Seçkin Ve Örnek Kadınlar

Nebevi Aile – Halime Yılmaz / 2022 Ekim / 119.Sayı

Bu konuyu ele almamın sebebi, bazı kadınların örnek aldıkları günümüz “fenomenlerinin” aslen örnek alınamayacak ahlakta ve yaşam tarzında olduklarının farkındalığını sağlamak ve Allah’ın örnek alınmalarını istediği seçkin ve üstün nitelikteki kadınların hayatlarına göz atarak günümüz fenomenleriyle onların arasındaki uçurumu hep birlikte görmemizi sağlamaktır.

Günümüzün fenomen kabul edilen kadınları, hayasızlığı, dinsizliği, fuhşu, kötülüğü telkin ederken bilinçli Müslüman bir kadının bu durumun farkına varamaması garip bir durumdur. Ama bu konuda onun gözüne perdeyi indiren, asıl örnek alması gereken üstün kadınları tanımayışı ve bilmeyişidir. Umarım bu yazı, bu cehalet perdesini kaldırmada bir vesile olabilir.

Diğer yandan günümüz kadınlarını İslam dışı figürlerin rehberliğinin cezbetme sebeplerinden biri de önlerine serilen nimet bolluğunun açgözlülüğe sebep olduğu doyumsuzluk ve tamahkârlıktır, Allahu âlem. Bu doyumsuzluk ve tamahkârlıktan kurtulmanın yollarından biri de elindeki ile yetinme yetisine sahip olmanın yollarını aramaktır. Kanaatkâr olmak günümüz kadınına çok büyük faziletler kazandıracaktır. O faziletlerden biri de örnek alma konusunda sadece Allah’ın ve Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in örnek gösterdiği kişi ve karakterlerle yetinmesi ve bunların kendisini cennete taşımak için yeterli olduğu konusunda tereddüt etmeden yaşamasıdır. Müslüman bir kadın şundan emin olmalı ki kıyamete kadar İslam’ın methettiği bu kadınların izinde sade bir hayat yaşaması, cenneti hak etmesi için yeterli olacaktır inşallah.

Enes radıyallahu anh’dan rivayetle Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Âlemlerin kadınlardan örneklik bakımından sana; İmran’ ın kızı Meryem, Huveylid’ in kızı Hatice, Muhammed’in kızı Fatıma ve Firavun’un karısı Asiye yeterlidir” buyurdular.

Küfür, fısk ve şirk ehli bir kadına bu kadınların örnekliği yetmeyebilir ama bilinçli Müslüman kadına bu kadınların örnekliği de yaşam tarzı da faziletleri de yeterlidir. Öncelikle Müslüman kadınlar bu yeterliliğe razı olmalı ve bunu kabul etmelidirler. Ahirette o kadınlar gibi üstün mertebeler hayal eden kadınlar için bu bir zarurettir. Zira o mertebelere ermek birçok kadının nail olamadığı bir olgunluktur. 

Ebu Musa el-Eş ’ari radıyallahu anh dedi ki: Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Erkeklerden pek çok kişi kemale ermiştir. Kadınlardan ise İmran kızı Meryem ile Firavun’ un hanımı Asiye’nin dışında kimse kemale ermemiştir. Aişe’nin diğer kadınlara üstünlüğü de tiridin diğer yemeklere olan üstünlüğü gibidir.

Rabbimizin kadınlar için razı olduğu ve istediği o olgunluk, çok az kadına nasip olmuştur. Bu kadınlarda ne gibi özellikler vardır da onları kemale erdirmiştir? Onları diğer kadınlara üstün kılan meziyetleri nelerdir? Birçok erkekten onları ayıran ne gibi niteliklere sahiplerdir? Bu soruların cevaplarını, onların hayatlarında ön plana çıkan özelliklerinde bulabiliriz.

1. Hz. Meryem (radıyallahu anha)

Ali bin Ebi Talip radıyallahu anh’dan rivayetle Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Sizin en hayırlı kadınınız Huveylid kızı Hatice’dir. İsa ümmetinin en hayırlı kadını da İmran kızı Meryem’dir” buyurdular.

Kadınların efendisi, iffet ve namus abidesi, Muhammed ümmetinin kadınları için Kur’an’da adı en çok geçen, adı sürekli peygamber oğluyla birlikte anılarak zikredilen seçkin kadınlardan biridir. Onu bu kadar üstün yapan çok özelliği bulunmaktadır. Ama en dikkat çekenler ve onu diğer kadınlardan üstün kılan bazı özellikleri vardır. Mesela iffetine düşkün olması ve Rabbine gönülden bağlı olması, sıddıklardan olması bu özelliklerdendir. İffetli, Rabbine bağlı ve sıddık olmak ve bunları devamlı surette nefsinde ve hayatında cem etmek, bilhassa kadınlar için oldukça zor olduğundan olsa gerek, Hz. Meryem bunlara ve başka faziletlere de sahip olduğu için üstün, seçkin ve olgun kadınlardan biri olmuştur.

Hayâsızlığın içinde iffetle anılmak; Allah’ a isyan dolu bir çevrede Rabbine sımsıkı ve gönülden bağlı bir kul olmak; yalancı ve sahtekârların kol gezdiği bir toplumda çok doğru ve dürüst olmak; tüm bunları toplumun değer vermediği bir kadın olarak yapabilmek yürek ister, cesaret ve iman ister.

Bu saydığımız özellikleri göstermektedir ki olgun Müslüman olmanın kadını erkeği yoktur. Kadınların çoğu bunu gerçekleştirmese de ölçü kadınların çoğu değil; azınlık olsa da bu üstün nitelikli kadınlardır. 

Özellikle Hz. Meryem’ in sıddık olmasından bahsetmek istiyorum. Sıddık Arapça’da mübalağalı ism-i fail vezninde bir kelimedir. Mübalağalı ism-i fail, bir varlıkta bir özelliğin çok fazla olduğunu gösteren isimler demektir. Bir işin çok ve devamlı yapıldığını gösterir. Yani sıddık, çok dürüst, devamlı doğru söyleyen, samimi, güvenilir gibi anlamlara gelen bir kelimedir. Ondan böyle bir formda gelen bir isimle bahsedilmesi ve bu yönünün özellikle vurgulanması dürüstlük ve samimiyetin, onu ön plana çıkaran ve kadınların efendisi kılan en önemli özelliklerinden olduğunu söyleyebiliriz. 

2. Hz. Asiye (radıyallahu anha)

Kuran’da Firavun’un karısı olarak anılan, adının Asiye olduğunu hadislerden öğrendiğimiz, Allah’a başkaldırmış Firavun’un eşi olup da Allah’a iman etmeyi ve bu sebeple eziyet görerek şehit olmayı göze almış bir kadındır. Bu sebeple Rabbi tarafından iman eden erkek ve kadınlara misal verdiği, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in kâmil kadın olarak nitelendirdiği iki kadından biridir. 

Rabbimiz bu seçkin kadınla ilgili Tahrim Suresi 11. ayette şöyle buyurmuştur:

Allah iman edenlere de Firavun’un karısını misal gösterdi. O: ‘Rabbim; bana katında, cennette bir ev yap, beni Firavundan ve onun yaptıklarından kurtar ve beni zalimler güruhundan kurtar’ demişti.”

Bu ayetin tefsirinde İbni Kesir şöyle der:

“Bu da Allah’ın müminlere verdiği bir örnektir. Muhtaç oldukları takdirde kâfirlerle iç içe yaşamalarının kendilerine zarar vermeyeceğini belirtmektedir. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurur: “Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesinler. Kim böyle yaparsa; Allah ile dostluğu kalmaz. Ancak onlardan sakınmanız müstesnadır.” (Âl-i İmran, 28)

Katâde der ki: Doğrusu Firavun, yeryüzü halkının en azgını ve Allah’tan en uzak olanıdır. Ama Allah’a yemin olsun ki; kocasının kâfir olması karısına zarar vermemişti. Allahu Teâlâ’nın adaletli hüküm verdiğini bilmeniz için karısı Rabbine itaat edince, kocasının küfrü ona zarar vermemişti. Çünkü bir kişi ancak kendi günahından sorumlu tutulur. İbn Cerîr Taberî der ki: Bize İsmail bin Hafs, Selman’ın şöyle dediğini bildirdi: ‘Firavun’un karısına güneş altında işkence yapılırdı. Firavun onun yanından uzaklaşınca melekler kanatlarıyla onu gölgelerlerdi ve o, cennetteki evini görürdü.’ Ayrıca Taberî, bunu Muhammed bin Ubeyd kanalıyla Selman’dan rivayet etmiştir.

İbni Cerîr Taberî yine der ki: Bana Yakup bin İbrahim… Kasım İbni Ebu Bezze’nin şöyle dediğini bildirdi: “Firavun’un karısı kim galip geldi?” diye sorardı. “Musa ve Harun galip geldi” denilince; “Ben de Musa ve Harun’un Rabbine iman ettim” derdi. Firavun ona adamlarını gönderip “Bulabildiğiniz en büyük kayayı araştırın. Eğer sözünde ısrar ederse; üzerine atın, eğer sözünden dönerse onun kendisinin karısı olduğunu söyleyin” derdi. Yanma geldiklerinde o, gözünü göğe doğru yükseltince kendisine cennetteki köşkü gösterildi. Böylece sözünün üzerinde durdu. Allah onun ruhunu çekip aldı da ruhsuz cesedine kaya atıldı.

Onun sözü: “Rabbim; bana katında, cennette bir ev yap, beni Firavundan ve onun yaptıklarından kurtar. Ve beni zalimler güruhundan kurtar.” (Tahrim, 11) olmuştur.

Hz. Asiye’nin kâmil ve üstün nitelikli kadınlardan olmasına sebep olan birçok yönü olmakla birlikte en çok dikkatimizi çeken yönü, zalim ve azgın bir kâfirin karısı olarak, her şeyi göze alarak iman edecek kadar güçlü ve cesur bir kadın olmasıdır. 

“Kuvvetli mümin, zayıf/güçsüz müminden daha iyi, daha üstün ve Allah’a daha sevimlidir.”

Bu hadise göre güçlü mümin vardır. Buna kadın da erkek de dâhildir. Öyle ki gücü ve cesaretiyle Asiye gibi bir kadın, acziyet içindeki kadın ve erkeklere örnek gösterilmektedir.

3. Hz. Hatice (radıyallahu anha)

Müslüman kadınların en hayırlısı, üstün iffeti sebebiyle cahiliye döneminde Tahire lakabıyla anılan, soyu peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in tertemiz soyu ile birleşen, dünyadayken Cebrail ve Allah’ın selamı getirilen ve cennette değerli mücevherlerden yapılmış köşkle müjdelenen kadındır o. 

Onu üstün kılan birçok yönü olmakla birlikte Peygamberin yanında ayrıcalıklı yapan üç özelliği vardı. 

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in davasına kimse inanmazken o inandı. Kimse bir şey vermezken o, malıyla onu destekledi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’ in ondan çocukları oldu.

Hz. Hatice vahyin ağır yükü karşısında yorulan peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e desteği ve güveni ile ön plana çıkmış sadık bir eş olmasıyla kadınların efendisi olmaya hak kazanmıştır. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, onunla evliyken kimseyle evlenmedi. Hz. Aişe, onu görmediği halde peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in ona vefası ve sevgisinin devam etmesi sebebiyle en çok onu kıskanırdı. 

4.Hz. Fatıma (radıyallahu anha)

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in parçası, babasına şefkat abidesi, “babasının annesi” diye sevdiği biricik kızı, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in zor anlarında erkeklerin bile cesaret edemediği durumlarda babasının yanında yer almış cesur kadındır.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Fatıma, cennetliklerin kadınlarının efendisidir.

Peygamber onu görünce sevinir, onu ayakta karşılar, yanaklarından öper, ona iltifat eder, kendi yerine oturturdu. Fatıma da ona aynı şekilde davranırdı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem sefere giderken aile fertlerinden en son Fatıma ile vedalaşır, dönünce önce onunla görüşürdü. Ona kadınların en sevimlisi Fatıma idi. 

Hz. Ali onunla evliyken başka bir hanım almak isteyince Peygamber buna müsaade etmedi ve şöyle buyurdu:

“Fatıma benim bir parçamdır. Onu üzen beni üzmüş olur, onu yoran beni yormuş olur.” 

O, Meryem’den sonra cennet hanımlarının efendisidir. Bu kadar üstün olmasının birçok sebebi vardır. Ama en önemlileri de zor zamanlarında Peygambere desteği, Allah ve Rasûlü’nün emirlerine anında teslimiyeti, sağlam ve ihlaslı inancıdır.

Hz. Fatıma yorulduğu için Peygamberden hizmetçi istediğinde Peygamber biricik kızına hizmetçi tahsis etmek yerine tesbih, tahmid ve tehlil zikirlerini bırakmamayı tavsiye etmiştir. O da hiç itiraz etmeden bu tavsiyeyi yerine getirmiştir. Burada onun, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in emirleri karşısındaki müthiş teslimiyetinin örneğini görmekteyiz.

Toparlayacak olursak Allah katında Müslüman kadını üstün kılan, kemale ulaştıran en önemli özellikleri şöyle sıralayabiliriz:

– Allah’ a gönülden ve ihlaslı iman, 

– O’nun emir ve yasaklarına riayet, 

– iffet,

– tüm hayat boyunca dosdoğru olmak, 

– dünyada tek kalacağını ve eziyete maruz kalacağını bilsen de imanda sebat edecek güçte ve cesarette olmak,

– sadık ve güvenilir olmak,

– Allah’ ın emirleri konusunda teslimiyet göstermek.