Ayağında Terlik İle Dolaşanların Zaferi

Gündem Analizi – Nedim Bal / 2020 Nisan / 89. Sayı

Geçen ayın en büyük siyasi gelişmelerinden biri de şüphesiz Taliban ile ABD arasında Katar’ın başkenti Doha’da yapılan barış anlaşmasıydı. 

ABD ile yapılan anlaşmanın içeriğiyle ilgili bazı bilgiler paylaşmadan önce Taliban’ın önde gelen isimlerinden Siraceddin Hakkâni’nin işgalci ABD ile 19 yıla varan savaşı, barış müzakerelerini ve Taliban’ın nihai hedeflerini özetleyen yazısını sizlerle paylaşmak istedik…

Siraceddin Hakkani:

Temsilcilerimiz 2018 yılında ABD ile müzakerelere başladığı zaman, bu görüşmelerin sonuç vereceğine olan inancımız sıfıra yakındı. 18 senelik savaşın ardından Amerika’nın niyetlerine güvenmiyorduk ve daha önceki birkaç müzakere girişimi sonuçsuz kalmıştı.

Yine de bir kez daha denemeye karar verdik. Bu uzun savaş herkesten korkunç bir bedel cebretti. (Müzakerelerin) başarılı olacağına dair ihtimaller her ne kadar kıt olsa da barışa dönük olası herhangi bir fırsatı elimizin tersiyle itmenin hikmetsiz olacağını düşündük. 40 seneden uzun süredir, her gün kıymetli Afgan hayatları yitiyor. Her insan sevdiklerini kaybediyor. Bu savaştan herkes yorulmuş durumda. Bundan eminim ki ölümlerin ve yaralanmaların durması gerekiyor.

“ABD ile Barış Görüşmeleri Eşiğinde Oluşumuz Ufak Bir Şey Değil”

Amerika öncülüğündeki yabancı koalisyona karşı verdiğimiz bu savaşı bizler istemedik. Kendimizi müdafaa etmek zorundaydık. Yabancı kuvvetlerin ülkeden çekilmesi bizim ilk ve en öncelikli talebimiz olageldi.

Bugün Amerika ile bir barış anlaşmasının eşiğinde oluşumuz ufak bir kilometre taşı değil.

Kıymetli meslektaşlarım Molla Abdulgani Birader ve Şir Muhammed Abbas Stanikzay liderliğindeki müzakere heyetimiz 18 aydır yorulmak bilmeden bir anlaşmayı mümkün kılmak için Amerikan heyetiyle görüştü. 

Köylerimize Amerika tarafından düzenlenen bombardıman harekatlarının yoğunlaşması ve Amerikan tarafının tavır değiştirmesi, ipe un sermesi saflarımızda kızgınlığa ve tekerrür eden bir huzursuzluğa sebep olsa da müzakereleri sürdürdük.

Başkan Trump, görüşmeleri askıya aldığında bile barış kapısını açık tuttuk zira savaşın devamından en çok Afganlar zararlı çıkıyordu. Böylesi yoğun müzakerelerin ardından bir barış anlaşmasına varılamaması karşılıklı taviz olmadan geldi. 

Gökten ölüm yağsa da yirmi senedir ağır bir savaşa tutuştuğumuz düşmanımızla böylesi çalkantılı müzakerelere devam etmemiz, savaşı sona erdirme ve ülkemize barış getirmeye olan bağlılığımızı ortaya koyuyor.

“Endişeler, Müzakere Sürecinin Önüne Geçmesin”

Yabancı birlikler çekildikten sonra Afganistan’da ne tür bir yönetim kuracağımıza dair ülke içinde ve dışında artan endişelerin, soruların farkındayız. Böylesi sorulara yanıtım, bunun Afganlar arasındaki bir mutabakata bağlı olduğudur. Endişelerimizin, ilk defa yabancı baskı ve müdahaleden azade olan, sahici bir münazara ve müzakere sürecinin önüne geçmesine izin vermemeliyiz.

Kimse bu süreci önceden belirlenen sonuçlar ve ön şartlarla önden belirlemeye çalışmamalıdır. Bizler, diğer taraflarla birlikte, her Afgan’ı temsil edecek ve hiçbir Afgan’ın dışlanmış hissetmeyeceği, yeni, kapsayıcı bir siyasi sistem üzerinde anlaşmak için saygıyla ve sahici bir istişareyle çalışmaya kendimizi adamış durumdayız.

“İslami Sistem İnşa Etmek İçin Ortak Bir Yol Bulacağız”

Ben eminim ki yabancı baskı ve müdahaleden kurtularak, hep beraber her Afgan’ın eşit haklara sahip olacağı, İslam tarafından kadına verilen eğitimden çalışmaya tüm hakların korunacağı, liyakatin fırsat eşitliği için temel olacağı bir İslami sistem inşa etmek için ortak bir yol bulacağız.

Aynı zamanda Afganistan’ın bölgesel ve küresel güvenliğe tehdit olan yıkıcı gruplar tarafından kullanılacağına dair endişelerin de farkındayız. Ancak bu endişeler abartılmış durumdadır. Afganistan’da yabancı grupların bulunduğuna dair iddialar, harbin tüm taraflarından savaş çığırtkanı olan kimseler tarafından yapılan siyasi amaçlı mübalağalardır.

Böylesi grupların ülkemizi alıkoyması ve bir savaş sahasına çevirmesi hiçbir Afgan’ın maslahatına değildir. Yabancı müdahalelerden zaten çok sıkıntı yaşadık. Diğer Afganların da ortaklığıyla, yeni Afganistan’ı bir istikrar merkezi yapmak ve kimsenin toprağımızda tehdit altında hissetmemesi için tüm önlemleri alacağız.

Bizi bekleyen uçsuz bucaksız meydan okumaların da bilincindeyiz. Belki de en büyük sınavımız, farklı Afgan grupların, ortak geleceğimizi tanımlamak için yoğun ve samimi bir şekilde çalışmasından emin olmaktır. Bunun mümkün olduğundan eminim. Şayet yabancı bir düşmanla bir anlaşmaya varabiliyorsak, Afganların arasındaki anlaşmazlıkları da müzakere yoluyla çözebilmeliyiz.

Bir diğer sınav, uluslararası toplumu barışa geçiş ve yabancı güçlerin çekilmesi sürecinde ilgili ve pozitif olarak angaje halde tutmaktır. Uluslararası toplumun desteği Afganistan’ı istikrarlı hale getirmek ve geliştirmek için hayati önemde olacaktır.

…………………………..

“İslami İlkelere Bağlı Olduğu Sürece Teamüllere Bağlıyız”

İslami ilkelerle uyumlu oldukları sürece tüm uluslararası teamüllere bağlı kalacağız. Ve diğer ülkelerden de ülkemizin egemenliğine ve istikrarına saygı duymalarını, bunu rekabet ve savaş için değil, iş birliği için bir zemin olarak değerlendirmelerini umuyoruz.

Daha acil olarak, ABD ile varılan anlaşmayı hayata geçirmek de bir meydan okuma olacak. Katar’ın başkenti Doha’da Amerikan heyeti ile yapılan müzakereler boyunca bir derece güven inşa edildi ancak ABD bizlere tamamen güvenmediği gibi bizler de onlara tamamıyla güvenmekten oldukça uzağız.

ABD ile bir anlaşma imzalamak üzereyiz ve bu anlaşmanın her hükmünü gerek sözüyle gerekse ruhuyla uygulamaya bağlıyız. Anlaşmanın potansiyelini ortaya çıkarmak, başarısını garantilemek ve sürdürülebilir barışı elde etmek, ABD’nin de vaatlerine bağlı kalmasının aynı şekilde dikkatlice gözlenmesine bağlıdır. Ancak bundan sonra tamamen bir güven sağlanabilir ve gelecekteki iş birliğinin temelleri atılabilir.

Afgan yurttaşlarım yakında bu tarihi anlaşmayı kutlayacak. Tamamen uygulamaya geçtiğinde, Afganlar tüm yabancı güçlerin çekildiğini görecekler. Bu kilometre taşına yaklaşırken, inanıyorum ki tüm Afgan erkek ve kız kardeşlerimizle bir araya gelip kalıcı bir barışa ilerlememiz ve yeni bir Afganistan’ın temellerini atmamız uzak bir hayal değildir.

Bundan sonra, tüm yurttaşlarımızın sürgünden ülkelerine döneceği yeni bir başlangıcı kutlayacağız. Herkesin haysiyet ve selamet içerisinde yaşama hakkının olacağı, ortak yurdumuza…[1]

“AFGANİSTAN’A BARIŞI GETİRME ANLAŞMASI”

Afganistan’a Barışı Getirme Anlaşması, hicri kameri takvime göre 5 Recep 1441, hicri şemsi takvime göre 10 Hut 1398’e karşılık gelen 29 Şubat 2020’de imzalanmıştır. Anlaşmada her iki tarafın da vermiş olduğu bazı taahhütler şu şekildedir:  

Abd’nin Taahütleri

Amerika Birleşik Devletleri, bu anlaşmanın ilanını takiben on dört ay içinde tüm diplomatik olmayan sivil personel, özel güvenlik yüklenicileri, eğitmenler, danışmanlar ve destek hizmetleri personeli de dahil olmak üzere Amerika Birleşik Devletleri’nin, müttefiklerinin ve Koalisyon ortaklarının tüm askeri güçlerini Afganistan’dan çekeceğini ve bu konuda aşağıdaki önlemleri alacağını taahhüt etmektedir:

1) Afganistan’daki ABD kuvvetlerinin sayısını sekiz bin altı yüze (8.600) düşürecek, müttefiklerinin ve Koalisyon Kuvvetleri’nin sayısını da orantılı olarak azaltacaktır.

2) Amerika Birleşik Devletleri, müttefikleri ve Koalisyon, beş askeri üsteki tüm güçlerini geri çekecektir.

3) Amerika Birleşik Devletleri tarafından devlet olarak tanınmayan ve Taliban olarak bilinen Afganistan İslam Emirliği’nin bu anlaşmanın İkinci Bölümü’ndeki yükümlülüklerine dair taahhüt ve eylemlerle birlikte Amerika Birleşik Devletleri, müttefikleri ve Koalisyon şu maddeleri yerine getirecektir: 

a) Amerika Birleşik Devletleri, müttefikleri ve Koalisyon, kalan dokuz buçuk (9,5) ay içinde Afganistan’da kalan tüm güçlerin geri çekilmesini tamamlayacaktır.

b) Amerika Birleşik Devletleri, müttefikleri ve Koalisyon, kalan üslerdeki tüm güçlerini geri çekecektir.

c) Amerika Birleşik Devletleri, tüm ilgili tarafların koordinasyonu ve onayıyla güven arttırıcı tedbir olarak savaş mahkumlarını ve siyasi mahkumları süratle serbest bırakma planı üzerinde, tüm ilgili taraflarla birlikte hemen çalışmaya başlamayı taahhüt etmektedir. 

d) ….. Taliban olarak bilinen Afganistan İslam Emirliği’nden beş bin (5000) kadar mahkûm ve diğer taraftan bin (1000) kadar mahkûm Afgan müzakerelerin ilk günü olan, hicri kameri takvimde 15 Recep 1441’e, hicri şemsi takvimde 20 Hut 1398’e karşılık gelen 10 Mart 2020’ye kadar serbest bırakılacaktır. İlgili taraflar, geriye kalan tüm mahkumları da müteakip üç ay süresince serbest bırakma amacını taşımaktadır. Amerika Birleşik Devletleri, bu hedefi yerine getirmeyi taahhüt etmektedir. 

4)  … Taliban olarak bilinen Afganistan İslam Emirliği, serbest bırakılan mahkumlarının, bu anlaşmada belirtilen yükümlülüklere bağlı kalacağını ve böylece Amerika Birleşik Devletleri’nin ve müttefiklerinin güvenliğine karşı tehdit oluşturmayacağını taahhüt etmektedir.

5) Afganlar arası müzakerelerin başlamasıyla birlikte Amerika Birleşik Devletleri, Amerika Birleşik Devletleri tarafından devlet olarak tanınmayan ve Taliban olarak bilinen Afganistan İslam Emirliği’ne karşı mevcut yaptırımların ve üyelerinin başına konan ödül listesinin idari incelemesini, hicri kameri takvimde 8 Muharrem 1442’ye ve hicri şemsi takviminde 6 Sunbula 1399’a karşılık gelen 27 Ağustos 2020’ye kadar bu yaptırımları kaldırmak hedefiyle başlatacaktır.

7) Amerika Birleşik Devletleri ve müttefikleri, Afganistan’ın toprak bütünlüğüne ya da siyasi bağımsızlığına karşı güç kullanmaktan veya güç kullanmakla tehdit etmekten veyahut ülkenin içişlerine müdahale etmekten kaçınacaktır.

Taliban’ın Taahhütleri

1. Devlet olarak tanınmayan ve Taliban olarak bilinen Afganistan İslam Emirliği, üyelerinin, diğer bireylerin veya El Kaide dahil hiçbir grubun Afganistan topraklarını kullanarak Amerika Birleşik Devletleri’nin ve müttefiklerinin güvenliğini tehdit etmesine izin vermeyecektir.

2. … Afganistan İslam Emirliği, Amerika Birleşik Devletleri’nin ve müttefiklerinin güvenliğini tehdit eden kişilerin Afganistan’da yeri olmadığı konusunda net bir mesaj verecek ve üyelerine, Amerika Birleşik Devletleri’nin ve müttefiklerinin güvenliğini tehdit eden grup veya kişilerle iş birliği yapmamaları talimatını verecektir.

3.  … Afganistan İslam Emirliği, Afganistan’da herhangi bir grubun veya bireyin Amerika Birleşik Devletleri ve müttefiklerinin güvenliğini tehdit etmesini engelleyecek ve onların üye toplamasına, eğitmesine ve para toplamasına izin vermeyecek ve bu anlaşmadaki taahhütler uyarınca onlara ev sahipliği yapmayacaktır.

4.  … Afganistan İslam Emirliği, Afganistan’da sığınma veya ikamet hakkı arayan kişilerle uluslararası göç hukukuna ve bu anlaşmanın taahhütlerine uygun şekilde ilgileneceğini, böylece bu kişilerin Amerika Birleşik Devletleri ve müttefiklerinin güvenliğine tehdit oluşturmayacağını taahhüt etmektedir. 

5.  … Afganistan İslam Emirliği, Afganistan’a girmesi Amerika Birleşik Devletleri’nin ve müttefiklerinin güvenliğine tehdit oluşturacak kişilere vize, pasaport, seyahat izni veya diğer yasal belgeleri vermeyecektir.[2]

Taliban İslam Emirliğinden Yeni Açıklama 

29 Şubat 2020 tarihinde imzalanan anlaşmanın üzerinden 5 gün geçtikten sonra (5 Mart 2020) Taliban İslam Emirliği resmî sitesinden yeni bir açıklama yaptı. İslam Emirliği yapılan açıklamada hem anlaşmaya uyulacağını hem de izzetli duruşun devam edeceğini açıkça beyan ederek dostlara güven, düşmanlara ise korku salmaya devam etti. 

Taliban’ın dini yöneticilerinden olan “Müftü Abdullah Reşad Afgani” tarafından 5 Mart tarihinde yayınlanan açıklamada “Gelinen süreçte silahlı cihat devam edecek mi?” sorusunun da cevabı veriliyor.

“ABD Çıkana ve İslami Sistem Kurulana Kadar” 

Peştuca olarak servis edilen açıklama İslam fıkhının önemli referans kaynaklarından muhaddis İmam Buhari, İslam alimleri İbn Teymiyye ve Ahmed Şakir gibi isimlerden alıntılar içeriyor.

Açıklamada Taliban lideri Heybetullah Ahundzade’nin “Afganistan’ın meşru lideri” olduğu belirtilirken, “Taliban savaşçılarının işgalci güçler Afganistan’dan çekilene ve İslami bir yönetim kurulana kadar silahlı cihada devam edeceği” vurgulanıyor.[3]

El Kaide’nin Yapılan Anlaşmaya Dair Açıklaması  

Taliban ile ABD arasında yapılan anlaşma metninde Taliban’ın “El Kaide de dahil olmak üzere diğer şahıs ve grupların, Afganistan topraklarını Birleşik Devletler ve müttefiklerinin güvenliğini tehdit etmek için kullanmasına müsaade etmeyeceği” belirtiliyordu.

Bu kapsamda Taliban ile 20 yılı aşkın bir süredir ilişki içerisinde olan El Kaide’nin anlaşmaya dair yapacağı açıklama başta ABD olmak üzere, taraflarca merakla bekleniyordu.

El Kaide’nin merkez yapılanması, Taliban ile ABD arasında varılan anlaşmaya dair açıklamayı yayınladı. (13 Mart Cuma) El Kaide’nin ana propaganda organı As Sahab tarafından sosyal medya ağları üzerinden yayınlanan açıklamada Taliban’a övgüde bulunuldu.

“Anlaşma Büyük Bir Zafer”

Açıklamada başlık olarak, Kur’an’da yer alan Fetih Suresi’nin ilk ayeti olan “Şüphesiz sana apaçık bir fetih açtık” ayeti yer aldı. Açıklamanın başlangıç kısmında, Taliban ile ABD arasındaki anlaşmanın oldukça büyük bir zafer olduğuna atıfla, duyulan memnuniyete dair ifadeler ve dualar yer alıyor.

Yayınlanan açıklamada; Taliban’ın kurucu lideri Molla Muhammed Ömer’in 2001 yılında verdiği bir röportajdaki ifadelerine atıf yapılıyor. Söz konusu röportajda Molla Ömer, ABD’nin Afganistan’ı işgali üzerine “ABD bize yenilgiyi, Allah ise zaferi vaat ediyor. Hangisinin gerçekleşeceğini göreceğiz!” şeklinde konuşmuştu. El Kaide’nin açıklamasında Molla Ömer’in sözünün gerçekleştiği belirtilerek, Taliban’ın ABD karşısında “Büyük ve tarihi bir zafer kazandığı” vurgulanıyor.

Taliban Lideri Ahundzade’ye Tebrik

Açıklamanın devamında, Taliban lideri Heybetullah Ahundzade’den “Müminlerin Emiri” olarak bahsediliyor ve Ahundzade ile tüm Taliban mensupları, tüm Afgan halkı ve bütün Müslümanlar anlaşma dolayısıyla tebrik ediliyor.

El Kaide’nin açıklamasında yaklaşık 20 yıldır yaşanan sürecin, Müslümanlar Allah’a bağlı kalarak direnmeye devam ederse Allah’ın onlara yardım edeceğini gösteren güzel bir ders olduğu savunuluyor.

“Taliban’a Destek Olunmalı”

Açıklamada İslam dünyasından alimlere, varlıklı kişilere ve fikir adamlarına “Allah’ın şeriatıyla hükmedecek İslami bir devletin nüvesini oluşturması için” Taliban’a destek olunması çağrısında bulunuluyor. Aynı zamanda dünyadaki tüm Müslümanlara da Taliban’ın mensuplarının ve Afgan halkının mücadelesinin bir örnek olduğu vurgusu yapılıyor.

Afgan halkının da tebrik edildiği açıklamada, Afgan halkına Taliban’ın ‘İslam Emirliği’ etrafında toplanma, ayrılıkları bir kenara bırakma ve İslam dini üzere birleşme ve İslami Afgan topraklarını kalkındırmak için çalışma çağrısında bulunuluyor.

“ABD Anlaşmayı Bozabilir”

El Kaide, yaptığı açıklamada Taliban mensuplarına da ABD’nin anlaşmayı bozması olasılığına karşı “tetikte olmaları” gerektiğini belirterek “Haçlıların tarih boyunca ihanetleriyle bilindiğini” ifade ediyor ve gerekli her türlü tedbirin alınması gerektiğinin altı çiziliyor. Aynı zamanda, Taliban lideri Ahundzade’nin son açıklamasına da değinilerek, zafer için Allah’a şükredilmesi, gurura kapılmamak gerektiği ve hazırlıkların sürmesinin lüzumu üzerinde duruluyor.[4]

Taliban Tecrübesi Tüm Dünya Müslümanları Tarafından İbretle İncelenmelidir   

Taliban’ın işgalci ABD ve 39 ülkeden oluşan koalisyon güçlerine karşı 19 yıl süren soluksuz mücadelesi yeni bir evreye girdi. 

Taliban birçok maddi imkansızlıklara ve üstelik her şeyi çok iyi bildiğini zanneden aydın görünümlü Müslümanlar(!) dahil tüm dünyanın kendisine karşı olmasına rağmen nasıl oldu da 19 yıl sonra ABD ve müttefiklerini masanın başına getirebildi? 

19 yıl boyunca nasıl motive oldu? Başarıya ulaşmak için neler yaptı? Hangi metot ve yöntemleri kullandı? Afgan halkına karşı takip ettiği davet usulü/menheci ne idi? Ayrıştırdı mı bütünleştirdi mi? Halk desteğini nasıl kazandı? Savaştığı düşmanlarına ve aldığı esirlere nasıl davrandı?  İntikamla mı hareket etti yoksa merhametle mi? 

Taliban nasıl oldu da dünya küfrüne diz çöktürdü? Onu Allah’ın izniyle başarıya ulaştıran metot ne idi? Sadece “etliye sütlüye dokunmadan” yaptığı tebliğ çalışmaları mıydı? Ya da son derece kaliteli stüdyo ortamlarında tüm dünyayı parmak sallayarak tehdit ederken çekilip servis ettiği fütursuzca görüntüler miydi onu başarıya ulaştıran?  

İslam mensupları 19 yıl süren bu mücadeleyi ve yapılan barış anlaşmasını nasıl okumalı, nasıl anlamalı? Müslümanlar hamasete bulaşmadan ilmi, idraki, insafı, adaleti elden bırakmadan bu kutlu mücadeleden ne tür dersler ve ibretler çıkarmalı? 

Bu ve benzer sorular birçok İslam mensubunun gündemini şu an meşgul etmekte ve edecek gibi de gözükmekte…

Taliban tecrübesi özelinde söyleyecek olursak; akidede ifrat ve tefritten uzak mutedil yolun, davetteki hikmetli usulün, başarıya ulaşmak için var olması gereken zahiri sebepleri gerçekleştirmenin, mücadelenin sadece bir alanda değil birçok alanda yürütülmesinin ne denli önemli olduğunu bize öğretmiştir. 

Taliban tecrübesi bize bir şey daha öğretmiştir; halkı hikmet ile yönlendirip kuşatacak alim ve davetçilerimiz olmadığı müddetçe, savaş ve barış süreçlerini yönetecek dirayet ve derinlikte idari kadrolarımız olmadığı müddetçe, idareyi ele aldığında adaletle hükmedecek liyakat ve sadakat sahibi öncü nesiller yetiştirmediğimiz müddetçe, ahlakımızla, şahsiyetimizle, amellerimizle halkın gönlüne girmediğimiz müddetçe kalıcı başarıların gerçekleşmesinin mümkün olmadığı hakikatidir. 

Allah müminlerin yar ve yardımcısı olsun…

Allaha emanet olunuz.


[1]News York Times / Tercüme: Mepa News 

[2]. Mepa News 

[3]. Mepa News 

[4]. Mepa News (https. twitter.com/ hani/ status/ Resmî Sitesi)