Gündem – Nedim Bal / 2015 Eylül / 34. Sayı
Bismillahirrahmanirrahim
İstihbarat; bilgi toplamak, bilgi düzenlemek, kişi veya konu hakkında özel araştırma yapmaktır.
İstihbaratçı; istihbarat işini yapan kişi anlamına gelir. Kişi, grup ya da devletlerin güç ve egemenlik mücadelesinde istihbarat çok önemli yer tutar.
Olayları daha olmadan önce kestirebilmek, gelecek tehlikeleri önceden görebilmek, istihbaratın olmazsa olmazlarındandır. Siyasal, uluslararası ilişkiler, ekonomi, savaş, enerji gibi hemen hemen tüm alanlar istihbaratın konusu içine girer. İstihbarat sistemlerinin kim ya da kimler tarafından, kime karşı ne amaçla kullanıldığı gayet gizli ve karışıktır.
Dünyanın önde gelen devletleri, o devletin etkinliğine odaklanmış istihbarat kuruluşlarıyla varlıklarını devam ettirirler. ABD’nin CIA’sının, İsrail’in Mossad’ının, İngilizlerin MI 6 ‘sının, Türkiye’deki ilişkiler ağını, NATO ve Gladio yapılanmasını bilmeden, Türkiye ve etrafındaki coğrafyalarda olanları anlamak mümkün değildir. CFR, Bilderberg, Trilateral gizli küresel yapılardır ve tüm istihbarat ağlarının da şekillendiricisidir.
Egemen güçlerin başta Ortadoğu, Balkanlar, Kafkasya bölgesi olmak üzere dünya coğrafyasına hakim olma mücadelesinde vesayet altına alınmak istenen ülkelerde öncelikli olarak gizli (istihbarat) servisleri yerleştirilir. Bu istihbarat servisleri siyasetten ticarete toplumun tüm katmanlarıyla gizli ilişkilere geçerek istenilen neticeyi almak için uğraşırlar.
İstihbaratın yüzde 70’i medya kanalı ile elde edilir.
Yabancı istihbarat örgütleri için başka ülkelerin insanlarını tespit edip seçerek kullanmak en eski uygulamadır.
Batı ve Doğu’daki tüm emperyalist ülkelerin birer derin devlet yapısı mevcuttur. Bu derin devletin gizli bir anayasası, ulusal ve global hedefleri vardır. Hangi hükümet gelirse gelsin bu ülkelerde hazırlanmış olan 50-100 yıllık planları değiştiremez. Gelen hükümetler derin devletin ortaya koymuş olduğu ulusal ve global hedefleri noktasında sadece uygulama sistemlerini biraz yavaşlatıp hızlandırabilirler.
Her yeni siyasal iktidar; temel rejimi ve anayasayı kesinlikle değiştirip çiğneyemez. Hatta değiştirmeyi dahi teklif edemez. Seçilmiş hükümetler, siyasal rejimi değiştirmeyi teklif ettiği anda otokontrol mekanizmaları devreye girer ve bu hükümetler kanlı yada kansız şekilde hükümetten uzaklaştırılır.
Emperyalist ülkelerde ve onların hegemonyasında olan ülkelerde, derin devlet ve istihbarat örgütleri; Başbakana veya seçilen hükümetlere bağlı değildir. Aksine seçilerek iktidara gelen hükümetler; önlerine koyulan, yıllardır planlanmış devlet stratejilerini kendi projeleriyle bütünleştirerek yola devam etmek zorundadırlar.
Demokrasi ve seçimler ise halkı kandırmak ve uyutmak için kurulmuş tiyatronun bir parçasıdır. Halk; top, pop, böcek, çiçek, seks, uyuşturucu, alkol, sigara, eğlence ve psikiyatrik ilaçlarla avutularak ve uyutularak, sanki kendilerini yönetecek yöneticilerini seçiyormuş özgürlüğünü (!) tadıp, beyinlerde bir demokrasi hayali (aldatması) yaşarlar. Hâlbuki seçtikleri yöneticiler önlerine koyulan devlet politikalarını uygulamak zorundadırlar.
Dünya Siyasetine Etki Eden Örgütler
Dünya siyasetine etki eden karar verici örgütler iki kısma ayrılırlar:
1) Gizli/Örtülü Karar Verici Örgütler
Bunlardan bazıları şunlardır; Yeni Dünya Düzencileri, Tapınak Şövalyeleri, Gül Haç Örgütü, İlluminati, Kuru Kafa Ve Kemikler Örgütü, CFR (Dış İlişkiler Konseyi), Bilderberg, Trilateral komisyonu…
2) Açık Karar Verici Örgütler
Bunlardan bazıları şunlardır: Birleşmiş Milletler, NATO, IMF-Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü, AGT(Avrupa Güvenlik Ve İşbirliği Teşkilatı vb.
Gizli-Örtülü Karar Verici Örgütler
Dünya düzenini şekillendiren iki temel güç vardır. Bunlardan birisi; Yahudi Lobisi ve tekellerinin kurduğu gizli cemiyetler…
ABD’de tüm güç ve medya bu gizli cemiyetler tarafından şekillendirilmektedir. Yahudilerin de içinde yer aldıkları CFR, Bilderberg gibi gizli örgütler de bu cemiyetlerin temelini oluşturur.
Bugün; Basın-Yayın-Televizyon (Medyayı) kontrol eden, BEYİN(!)leri de kontrol eder. BEYİN’leri kontrol eden ise, toplumları da kontrol eder. ABD’de her yere yayılan ve en çok seyredilen TV kanalları 15 aile tarafından 24 şirketle yönetilmektedir. ABD’de hem gizli-derin devletten izinsiz hem de bu ailelerden izinsiz hiçbir gerçeği yayınlayamazlar. Medya’nın başında mutlaka bu örgütlerin elemanları bulunur.
Yeni Dünya Düzeni; arkasında masonik gizli örgütlenmelerin olduğu uluslararası ağın, Dış İlişkiler Konseyi(CFR), Bilderberg ve Trilateral Komisyon isimli gizli örgütlenmelerin planlayıp dünyaya dayattığı kayıtsız şartsız emperyalist bir sömürü sistemidir. Hükümetleri bunlar kontrol ederler. Pek çok ülkede kimin başbakan, kimin vali, kimin yönetici konumuna geleceğini onlar kontrol ederler… Gerekirse hükümetleri yıkar, yeni hükümetler kurarlar. İşlerine gelmezse onu da yıkarlar. Tüm bunları ise kimsenin ruhu duymadan, anlamadan yapabilirler…
Medyayı bir silah gibi kullanır ve toplumu gelecekte yapılacak işlere ikna ederler. Medyayı bir nevi sihir gibi kullanarak insan aklına ve algısına tesir ederler. İnsanlar siyahı beyaz, beyazı siyah, doğruyu yalancı, yalancıyı doğruymuş gibi görmeye başlar…Türkiye’de son 50 yıldır –istisnalar hariç- yönetici konumuna gelmiş pek çok kimse, ya Trilateral yada Bilderberg üyesidir…
Açık Karar Verici Örgütler
Emperyalizmin açık örgütlenmelere de ihtiyacı vardır. Bunların kuruluş amaçları;
a- Emperyalist ülkeler arasındaki pazar kavgalarına çözüm bulmak
b- Sosyalist sisteme karşı emperyalist bloku güçlendirmek
c- Yeni sömürü alanları açmak ve bunları paylaşmak…
Bu şirin (!) gözüken örgütlerin tek amacı vardır. Ezmek ve sömürmek…Emperyalizmin bu şeytanca planlarına, sömürgeye, işgale ve zulme karşı isyan ederek karşı çıkan kim varsa bu sivil (!) ve cici (!) görünümlü örgütler tarafından cezalandırılır. Güya insanlık adına, demokrasi adına, hak ve özgürlükler adına; Somali’ye, Irak’a, Afganistan’a tonlarca bomba yağdırır ve yüzbinlerce insanı katlederler..
Bu emperyalist örgütler teşhir olmamak için adları hep yardım kuruluşu olarak geçer. Yardım kuruluşu olarak dünya kamuoyuna ve halklara sunulur… Hakim oldukları kitle haberleşme ağları ile de insan hakları, demokrasi, özgürlükler, kıtlıkla mücadele ve refah gibi düşünce telkinleri yaparak insanlığı kandırırlar. Barış, huzur, kalkınma, istikrar gibi yalanlarla kitleler etki altına alınır.
Bu kuruluşları tekrar edecek olursak; Birleşmiş Milletler, NATO, IMF (Dünya Bankası), Dünya Ticaret Örgütü, Avrupa Güvenlik İşbirliği Teşkilatı, Dünya Sağlık Örgütü vb… Bu kuruşlar ilk etapta barışçıl ve yardımsever örgütler gibi gözükse de emperyalizmin dünya üzerindeki hakimiyetini tesis etmek amacı ile kurulmuş sinsi örgütlerdir…(*)
Değerli kardeşler! Kendimizi, toplumumuzu, tarihi olayları, ülke içinde ve dışında gelişen olayları, yeni dünya düzenini, devletlerarası ilişkileri, iç çatışmaları, savaşları, ekonomik krizlerin sebeplerini anlayabilmek, doğru tahlil yapabilmek ve kendimiz için doğru stratejiler belirleyebilmek için düşmanlarımızın çalışmalarını, hedeflerini, kullandıkları araç ve yöntemleri bilmemiz kaçınılmaz bir mecburiyet halini almıştır… Bu hususta bilgi altyapımızı geliştirecek doğru eserleri okumamızı hararetle tavsiye ederiz.
Netice olarak onların bir planı varsa şanı yüce Allah’ın da onlara karşı bir planı vardır.
Allah’a emanet olunuz. Selam ve dua ile.
—————-
(*) Nurullah Aydın’ın “İşte İstihbarat” kitabından iktibas edilmiştir.