Üç Ayların Fazileti

Bir Hadis Bir Yorum – Ebubekir Eren / 2013 Mayıs / 6. Sayı

Yüce Allah’a sonsuz şükürler olsun ki, yeni bir rahmet iklimi olan mübarek üç aylara kavuşmuş bulunuyoruz.

Bu aylar, imanımızdan gelen bir heyecanla ibadet hayatımızın daha canlı tutulduğu rahmeti bol, bereketli bir mevsimdir. Üç ayların manevî atmosferinin bereketli ve hikmetli yıldızları gibidir.
Bu aylar, dua ve yakarışların Allah celle celaluhuya arz edilmesi, pişmanlık gözyaşlarıyla günahların yıkanması, yapılan ibadet ve taatlere verilen sevabın katlanması bakımından kaçırılmayacak bir fırsattır.

Bu günlerde nefisler hesaba çekilmeli, ana sermayemiz olan ömrümüzün nerede ve nasıl tüketildiği gözden geçirilmeli, amel defterimize neler yazıldığı, Mahşer günü kurulacak büyük divanın tek Hâkimi Yüce Allah celle celaluhu’nun hakkımızda nasıl bir hüküm vereceği düşünülmelidir.

Bu aylar dua ve tövbelerimizin kabul edilme ümidini daha fazla hissedeceğimiz aylardır.

İnsan hatasız değildir. Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem: “İnsanların hepsi hata edici ve günah işleyicidir. Hata edenlerin en hayırlısı ise, hatasını bilip tövbe edenlerdir” buyurmuşlardır.

Yüce Rabbimiz de Kur’an-ı Kerim’de: “Ey Müminler! Hepiniz Allah’a celle celaluhu tövbe ediniz ki felah bulasınız” buyurmaktadır.

Ramazan ayına bir hazırlık olmak üzere Recep ve Şaban aylarını daha verimli olarak değerlendirmeli, mümkün olabildiğince kendimizi günahlardan korumaya çalışmalı ve ayrıca bol bol tövbe etmeliyiz. Unutmayalım ki Mevla’mız bu aylar (Recep, Şaban) vesilesi ile bizlerin ibadet ve taat olarak çok yoğun geçecek olan Ramazan’a hazırlanmamızı istiyor.

Çünkü Ramazan bizler için artık hasat vaktidir. İnsanlar, dünyevi işlere kendilerini bazen çok fazla kaptırıyorlar ve uhrevi görevlerini ikinci plana itiyorlar. Peygamberimiz üç aylar girince şöyle dua ederdi: “Allah’ım! Recep ve Şaban ayını bize mübarek kıl ve bizi ramazana kavuştur.”

Üç aylar muhasebe zamanı olarak önemlidir; Her şeyden önce bir nefis muhasebesi yapmak mecburiyetindeyiz. Biz kimiz? Niçin ve kimin için yaşıyoruz? Bu soruların cevabını şu mübarek günlerde fert fert herkesin kendisine sorarak aklıselim ile cevaplandırması, verdiği cevaba uygun bir hayatı da yaşaması gerekir. Allah celle celaluhu ile aram nasıl? Onun istediği bir kul olabildim mi? Beni ondan uzaklaştıran kötü alışkanlıklarım var mı? Her an ölüm gelecek hassasiyeti ile buna ne kadar hazırlıklıyım? Ahiretimi mamur yapacak bir hazırlığım var mı? Çünkü mübarek gün ve gecelerin asıl kutsiyeti bizi nefis muhasebesine davet etmesi sebebiyledir. Bizler inananlar olarak bu davete icabet etmek durumundayız. Yüce Mevlanın da buyurduğu gibi; “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve herkes yarına ne hazırladığına baksın. Allah’tan korkun çünkü Allah yaptıklarınızdan haberdardır.” (Haşır, 59/18)

Orucun faziletini belirten ayet ve hadisler oldukça çoktur. Bunların bir kısmı şunlardır;

– Ebu Hureyre radıyallahu anhu’dan; O Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemden.. Allah Teala der ki; Adem oğlunun her ameli kendinedir. Ancak oruç müstesnadır, ki O bana aittir, mükafatını da ancak ben vereceğim. Oruç kalkandır. Biriniz oruçlu olduğu gün kötü söz söylemesin, bağırıp çağırmasın. Eğer biri ona söverse veyahut onunla kavga eder ise; Ben oruçluyum, desin. Muhammed’in ruhunu elinde tutan Allah’a yemin ederim ki oruçlunun ağız kokusu Allah katında misk kokusundan daha hoştur. Oruçlunun iki sevinci vardır; İftar ettiği zaman sevinir. Rabbine kavuştuğu zaman orucu ile sevinir.(1)

– Sehl radıyallahu anhu’dan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir; Cennette bir kapı vardır ona “reyyan” denilir; Kıyamet gününde ondan oruç tutanlar gider, onlarla beraber başkaları giremez. Oruç tutanlar nerede denilir? Onlar o kapıdan girer. Sonları da girince kapanır, bir daha ondan kimse giremez. (2)

– Cabir radıyallahu anhu diyor ki; Bir adam, Peygamber salallahu aleyhi ve sellem’e sordu: Ne dersiniz, ben farz namazları kılsam, Ramazanı tutsam, helali helal, haramı haram bilsem, bundan da fazla bir şey yapmasam, cennete girer miyim, dedi? O da: Evet, dedi. O da: Allah’a yemin ederim ki bundan fazla bir şey yapmam, dedi. (3)

– Muaz bin Cebel radıyallahu anhu diyor ki: Ben bir yolculukta Peygamber salallahu aleyhi ve sellem ile beraberdim. Bir ara ona yakın oldum, yürüyorduk: Ya Resulallah, bana öyle bir amel haber ver ki beni cennete girdirsin ve beni cehennemden uzaklaştırsın, dedim. O da şöyle dedi: Büyük bir şey sordun, o, Allah’ın kolaylaştırdığına kolaydır: Allah’a ibadet eder, ona hiçbir şeyi ortak koşmazsın, namazı dosdoğru kılarsın, Ramazanı tutarsın Beytullah’ı haccedersin, dedi. Sonra şöyle dedi: Sana hayır kapılarını göstereyim mi? Oruç kalkandır, sadaka günahı söndürür, tıpkı suyun ateşi söndürdüğü gibi. Adamın gece yarısı kıldığı namaz, iyilerin alametidir. Muaz diyor ki: Sonra şu ayeti okudu: “Onlar ki yanları yataklardan uzak olur…” (Secde 16, 17). Sonra da şöyle dedi: Sana işin başını, direğini ve yamacının zirvesini haber vereyim mi? Ben de: Evet, ya Rasulallah, dedim. O da şöyle dedi: İşin başı İslam’dır. Direği namazdır, yamacının zirvesi cihattır. Sonra şöyle dedi: Sana bütün bunların özetini söyleyeyim mi? Ben de: Evet, ey Allah’ın Nebisi, dedim. Dilini tuttu ve: Şuna sahip ol, dedi. Ben de: Ey Allah’ın Nebisi, bizler konuştuklarımızdan sorumlu muyuz, dedim? O da: Anan üzerine ağlasın, ya Muaz, insanları cehenneme yüzükoyun yahut burunları üzeri atan dillerinin ceremesinden başkası mıdır , dedi. Tirmizi , İman bahsinde rivayet etmiş ve sahihtir, demiştir.(4)

-Ümmü Umara el – Ensariyye radıyallahu anha diyor ki: Peygamber salallahu aleyhi ve sellem onun yanına geldi, o da ona yemek takdim etti. Peygamberimiz: Sen de ye, dedi. O da: Ben oruçluyum, dedi. Rasulallah salallahu aleyhi ve sellem’de: Oruçlunun yanında yemek yenirse melekler yemek bitinceye, belki de yiyenler doyuncaya kadar ona rahmet okurlar, dedi. Başka bir rivayet: Oruçlunun yanında oruç tutmayanlar yemek yerse melekler ona rahmet okurlar. (5)

RECEP ORUCUNUN FAZİLETİ;

– Osman bin Hakem radıyallahu anhu diyor ki: Said bin Cübeyr’e Recep ayının orucunu sordum, biz de o gün Recepte idik, şöyle dedi: İbn Abbas radıyallahu anhu’dan şöyle dediğini işittim: Resulallah sallallahu aleyhi ve sellem oruç tutardı, öyle ki artık tutmadığı olmaz, derdik, öyle de tutmazdı ki artık oruç tutmaz, derdik. (6)

ŞABAN ORUCUNUN FAZİLETİ;

– Hz. Aişe radıyallahu anhu diyor ki: Rasulallah sallallahu aleyhi ve sellem’in Ramazandan başka bir ayı tam tuttuğunu görmedim, Şaban’dan daha çok oruç tuttuğunu da görmedim. Onu pek azı hariç tutardı, hatta hepsini tutardı. (7)

ŞABAN’IN ON BEŞİNCİ GECESİNİN FAZİLETİ;

-Hz. Ali radıyallahu anhu’dan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem  şöyle demiştir: Şaban’ın on beşinci gecesi olduğu zaman gecesini namazla ihya edin, gündüzünde de oruç tutun. Çünkü Allah Teala onda güneşin batmasıyla dünya göğüne iner ve: “Bağışlanma isteyen var mı bağışlayayım, rızık isteyen var mı? Rızık vereyim. Dertli var mı? Şifa vereyim.” der. Şafak sökünceye kadar: Şu var mı şu var mı der. (8)

HER AYDAN ÜÇ GÜN ORUÇ TUTMANIN FAZİLETİ;

– Abdullah bin Amr (r.a) diyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bana: Her aydan üç gün oruç tut – iyilik on katınadır – bu da ömür boyu oruç tutmak gibidir, dedi. (9)

– Müslim ile Ebu Davud rivayeti: Her aydan üç gün oruç tutmak ve Ramazanları tutmak ömür boyu oruç tutmaktır. (10)

– Ebu Zer radıyallahu anh’ten Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle demiştir: Kim her aydan üç gün oruç tutarsa, bu ömür boyu oruç tutmaktır. Allah Teâla bunun tasdiki olarak şu ayeti indirdi: “Kim bir iyilikle gelirse, onun için on katı vardır.” (En’am: 160). Bir gün on günedir.(10)

PAZARTESİ VE PERŞEMBE GÜNLERİ ORUÇ TUTMANIN FAZİLETİ;

Ebu Katade diyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e Pazartesi ve Perşembe orucundan soruldu, o da: Ben onda doğdum ve Kur’an bana onda indirildi, dedi. (11)

– Üsame bin Zeyd radıyallahu anhu Vadilkura’ya gitti, orada malları vardı; Pazartesi ve Perşembe günleri oruç tutardı, hizmetçisi ona: Neden Pazartesi ve Perşembe günleri oruç tutuyorsun, sen yaşlı bir ihtiyarsın, dedi? O da şöyle dedi: Allah’ın Nebisi sallallahu aleyhi ve sellem o iki günü oruç tutardı, sebebi sorulduğunda da şöyle derdi: Kulların amelleri Pazartesi ve Perşembe günleri Allah’a arz olunur; ben de amelimin oruçlu iken arz olunmasını isterim. (12)  


—————————————

(1) Buhari,(5927); Müslim,(1151).

(2) Buhari,(1896); Müslim(1152).

(3) Müslim (15)

(4) Tirmizi (2616); İbn Mace (3973).

(5) Tirmizi (785)

(6) Buhari(1971); Müslim (1157), Ebu Davud (2430).

(7) Buhari (1970); Müslim (1156).

(8) İbni Mace (1388) Cidden zayıftır.

(9) Buhari, 51, 52, 6/241; Müslim (1159).

(10) Tirmizi (762); İbni Mace (1708) Hadis sahihtir.

(11) Müslim (1162); Ebu Davud (2426).

(12) Ebu Davud (2436); Senedi hasendir.

* Detaylı bilgi için; Kahraman Yayınları (Taç Tercemesi Ve Şerhi)