3 Yaş Buhran Dönemi-2

Nebevi Aile – Halime Yılmaz / 2015 Ağustos / 33. Sayı

Bir önceki yazımızda üç yaş kapris dönemini, bu dönemdeki çocukların ne hissettiklerini, gelişmelerine paralel olarak kendilerinde ne gibi değişimlerin olabileceği ve son olarak ta anne babanın, çevrenin bu yaş içindeki çocuklara nasıl davranmaları konusunda izahlara girişmiştik. 3 yaş, kaprisler ve buhranlar dönemidir. Bu dönemde anne ve babalar telaşa kapılmamalı ve bilinçli bir şekilde hareket etmelidir. Ebeveyn bu süreçte bilinçli hareket ettiğinde, çocuk kaprislerini ve buhranlarını bir ahlak haline getirmeyecektir.

Peki, anne ve baba nasıl bir yöntem izlemelidir? Sorusunu bir önceki yazımızda sorup 5 maddeyi dillendirip bu sayımızda açıklayacağımızı belirtmiştik.

1- Sevgi

Sevgi, hayatın mayasıdır. Kalplere hayat verir. Her insan kendini sevdiği gibi başkaları tarafından da sevilmeyi beklemektedir. Sevgi, açlık ve susuzluk gibi sürekli doyurulması gereken bir duygudur. Bu duyguya yavrularımız daha fazla ihtiyaç hissetmektedir. Çocuk dağda mı yoksa sarayda mı yaşadığını bilmez ama sevilip sevilmediğini çokta iyi bilir. Sevildiğini hissettiği anda huzur hisseder ve yüce insani vasıflara adım atar. Ancak sevgi ışığıyla çocukları terbiye etmek, onları yararlı bir insan haline getirmek mümkündür. Sevgiyle tatmin edilmiş bir çocuk, şen bir ruha, esenlik dolu bir kalbe sahip olur. Mahrumiyet hissetmediği için ters tepki de bulunmaz. İyimser, temiz kalpli ve güven sahibidir. İnsanları sever ve sevgisini onlara ikram eder. Kendisine davranıldığı gibi insanlara davranır.

Şimdiye kadar çocuklarını öpmediğini söyleyen biri için Rasûlullah “Allah kalbinden merhameti çıkardı ise ben ne yapabilirim.” buyurarak sevginin en belirgin belirtisinin çocukları öpmek olduğunu ve bunu ihmal etmemelerinin önemini vurgulamaktadır. Bir diğer rivayette Rasûlullah o adam için ”Bence o cehennem ehlidir” diye buyurmaktadır. Belki de sevgisizlik, merhametsizlik, ateşi celbedecek kötü bir haslet olduğundan böyle buyurmuştur efendimiz. En iyisini Allah bilir.

Sevginin boşluğunu hiçbir şey dolduramaz. Her şey zamanında güzeldir. Ebeveynler çocukları küçük yaştayken diğer meşguliyetlerini çocuklardan daha fazla önemser ve onları sevgiden mahrum büyütürlerse çocuklar sevgi ihtiyacını ya ağlayarak ya alt ıslatarak ya yemeğini yemeyerek ya uyumayarak ya da başka huysuz davranışlar sergileyecektir. Hiçbir anne çocuğuna bu konuda borçlu olmamalıdır. Büyük biri borcunu almayabilir, affedebilir ama çocuk bütün alacağını alır. Ama şimdi ama ilerde.

Sevginin çocuğun sağlıklı kişisel gelişiminde ve güven duygusunu kazanmasında rolü büyüktür. Sevgi bir ayna gibidir. Gösterdiğiniz sevgi kadar sevgi görürsünüz. Çocuğu sevmek kadar sevgiyi göstermekte önemlidir. Çocuk sevildiğini hissetmeden yaşayamaz. Çünkü onun sevgisinin tek dayanağı anne baba sevgisidir. O, bu sevgiyi yitirmemek için gösterdiği çaba sayesinde zamanla kendini yönetmeyi öğrenir.

Bununla birlikte ŞARTSIZ SEVGİ çok önemlidir. Çocuk yetenekleri ve becerileri için değil o olduğu için sevilmelidir. Bu yaşta ve her yaşta gerektiği kadar sevgi çocuğa verilmezse bu onun dünyasında çeşitli yaralar açar. Ve ileride bu yaraların kapanması çok daha zorlanır. Anne baba çocuğunu sevdiği halde muhtelif nedenlerden dolayı belli etmiyorsa, çocuk bu sevgiyi farklı yerlerde gidermeye çalışacaktır.

Küçük kız annesiyle yürürken birden durdu. Yağmurdan ıslanan gözlüğünü çıkartarak baktığı şey babasıyla bisikletin üzerinde giden bir başka kız çocuğuydu. Kız düşmemek için babasına sıkı sıkı sarılmış ve yanaklarını onun sırtına dayamıştı. Adamın ara sıra yana dönerek söylediği sözler küçük kızı kıkır kıkır güldürüyordu.

Kaldırımdaki kız, bisikletin arkasından bakarken annesi durumu farkedip “Evdekiler yetmiyormuş gibi gözün hala bisikletlerde eğer beğendiysen baban ondan da alır” dedi. Kız “bisiklet değil kıza bakmıştım. Babası o vaziyette bile kendisiyle sohbet ediyor da ”diye mırıldandı ama annesi hiç duymamış gibiydi. “Arkadaşların bu havada bile yürüyerek geliyor. Baban ise seni mercedesiyle