Şeytana Uyarı

Serbest Köşe – Derya Fıçıcı / 2014 Temmuz / 20. Sayı

Ey İblis (aleyhillane)! Biz kimiz, sana hatırlatalım da bizim yolumuzdan çekil. Biz Ademoğluyuz, cennette Allah’ın yasakladığı ağaçtan yemesi için vesvese verdiğin ancak tevbesiyle Rabbinin rızasını kazanan Adem’dir atamız. Secde etmediğin, kibirlendiğin, ondan üstün olduğunu zannettiğin, tevbesiyle senden üstün olan Hz. Adem’in soyundanız.

Ey İblis (aleyhillane)! Biz kimiz, sana tekrar hatırlatalım. Biz, Hz. Ömer radıyallahu anha “Ey Ömer! Bırak dünya onların, ahirette bizim olsun” diyen Peygamber’in ümmetiyiz. Dünya nimetleri bizi aldatır, kandırır, yolumuzdan döndürür mü sandın?

Ey İblis (aleyhillane)! Rabbimiz bizi Fecr suresiyle uyardı. Semud halkına ne oldu biz biliriz. Kayalardan oydukları evlerde kibirlenip Rabbini unutanların sonu nicedir. “Görmez misin, Rabbin nasıl yaptı Ad’a? Sütunlar sahibi İrem’e? Ki o, şehirlerde bir benzeri yaratılmayandı. Dağ yamacında kayaları oyan Semud kavmine?” (Fecr; 6-9)

Evleriyle oyalanıp Peygamberi dinlemeyenlerin,” Bizi uyarsan da bir, uyarmasan da bir” diyen kavimlerin sonu nedir biz biliriz. Ne gökdelenler umurumuzdadır, ne yazlıklar, ne villalar, ne son model arabalar… Bizim gözümüz Adn cennetindedir, Firdevstedir. “Allah mü’min erkeklere ve mü’min kadınlara, içinde temelli kalacakları ve altından ırmaklar akan cennetleri vaadetti. Ve Adn cennetlerinde çok güzel meskenler de. Allah tarafından bir hoşnutluk ise daha büyüktür. En büyük kurtuluş işte budur.” (Tevbe; 72)

Bizim gözümüz ne falanca markanın koltuklarında, ne ipek halılarda, ne altında ne de gümüşte… Bizim gözümüz cennet köşklerinde, döşenmiş sedirlerdedir.

Ey İblis (aleyhillane)! Unuttuysan tekrar hatırlatalım. Biz çocuklarına Allah ve Rasulünden başka bir şey bırakmayan, bütün malını Allah yolunda harcayan Hz. Ebubekir’iz. Vaktimizi, güç ve kuvvetimizi çocuklarımıza dünyalık bırakmak için harcamayız. Bizi ancak Allah için çalışıp yorulurken görürsün. Dünya malını ancak infak etmekte yarışmak için isteriz. Ne makamdadır gözümüz ne kariyerde. Ancak Allah’tan şehadet isteriz.

Biz Bilali Habeşi’yiz. Onca eziyet, onca işkenceye rağmen ancak ahad deriz. Ağzımızdan boş bir söz çıkmaz, seni asla sevindirmeyiz. Çok konuşanın, çok gülenin, çok yiyenin kalbi kararır biliriz.

Bazen Sümeyye’yiz, bazen Nesibe. Kadın olmamız şehadetimize engel değil, Allah’ın emirlerinden asla dönmeyiz. Hiçbir elbise, hiçbir ziynet, Rabbimizin ayetinden daha sevimli gelmez bize. Nesibe’yiz, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in etrafında pervaneyiz. “Bu dünya hayatı; yalnızca bir oyun ve oyalanmadır. Asıl hayat, ahiret yurdundaki hayattır. Keşke bilseler.” (Ankebut; 64) Hesaplarımız, yarışlarımız, kararlarımız dünya adına değil. Ne dükkan ne arsa ne dolar ne şan ne şöhret gündemim. Yalnızca ahiret yurdunu isterim.

Ey İblis (aleyhillane)! Anlayacağın biz dünyayı cennet karşılığında satalı çok oldu. “Muhakkak ki Allah, mü’minlerin mallarını ve canlarını, karşılığı cennet olmak üzere satın almıştır. Onlar, Allah yolunda savaşırlar; öldürürler ve öldürülürler. Tevrat’da, İncil’de ve Kur’an’da kendi üzerine hak bir vaaddir. Kim Allah›tan daha çok ahdini yerine getirebilir? Öyleyse yaptığınız alışverişe sevinin. En büyük kurtuluş işte budur.” (Tevbe; 111)

Hatırladın mı biz kimiz? Biz dünyanın doğusunda ve batısında, Allah’ın ilahlığını yeryüzüne egemen kılmak, Rabliğinin yetkilerini gasp eden tağutları, kulların hayatlarından def etmek için vesile olmak isteyen, cihad eden, malını ve canını bu yolda harcayan mü’minleriz. Seyyid Kutub’uz, Hasan el-Benna’yız, Abdullah Azzam’ız…

Ve vakit, müslümanı uyarma vaktidir! Ey Müslüman! Eğer sen bunlardan, bu kimliklerden hiçbiri değilsen, Hz.Adem gibi tevben yoksa, Semud halkına karşı Salih aleyhisselam’ın yanında değilsen, ahiret yurdunu değil dünyayı temenni ediyorsan, bütün çaban altmış yıllık ömür için ise –ki bunun için bile Allah’tan izin almış değilsin– çocuklarına Allah ve Rasulünden başka her türlü dünya malını bırakmayı hedeflemiş ama Kur’an ve sünneti unutmuşsan, öyle ise artık kendine kim olduğunu hatırlatma vaktidir. Peki ya sen kimsin?

“Muhakkak ki ben müslümanlardanım, diyerek salih amel işleyen ve Allah’a çağıran kimseden daha güzel sözlü kim vardır?” (Fussilet; 33)