Onlar Öncüler – Mustafa Tatlı / 2013 Nisan / 5. Sayı
Ona soruyorlar:
– Cevher Dudayev, Çeçenler’in kaç generali var?
Cevher Dudayev gülüyor:
– Her çeçen generaldir! İnanmazsanız gidin, bulduğunuz ilk Çeçen’e “Sen general misin?” diye sorun. O zaman anlarsınız… Evet, her çeçen generaldir; ben sadece milyon birincisiyim! 1
Cevher Dudayev, 23 Şubat 1944 yılında Sibirya’ya sürgüne gönderildiğinde henüz bebekti. On üç kardeşin en küçüğüydü. Cevher Dudayev ve yakınları Kazakistan steplerini yurt tutmak zorunda kalmışlardı. Ailesiyle birlikte bu uçsuz bucaksız topraklarda açlık, sefalet ve mahrumiyet içerisinde hayatının 13 yılını geçirdi. 1957 yılında yurduna döndüğünde ortaokul çağındaydı. 1966 yılında Tambov Uzak Menzilli Uçakçılık Yüksek Okulunu mühendis-pilot olarak bitirdi. 1974 yılında Yuri Gagarin Hava Kuvvetleri Akademisi’ni bitirerek kurmay subay oldu. Birçok görevde bulundu. Kızıl orduda tümgeneralliğe kadar yükselen ilk Müslüman oldu.2 Estonya ve diğer Baltık ülkelerindeki isyanları zor kullanarak bastırması istendiğinde, “Toprağı için, vatanı için mücadele eden insanlara bomba atmam” diyerek kendisine verilen görevi reddetti. Bu olaydan sonra Rus ordusunda ‘Asi General’ olarak anılmaya başlandı. Ve bu son görevi oldu. 1990 yılında toplanan Çeçen Halk Kurultayı’na davet edilir ve icra kurulu başkanlığına seçilir. Daha sonra Moskova yanlısı hükümeti devirmek için kampanya başlatır. 1991’de yapılan seçimlerde Cumhurbaşkanı olur.
Rusya’nın 11 Aralık 1994 tarihinde Çeçenistan’a karşı başlattığı işgal ve soykırım hareketine karşı, “Son çeçen şehit olmadıkça Ruslar ülkemize hakim olamaz.” diyerek halkına cihad emrini verdi. Dudayev’in önderliğinde mücahitler iki yıla yakın cihadlarını sürdürdüler. Şehid Dudayev’in bağımsızlığı ilanı ve şer’i yönetimi haykırması, Çeçenistan tarihinde altın bir sayfa oldu. Rusların kısa sürede bitireceklerini sandıkları savaş, yıllar süren bir direnişe dönüşmüştü. Cevher Dudayev, 21 Nisan 1996 yılında telefon konuşması sırasında güdümlü roket saldırısıyla şehid olana kadar mücadelesini sürdürmüştür. Bugün de tüm zorluklara rağmen onun yolunu sürdürenler vardır.
Cevher Dudayev’in hayatının bilinen yönlerini genel hatlarıyla ifade etmekle yetiniyoruz. Yazımızın kalanında onun bilinmeyen yönlerinden bir kaçına değineceğiz. Büyük insanların çocukluk yılları dikkatleri çekmiştir. “Acaba nasıl bir çocukluk yaşadılar ki hayatları böyle devam etti?” soruları her zaman cevap aramıştır.
Ateist eğitimin verildiği askeri okullarda yetişmesine rağmen dini inancını ve Çeçen kültürünü gizlemesini ve korumasını başaran azimli ve kararlı bir kişiliğe sahipti. Çocukluk yıllarını şu sözleriyle anlatmaktadır: “Ben dinimi annemin koynunda öğrendim, ateist bir eğitim aldım ve ateist bir ordu olan Kızıl Ordu’da generalliğe kadar yükseldim. Burada size bir tarihi hakikati nakledeyim. Okul öncesi çok iyi bir terbiye aldım. Sürgünde olduğumuz o yıllarda neden anavatandan çok uzaklarda olduğumuzu, sürgün edilişimizi ve halkımıza yapılan zulmü rahmetli annem başta olmak üzere büyüklerimden öğrendim. Çocukluğumda arkadaşlarımla oyun aralarında hep bunları konuşurduk. Aramızda hep anavatanı hayal eder mutlaka bir gün kendi vatanımızda özgür olacağımıza olan inancımızı söyleşirdik. Bugün o çocukluk yıllarımı hatırladığımda düşünüyorum… Bugün Çeçenistan’da olanları geleceğin büyükleri olacak çocuklarımız nasıl değerlendirecek acaba? Bu işgali ve zulmü unutmayacakları bir gerçek!
Ben Müslüman olduğumu hiçbir zaman unutmadım. Namaz kılmasını ve Kur’an okumasını okul öncesi ve okul sırasında annem ve diğer büyüklerimden öğrendim. Düzenli bir dini bilgi almam imkânsızdı ve zaten yasaktı. Çocukluğumda geceleri yatakta annem okur ben tekrarlardım. Namaz sürelerini böyle öğrendim. Allah’ın birliğine, Hz. Muhammed Aleyhisselam’ın O’nun kulu ve Rasulü olduğuna kendimi bildim bileli iman etmiştim ve bu imanımı o günden bugüne Allah’a çok şükür muhafaza ettim. Bu inancım sayesinde ateist okulların ve komünistlerin etkisinde kalmadım. İnanıyorum ki inanç insanların mücadele gücüdür. Toplumların birlik ve beraberliğini sağlar. Cumhurbaşkanı seçildiğimde kendime taraftar toplamak için değil, inandığım için yemin törenimi İslam’a göre yaptım ve Kur’an üzerine yemin ettim. Bu vesileyle yüce Allah’a hamd ediyor ve bu iman ve inançla O’na kavuşmamı bana nasip etmesini niyaz ediyorum.”3
Şehadetinden önce yaptığı son basın toplantısında bir Fransız gazetecinin, “Hayatınızda dinin yeri nedir?” sorusuna şu cevabı veriyordu: “Din, bizim hayatımızın temelidir. Rusya gibi büyük, asker ve silah bakımından bizden bin kere güçlü bir devletin zulüm, işkence ve soykırımına karşı iki senedir inancımız ve Müslüman olmamız sebebiyle yüce Allah yardım ederek bizi koruduğu için direnebildik. Dinimiz, Rusya gibi bir dinsiz gücün bize karşı sürdürdüğü tarihin en kanlı ve şiddetli savaşını, adaletli ve kanunlara uyarak yapmamız için bize güç veriyor.”
Şehid Dudayev önderliğiyle de Müslümanlara güzel bir örneklik teşkil etmiştir. O, savaş yıllarında dahi çok sayıda Çeçen gencini değişik İslâm ülkelerine göndererek oralarda ilim tahsil etmelerini sağlamış ve onları savaş için çağırmamıştır. Savaş için çağırdığı bir tek genç vardı: O da oğluydu… İsviçre’de tahsil yapan oğlunu çağırarak cepheye göndermiş, bu yiğit oğlu kendisinden kısa müddet önce cephede şehid düşmüştü.
Bir röportajda kendisine sorulan: “Sizin milletinizin cesurluğu, köleliği sevmeyişi dillere destan. Bu kabiliyet nerden geliyor?” sorusuna şu cevabı vermiştir: “İnsanın genetik fıtratı mücadelede kemale erer. Dünya tarihinde Kafkas−Rus savaşları kadar uzun süren başka savaş yok. Siz tarihimizi iyi biliyorsunuz. Biz bu tarihin çocuklarıyız. Cesurluk, kölelikten nefret, tarihimizin ve bize inanç veren İslam’ın fıtratında var.”4
Bir yazısında direniş günlerini şu sözleriyle anlatır: “Biz bağımsız Çeçenya’yız. Bağımsızlığımızı da kimseyle pazarlık konusu yapmayız. Siz de gördünüz işte, sokaklarda Çeçen bayrağı taşıyan bir araba geçse, en küçük çocuk bile koşarak geliyor ve yumruğunu havaya kaldırıp Allahu Ekber diyor. Ruslar ne kadar propagandaya tevessül ederse etsin, bu çocukların verdiği cevap onların yalanlarını ortaya çıkarmıyor mu? Burada herkesin etrafında kenetlendiği bir tek söz var: Allahu Ekber.”5
Cevher Dudayev’i kısaca tanıtmaya çalıştığımız yazımızı Şehid’in Türkiyeli Müslümanlara seslenişiyle bitiriyoruz: “Bizim Müslümanlardan istediğimiz, mağdur insanlarımıza sahip çıkmalarıdır, onları ülkelerinde misafir etmeleridir. Ruslar bizden bağımsızlığımızı, aldığımız ve yücelttiğimiz topraklarımızı geri vermemizi istiyorlar. 100 bin sene geçse de biz toprağımızdan ve bağımsızlığımızdan vazgeçmeyiz. Bizim davamız büyük bir davadır. Bu davayı unutmamız, onu bırakmamız mümkün değil. Biz unutsak, dünya unutmaz, ardımızdan gelen nesil unutmaz. Türkiye’deki birçok şehirde oturan halk Çeçenistanlı insanlara ulaşabilmek için bütün güçlerini kullanıyorlar. Müslümanın samimi merhametinden büyük hediye olmaz. Sizi çok seviyoruz. İnşallah sonsuza kadar hep beraber yaşar, birbirimize destek oluruz.”6
Şehidin bu temennisiyle beraber tüm Müslümanlara olan hitabını asla unutmamalıyız: “Cihadımıza destek vermeyen Müslümanlara hakkımızı helâl etmeyeceğiz.”
——————————————————
1 Alla Dudayev, Milyon Birinci, İst., 2006, Şule yay. s. 11.
2 Cevher Dudayev, Özgürlük Kolay Değil, İst., 1996, Turan Kültür Vakfı Yay., s. 24.
3 Kutlu Direnişin Öncüsü Dudayev, http//www.alkavkaz.com/HD406, 20.03.2011.
4 http// www.cinarinsesi.com, 15.02.2012.
5 Cevher Dudayev, age. s. 125.
6 Cevher Dudayev, age. s. 6.