Serbest Köşe – Derya Fıçıcı / 2021 Kasım / 108. Sayı
Sen ki pis kokuların arasından güzel bir meltemle gelen misk-i ambersin. Kara kış günlerinin ardından gelecek olan baharı müjdeleyen kır çiçeğisin. Sen ki, ucuz et pazarlarında bedenlerin satıldığı özgür(leş)miş dünyada kurulan köle pazarlarına inat Allah’a olan kulluğunu, O’ndan başka hiçbir gücün önünde eğilmeyeceğini nida eden, haykıran Sümeyye’sin.
Sen ki ahlaksızlık karanlığında boğulan, hayâsızlığın zindanlarında kaybolan, günahların dehlizlerinde kalmışlara ışık saçan edep nurusun. Öyle ki edebinin güzelliği sarsar yürekleri. Seni gören her kalp bu izzete ulaşmak ister. Tüm ziynetler sönük kalır edep süsünün yanında. Yeryüzünde ondan daha güzel ziynet görülmemiştir adeta.
Seni baştan aşağı saran hicabın, korkulu rüyası olmuştur kafirin. Kadın bedeninden beslenen dünya pazarları tehdit altındadır. Güzellik yarışması adı altında kurulan köle pazarları, mankenlik kuruluşları, kozmetik sektörü… Hepsi senden korkarlar, senin nurun yeryüzünü saracak diye. Onlar da bilir, insanlığın özü sana dönüktür.
Onlar pislikten, kandan, leşten beslenirler. Sen ise iffet, hayâ ve edepsin. Yıka nurunla yeryüzünü, hicabınla aydınlat bu geri kalmış çağı. Ümitler yeşert dehşete düşmüş kalplerimizde.
Şehirlerin her köşesinde kirletilerek öldürülmüş genç kızlar, parçalara ayrılmış bedenler, modernizmin tuzağına sürüklenmiş, buhranlar içinde canına kıyan, henüz yirmilerinde bile olmayan genç kızlar… Uyuşturucu ve alkolün müptelası olmuş, insani her türlü değerden uzak, çırpınan genç kızlar… Özgür kadın çığırtkanlığı yaparak insan öğüten sistemlerin dişlilerine takılmış kurbanlar…
Hiçbiri film senaryosu olmayan, tüyler ürperten gerçeklerin arasında seni görüyorum. Vakarla yürüyorsun. Firavunun sarayında “…Allah’ım, bana katında bir ev yap…” diye nida eden Asiye annemiz misali.
Ey zamanın Asiyesi! Yürü ki Firavunların sarayları sallansın. Firavunların yürekleri titresin. Ebu Cehillerin açtığı modernizmin kuyularına kız çocukları diri diri gömülmesin.
Yürü ki Fatımalar dirilsin, Aişeler doldursun yeryüzünü, Haticeler desteklesin Allah’ın dinini.
Bedenini de ruhunu da Allah’ın emrettiği hicabla örten, edeple koruyan ey Meryem! Ümitler yeşertiyorsun yüreğimizde. İslam’ın evlatlarının büyüdüğü beşiksin sen. Ve Allah tertemiz kulları senin ellerine emanet eder ki, sen de tertemiz İslam fıtratıyla emzir onları. İmanınla emzir. Takvanla, hayânla, kıyamınla emzir.
Ey yiğitlerin anası olacak şefkat kucağı! İslam evlatlarının medresesi ol. Bataklıklardan çırpınanlara diriliş umudu ol. İslam’ın sana sunduğu tertemiz hayatı, izzeti, iffeti, dünya kadınlarına ulaştıran vesile ol. Ellerinde hidayet bulsun kalpler. Günahlarının büyüklüğünden korkup ümitsizliğe düşen gönüller seninle bulsun tevbe kapısını. İstiğfar yağmurunda yıkanıp tertemiz olmayı müjdele onlara. Müjdele ki bir can daha katılsın, bir çiçek daha açsın, baharı müjdelesin. Adı Meryem, adı Hatice, Aişe, Fatıma ve daha niceleri… Selam olsun onlara!