kademelendirme üzerinde şekillenmiştir. Aynı zamanda genel okur yazarlık kursları ile de desteklenmektedir. İlkokul sonrasında ise ikili bir ayrım ile din eğitimi ağırlıklı ortaokullar ve genel eğitim müfredatını benimsemiş ortaokullarda eğitim verilmektedir. Son aşama olan liseler ise 3 farklı bölümden oluşmaktadır. Bu noktada bir anlamda branş eğitimi almakta olan öğrenciler, öğretmenlik, teknik meslek liseleri ve sosyal bilimler-fen bilimleri ağırlıklı liselerde öğrenim görebilmektedirler. Bundan sonra ise branşlarına ilişkin yükseköğrenim kurumlarına devam etmektedirler.

Eski hükümet dönemine nazaran daha rahat bir şekilde okula gidilebiliyor. Okula giden öğrencilerin sayısı %10 artmış durumda. Şu anki yetkililer eğitime daha çok önem veriyor ve sayısının artırılması noktasında çaba sarf ediyorlar. Fakat haber kaynaklarında kız çocuklarının eğitimi meselesinde yansıtılan yanlış bilgiler sebebi ile karalama kampanyaları yürütülüyor. Biz, kırsalda dahi kız çocuklarının eğitim aldıklarını gördük. Kızların okula gitme yasağı yok, sadece lise çağındaki kızların müfredat düzenlemesi ve İslami açıdan düzenli ortamın oluşturulması için ara verildi.

Bir defasında deprem bölgesinde yardım faaliyetleri için gittiğimiz bölgede sağlık bakanı da bölgeyi ziyarette gelmişti. Bir yılı aşkındır bölgede rapor hazırlayan, ismini hatırlayamadığım Avrupalı bir bayan sağlık bakanı ile röportaj yapmak için yanına geldi. Soruların içerisinde “Neden kızların okumasına karşısınız? sorusu vardı. Sağlık Bakanı bunun doğru olmadığını izah etti ve aksine okumalarını istediklerinden bahsetti. “Kabil’e gelirseniz bir gün üniversitedeki kız öğrencilerimle sizleri tanıştırmak isterim” diye de ekledi. Bu ifadelerden sonra Avrupalı çok şaşırdığını dile getirdi, notlarını aldı. Bununla alakalı anladığım kadarı ile bir yazı yazacağını ifade etti.

Medrese ve Eğitim İçin Neler Yapılabilir?

Medrese yapımı veya tadilat

Eğitmenlere maddi destek

Aylık medresenin giderlerinin karşılanması için bir yatırım

Yatırım olmadığı takdirde aylık gıda vb. giderlerin karşılanması

Suyu olmayanlar için su kuyusu

Kitap ve kırtasiye ihtiyaçlarının karşılanması

Bu Coğrafyada Sağlık ve Hastaneler

Sağlık ile ilgili ciddi sıkıntıların yaşandığı bir coğrafya hastalıklar son kırk yıldır her türlü zulme maruz kalmış bir toplumun çektiği sıkıntılara ve eziyetlere rağmen psikolojik hastalıklara dönüşmemesi gerçekten düşündürücü tabi ki bunun temel nedeni sıkıntılara göğüs germelerinin sebebi İslam’a olan bağlılıkları. Kimisi gözleri önünde kendi evlerinde bir sahur vakti yaşlı annesinin başından vuruluşuna şahitlik etmiş, kimisi babasını teheccüd namazını kılarken yere serildiğini görmüş, kimi babalar on evladını şehit vermiş, kimilerinin gözleri önünde evleri arabaları hayvanları telef edilerek bir anda elindeki bütün malvarlıkları yok olmuş fakat şunu dercesine yaşam mücadelesine devam etmişler söz konusu dinimiz ise gerisi teferruattır. Yeryüzünde bu duruşu gösterebilecek başka dinlere mensup bir topluluk göremezsiniz. Evet dinlerine olan bağlılıkları ve rablerine olan tevekkülleri onların ruhsal bozulma ve psikolojik olarak etkilenmelerine engel olsa da karşılaştıkları zulüm ve işkenceler bedenlerinde ciddi tahribat bırakmış kimisine verilen elektrik sebebi ile vücudun bir kısmı işlevini kaybetmiş kimisi ayaklarından saatlerce asılması sebebi ile ayak ve belinde ki kemiklerde kayma gerçekleşmiş kimisi beynin zarar görmesi sebebi ile sinir krizleri geçirmekte bunlara maruz kalmayanlar ise gittikleri hastanelerde imkansızlıklardan dolayı tespit edilemeyen hastalıklar tespit edil se dahi tedavi edilemeyen hastalıklar çokça görülmekte bu hastalıkların büyük bir kısmı vitaminsizlikten bir kısmı sağlıklı su bulunmamaktan Bir kısmı zorlu kış günlerinde sıcak bir yuvanın olmaması sebebi ile soğuğa maruz kalmaları ile gerçekleşmektedir. Hastanelerde doktor ve teçhizat sıkıntısı yaşanmakta geçmiş hükümet kendi insanı dahi olsa değer vermemesinden dolayı burada sağlık alanından yapılması gereken çok hizmet bulunmaktadır

Sağlık Alanında Neler Yapılabilir?

Hastane tadilat ve tamirat

Doktor desteği

Tıbbı malzemelerin alımı

İlaç tedarik

Hastaların tedavisi ve masrafları

Hastanenin elektrik sisteminin yapımı

Uyuşturucu kullanımı; 1996-2001 yılları arasındaki ilk iktidar dönemi sırasında, Afganistan İslam Emirliği ülke genelinde haşhaş ekimini neredeyse tamamen ortadan kaldırmıştı. Ancak 2001’de ABD öncülüğündeki işgalin başlamasıyla beraber, uyuşturucu sorunu çok daha büyük bir mesele haline geldi.

Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi’nin (UNODC) Afganistan Afyon Araştırması 2020 başlıklı raporuna göre, uyuşturucu üretimine dair rakamları şöyle özetleyebiliriz:

– İşgalden önce 1994-2001 yılları arasında yıllık ortalama haşhaş ekimi 60,6 bin hektardı.
– İşgal sonrası 2001-2020 yılları arasında yıllık ortalama haşhaş ekimi 172.6 bin hektar oldu.
– Yani ABD liderliğindeki işgalden sonra haşhaş ekiminde yüzde 184,8’lik bir artış yaşandı
– 2001 yılındaki haşhaş ekimini (8 bin hektar) 2001-2020 ortalaması ile karşılaştırırsak, haşhaş ekiminde yüzde 2157,5’lik bir artış olduğunu görürüz yine Rapora göre, 2021’de Afganistan’da 6 ton 800 kilogram afyon üretilirken; bununla dünya çapındaki kullanıcılara yaklaşık 320 ton saf eroin sağlanıyor. Fakat Taliban’ın hükümeti alması ile birlikte üretim ve satışı yasaklandı. Şu anda üç milyondan fazla uyuşturucu bağımlısı kadın, erkek ve çocuk bulunmakta. Bu coğrafyada işgalciler ve işbirlikçileri buradaki insanların özlerinden uzaklaşmaları, insanlıktan çıkmaları için yapmış oldukları faaliyetlerden bir diğeri de her türlü uyuşturucu kullanımını yaygınlaştırmak ve yaygınlaşmasına olanak sağlamak. Bunu bazı şehir merkezlerinde başardıklarını çok net gözlemlemekteyiz. Uyuşturucuları bazı karakolların bahçelerinde dahi yetiştirerek halkın hizmetine sunmuşlar ki bu, sundukları en büyük hizmet olmuş! Herat bölgesinde uyuşturucu kullananların rehabilite edildiği yeri ziyaret ettiğimizde, tedavisi devam etmekte olan bir hasta ağlayarak durumu şu sözlerle ifade etti: “Eski hükümet bunları kullanmamız için her türlü desteği veriyordu. Şimdi -tedavi sürecinde yanlarında olan yetkilileri göstererek- bunlar, vallahi evlerine götürecekleri ekmek paralarını bize harcıyorlar, bu halimizden kurtulmamız için bize değer veriyorlar.”

Uyuşturucu Bağımlıları İçin Neler Yapılabilir?

Rehabilitasyon merkezi inşası veya tadilatı

Hastaların tedavisi için ilaç desteği

Hastaların tekrardan kazanımı için tedavi sonrası destek

Bu Coğrafyada Yatırım

Afganistan gözlemlediğimiz kadarı ile her alanda ticari yatırımın yapılabileceği bir coğrafya. İşgalciler ve yerli işbirlikçileri halkı çokça sömürmüşler. Devletin kaynaklarını doğrudan kasalarına akıtmışlar, ihale adı altında çok büyük miktarda parayla çok ufak işler yapmaya çalışmışlar fakat niyetleri hizmet olmayınca onları dahi bitirememişler. Şimdi yeni hükümet ile birlikte bunların hepsinin kökü kazındı. Burada devlet ile yapılacak ticari anlaşmaların olduğu gibi diğer ticari türlerin de rahatça yapılabileceği bir ortam bulunmaktadır.

Ticari Olarak Yapılması Gerekenler

Kesin yatırıma niyet etmek bu niyetin içerisinde burada ki mazlumların yaşamış olduğu şu sıkıntılı süreçte hiçbir ülkenin resmi olarak tanımadığı paralarına el koyulduğu dönemde Müslüman bir ferd olarak buradaki Müslümanların sıkıntılarını gücümün yettiği kadarı ile yaptığım ticaretimle desteklemem lazım diyerek yapılacak yatırımlara sahanın ihtiyacı var inanıyorum ki bu niyetle çıkılan yolda âlemlerin Rabbi olan Allah bu ticareti yapanı da bu mazlumları da yardımsız bırakmayacaktır. Bu niyeti etmiş alanında tecrübeli tüccarların sahaya gelip kendi alanları ile ilgili araştırmalarını yapıp değerlendirme yaparak yatırımlarını yapmalarını tavsiye ederiz.

Yeni Kurulan Hükümette İdareciler

Yardım faaliyetleri kapsamında dolaştığımız bölgelerde şahid olduğumuz ve karşılaştıklarımızdan yola çıkarak aktarımlarımızı gerçekleştireceğiz şunu başta belirtmemiz gerekmektedir ki meleklerden bahsetmiyoruz ki günahları ve hatalarının yanlışlarının olmadığından bahsedelim unutmayalım ki sahabenin içerisinde bile onlar gibi davranan fakat Allah Rasûlü’nün açığa çıkartması ile asıl niyeti ve mücadelesi ortaya çıkanlar olmuş onun için biz insaf nazarı ile değerlendirmemiz gerekmektedir. Yapılan fedakârlık ve ödenen bedelleri esas alarak aktarımlarımızı yapmaya çalışacağız. Bizler kimseyi temize çıkartmıyoruz yapmak istediğimiz sadece hak sahibine hakkını vermektir.

Sade yaşama sahipler sofraları geniştir bir defasında herat valisinin makamına yemek saati gittiğimizde kendisi bina çalışanlarının arasında yerde oturmuş yemek yiyordu bizde ansızın misafirleri olmuştuk sofrada kuru bir pilav vardı zaten sofralarında ya pilav veya barbunya yemeği gibi yemekleri görebilirsiniz tabi önceden sizin misafir olacağınızdan haberleri olursa biraz daha imkanlarını zorluyor ve ikram ediyorlar yemekleri gibi giyimleri de sade olan idarecilerin olduğu bir coğrafya

Tevazu sahipleri; dışardan bakan bir göz bu adamların dünyanın süper güçlerine karşı meydan okuyan ve onların kalplerine korku salan kimseler olduğunu düşünemez gerçekten Müslümanlara karşı o kadar mütevaziler ki kendinize bu soruları acaba diyerek soruyorsunuz biraz hayatlarını ve mücadele dönemindeki konumlarını dinleyince ayeti kerimelerin yansımalarını hissedip anlıyorsunuz “Muhammed Allah’ın elçisidir. Onunla birlikte olanlar kafirlere karşı şiddetli kendi aralarında merhametlidirler. Onların rükû ve secde ederek Allah’tan bir lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün onların secde izinden alametleri yüzlerindedir.” (Fetih, 29) makam odalarında makam koltuklarını kullanmayan altlarında çalışan insanlarla arkadaş gibi olan bu idarecilerin Yanlarında fethiniz mübarek olsun denildiğinde yeryüzündeki ihlas sahibi Müslümanların duaları ile rabbim bizlere fetih nasip etti deyip sebebi kendilerinden bilmemeleri ve bunu defalarca duymak insanı çok ciddi düşündürtüyor. Devletlerin dahi kapısında hazır bir şekilde elleri bağlı boyunları eğik bir şekilde medet bekledikleri dünyanın en mükemmel donanmış ordusuna sahip olan Amerika’yı yenmiş bu insanların Sizlerin gözünüzün içine bakıp ALLAH için bize nasihat edin demesi ve gerçekten yapılan nasihati bütün benliğiyle dinlemesi bizim defalarca duyduğumuz veya aktardığımız din nasihattir hadisinin sadece dilde aktarılan bir rivayet değil de yaşanılan bir gerçek olduğunu anlamanızı sağlayan bir topluluk burası

Dert sahipleri; ismini hatırlayamadığım yıllarca işkence görmüş bir idareci ile karşılaşmamızda kendisi bizden nasihat etmemizi istedi. Biz de bizim daha çok nasihatte ihtiyacımız var dedik. Ve başladı ümmettin derdi ile ilgili hususlardan bahsederken ağzından çıkan FİLİSTİN kelimesinden sonra ses kesildi kafamı kaldırıp baktığımda kafasını önüne eğmiş durumda ağladını görünce bir defa daha sarsıldım içimden ya rabbi ben bugüne kadar defalarca ümmetin derdi ile alakalı konuşma ya dinledim ya anlattım ama neden bizler hissedemedik bir Filistin kelimesinin ağırlığını Okumayı ve aktarmayı hedef edinip amel de geri kalan bizlere derdin ne olduğunu dertlinin nasıl olacağını öğretti velhasılı karşılaştığımız İslam emirliğinin yetkililerinde sade bir yaşam, mütevazı bir kişilik ve İslam aleminde olan olaylara karşı duyarlı, mazlum Müslümanların sıkıntılarından dolayı dertli olduklarına şahitlik ettik.