Hikmetli Kıssalar – Orhan Sağlam / 2021 Ekim / 107. Sayı
Ebu Abdullah Habbab bin Eret radıyallahu anh şöyle dedi:
Hırkasını başının altına yastık yapmış Kâbe’nin gölgesinde dinlenirken Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e (müşriklerden gördüğümüz işkencelerden) şikayette bulunduk ve:
– Bize yardım dilemeyecek, Allah’a bizim için dua etmeyecek misiniz? dedik. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle cevap verdi:
– Önceki ümmetler içinde bir mümin tutuklanır, kazılan bir çukura konulurdu. Sonra da bir testere ile başından aşağı ikiye biçilir, eti-kemiği demir tırmıklarla taranırdı. Fakat bütün bu yapılanlar onu dininden döndüremezdi. Yemin ederim ki Allah mutlaka bu dini hâkim kılacaktır. Öylesine ki yalnız başına bir atlı, Allah’tan ve sürüsüne kurt saldırmasından başka hiçbir şeyden endişe etmeksizin San’a’dan Hadramevt’e kadar emniyetle gidecektir. Ne var ki siz, acele ediyorsunuz.”
(Buhârî, Menâkıb 25; Buhârî, İkrâh 1, Menâkıbu’l-ensâr 29; Ebû Dâvûd, Cihâd 97; Ayrıca bkz. Riyazu’s-Salihin 42. Hadis)
Hadisten Çıkarılacak Dersler
1. Habbab bin Eret radıyallahu anh kıssasından edineceğimiz ilk ders; İslam’ın bugünlere kolay gelmediği gerçeğidir. İlk nesilden başlayarak Müslümanlar, her devirde ağır bedeller ödemiş ve bu şekilde Allah’ın dinini bir sonraki nesle ulaştırmışlardır. Allah bu dini bize ulaştıran öncülerimize rahmet eylesin.
2. Bu kıssa bize gösteriyor ki Allah’ın dini, her devirde kendisine iman eden yiğit erlere sahip olmuş ve aynı zamanda Allah’ın dinine düşmanlık eden bedbaht insanlara karşı mücadele etmiştir. Ne iman ehli ne de küfür ehli kendi davasından vazgeçmiştir. Dün, bugün ve yarın için gerçek budur.
3. İşkenceye uğrayan Habbab radıyallahu anh buna karşı dininden dönmek yerine Allah Rasûlü sallallahu aleyhi ve sellem efendimize gitmiştir. Bu da zulme uğrayan Müslümanın, zalimlere teslim olmak yerine dine daha sıkı sarılacak şekilde hareket etmesi gerektiğini bizlere gösteriyor.
4. Birçok peygamber kıssasında şahit olduğumuz bir husus da şudur; güçlü, zengin ve bu hususlardan dolayı azgın insanlar dine karşı çıkarken, mazlumlar Allah’ın dinine sığınmışlar, dünya onları Allah’ın dininden alıkoyacak aldatıcı şeyleri onlara sunamamıştır. Fakat Allah, Kur’an-ı Kerim’de mustazafları yeryüzüne varis kılacağını vaat etmiştir. “Biz, memlekette güçsüz sayılanlara iyilikte bulunmak, onları önderler kılmak, onları varis yapmak, memlekete yerleştirmek; Firavun, Haman ve her ikisinin askerlerine, çekinmekte oldukları şeyleri göstermek istiyorduk.” (Kasas, 5-6)
Gel gör ki bu vaat, hakikatte yakın olmasına rağmen insanın aceleci yapısından dolayı bize uzak gelmektedir. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, zikredilen hadiste de belirtildiği üzere, nihai kurtuluşun ve dünya saltanatının Müslümanlara geçeceğini fakat Müslümanların aceleci olduğunu belirtmiştir. Daha yakın bir zamanda şahit olduğumuz üzere dünyanın en güçlü devleti 50 tane ortağıyla birlikte dünyanın en fakir ülkelerinden Afganistan’a saldırmış, fakat Afgan Müslümanlar Taliban liderliğinde 20 yıllık ağır bir direniş ile kafirleri hezimete uğratıp nihai zafere kavuşmuşlardır. Evet 20 yıl insan nefsi için sabretmesi uzun bir zamandır. Lakin Allah’ın huzurunda veya dünya tarihinde anılmak için çok az bir zaman dilimidir. Habbab radıyallahu anh gibi sabredenler Allah’ın izniyle galip geleceklerdir.
5. Kıssa bize, şartlar ne olursa olsun Müslümanlar olarak inandığımız yolda devam edip karamsarlığa düşmeden, her zaman ümitvar olarak hareket edenler olmamız gerektiğini bildirmektedir. Nitekim Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Habbab bin Eret’in en korunaksız anında kendisini büyük zaferle ümitlendirmiştir.
6. Bazı olayların başkalarının başına da geldiğini bilmek, insanı bir nebze olsun rahatlatır. Hatta kendi başına gelenden daha ağırının bir başkasının başına geldiğini bilmek, kişi için daha büyük bir tesellidir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de geçmiş ümmetlerde daha ağır imtihanlara tabi tutulan kişileri misal vererek ashabını teselli etmiştir.
7. “Öylesine ki yalnız başına bir atlı, Allah’tan ve sürüsüne kurt saldırmasından başka hiçbir şeyden endişe etmeksizin San’a’dan Hadramevt’e kadar emniyetle gidecektir.” Hz. Peygamberin bu sözü de bir teselli mahiyetindedir. Gelecek günlerin bugünden daha iyi olacağı müjdesi, yüreklere su serpen bir ifadedir. Karanlık olan gecenin hep öyle kalmayacağını, her karanlık gecenin bir sabahının olduğunu hatırlamak elbette ki sahabeye verilecek en büyük müjde ve tesellidir. İşte bundan dolayı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem gelecek günlere işarette bulunmuştur.
8. “Allah’tan ve sürüsüne kurt saldırmasından başka hiçbir şeyden endişe etmeksizin…” demesi, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in ne kadar gerçekçi olduğunu göstermektedir. İslam hâkimiyetindeki Müslümanların sahip olacağı yegâne korku, Allah korkusu olacaktır. Bir de olsa olsa yırtıcı hayvanların saldırısından endişe edilecektir.
9. Hz. Peygamber “Ne var ki siz, acele ediyorsunuz.” demekle sabredilmesi gerektiğine, her işin sabır sonucu neticeye ulaştığına işarette bulunmuştur.
10. Pek çok hadiste olduğu gibi bu hadiste de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in geleceğe dair vermiş olduğu haberler, tarihin seyri içerisinde gerçekleşmiştir. Yani bu olayı da Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in mucizeleri arasında saymak mümkündür.