Serbest Köşe – Şüheda Kurt / 2019 Ağustos / 80. Sayı
Ey insanlık! Özgürlük kavramı altında yapılan tezgahlar dönüp dolaşıyor ecdadı Müslüman olan torunlara vuruyor.
“Kirli işlerinizi alıp gidin ey İslâm düşmanları!» desekte sineye ilmek ilmek işlenen tezgahlar tapusunu bırakmış gitse bile “yerim belli” diyor.
Özgürlük kavramını çiğnediler, özgürlük kavramı altında tutsak bir köle oldular, fıtratlarını değiştirdiler.
Bir insan cinsiyetini ancak ve ancak ‘özgürüm’ diye değiştiriyorsa ne o şeytana kukla olduğunu ne de biz elden giden ümmeti anlayacağız.
Bir kukla asla ve asla özgür değildir. Sahibinin parmağında bir oyuncaktır. Ne aklı vardır ne de çabası…
Birde özgürlük deyip buna saygı duyulması beklenir ya! İşte en acınası durumda bu.
Karşında iki rakamını beş diye okuyor, düzeltiyorsun. “Karışma! O özgür” diyor.
İşte onların özgürlük kavramından anladıkları bu…
Yanlışa saygı duyarsan doğru çürür gider.
Doğrunun olmadığı yerde yaşamaya ne hacet?
İnsan, fıtratının tersini yapmaya ne de hevesli! Bilmez mi ki fıtratın tersi bozar.
Yine İslâm düşmanları eşitlik kavramına da el atarak İslâm’ın aykırı koyduğu şeylerde “işte eşitlik burada” demişler.
Sen eşitlik kavramını herkese aynı ayakkabı olmalı diye görüyorsan buyur giy!
Ayağı büyük ya da ayağı küçük olanları hesaba katmadan…
İslâm’da herkese dengine göre ayakkabı diyor.
Misal İslâm sana erkek ya da kadın olarak yapman gerekenleri sunmuş.
Kadın olarak erkek gibi öne çıkamazsın buyuruyor.
Kalkmış bir kadın cemaatle kılınan namazlar için «niye kadınlar erkeklerin önünde namaz kılmasın? hakkımız» diyor.
O kadın daha kendini tanıyamamış ki!
İnceliğini, zarafetini ve güzelliğini koruması gerektiğini anlayamamış.
Unutmayın! İnci denizin dibinde midyede saklıdır.
Taşlar ise ortalıkta herkesin çarptığıdır…
Allah seni inci yerine koyduğu için geri planda tutarken düşmanların değersiz bir taş olarak gördükleri için ‘ortaya çıkmalısın’ diye yüzüne gülerken arkandan kuyunu kazıyorlar.
Ve bunu eşitlik, adalet, özgürlük diye sinemize yerleştiriyorlar.
Bu kavramları güzelce çiğneyip erkek kadını bir tuttular.
Bir parmağımızın bile diğer parmaklardan farkı varken erkek ve kadın gibi iki ayrı fıtrat nasıl bir tutulup aynı görülsün?
“Birbirinize benzeyebilirsiniz çünkü biz eşitliği savunuyoruz.” dediler.
Erkeği kadına, kadını erkeğe benzettiler.
Filmleriyle, dizileriyle, reklamlarıyla…
İşte onun için bir erkek korkmadan, haklıymış gibi kadına benzeyebiliyor.
Yürüyüşünden tutunda gülmesine, bakışlarına kadar.
Baktığınızda itici gelen bu durumu da yine ‘saygı’ kavramını çiğneyerek sinemize yerleştirdiler.
Ey Ömer! Neredesin? Öfkenle kafirlere göster hiddetini!
Uykusunda olan erkek kadın ayıramadıklarımız utansın!
Ümmetin halini toplayacak, ümmete örnek olacak, Allah ve Rasûlünün yolundan gidecek gençler arıyoruz.
Ömer Ömerliğini bilerek,
Fatma Fatmalığını bilerek…
Vesselâm.










