İslam’da Kocanın Kadın Üzerindeki Hakları

Nebevi Aile – Halime Yılmaz / 2019 Şubat / 75. Sayı

Koca İslam’a ters düşen bir şey emretmediği sürece ona itaat etmek: Öyle ki kadının ibadetlerini yerine getirip kocasına meşru konularda itaati gerçekleştirmesi durumunda kendisine cennet bile vaat edilmiştir. ”Nasıl yani? Cennet bu kadar kolay mı?” Dediğinizi duyar gibiyim. Elbette ki cennete girmek kolay değil. Ama kocaya itaat kolay olsaydı eğer, bunun karşılığında cennet verilmezdi. Bugün bunun kavgasını vermiyor muyuz? Birileri hala kadının kocasına itaat etmesini kölelik gibi addederek rant elde etmenin peşindeyken; kocaya itaatten bahseden ve kendisi de bu konuya dikkat edenler küçük düşürülmeye çalışılırken, bu konuda Allah ve Resulünün emir ve yasakları dışına çıkmayanlar, zorlu imtihan süreçleriyle sınanmıyorlar mı? Bakın! Abdurrahman bin Avf anlatıyor: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ne buyuruyor: 

Kadın, beş vakit namazını kılar, Ramazan orucunu tutar, namusunu korur ve kocasına itaat ederse, ona: “Cennetin hangi kapısından dilersen oradan gir!” denilir.”[1]

Ebu Umame radıyallahu anh anlatıyor: Bir kadın, iki çocuğu ile beraber Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’ in yanına geldi. Kadın bir çocuğunu taşımış, diğer çocuğunun da elinden tutup çeker vaziyette idi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem (kadının çocuklarına olan bu şefkat ve düşkünlüğünü görünce) şöyle buyurdu: 

“(Kadınlar çocuklarını) karınlarında taşırlar, doğururlar, çok merhametlidirler. Kocalarına da eziyet etmezlerse, namazlarını kılanları cennete girer.”[2]

Kocasıyla tartışmanın değil iyi geçinmenin yollarını araması: Çünkü bu senin cennete girmeni daha da kolaylaştıracaktır. Bir Hadis-i şerifte şöyle buyrulmaktadır:

“Kocası kendisinden razı olduğu halde ölen kadın Cennete girer.”[3]

Üstelik kocanı kimseyle paylaşmak istemezsin değil mi? Ama sen onu haksız yere üzdükçe cennette sadece ona hizmet eden huriler kocanı sahiplenmekte ve sana karşı onu savunmaktadır: 

Muaz bin Cebel radıyallahu anh’ dan rivayete göre Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Dünyada bir kadın kocasını üzerse, o kimsenin hurilerden olan hanımı o kadına şöyle seslenir: 

“Allah canını alsın! Üzme onu! O senin yanında şimdilik misafirdir. Yakında senden ayrılıp bize kavuşacaktır.”[4]

Kocasının ailesiyle iyi geçinmek için gereken her şeyi yapması: Herkesi memnun etmek mümkün değildir. Kastımız da bu değildir. Ama sen iyi geçinmenin yollarını arar bulursun. İyi niyetini ispatlar ve gönüller fethedersin. Kocanın ailesinden bu iyiliğini anlamayan varsa kendi kaybeder. Seni anlamadılar, dinlemediler diye kendini parçalamazsın. Sadece yapman gerekene, Allah’ın bu konudaki razı olduğu şeye odaklanırsın. Niyetine göre sevabını alır, gerisini Allah’a bırakırsın. Allah’ın her şeyi görüp duyduğunu, adil olduğunu unuttun mu yoksa? Sana zulmedilmesine izin vermek anlamına gelmiyor dediklerim. Kendine saygı gösterilmesini sağlarsın. Bu da zaman alır. Süreç ister. İnsan saygıyı satın alamaz. Ancak kendisine saygı gösterilecek davranışlar sergiler. Karşı tarafın sana saygı duymasını istiyorsan, o saygıyı hak edecek işler yapmalısın. Bu da sabır ister, sınırlarını bilmen gerekir. Emek vermen gerekir. Sen elinden geleni yapmakla sorumlusun. Gerisi zamanla oluşur. 

Kocasını sevip onun rızasını almaya çalışması: Bunun için her fırsatı değerlendirmelidir akıllı bir Müslüman kadın. Çünkü bu, Allah’ın rızasına götüren yoldur.

Kocasının sırrını ifşa etmemesi: Bu bir kadının için en büyük ayıplardan biridir. Kocasıyla yaşadığı özel zamanları etrafındakilere anlatmak. Bu hem cinsel hayat ile ilgili hem de kocasıyla arasında geçen her olayla ilgilidir. Kocanla çözemediğin durumlar olursa elbette ki güvendiğin ve doğruyu göstereceğine inandığın takva sahiplerine danışır varsa yanlışın düzeltmeye çalışırsın. Burada kast ettiğimiz bu değil. Bazı kadınlar ki, kocasıyla ne yaşasa tüm dünya bunu duymuştur. Bundan şiddetle kaçınmak gerekir. Çünkü bu, kocanın karısı üzerindeki haklarından biridir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem namaz kıldı, selam verince ashabına döndü ve şöyle buyurdu: “Yerinizde durun! Acaba içinizde şöyle bir erkek var mı? Ailesinin yanına varınca kapısını kapatır, perdesini indirir. (Münasebet kurduktan) sonra da dışarıya çıkar ve: “Ben karımla şöyle şöyle yaptım!” diye anlatır. Orada bulunanlar sustular. Sonra kadınlara yöneldi ve: ”Sizden böyle konuşanlar var mı?” diye sordu. Bunun üzerine bir genç kız, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’ in kendisini görmesi ve sözünü işitmesi için bir dizi üzerine dikilerek uzandı ve: “Evet, vallahi! Erkekler konuşuyorlar, kadınlar da konuşuyorlar!” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Böyle yapanın durumu neye benzer biliyor musunuz? Şüphesiz böyle yapan kimse, herkesin gözü önünde ihtiyaçlarını gideren, işlerini gören erkek şeytan ile dişi şeytana benzer.”[5]

İslam’a ters düşmediği müddetçe kocasının hep destekçisi olması ve Allah’a itaat konusunda kocasına yardımcı olması

Kocası için süslenip onun haramdan korunmasına yardım etmesi: Bir erkek için cinsel istek geldiğinde bunu helal yoldan gidermesi o kadar mühimdir ki, bu istekle karısına geldiği an, kadın hangi işle meşgul olursa olsun bu isteğe karşılık vermelidir. O an gerçekten veremiyorsa da bunu izah etmeli ve telafisini yapacağını söylemelidir. Bu erkeğe İslam tarafından verilmiş bir haktır. Ebu Ali Talk İbni Ali radıyallahu anh’dan rivayetle Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Bir koca karısına ihtiyaç duyup da onu yanına çağırdığında kadın ocak başında bile olsa, hemen kocasının yanına gelsin.”[6]

Daha buna benzer nice hadisler, bu işin önemini anlatmaya yeter.

Gözünün kocasından başkasına kaymaması, kocasına başka kadının şeklini nakletmemesi, kocası için rahat ve sükûnetli bir ortam hazırlaması, evine ve çocuklarının terbiyesine gereken özeni göstermesi: İbn Mes’ud radıyallahu anh’ dan rivayetle Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: “Bir kadın başka bir kadınla çıplak vücutları birbirine temas ederek yatmasın. Sonra o kadını kocasına anlatır da kocası sanki o kadına bakıyormuş gibi olur.”[7]

Daha yazacak çok şey var. Bu konudaki ayet ve hadisleri özellikle incelemenizi ve bu konuda yazılmış risaleleri okumanızı tavsiye ediyorum. Rabbime O’nun emirlerini anlatma imkânı verdiği için hamd ederek sözümü sonlandırıyorum… 


[1]Taberani

[2]Taberani

[3]Tirmizi

[4]Tirmizi, Rada’ 19

[5]. Ahmet bin Hanbel 2,541; Ebu Davud, Nikah, 50

[6]Tirmizi, Rada’ 10; Nesai, es-sünenü’l-Kübra , İşretü’n-Nisa babı

[7]Buhari, Nikah, 118